F
Çevrimdışı
EVET; ÇÖZÜM, KURTULUŞ VE RAHMET SENİNLE
Bismihi teala
Âlemlerin Rabbine hamd, on sekiz bin âlemin sultanına salât ve selam olsun.
Ey Zamane Fatıma!
Ey zamane iffet abidesi Fatıma!
Namus kalesinin vefakâr, fedakâr kahraman neferi!
Ey büyük aile mektebinin büyük öğretmeni!
Ey Haticetül Kübra’nın evladı Fatımatül Zehra’nın yirmi birinci asırdaki takipçisi!
Ey pak ve temiz Meryem’in numunesi!
Ey Kerbela çöllerinin asri, korkusuz ve cengâver Zeynebi!
Sen zamane Fatıma’sın! Kendine gel silkin ve davran. Uyan artık uykulardan.
Öyleyse; Fatıma’yı oku, Fatıma’yı öğren, Fatıma’ya kuşan ve Fatıma’yı yaşa.
Fatıma’nın takvasıyla Allah’a yürü, Fatıma’nın Muhammed aleyhi selatu vesselam’a bağlı olduğu gibi düşkün olduğu gibi; sen de öylece Muhammed aleyhi selatu veselam’a bağlı olup düşkün ol. Aile içindeki büyük öğretmenliğinin farkına vararak; Fatıma’nın çocuklarını eğittiği gibi, eğit çocuklarını.
Unutma sen bu karanlık asrın çehresini aydınlığa çalacak yegâne muallimesin. Uzakta durup bakma bu işe, bu iş başta senindir. Artık zaman geldi geçiyor bile, silkin ve at dünyanın gölgelerini üzerinden.
Evet, evinin işini yapmak zorunda olduğunu biliyorum ve bunu en güzel şekilde yapmak isteğini de…
Ama iş sebebiyle daldığın gaflet uykularından uyan artık. Zira devin uyanma vaktidir. Sen uyanırsan dünya köleliğine dur! Diyeceksin, sen uyanırsan süs eşyası, mobilya vb gibi eşyaların hizmetkârlığına dur! diyeceksin. Sen uyanırsan boş zamanların senin hazinen olacaktır. Öyle ki zamanı sevgiyle, eğitimle, ilimle, hikmetle dokumaktan dinlenecek vakit bulamayacaksın. Bundan da şikâyetçi olmayacak onur duyacaksın. Tıpkı birkaç yılını Yusufi Medresede geçiren birisinin “dışarısı mı güzel içerisi mi?” sorusuna “İslam’ın güzelliği nefes nefes gönlümüze ve adım adım coğrafyamıza nüfuz etmedikçe dışarısı ve içerisi bizim için aynıdır” cevabını verdiği gibi sen de “İslam’ın güzelliği zerrelerimde ve tüm cihanda yer etmedikçe ha dinlenmişim ha dinlenmemişim aynıdır” dersin.
Sen uyanırsan zamanını okumak ve okutmakla geçireceksin. Bu şekilde evini, yuvanı mektebe çevireceksin. O zaman ailen şenlenecek; evin, yuvan, mahallen ve şehrin de.
Evindeki ziya etrafını nurlandıracak, aydınlatacak. Akrabaların, dost ve arkadaşların o nura koşuşacaktır.
Ama öyle bir okuyacaksın. İnsanlar senin ilmine ve bilgine başvurmaya mecbur kalacak. Aynen ilmin zirvelerinde gezinen Hz. Aişe validemiz gibi. Senin de üzerine ‘farz olan ilmi elde etmek’ için didinecek çırpınacaksın. Bu da yetmeyecek elde ettiğin ilminle amil olacaksın.
Okumada, ilmi ve iffeti kuşanmada can olmak için okuyacaksın, okumalısın.
Okumayı ve okutmayı abarttığımı düşünme!
Eğer böyle bir şeyi taşıyorsan, Yüce Rabbimizin yeryüzünü tekrar inşa edişini her şeyden önce “oku” emri ile başlattığını; Efendimiz aleyhi salatu vesselamın da “Beşikten mezara kadar okuyun” diye buyurduğunu hatırla. Hem öğrenmenin, yücelmenin ve hayatı ilahi çizgide inşa etmenin yolu okumaktır.
Yine sen uyanırsan beş paralık filmlerin, dizilerin; meymenetsiz yüzlerin pabucu dama atılacak. Ve sen uyanırsan, anne tavuğun civcivlerini koruyup kolladığı gibi yavrularını koruyup kollayacaksın.
Bir yandan savaşlarda ilk yardım olarak insanların imdadına koşan Nesibe olacaksın; diğer yandan Firavun’un zulmüne ve küfrüne karşı dikilen Asiye ve Kerbala çöllerinde hakkı korkusuzca haykıran Zeynep olacaksın.
Ey namus kalesinin vefakâr, fedakâr ve kahraman neferi!
Sen uyanırsan, insan bedeni üzerinden ticaret yapanların hesapları tutmayacak; iflas etmeye mahkûm kalacaklardır. Sen uyanırsan, namusu pazara sürenlerin karşısına dikilecek. Pak, temiz yaşayışın ve iffetli duruşun namusuna göz koyanların yüzüne şamar diye inecek.
Evet, sen uyanırsan, her zaman ve yerde İslam davasının öncülüğünü yapan mücahidelerin takipçisi olacaksın.
“Sen uyanırsan” sözüme, “meydanları hınça hınç dolduran yüz binlerin büyük çoğunluğunu oluşturan benim; meğer uyuyan da benmişim”, itirazını duyar gibiyim. Evet, meydanları peygamber sevdası için dolduran yüz binlerin büyük çoğunluğunu sen oluşturuyorsun ve bu takdir edilir; ama bu yeterli değil. Zira Cihanın kurtuluşu ve necatı senin kurtuluşuna ve necatına bağlıdır. Onun için sen her iyilikte önde olmalısın. Senin hizmetine, çalışmalarına has dernekler-vakıflar olmalıdır. Sana özel eğitim ve okuma mekânları olmalıdır. Bunları da senin çaban, çalışman ve gayretin oluşturacaktır. Samimiyetin, ihlâsın oluşturacaktır. Âlimliğin ve amilliğin oluşturacaktır. Senin girişimciliğin, öncülüğün oluşturacaktır.
Bir bak şanlı, şerefli tarihine de öncülerinden kuvvet alıp da çık yola.
İlk insan ve ilk peygamberin en büyük destekçisi, Hz. Havva; Firavun ailesinin Allah’a açılan tek kapısı, Hz Asiye; bir iffet abidesi Hz. Meryem; Teslimiyet doruklarındaki ilk muhacir, Hz. Hacer; Efendimiz aleyhi salatu veselam a ilk iman eden ve her konuda onun yanında yer almış olan, Hz Hatice; Allah’a yürüyen ilk şehit, Hz. Sümeyye; abide ve zahide bir mü’mine, Rabiatül Adeviye ve yakın zamanlarda zamanın Firavunlarına karşı dikilen zamane Asiye, Zeynep el Gazali ve daha kimler…
Ey zamanın parlayan yıldızı yiğit mücahide!
Öncülerinin peşinden gitmek boynunun borcudur. Öyle ise öncülerin gibi işinin –hizmetinin, davetinin, öğrenciliğinin, öğreticiliğinin- hakkını vermek adına bu hayırlı aylardan başlamak üzere gayreti kuşan.
Ve unutma; ama hiç unutma sorunların çözümü, nesillerin kurtuluşu ve Rabbimin rahmeti senin necat ehli olup zamane Fatıma olmandadır.
Haydi öyle ise, zamanın büyük öğretmeni uyan da, uyanmanla kendine gelsin insan.
Muhsin Canan
Bismihi teala
Âlemlerin Rabbine hamd, on sekiz bin âlemin sultanına salât ve selam olsun.
Ey Zamane Fatıma!
Ey zamane iffet abidesi Fatıma!
Namus kalesinin vefakâr, fedakâr kahraman neferi!
Ey büyük aile mektebinin büyük öğretmeni!
Ey Haticetül Kübra’nın evladı Fatımatül Zehra’nın yirmi birinci asırdaki takipçisi!
Ey pak ve temiz Meryem’in numunesi!
Ey Kerbela çöllerinin asri, korkusuz ve cengâver Zeynebi!
Sen zamane Fatıma’sın! Kendine gel silkin ve davran. Uyan artık uykulardan.
Öyleyse; Fatıma’yı oku, Fatıma’yı öğren, Fatıma’ya kuşan ve Fatıma’yı yaşa.
Fatıma’nın takvasıyla Allah’a yürü, Fatıma’nın Muhammed aleyhi selatu vesselam’a bağlı olduğu gibi düşkün olduğu gibi; sen de öylece Muhammed aleyhi selatu veselam’a bağlı olup düşkün ol. Aile içindeki büyük öğretmenliğinin farkına vararak; Fatıma’nın çocuklarını eğittiği gibi, eğit çocuklarını.
Unutma sen bu karanlık asrın çehresini aydınlığa çalacak yegâne muallimesin. Uzakta durup bakma bu işe, bu iş başta senindir. Artık zaman geldi geçiyor bile, silkin ve at dünyanın gölgelerini üzerinden.
Evet, evinin işini yapmak zorunda olduğunu biliyorum ve bunu en güzel şekilde yapmak isteğini de…
Ama iş sebebiyle daldığın gaflet uykularından uyan artık. Zira devin uyanma vaktidir. Sen uyanırsan dünya köleliğine dur! Diyeceksin, sen uyanırsan süs eşyası, mobilya vb gibi eşyaların hizmetkârlığına dur! diyeceksin. Sen uyanırsan boş zamanların senin hazinen olacaktır. Öyle ki zamanı sevgiyle, eğitimle, ilimle, hikmetle dokumaktan dinlenecek vakit bulamayacaksın. Bundan da şikâyetçi olmayacak onur duyacaksın. Tıpkı birkaç yılını Yusufi Medresede geçiren birisinin “dışarısı mı güzel içerisi mi?” sorusuna “İslam’ın güzelliği nefes nefes gönlümüze ve adım adım coğrafyamıza nüfuz etmedikçe dışarısı ve içerisi bizim için aynıdır” cevabını verdiği gibi sen de “İslam’ın güzelliği zerrelerimde ve tüm cihanda yer etmedikçe ha dinlenmişim ha dinlenmemişim aynıdır” dersin.
Sen uyanırsan zamanını okumak ve okutmakla geçireceksin. Bu şekilde evini, yuvanı mektebe çevireceksin. O zaman ailen şenlenecek; evin, yuvan, mahallen ve şehrin de.
Evindeki ziya etrafını nurlandıracak, aydınlatacak. Akrabaların, dost ve arkadaşların o nura koşuşacaktır.
Ama öyle bir okuyacaksın. İnsanlar senin ilmine ve bilgine başvurmaya mecbur kalacak. Aynen ilmin zirvelerinde gezinen Hz. Aişe validemiz gibi. Senin de üzerine ‘farz olan ilmi elde etmek’ için didinecek çırpınacaksın. Bu da yetmeyecek elde ettiğin ilminle amil olacaksın.
Okumada, ilmi ve iffeti kuşanmada can olmak için okuyacaksın, okumalısın.
Okumayı ve okutmayı abarttığımı düşünme!
Eğer böyle bir şeyi taşıyorsan, Yüce Rabbimizin yeryüzünü tekrar inşa edişini her şeyden önce “oku” emri ile başlattığını; Efendimiz aleyhi salatu vesselamın da “Beşikten mezara kadar okuyun” diye buyurduğunu hatırla. Hem öğrenmenin, yücelmenin ve hayatı ilahi çizgide inşa etmenin yolu okumaktır.
Yine sen uyanırsan beş paralık filmlerin, dizilerin; meymenetsiz yüzlerin pabucu dama atılacak. Ve sen uyanırsan, anne tavuğun civcivlerini koruyup kolladığı gibi yavrularını koruyup kollayacaksın.
Bir yandan savaşlarda ilk yardım olarak insanların imdadına koşan Nesibe olacaksın; diğer yandan Firavun’un zulmüne ve küfrüne karşı dikilen Asiye ve Kerbala çöllerinde hakkı korkusuzca haykıran Zeynep olacaksın.
Ey namus kalesinin vefakâr, fedakâr ve kahraman neferi!
Sen uyanırsan, insan bedeni üzerinden ticaret yapanların hesapları tutmayacak; iflas etmeye mahkûm kalacaklardır. Sen uyanırsan, namusu pazara sürenlerin karşısına dikilecek. Pak, temiz yaşayışın ve iffetli duruşun namusuna göz koyanların yüzüne şamar diye inecek.
Evet, sen uyanırsan, her zaman ve yerde İslam davasının öncülüğünü yapan mücahidelerin takipçisi olacaksın.
“Sen uyanırsan” sözüme, “meydanları hınça hınç dolduran yüz binlerin büyük çoğunluğunu oluşturan benim; meğer uyuyan da benmişim”, itirazını duyar gibiyim. Evet, meydanları peygamber sevdası için dolduran yüz binlerin büyük çoğunluğunu sen oluşturuyorsun ve bu takdir edilir; ama bu yeterli değil. Zira Cihanın kurtuluşu ve necatı senin kurtuluşuna ve necatına bağlıdır. Onun için sen her iyilikte önde olmalısın. Senin hizmetine, çalışmalarına has dernekler-vakıflar olmalıdır. Sana özel eğitim ve okuma mekânları olmalıdır. Bunları da senin çaban, çalışman ve gayretin oluşturacaktır. Samimiyetin, ihlâsın oluşturacaktır. Âlimliğin ve amilliğin oluşturacaktır. Senin girişimciliğin, öncülüğün oluşturacaktır.
Bir bak şanlı, şerefli tarihine de öncülerinden kuvvet alıp da çık yola.
İlk insan ve ilk peygamberin en büyük destekçisi, Hz. Havva; Firavun ailesinin Allah’a açılan tek kapısı, Hz Asiye; bir iffet abidesi Hz. Meryem; Teslimiyet doruklarındaki ilk muhacir, Hz. Hacer; Efendimiz aleyhi salatu veselam a ilk iman eden ve her konuda onun yanında yer almış olan, Hz Hatice; Allah’a yürüyen ilk şehit, Hz. Sümeyye; abide ve zahide bir mü’mine, Rabiatül Adeviye ve yakın zamanlarda zamanın Firavunlarına karşı dikilen zamane Asiye, Zeynep el Gazali ve daha kimler…
Ey zamanın parlayan yıldızı yiğit mücahide!
Öncülerinin peşinden gitmek boynunun borcudur. Öyle ise öncülerin gibi işinin –hizmetinin, davetinin, öğrenciliğinin, öğreticiliğinin- hakkını vermek adına bu hayırlı aylardan başlamak üzere gayreti kuşan.
Ve unutma; ama hiç unutma sorunların çözümü, nesillerin kurtuluşu ve Rabbimin rahmeti senin necat ehli olup zamane Fatıma olmandadır.
Haydi öyle ise, zamanın büyük öğretmeni uyan da, uyanmanla kendine gelsin insan.
Muhsin Canan
)
