Bu konu hakkında makale ve hatta kitap yazacak kadar fikrim var. Fikirlerim doğrudur yanlıştır bilemiyorum ama çok düşünüyorum. Vallahi euro dolar yükseldikçe içimi fenalıklar basıyor almanyada yaşamama rağmen. Korkuyorum ki ülke ekonomisi çökmek üzere veya halk galeyana gelmek üzere. Ülkemin derbeder olmasını istemiyorum. Bir ülkede Allahın kanunları gözetilmedikçe Allahın zikri yayılmadıkça o ülke iflah olmaz bunun farkındayım, o yüzde Türkiyenin ekonomisi düzelsin gibi bir dua edemiyorum. Etsem kendimi zalim hissedeceğim haksız yere Allahtan bir şey istemiş sayacağım. O yüzden Allah bu toplumu ıslah etsin diye dua etmekten başka çare bulamıyorum. Din ile ekonomi birbirinden farklı alanlar gibi gözükse de Allah’ın gücü herşeye yeter ve karanlık olan günü aydınlığa çevirebilir. İçimdekileri atmak bağlamında bir yazı yazmak istedim.
Euro dolar niye sürekli artıyor?
Öncelikle bu sorunun cevabını irdelemek istiyorum. Ama cevap tek değil bir çok faktör var işin ucunda. Bu faktörlerden başta geleni arz talep dengesizliği. Bir mal ne kadar azsa ve mala olan talep ne kadar yüksekse fiyatı o kadar artar. Demek ki türkiye piyasasında döviz az ve talep buna rağmen yüksek ve bu sebeple fiyatı da o denli pahalı. Bu bağlamda dövize yatırım yapıp evinde sinsi sinsi fiyatların yükselmesini bekleyenleri kınıyorum. Bu en hafif söylemim bu insanlara karşı çünkü aslında yaptıkları haram veya suç değil ama vatana ihanet diye bir suç varsa bu eylem günümüzde buna denk olabilir. Dilerim ki en kısa sürede Türkiye serbest piyasa ekonomisinden çekilip kuru sabitler ve Türkiyenin ekonomisinin batmasını kendi üç kuruşluk menfaati uğruna önemsemeyenlerin dolarcıkları eurockları ellerinde patlar.
Şimdi akla şu soru geliyor, vatandaşın elindeki bir kaç euro/dolar, piyasadaki arz talep dengesini bu denli bozabilir mi? Hayır tabiki bunun asıl sorumluları para babalarıdır. Paralarını dövize yatırıp hem piyasadaki az miktardaki dövizi satın alırlar hem de bunları biriktirip tekrar piyasaya sürmezler. Ama ben de şahitlik ettiğim kadarıyla hala Türkiyede onca para verip döviz satın alanlar vardır. Bunların acilen ellerindeki dövizleri bozdurmaları gerekir. Çünkü dövizin yükselmesi dövize muhtaç üreticinin elini bağlamaktadır. Üretim durursa ekmek yerine birbirimizi yeriz Allah bizi bundan esirgesin. Bu illa yamyamlık şeklinde olmaz tabi ama toplumda hırsızlığın dolandırıcılığın istifciliğin ve gaspın önü alınamaz hale gelir.
Üretici neden dövize muhtaç?
Aslında üretici direkt olarak dövize muhtaç değil ama işleri dövizle çok bağlantılıdır. Öncelikle bir ürünü türkiyede piyasaya sürmek ile avrupada piyasaya sürmek arasındaki fark üzerinde duralım. Almanyada ortalama 10 büyük market zinciri var. Meyve reyonlarında illa ki bir veya iki kalem türkiye meşeili ürün bulunur bu marketlerin. Bu zincirlerin almanyada 10 biner şubesi vardır ortalama. Her şubede aynı ürünün piyasaya sürülmesi gerekliliği ve her gün bu arz edilen ürünlerin tazelenmesi gerektiğini göz önünde bulundurursak, bir reyonda 5 kg Türk ürünü olduğu varsayımında sadece almanyaya günde 500ton meyve sebze ithal edildiğini anlarız. Bir kg kestane almanyada şuan 10euro türkiyede 50tl. Yani aslında yarı fiyatına. Tabi kestane üreticisi euro bazında fiyatlandırma yapsa Türkiyede kimse kestane almaz, alamaz. (Şimdi bile alamıyordur eminim ülkenin %90ı. Biz de almıyoruz fiyatların düşmesini bekliyoruz zaten. Ama yine de karşılaştırma yapabilmek açısından bu örneği kullanıyorum.)
Velhasıl kelam Türk üreticisi büyük bir ayrımda. Ya malını avrupaya satacak zengin olacak ya da Türkiye piyasasına sürecek ve fakir kalacak. Neden? Çünkü petrol fiyatları diye bir şey var. Tüm ülkeler petrolu aynı fiyata alıyor. Bu konuda neredeyse tüm ülkeler dışa bağımlı.
Petrol fiyatlarının konu ile ne alakası var?
Petrol fiyatları da döviz gibi sürekli artmakta bunun da yine sebebi arz talep meselesi. Petrol rezervleri sınırlı ama dünyada hergün tüketim artarak devam ediyor. Tüketim ile üretim aslında doğru orantıda artar. Üretim artmazsa ithalat artar ve döviz sebebiyle bu yine ülkemizin aleyhine işler.
Petrolü genelde herkes OPEC ülkelerinden alır. (ABD ve Çin de petrol üreticisidir) OPEC ülkeleri petrol fiyatlarını belirler. Bir varil petrol yaklaşık 160 litredir ve yine yaklaşık 80 dolar fiyatı vardır. Litresi 0.5 dolar. Burda da yine döviz ülkemizin aleyhine işler. Türkiyede tüketicinin alım gücü düşük olduğu için petrolü batıyla aynı fiyattan almadına rağmen batı kadar vergilendiremez. Yani petrol satışından karı azdır. Buna rağmen petrol fiyatındaki artış tüketiciye yansır. Hem traktör jeneratör gibi ihtiyaçlardan hem taşımadan kaynaklı üreticinin gideri petrol fiyatları arttıkça artar ve bu son kullanıcı fiyatlarına yansır.
Ülkemizdeki üretim arz talep dengesinde artmıyor. Çiftçi toprağını ekerken biçerken dolar üzerinden yatırım yapıp hasat ederken tl ile hasat ederse zarara uğraması işten bile değildir. O yüzden ya tarım terkediliyor ya da avrupaya satış artıyor. Üretim terkedildiğinde köyden kente göç oluyor. Bunun bir diğer sebebi de üretime devam etmek isteyen çiftçilerin çiftçiliğe devam ederken evlenememesi. Köydeki kızlar artık bedava eğitim ile okuyor ve çiftçilerle evlenmek istemiyor. Neyse konu farklı yere sapmadan toparlayalım.
Merkez bankalarının para basması dövizlerin değerini arttırabilir mi?
AB’de 27 ülke var hepsi de para basıyor. Hepsinin ortak para birimi euro olduğundan euro basıyor. E 27ülkenin para basması ve bunları piyasaya sürmesi (bankalara kredi vererek) ile kredilerle üreticinin desteklenmesiyle, Türkiyenin (tek ülke tek para birimi) lira basması eşit olur mu? Olmaz.
Sonuç ve çözüm nedir?
Ülkemiz avrupaya çok yakın olduğundan bu ülkelerin parasını çokça kullanmaktadır dolayısıyla onların ekonomisi bizim ekonomimizi çok etkilemektedir. Bundan çıkış nedir peki?
Dolara euroya el sürmemek. Döviz ile borçlanmamak ve alışveriş yapmamak. İthal ürünlerden kaçınmak. Varsa dövizleri bozdurmak kısa vadeli çözümler.
Enerji ve hammadde ihtiyacının yerel kaynaklardan giderilmesi ve gerekirse bu uğurda küçülmeye gidilmesi uzun vadeli plan olmalı. Enerji ve hammade (toryum ve bor çok önemli bu hususta) yerli kaynaklardan sağlandıktan sonra sanayinin yine yerel kaynaklarla güçlendirilmesi ve hatta yeniden kurulması gerekir. Aluminyum ülkede yoksa aluminyum levha yapacam illa diye ısrar edilmemelidir. Metalurji ve malzeme mühendisleri bunun için var. Alternatif üretim maddeleri için bilenlere danışın, adamlar da kpss ile atanamıyorum diye ağlamayı kessin. Aynı şekilde tarımda da daha verimli toprağa uygun ekim için ziraat mühendislerine danışılsın.
Halkın ise yapması gereken tüketim çılgınlığından vazgeçmektir. İsraftan kaçmaktır. Sabretmektir aza kanaat etmektir in şa Allah.
Euro dolar niye sürekli artıyor?
Öncelikle bu sorunun cevabını irdelemek istiyorum. Ama cevap tek değil bir çok faktör var işin ucunda. Bu faktörlerden başta geleni arz talep dengesizliği. Bir mal ne kadar azsa ve mala olan talep ne kadar yüksekse fiyatı o kadar artar. Demek ki türkiye piyasasında döviz az ve talep buna rağmen yüksek ve bu sebeple fiyatı da o denli pahalı. Bu bağlamda dövize yatırım yapıp evinde sinsi sinsi fiyatların yükselmesini bekleyenleri kınıyorum. Bu en hafif söylemim bu insanlara karşı çünkü aslında yaptıkları haram veya suç değil ama vatana ihanet diye bir suç varsa bu eylem günümüzde buna denk olabilir. Dilerim ki en kısa sürede Türkiye serbest piyasa ekonomisinden çekilip kuru sabitler ve Türkiyenin ekonomisinin batmasını kendi üç kuruşluk menfaati uğruna önemsemeyenlerin dolarcıkları eurockları ellerinde patlar.
Şimdi akla şu soru geliyor, vatandaşın elindeki bir kaç euro/dolar, piyasadaki arz talep dengesini bu denli bozabilir mi? Hayır tabiki bunun asıl sorumluları para babalarıdır. Paralarını dövize yatırıp hem piyasadaki az miktardaki dövizi satın alırlar hem de bunları biriktirip tekrar piyasaya sürmezler. Ama ben de şahitlik ettiğim kadarıyla hala Türkiyede onca para verip döviz satın alanlar vardır. Bunların acilen ellerindeki dövizleri bozdurmaları gerekir. Çünkü dövizin yükselmesi dövize muhtaç üreticinin elini bağlamaktadır. Üretim durursa ekmek yerine birbirimizi yeriz Allah bizi bundan esirgesin. Bu illa yamyamlık şeklinde olmaz tabi ama toplumda hırsızlığın dolandırıcılığın istifciliğin ve gaspın önü alınamaz hale gelir.
Üretici neden dövize muhtaç?
Aslında üretici direkt olarak dövize muhtaç değil ama işleri dövizle çok bağlantılıdır. Öncelikle bir ürünü türkiyede piyasaya sürmek ile avrupada piyasaya sürmek arasındaki fark üzerinde duralım. Almanyada ortalama 10 büyük market zinciri var. Meyve reyonlarında illa ki bir veya iki kalem türkiye meşeili ürün bulunur bu marketlerin. Bu zincirlerin almanyada 10 biner şubesi vardır ortalama. Her şubede aynı ürünün piyasaya sürülmesi gerekliliği ve her gün bu arz edilen ürünlerin tazelenmesi gerektiğini göz önünde bulundurursak, bir reyonda 5 kg Türk ürünü olduğu varsayımında sadece almanyaya günde 500ton meyve sebze ithal edildiğini anlarız. Bir kg kestane almanyada şuan 10euro türkiyede 50tl. Yani aslında yarı fiyatına. Tabi kestane üreticisi euro bazında fiyatlandırma yapsa Türkiyede kimse kestane almaz, alamaz. (Şimdi bile alamıyordur eminim ülkenin %90ı. Biz de almıyoruz fiyatların düşmesini bekliyoruz zaten. Ama yine de karşılaştırma yapabilmek açısından bu örneği kullanıyorum.)
Velhasıl kelam Türk üreticisi büyük bir ayrımda. Ya malını avrupaya satacak zengin olacak ya da Türkiye piyasasına sürecek ve fakir kalacak. Neden? Çünkü petrol fiyatları diye bir şey var. Tüm ülkeler petrolu aynı fiyata alıyor. Bu konuda neredeyse tüm ülkeler dışa bağımlı.
Petrol fiyatlarının konu ile ne alakası var?
Petrol fiyatları da döviz gibi sürekli artmakta bunun da yine sebebi arz talep meselesi. Petrol rezervleri sınırlı ama dünyada hergün tüketim artarak devam ediyor. Tüketim ile üretim aslında doğru orantıda artar. Üretim artmazsa ithalat artar ve döviz sebebiyle bu yine ülkemizin aleyhine işler.
Petrolü genelde herkes OPEC ülkelerinden alır. (ABD ve Çin de petrol üreticisidir) OPEC ülkeleri petrol fiyatlarını belirler. Bir varil petrol yaklaşık 160 litredir ve yine yaklaşık 80 dolar fiyatı vardır. Litresi 0.5 dolar. Burda da yine döviz ülkemizin aleyhine işler. Türkiyede tüketicinin alım gücü düşük olduğu için petrolü batıyla aynı fiyattan almadına rağmen batı kadar vergilendiremez. Yani petrol satışından karı azdır. Buna rağmen petrol fiyatındaki artış tüketiciye yansır. Hem traktör jeneratör gibi ihtiyaçlardan hem taşımadan kaynaklı üreticinin gideri petrol fiyatları arttıkça artar ve bu son kullanıcı fiyatlarına yansır.
Ülkemizdeki üretim arz talep dengesinde artmıyor. Çiftçi toprağını ekerken biçerken dolar üzerinden yatırım yapıp hasat ederken tl ile hasat ederse zarara uğraması işten bile değildir. O yüzden ya tarım terkediliyor ya da avrupaya satış artıyor. Üretim terkedildiğinde köyden kente göç oluyor. Bunun bir diğer sebebi de üretime devam etmek isteyen çiftçilerin çiftçiliğe devam ederken evlenememesi. Köydeki kızlar artık bedava eğitim ile okuyor ve çiftçilerle evlenmek istemiyor. Neyse konu farklı yere sapmadan toparlayalım.
Merkez bankalarının para basması dövizlerin değerini arttırabilir mi?
AB’de 27 ülke var hepsi de para basıyor. Hepsinin ortak para birimi euro olduğundan euro basıyor. E 27ülkenin para basması ve bunları piyasaya sürmesi (bankalara kredi vererek) ile kredilerle üreticinin desteklenmesiyle, Türkiyenin (tek ülke tek para birimi) lira basması eşit olur mu? Olmaz.
Sonuç ve çözüm nedir?
Ülkemiz avrupaya çok yakın olduğundan bu ülkelerin parasını çokça kullanmaktadır dolayısıyla onların ekonomisi bizim ekonomimizi çok etkilemektedir. Bundan çıkış nedir peki?
Dolara euroya el sürmemek. Döviz ile borçlanmamak ve alışveriş yapmamak. İthal ürünlerden kaçınmak. Varsa dövizleri bozdurmak kısa vadeli çözümler.
Enerji ve hammadde ihtiyacının yerel kaynaklardan giderilmesi ve gerekirse bu uğurda küçülmeye gidilmesi uzun vadeli plan olmalı. Enerji ve hammade (toryum ve bor çok önemli bu hususta) yerli kaynaklardan sağlandıktan sonra sanayinin yine yerel kaynaklarla güçlendirilmesi ve hatta yeniden kurulması gerekir. Aluminyum ülkede yoksa aluminyum levha yapacam illa diye ısrar edilmemelidir. Metalurji ve malzeme mühendisleri bunun için var. Alternatif üretim maddeleri için bilenlere danışın, adamlar da kpss ile atanamıyorum diye ağlamayı kessin. Aynı şekilde tarımda da daha verimli toprağa uygun ekim için ziraat mühendislerine danışılsın.
Halkın ise yapması gereken tüketim çılgınlığından vazgeçmektir. İsraftan kaçmaktır. Sabretmektir aza kanaat etmektir in şa Allah.