Ebu Zer Gifari kardeşim , tağuta muhakeme hakkındaki soruna cevap, Ebu Yusuf kardeşin verdiği linklerde cevab verilmiştir.
İbn Abdillah kardeşim. tağuta mahkeme meselesini tam anlayamamış, anladığı kısmı da, tekfir düşkünü yapıya sahib kişinin tek taraflı ve demagoji anlayışla yazılmış yazıyı buraya taşıyorsun.
Yazıda bahsi geçen alim ve mufessirlerin kendileri ve yazıları Dar'ul İslam'da olan ve mevzu olmuş konulardır.
Dar'ulharbte yaşayan muslumanlar, ancak kendisi gibi musluman olan kişilerle ihtilaf durumunda İslami mahkemeye (Hakem) gidebilmeleri mumkundur. Darulharbsw, ticaret, sosyal, siyasi ve adli meselelerde resmi kuruluş mevcud düzenin mahkemeleri yetkilidir. Böyle bir zorunluluk durumunda sıkışan musluman, zulme uğramış, hakkı yenmiş, gasba uğramış, iftiraya uğramış ise kendini mudafa etmesi, hakkı açıklaması, gasba uğramış, malı çalınmış ise, durumu izah etmesi, iftira ve suçlamalardan kurtulması ve gerekenlerin yapılması için mahkemenin çeşitli birimleri göreve çağırması için başvurması ; Medine'de İslami bir mahkeme (Rasulullah) mevcut iken, istemeyerek gittiği halde, hukmu içine sindiremeyip, Kab bin Eşref'e (Tağutun mahkemesine) severek ve isteyerek) hukum vermesi için giden kişinin durumu aynı mıdır?
Üstelik bahsettiğimiz, Kurana muhalif hukum vermesini istemek veya, İslam mahkemesi mevcut iken, tağutun mahkemesine gitmek değildir.
Günlük hayatta ihtiyaçlardan ; su, telefon ,elektirik, tapu, ehliyet gibi ihtiyaçları alırken de Tağutun mahkemeleri konulu senetli sözleşmelere imza atılmaktadır.
Ümmeti düşüncesizce tekfir edenler, pratik yaşamda kendisinin dahi yapamayacağı pek çok durumda tekfir ederken, aynı durumlar kendi başına geldiğinde ise, ya aymazlığa vurarak işini halleder, ya da eskiden yanlış hatalı düşünüyormuşum der geçer. O zamana kadar tekfir ettiği kişilerin vebali ise gündeminde değildir.
Sonuç olarak, tağutun mahkemesine başvurmak küfür dahi olsa, kişinin bulunduğu Dar, İslami mahkemenin olmayışı, niyeti gibi sebeblerle başvuranın durumuna göre, kişi kafir olur veya olmaz.