Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

İSLAM ANAYASASI

M Çevrimdışı

Muvahhidun

Üyeliği İptal Edildi
Banned

İSLAM ANAYASASI adlı Kitabın Önsözü'nden bir Bölüm:

Kitabı indirmek için: İslam Anayasası


HAKİMİYYET
Hakimiyyet iki kısma ayrılır. Bunlardan biri teşri-i hakimiyyet, diğeri de icra-i hakimiyyet.
Teşri-i hakimiyyet demek, şeriat vaz etme, kanun koyma hakimiyyeti demektir ki, bu Allah’u Azimüşşan’a mahsustur. Bu hak ve bu selahiyeti kimseye vermemiştir. İcra-i hakimiyyete gelince, bu mevcut kanunları icra etmek ve yürütmektir. Bu da asıl itibariyle Allah’a mahsustur.
Ancak, Cenab-ı Hak bu icra hakimiyyetini, kendisine Halife olmak üzere yarattığı insana vermiştir ve bu suretle insanoğlu kanunları yürütme ve uygulama hakimiyyetine sahip olmuştur. Bu itibarla şu kaideyi söyleyebiliriz: ,,İnsan dünyaya kanun yapmak, kanun koymak için değil, Hâkim-i Mutlak olan yaratanın gönderdiği İslam kanunlarını, şeriat’ın kanunlarını uygulamak üzere gelmiştir!”
Binaenaleyh, insanın kanun koymaya, anayasa yapmaya ne gücü yeter ne de kendisine böyle bir selahiyet verilmiştir. Modern demokrasinin savunucuları arasında, belki de en büyük ismi olan Rousseau, mutlak manada hakimiyyeti halka veriyor. Fakat halkın hükümete nasıl müessir olacağı hususunda bir açıklık getiremiyor. Teşri kuvvetinden de bahsederken kanun koyucularının çok iyi niyetli ve üstün zekâya sahip olmaları lazım geldiğini ileri süren Rousseau, insanlar arasında öyle vasıflara sahip insan bulmaktan ümidini kesmiş olacak ki, ,,İnsanlara kanunlar vermek için tanrıların olması zaruridir” diyerek insanın insan olarak kanun koyamayacağını ifade ediyor ve bu fikriyle İslam’ın görüşüne yaklaşmış oluyor.

İcra hakimiyyeti:
Müslümanlar bu icra hakimiyyetini nasıl kullanırlar? Ya doğrudan doğruya kendileri bir araya gelerek kullanır veya temsilcileri vasıtasıyla kullanırlar.
Birinci şık zor olduğu için ikinci şık tercih edilmiş ve o gün bu gün bu usule uyulagelmiştir.
Müslümanlara verilen bu hakimiyyet bir hak olduğu gibi aynı zamanda bir görevdir. Müslümanlar bu görevi İslam anayasasında belirtildiği şekilde yerine getirmekle mükelleftirler ve bu mükellefiyet farz hükmündendir. Yani müslümanların devlete sahip olmaları ve Allah kanunlarını icra edecek Halife’yi intihap etmeleri ve devletin başına getirmeleri bir farizedir; bütün müslümanlar bundan sorumludur!..

Cemaleddin Hocaoğlu (Kaplan)

AVRUPA İSLAM MERKEZİ

İSLAM ANAYASASI

HAZIRLAMA HEYETİ REİSİ
 
Üst Ana Sayfa Alt