Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İlmi Konu İbn Teymiyye Tecsim İnanıncından Beridir (Kendi Eserlerinden Delillerle)

Ahıskalı Çevrimdışı

Ahıskalı

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
CİSİM MEFHUMU VE TECSİM(CİSİMDEN SAYMA, CİSİM KILMA)

Cisim/Cism/جسم kelimesi Arapça bir kelimedir ve birden fazla manası ıstılahi veya sözlük anlamı vardır.

Öncelikle bilinmelidir ki, Hazreti Muhammed ﷺ hiçbir hadisinde hatta mevzu bir rivayette bile Allah cisimdir veyahut değildir gibisinden bu kelimeyi Allah’a isnad etmemiştir. Hakeza hiçbir sahabeden de böyle bir isbat veya nefy bilinmemektedir. Dolayısıyla Şeyhülislam İbn Teymiyye’nin dediği gibi Allah cisimdir demek veyahut Allah cisim değildir demek bidattır.

Hatta Allah cisim değildir deyipte ayetleri tahrif etmek ve nice hadisleri hatta binlerce makbul rivayeti ehli sünnetim söylemine muhalif olarak inkar etmek Allah cisim değildir demekten daha azim bir şerdir. Demem o ki başkalarının ne düşündüğünü bilmiyorum ama Allah cisimdir demektense Allah cisim değildir demekten çok daha fazla sakınır hale geldim.

Hatta Şeyhülislam İbn Teymiyye’nin bu sözü üzerinden onu tecsimle yaftalayanların ne kadar onu anlamaktan aciz olduklarını bir kez daha müşahede ettim ki o söz şudur;

ومن المعلوم ‌أن ‌هذا ‌أقرب ‌إلى ‌الفطرة والعقول من الأول

‘’Malumdur ki (cisim olmayan herşey madumdur) demek (Allah cisim değildir) demekten akla ve fıtrata daha fazla yakındır.’’

Biraz sonra ele alacağımız üzere cisim kelimesinin manalarını naklettiğimiz bir küçük çocuk bağlamında bu sözün ne kadar doğru olduğuna şahit olacağız. Evet, Allah cisim değildir demek peşinden sürüklediği yozlaşmaya ve mefsedete karşılık Allah cisimdir demekten daha şedid bir fitne ve şerdir.

Cisim Kelimesinin Manaları

Cisim kelimesi o kadar mücmel(anlamı kapalı ve anlaşılması zor) bir muhtevaya sahiptir ki bunun sebebi çok çeşitli tanımlamalardır.

Kimileri Allah’ın sureti vardır ama cisim değildir derken, kimileri de Allah cisimdir ama sureti yoktur derler.
Halbuki muasır tanımlamalardan biri de suretin cismin dış görünüşü olması ve cevherlerden müteşekkil bedenin veya maddenin renk, hacim gibi arazlarıdır.
İmam Eşarinin naklettiği iki görüşe bu tanımlamayı hiçbir şekilde yamamak veya intibak ettirmek mümkün değildir.

Dolasıyıla şimdiden cisim hakkında üç görüş ortaya çıkmıştır. Bazı kimseler de Allah en, boy, derinlik, renk, tat, dokunulabilme gibi bütün cismaniyetin sıfatlarından beri olan bir cisimdir demişlerdir. Bu dördüncü tanımlama da Allah cisimdir ama cisimden kasıt O’nun mevcut olması manasındadır söylemine tekabül etmektedir. Hişam bin Hakem de, cisim kelimesinin mevcut(var olan) anlamına geldiğini söylemiştir.

Nazzama göre ruh da kesif bir cisimdir. Halbuki ruhun mahiyetiyle alakalı hiçbir şey bilmiyoruz. Demek ki bir şeye cisim demek şer’an kelimeye katılan manaya göre hüküm kazanır.

Cisim sözlük manası olarak Kur’anda da geçtiği üzere ‘’beden’’ manasındadır.

Kelâmcılara göre bölümlenmeyi kabul edene cisim denir. Yani atomlardan müteşekkil bölünebilir veya birleştirilebilir madde cisim adını alır.
Şeyhülislam İbn Teymiyye de bölünebilir veya birleştirilebilir atomlardan müteşekkil beden formunu Allah’tan açıkca lafzıyla beraber bu manayıda red eder;

فَالْجِسْمُ ‌فِي ‌اللُّغَةِ ‌هُوَ ‌الْبَدَنُ ‌وَاَللَّهُ ‌مُنَزَّهٌ ‌عَنْ ‌ذَلِكَ وَأَهْلُ الْكَلَامِ قَدْ يُرِيدُونَ بِالْجِسْمِ مَا هُوَ مُرَكَّبٌ مِنْ الْجَوَاهِرِ الْمُفْرَدَةِ أَوْ مِنْ الْمَادَّةِ وَالصُّورَةِ. وَكَثِيرٌ مِنْهُمْ يُنَازِعُ فِي كَوْنِ الْأَجْسَامِ الْمَخْلُوقَةِ مُرَكَّبَةٌ مِنْ هَذَا وَهَذَا؛ بَلْ أَكْثَرُ الْعُقَلَاءِ مِنْ بَنِي آدَمَ عِنْدَهُمْ أَنَّ السَّمَوَاتِ لَيْسَتْ مُرَكَّبَةً لَا مِنْ الْجَوَاهِرِ الْمُفْرَدَةِ وَلَا مِنْ الْمَادَّةِ وَالصُّورَةِ؛ فَكَيْفَ يَكُونُ رَبُّ الْعَالَمِينَ مُرَكَّبًا مِنْ هَذَا وَهَذَا؟ فَمَنْ قَالَ: إنَّ اللَّهَ جِسْمٌ وَأَرَادَ بِالْجِسْمِ هَذَا الْمُرَكَّبَ؛ فَهُوَ مُخْطِئٌ فِي ذَلِكَ

‘’Cisim sözcüğü sözlükte beden anlamına gelir.
Allah da bu manada cismaniyetten münezzehtir. Kelamcılar cisim sözcüğüyle cevherlerden oluşan sureti olan bir madde olup olmaması konusunda tartışıyorlar…’’


Allah’a Cisim Demek ve Cisim Değil Demenin Hükmü?

Şeyhülislam İbn Teymiyye’nin fikir ve fetvaları bu konuda bizim menhecimiz olacaktır. Direk olarak konuya girelim ve kendisinin eserlerinde nakiller aktaralım. Bu suretle meramımızın çok iyi anlaşılacağını ve İbn Teymiyyeyi iftiravari zırvalardan tezkiye ve tebriye edeceğime inanıyorum.

İbn Teymiyye Beyanu Telbisi’l-Cehmiyye adlı eserinde 1/269. sayfadan itibaren Allah’ın sıfatlarını isbat edenleri dört gruba ayırır.

ولا ريب أن المثبتين لهذه الصفات، أربعة أصناف: صنف يثبتونها، وينفون التجسيم والتركيب، والتبعيض مطلقًا، كما هي طريقة الكلابية والأشعرية، وطائفة من الكرامية كابن الهيصم وغيره، وهو قول طوائف من الحنبلية، والمالكية، والشافعية، والحنفية، كأبي الحسن التميمي، وابنه أبي الفضل، ورزق الله التميمي، والشريف أبي علي بن أبي موسى، والقاضي أبي يعلي، والشريف أبي جعفر، وأبي الوفاء بن عقيل، وأبي الحسن بن الزاغوني، -ومن لا يحصى كثرة- يصرحون بإثبات هذه الصفات، وبنفي التجسيم والتركيب والتبعيض والتجزئ والانقسام، ونحو ذلك. وأول من عرف أنه قال هذا القول هو أبو محمد عبد الله بن سعيد بن كلاب، ثم اتبعه على ذلك خلائق لا يحصيهم إلا الله. وصنف يثبتون هذه الصفات، ولا يتعرضون للتركيب والتجسيم، والتبعيض ونحو ذلك من الألفاظ المبتدعة، لا بنفي ولا إثبات؛ لكن ينزهون الله عما نزه عنه نفسه، ويقولون إنه (أحد، صمد، لم يلد، ولم يولد، ولم يكن له كفوًا أحد) ويقول من يقول منهم: مأثور عن ابن عباس وغيره: أنه لا يتبعض فينفصل بعضه عن بعض. وهم متفقون على أنه لا يمكن تفريقه ولا تجزئته. بمعنى انفصال شيء منه عن شيء. وهذا القول هو الذي يؤثر عن سلف الأمة، وأئمتها، وعليه أئمة الفقهاء وأئمة الحديث، وأئمة الصوفية، وأهل الاتباع المحض من الحنبلية على هذا القول يحافظون على الألفاظ المأثورة، ولا يطلقون على الله نفيًا وإثباتًا إلا ماجاء به الأثر، وما كان في معناه.وصنف ثالث: يثبتون هذه الصفات ويثبتون ما ينفيه النفاة لها، ويقولون: هو جسم لا كالأجسام، ويثبتون المعاني التي ينفيها أولئك بلفظ الجسم. وهذا قول طوائف من أهل الكلام المتقدمين والمتأخرين.وصنف رابع: يصفونه مع كونه جسمًا بما يوصف به غيره من الأجسام، فهذا قول المشبهة الممثلة، وهم الذين ثبت عن الأمة تبديعهم وتضليلهم.
‘’Birinci grup; tecsimi, cisimlerin bileşikliğini ve bölünebilirliğini red etmekle beraber Allaha sıfatları ispat etmişlerdir.

Bu görüş Eşarilerin, Küllabilerin, bir kısım Kerramilerin, ve dört mezhebin herbirinden çeşitli gruplar, Kadı Ebu Ya’la, Ebu’l-Vefa ibn Akil gibi sayılamayacak kadar kişi ve gruba aittir.

İkinci grup; Bunlar da sıfatları isbat ederler ama tecsim(cisim kabul etme), teb’id(cismin bölünebilirliği) ve terkib(bileşikliği) gibi bidatçıların uydurduğu lafızlara ne isbat etme ne de bunları nefyetme yönünden tenezzül etmezler. Bununla birlikte Allah Teala hakkında asla parçalanma, dağılma gibi vasıfları kabul etmezler.

Bu görüş, selefi salihinden fakihler, imamlar, ehli hadis, sufi şeyhler tarafından benimsenmiştir. Bunlar sadece Kur’anda ve sünnette geçen lafızlarla Allah’ı tanır ve tanıtırlar ve sonradan üretilen lafızlardan da ispat ve nefy konusunda uzak dururlar.

Üçüncü grup; Bu kimseler sıfatları isbat etmekle beraber, nefyedicilerin nefyettiği vasıfları da ispat etmekten geri durmazlar ve; -Allah cisimdir ama başka cisimler gibi değildir.- Burada cisim lafzıyla başkalarının nefyettiği eşyayı Allaha nisbet ederler.

Bu görüş, önceki ve sonraki kelam ehline aittir.

Dördüncü grup; Allaha cisim demekle beraber, cismin manalarını da Allaha izafe ederler. Bunlar müşebbihe fırkasındandır ve ümmetin bu grubu bidatçı sayması ve sapkınlardan telakki etmesi bilinen bir şeydir.’’


Netice: Şeyhülislam İbn Teymiyye’ye bu nakil yaptığımız eser üzerinden özellikle umarsızca hücum ediyorlar ama gelin görün ki daha ilk sayfada kendisi de bir sıfat isbat edici olarak sıfat isbat edenleri dört gruba ayırdı, selefin imamlarının ne nefy ne isbat edici olduklarını belirtti ve cisim kelimesini manasıyla beraber Allaha itlak edenleri selefin tadlil ettiğine şehadet etti. Hiçbir kimse akilane hareket etmez de İbn Teymiyye’nin eserlerini okuyup bu zatı burada dördüncü veya üçüncü gruba dahil eder.

Bunu nakletmemiz isabetli oldu. Şimdi buradan İbn Teymiyyenin ne nefy ne de isbat yönünden bir adım atmadığını ve cisim demenin de cisim değildir demenin de bidat olduğunu aşağıdaki sözlerle açıkladı;

Adı geçen eserin 272. sayfasında yaptığımız nakilin bir sonraki cümlesi şöyledir;

فلفظ «الجسم» لم يتكلم به أحد من الأئمة والسلف في حق الله لا نفيًا ولا إثباتًا، ولا ذموا أحدًا ولا مدحوه بهذا الاسم، ولا ذموا مذهبًا ولا مدحوه بهذا الاسم، وإنما المتواتر عنهم ذم الجهمية الذين ينفون هذه الصفات، وذم طوائف منهم كالمشبهة، وبينوا مرادهم بالمشبهة.

‘’Cisim lafzını Allah hakkında ne nefyen ne de isbaten hiçbir imam veya seleften bir zat telaffuz etmemiştir. Hatta bunlar kimseyi nefy ve isbat yönünden cisim diyeni veya değildir diyeni ne övmüşlerdir ne yermişlerdir. Bu konuda hiçbir mezhebi de ne övmüşlerdir ne de kınamışlardır. Bunlardan tevatür derecesinde nakledilen şey, sıfatları nefyeden Cehmileri zemmetmektir. Seleften yine bir taife müşebbihe taifesini bu kelimenin tanımını ortaya koyarak ayıplamışlardır.’’

Mecmuu’l-Fetava da 5/295 İbn Teymiyye yine aynı manada şunu söylemiştir;

وَإِثْبَاتُ لَفْظِ ‌الْجِسْمِ وَنَفْيُهُ بِدْعَةٌ لَمْ يَتَكَلَّمْ بِهِ أَحَدٌ مِنْ السَّلَفِ وَالْأَئِمَّةِ؛ كَمَا لَمْ يُثْبِتُوا لَفْظَ التَّحَيُّزِ وَلَا نَفَوْهُ وَلَا لَفْظَ الْجِهَةِ وَلَا نَفَوْهُ وَلَكِنْ أَثْبَتُوا الصِّفَاتِ الَّتِي جَاءَ بِهَا الْكِتَابُ وَالسُّنَّةُ وَنَفَوْا مُمَاثَلَةَ الْمَخْلُوقَاتِ

''Cisim lafzını isbat etmek veyahut nefyetmek gibi bir fetvayı Seleften ve imamlardan kimse vermemiştir. Hakeza tehayyüz(mekan edinme) ve cihet gibi lafızları ne isbat ne de nefy etmişlerdir.
Onlar sadece Kitab ve sünnetin serdettiği vasıfları ispat edip mahlukata benzerlik kısmını iptal etmişlerdir.’’


Yine adı geçen eserde 5/434 İbn Teymiyye aynı manada meramını şöyle ifade etmiştir;

وَهَذَا الْكَلَامُ فِي لَفْظِ ‌الْجِسْمِ مِنْ حَيْثُ " اللُّغَةُ ". وَأَمَّا " الشَّرْعُ " فَمَعْلُومٌ أَنَّهُ لَمْ يُنْقَلْ عَنْ أَحَدٍ مِنْ الْأَنْبِيَاءِ: وَلَا الصَّحَابَةِ وَلَا التَّابِعِينَ وَلَا سَلَفِ الْأُمَّةِ أَنَّ اللَّهَ ‌جِسْمٌ أَوْ أَنَّ اللَّهَ لَيْسَ بِجِسْمِ؛ بَلْ النَّفْيُ وَالْإِثْبَاتُ بِدْعَةٌ فِي الشَّرْعِ

‘’(Burada kullanılan sözler) Cisim sözcüğünün luğat anlamı hasebiyledir. Şer’i anlamda ise malumdur ki, peygamberlerin hiçbirinden veyahut sahabeden ya da tabiinden hatta ümmetin selefinden Allah cisimdir veya Allah cisim değildir gibisinden bir cümle naklolunmamıştır. Şer’an bu bu sözcüğü nefyetmek ve isbat etmek bidattır.’’

el-Fetava’l-Kübra adlı eserinde 6/547 cisim itlakı ve nefyi hususunda akidesini açıkça ortaya koyuyor. Allah ona merhamet eylesin;

وَهَكَذَا مُثْبِتُ لَفْظِ ‌الْجِسْمِ إنْ أَرَادَ بِإِثْبَاتِهِ مَا جَاءَتْ بِهِ النُّصُوصُ صَوَّبْنَا مَعْنَاهُ وَمَنَعْنَاهُ عَنْ الْأَلْفَاظِ الْمُبْتَدَعَةِ الْمُجْمَلَةِ وَإِنْ أَرَادَ بِلَفْظِ ‌الْجِسْمِ مَا يَجِبُ تَنْزِيهُ الرَّبِّ عَنْهُ مِنْ مُمَاثَلَةِ الْمَخْلُوقَاتِ رَدَدْنَا ذَلِكَ عَلَيْهِ وَبَيَّنَّا ضَلَالَهُ وَإِفْكَهُ

‘’Hakeza cisim lafzını Allah’a isnad eden kimse de, eğer bu isbatıyla Kur’an ve sünnette gelen manayı kastederse (kattığı manayı tasdikleriz) ama bidatçıların (bu mücmel içerikli cisim lafzını isbatından) da nefy ederiz.
Eğer cisim lafzını ispat etmekle Allah’ın tenzih edilmesi gereken manayı -mahlukata benzetmek- atfederse o zamanda kendisini reddeder ve dalaletiyle iftirasını ona söyleriz.’’


Şerhu Hadisi’n-Nüzul adlı eserinin 68. sayfasında yine bu minvalde dedi ki;

وهذا كما إذا قال: لو كان فوق العرش لكان جسمًا، وذلك ممتنع، فيقالله: للناس هنا ثلاثة أقوال منهم من يقول: هو فوق العرش وليس بجسم. ومنهم من يقول: هو فوق العرش وهو جسم. ومنهم من يقول: هو فوق العرش ولا أقول: هو جسم، ولا ليس بجسم، ثم من هؤلاء من يسكت عن هذا النفي والإثبات؛ لأن كليهما بدعة في الشرع. ومنهم من يستفصل عن مسمى الجسم، فإن فسر بما يجب تنزيه الرب عنه نفاه وبين أن علوه على العرش لا يستلزم ذلك، وإن فسر بما يتصف الرب به لم ينف ذلك المعنى. فالجسم في اللغة هو البدن، والله منزّه عن ذلك

'' Eğer birisi, Allah eğer arşın fevkinde olsaydı cisim olması gerekirdi bu ise imkansızdır. deyiverirse bu hususta insanlar üç gruba ayrılmışlardır;

Birincisi; Allah arşın üzerindedir ama cisim değildir.
İkinicisi; Allah arşın üzerindedir ve cisimdir.

Üçüncüsü; Allah arşın üzerindedir ama Allah cisimdir veya değildir de demem. Bunlar sükut ederler ve nefyide isbatı da şeriatta bidat olduğu için tevakkuf ederler.

Kimisi de cisim sözcüğünün manaları hususunda tafsilat isterler. Eğer cisim denilmekle Allahtan nefyedilmesi gereken şeyleri nefyeder ve Allahın arşın üzerinde olduğunu da ikrar ederse buna da gerek yoktur.

Cisim sözcüğü sözlükte beden manasına gelmektedir ve Allah bedene sahip olmaktan münezzehtir.’’


Şeyh İbn Teymiyye Der’u Tearudi’l-Akli ve’n-Nakli 1/248 adlı eserinde diyor ki;

فيقال لهؤلاء: أنتم لم تنفوا ما نفيتموه بكتاب ولا سنة ولا إجماع، فإن هذه الألفاظ ليس لها وجود في النصوص، بل قولكم: لو رؤي لكان في جهة، وما كان في جهة فهو ‌جسم، وما كان ‌جسم فهو محدث كلام تدعون أنكم علمتم صحته بالعقل، حينيئذ فتطالبون بالدلالة العقلية على هذا النفي، وينظر فيه بنفس العقل ومن عارضكم من المثبتة أهل الكلام من المرجئة وغيرهم كالكرامية والهشامية وقال لكم فليكن هذا لازما للرؤية، وليكن هو جسماً أو قال لكم: أنا أقول إنه ‌جسم وناظركم على ذلك بالمعقول، وأثبته بالمعقول كما نفيتموه بالمعقول، لم يكن لكم أن تقولوا له: أنت مبتدع في إثبات ‌الجسم فإنه يقول لكم: وأنتم مبتدعون في نفيه، فالبدعة في نفيه كالبدعة في إثباته، وإن لم تكن أعظم، بل النافي أحق بالبدعة من المثبت، لأن المثبت أثبت ما أثبتته النصوص، وذكر هذا معاضدةً للنصوص، وتأييداً لها، وموافقة لها، ورداً على من خالف موجبها فإن قدر أنه أنه ابتدع في ذلك كانت بدعته أخف من بدعة من نفى ذلك نفياً عارض به النصوص ن ودفع موجبها، ومقتضاها، فإن ما خالف النصوص فهو بدعة باتفاق المسلمين، وما لم يعلم أنه خالفها فقد يسمى بدعة

''Bunlara denir ki; Siz Allahtan nefyettiklerinizi ne Kitapla ne sünnetle ne de icma ile nefyettiniz. Sizin (nefyetmekte) kullandığınız bu lafızların hiçbirinin nasslarda varlığı bulunmamaktadır.

Siz diyorsunuz ki; Görülüyorsa bulunduğu bir yönü vardır. Bir yönde bulunan cisimdir ve eğer cisimse sonradan var olmuştur/varlığının başlangıcı vardır.

Siz bu sözlerinizin sıhhatini akla dayandırdınız. O zaman akli delaletle nefyine de talibane aynı akılla akliyata nazar edersiniz.

İsbat edici kelamcılardan Mürcieler, Kerramiler ve Haşimiyye Ekolüne tabiiler, size muarız olup; Cismaniyet görülme fiili için lazımsa varsın görülen cisim olsun veya diyorum ki Allah cisimdir ve sizle bu konuda akliyata dayanarak tartışıyorum siz nasıl ma’kulatla nefyediyorsanız ben de akliyatla isbat ediyorum deyiverse ve siz cisimdir demekle bizi bidatçı sayamazsınız yoksa bizde sizi nefyetmekle bidatçı sayarız derler.

Allah cisim değildir demek bidatsa (yani nefyetmek) Allah cisim demek (isbatı) gibi bidattır. Bununla birlikte nefyeden kimse isbat edenden daha fazla bidatçı vasfına sahip olmaya hak kazanır.

Çünkü isbat eden kimse sadece naslarda olani ispat etmekte ve (hiçbir ayetle rivayeti red etmemektedir) hakeza bütün bunlar nassları teyid edicidir der.

Her ne kadar cisim demekle bidatçılığa yol açsa dahi nassların muktezasına ve mefhumuna muhalif bir şekilde cisim değildir deyu nefyedenin bidatından daha hafif kalır.

Eğer Kur’ana ve sünnete muhalefet ederse bi’l-ittifak bidat işlemiş olur. Yaptığından bi-haber olsa bile yaptığı iş bidattir.’’


Apaçık bir şekilde anlıyoruz ki İbn Teymiyye neredeyse bütün eserlerinde tarikatçı-kelamcıların iftira ettiği gibi Allah cisimdir hükmünü reddetmektedir.

Bi yandan da ispat dahi etmeyi bidat sayar çünkü okuduğunuz üzere Peygamber ﷺ başta olmak üzere ve ashabı kiram Allah cisimdir veya değildir diye bir cümle sarfetmemişlerdir.

Mücmel bir lafız olması hasebiyle çok çeşitli manalara sahiptir ki bu manaları aktardık. Bu manalardan öyleleri vardır ki, kişi bu manalardan birini isbat etse verdiği mana ile isabet eder ama muhdes bir lafız olan cismi Allaha itlak ettiği için yapmış olduğu iş bidat olur. Bunu da zaten Şeyh İbn Teymiyye defaatle bunu ikrar ediyor.

İbn Teymiyye Hangi Manada Cisim İsbatını Red Ediyor?

Yukarıda konu başlarında belirttiğimiz ve kendisinden naklettiğimiz üzere misal olarak İbn Teymiyye beden manasında cisim lafzı kullanılamaz Allah bundan münezzehtir diyor. Bunun gibi birçok batıl manayı cisim lafzının ispatını red etmekle beraber bu anlamları da red etmiştir.

Şeyhülislam Minhacu’s-Sünneti’n-Nebeviyye 2/134 eserinde diyor ki;

وَكَذَلِكَ قَوْلُهُ: " لَيْسَ بِجِسْمٍ "، ‌لَفْظُ ‌الْجِسْمِ ‌فِيهِ ‌إِجْمَالٌ قَدْ يُرَادُ بِهِ الْمُرَكَّبُ الَّذِي كَانَتْ أَجْزَاؤُهُ مُفَرَّقَةٌ فَجُمِعَتْ، أَوْ مَا يَقْبَلُ التَّفْرِيقَ وَالِاِنْفِصَالَ، أَوِ الْمُرَكَّبُ مِنْ مَادَّةٍ وَصُورَةٍ، [أَوِ الْمُرَكَّبُ مِنَ الْأَجْزَاءِ الْمُفْرَدَةِ الَّتِي تُسَمَّى الْجَوَاهِرُ الْفَرْدَةُ] . وَاللَّهُ [تَعَالَى] مُنَزَّهٌ عَنْ [ذَلِكَ كُلِّهِ]

‘’Cisim değildir sözü de böyledir. Cisim lafzından icmaliyeti icabı farklı manalar anlaşılabilir.

(Mesela cisim denilince) parçalanmış bir (lego örneğini veriyorum) şeyin tekrar parçaları birleştirilmesiyle terkib edilen nesne akla gelir. Bu tarz nesneler bölünebilir de parçalanabilir de (çünkü atomlardan teşekkül etmiştir) veyahut akla gelen kastedilen nesne bir madde veya suretten tasarlanmış ve birleştirilmiştir. Allah bütün bu vasıflardaki cisim isbatından münezzehtir (Allah bu manada asla cisim olarak nitelendirlemez)


Görüldüğü üzere Allah Teala İbn Teymiyyenin akidesinde ne bir beden şeklindedir ne de atomlardan müteşekkil bölünebilir veya birleştirilebilir bir maddedir.

Şimdi Allah’ın zati-fiili (bunların haberi olanlarını) sıfatlarına değinelim.

TARİKATÇILARIN/KELAMCILARIN TECSİMİ REDDİ BAŞKASININ ALLAH CİSİMDİR DEMESİNDEN DAHA BÜYÜK BİR CÜRÜMDÜR

Televizyonlarda, sosyal medyada avamından mollasına bütün tarikatçılar vehhabi dedikleri müslümanlara çamur atmak için Allah cisim değildir diyoruz onlar Allaha cisim diyorlar diye yaftalar uydururlar.

Allah cisim değildir demek için nice ayetin lafzına dokunamadıkları halde manasını tahrif ederler ve inkarı küfrü mucib mütevatir derecedeki sahih hadisleri görmezden gelmek veya çeşitli alengirle zayıflatmaya/inkar etmeye çabalarlar.

Bu dediğime dair bir örneği İmam Gazalinin Faysalu’t-Tefrika adlı eserinden sizlere nakledeceğim. Gazali şöyle diyor;

وذلك كقول بعض الصوفية: إن المراد برؤية الخليل عليه السلام الكوكب والقمر والشمس، وقوله: (هذا ربي) غير ظاهرها، بل هي جواهر نورانية ملكية، ونورانيتها عقلية لا حسية، ولها درجات في الكمال ونسبة ما بينها في التفاوت، كنسبة الكوكب والقمر والشمس. ويستدل عليه بأن الخليل عليه السلام، أجل من أن يعتقد في جسم أنه آله، حتى يحتاج إلى أن يشاهد أفوله. أفترى أنه لو لم يأفل أكان يتخذه إلها، لو لم يعرف استحالة الإلهية من حيث كونه جسماً مقدراً ؟
‘’Bazı tarikatçılar, Hazreti İbrahimin gezegeni, ayı ve güneşi görüp bu rabbimdir demesine dair ayetleri zahiri manada almazlar ve burada Hazreti İbrahimin Rabbim dediği bu gök cisimleri için;

Onlar meleki hissi olmayıp akli nurani cevherlerdir. Hepsinin kendi aralarında kemal noktasında dereceleri mevcuttur derler ve Hazreti İbrahim bir cisme ilah demekten münezzehir deyu delil getirirler.’’


Yukarıda İbn Teymiyyenin tecsim hususunda ne cisimdir derim ne cisim değildir derim sadece Kuran ve sünnetteki lafızları kullanırım (ne nefy ne isbat bu ikiside bidattır) anlayışının isabetliliğini ve yukarıdaki örnekte tarikatçıların kendi kafalarında uydurdukları batıl felsefi ve kelami çıkarımları desteklemek için kırk takla atıp ayetlerin manalarını akılalmaz şekilde şeytani surette tahrif etmelerini daha iyi idrak edeceksiniz.
 
Üst Ana Sayfa Alt