Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Deliler ve Akıllılar

Zeynep Bint-i Huzeyme Çevrimdışı

Zeynep Bint-i Huzeyme

Üye
İslam-TR Üyesi
Onu yıllardır her sabah görürüm. Kışın; saç-sakal birbirine karışmış, pejmürde bir halde bir aşağı bir yukarı yürür. Kalın kirli bir palto olur üzerinde. Kolları birbirine kenetlenmiş halde hep aynı saatte, hep aynı yerdedir. Sadece hızlı hızlı yürür. Yürürken yüzü yere dönüktür. Yanında top atsan, dünya savaşı çıkarsan dönüp bakmaz. Bunca yıl bir kere yüzünü yakından gördüm. Sabah ayazının çiğ damlaları bıyıklarının üzerinde donmuştu. Gözlerini kısmış, alnındaki kırışıklıklar iyice derinleşmişti.

Ama yaz gelince durum değişir. Bu sefer onu iki yanından otoban geçen minik parkın ortasında çimlerin üzerinde uzanırken görürsünüz. Arabalar, insanlar, herkes büyük bir telaş içinde bir yerlere koşarken o büyük bir dinginlik içinde yüzünü güneşe vermiş öylece uzanır. Güzel bir şarkının melodisine dalmış gibi sessiz, sakin ve hareketsizdir.

İlk başlarda acıyordum haline. Ne yer, ne içer, ne düşünür… Neden bu halde…Sonra bir gün nasıl oldu bilmiyorum, birden bire farklı düşünmeye başladım;”Acınası halde olan o mu yoksu biz miydik?”.Çünkü hayata karşı öyle umursamaz bir tavrı vardı ki.. Aslında hayatın onu değil onun hayatı ciddiye almadığını fark ettim. Bizim hayatın vazgeçilmezleri olarak algıladığımız şeyler onun için hiçbir anlam ifade etmiyordu.Ona baktıkça bizim tutsak, onun özgür, bizim korkak, onun cesur olduğunu anladım.

Biz tutsaktık. Paranın, kariyerin, işin, mevkinin, makamın tutsağı..Ve bir o kadar korkaktık. Patrondan, müdürden, amirden, şeften korkuyorduk. Güçlülere yaranabilmek, güçsüzleri ezebilmek için çırpınıyorduk.Köleliğin kaldırılmasına karşı çıkan köleler gibi, “Ben daha iyi köleyim, efendime daha iyi hizmet ederim” diye yarışıyorduk.Öyle ki bu yarış içinde depresyona giriyor, bunalım yaşıyor, panik atak oluyorduk.Kurduğumuz sahte cennette, cinnet geçiriyorduk.Oysa onun böyle korkuları yoktu.Bu yüzden olsa gerek son zamanlarda O’nu her görüşümde, “dile benden ne dilersen” diyen İskender’e; “Gölge etme başka ihsan istemem” diye cevap verebilen Diyojen gelmeye başladı.Bana O’nda Diyojeni hatırlatan bir başka özellik daha vardı: 20 yıldır onu bir kere bile biriyle konuşurken görmedim.Bilirsiniz Diyojen’de sokaklarda yatıp kalkardı. Bir gün sordular; “Bir insanın ne kadar akıllı olup olmadığını nasıl anlarsın?” diye.. Diyojen; “Konuşmasından” demişti. “peki adam hiç konuşmazsa” dediklerinde, Diyojen’in cevabı; “O kadar akıllı olanını görmedim bu dünyada” olmuştu.

Ama beni asıl etkileyen deli (!) ile bundan yaklaşık 7-8 yıl önce karşılaştım. Küçük bir kasabadaydık. Akşam namazını kılmış aynı zamanda okul arkadaşım olan caminin genç imamı ile şadırvanın altında sohbete başlamıştık. Bir ara uzaktan bir Kur’an sesi duyduk. Akşam’ın kendine has hüznü içinde sese doğru yürüdük. Uzaktan silüetini gördük. imamdan öğrendiğime göre, her gün kasabanın gençlerinin alay konusu yaptığı mahallenin delisinden başkası değildi. Herkesin evine çekildiği bir saatte, Bizans döneminden kalma bir taşın üzerine çıkmış ezberden Yasin-i Şerif okuyordu. Ayetleri bitirince mealine geçti. Çevresinde hiç kimse olmamasına karşın sanki yüzlerce insana vaaz verir gibiydi. “Ey insanlar” diye sesleniyor sonra da kendince ayetleri tefsir ediyordu.Bizi fark etmedi, işi bitince taşın üzerinden indi ve yürüdü gitti. Gözden uzaklaşana kadar arkasından bakakaldık.

Asıl ilginç olan ertesi gün yaşadığımızdı. Yine akşam namazından çıkmış imam arkadaşla yürümeye başlamıştık. Aynı deli (!) önümüze çıktı. Beni tanımadığı için direk Hoca’ya yöneldi:

-Hoca bana bi çorba parası ver dedi.

Arkadaşım 5 tl uzattı.Peki ne oldu dersiniz?O deli (!) parayı yere attı. “Hoca” dedi. “Ben senden bir çorba parası istedim. Vereceksen ver”

Hoca 5 TL’yi yerden alıp yerine 1 lirayı uzattı.Deli (!) parayı alıp arkasına bakmadan uzaklaştı.Hoca anlattı. Meğer O an canı ne istediyse sadece onun parasını alırmış. Mesela canı ayran çekti. Ayran elli kuruş. Eğer siz ona 1 tl verirseniz bu sefer onu yere atar ve “Ben ayran parası istedim” dermiş.

Sonra yaşadığım bu olay üzerine çok düşündüm;”Acaba gerçekte deli kim?”"Gerçekte acınacak halde olan kim?”Geçici dünya hayatına yatlar, katlar, inşaatlar sığdırmaya çalışanlar mı!Üç kuruşluk menfaat için bütün değerlerini satanlar mı!Dünya malının içinde boğulup kalanlar mı!Konfora, şatafata, lükse dalıp bu dünyanın bir de öbür tarafının olduğunu unutanlar mı!Yoksa…

Yoksa ihtiyacından fazla bulduğu için 5 TL’yi dahi yere atanlar mı!Sizce kim deli? Biz mi onlar mı!Ben cevabı buldum: “deliler hariç hepimiz delirmiş olmalıyız!”


C. Ali Toygar
 
Zeynep Bint-i Huzeyme Çevrimdışı

Zeynep Bint-i Huzeyme

Üye
İslam-TR Üyesi
Bir Milyon Deli!..


Bir kişi delirirse hastaneye götürürsün, doktora baktırırsın, tedavi ettirirsin… On deli, yüz deli, bilemedin en fazla bin deli… Bu delilerle uğraşıp, düzelmeleri için çalışıp çabalayabilirsin.


Lakin… Rakam yüz bin deliye, iki yüz bin deliye, hattâ bir milyon deliye yükselirse artık çare kalmaz. Bu kadar deliye yetecek ne hastahane bulunur, ne doktor, ne ilaç…


Deliden deliye de fark var… Adam keçileri kaçırmış, başına kocaman bir saplı huni geçirmiş, boynuna bir çalar saat asmış, abuk sabuk konuşuyor… O besbelli ki delirmiştir, normal bir delidir…


Başka deliler de var: Zır deli… Zırzır deli… Hınzır deli…


Bu memlekette milyonlarca lüks delisi var. Lüks mesken delisi, lüks yazlık delisi, lüks otomobil delisi, lüks giyim kuşam, lüks yeme içme, lüks yaşam delileri…


Aşırı tüketim toplumu bir deliler toplumudur. Futbol holiganları deli midir akıllı mı? Cevabı siz verin. Her sabah ve akşam lüks otomobilleriyle tek başına evden işe, işten eve giden milyonlarca halk akıllı mıdır, deli midir?


Deliye soruyorsun:


- Kardeşim, bu kadar trafik çilesi çekeceğine vapurla, metroyla, otobüsle seyahat etsen olmaz mı?


Ne cevap veriyor?


- Ben insan değil miyim?. Niçin lüks otomobilimle gidip gelmeyecekmişim?


Adamın parası var, gerekenden çok fazla lüks yemek yiyor, habire kilo alıyor. Kanı vıcık vıcık zararlı kolestrolle dolmuş, şekeri yüksek seyr ediyor, kalp zorlanıyor… İleride vahim şekilde hastalanacak, sağlığını yitirecek. Yeme, biraz perhiz yap diyorsunuz. Ne cevap veriyor: Ben insan değil miyim?.. Senin insanlığın batsın!


Evin en geniş ve şerefli yeri L şeklindeki salon. Bu salonun içi abuk sabuk lüks eşya ile dekore edilmiş. Pahalı perdeler, pahalı koltuk takımı, pahalı yemek masası ve sandalyeleri, pahalı büfe ve vitrinler, pahalı halılar… Gümüş ve kristal objeler… Peki ev halkı bu salonda oturabiliyorlar mı? Ne gezer!.. Evin hanımı kocasını, üniversiteye giden oğlunu, kolejli kızını salona sokmuyor. Neymiş, önümüzdeki çarşambaya günü varmış, misafirleri gelecekmiş, salon temiz kalmalıymış…Peki, çarşambadan sonra bey salona girip sere serpe oturabilir mi? Hayır!.. Niçin?.. Sonraki Çarşamba var…Kuzum bunlar deli midir akıllı mı?


Dar gelirli vatandaş tam beş yerden banka kredi kartı almış. Sorumsuzca harcamış, batağa batmış… A benim sevgili vatandaşım, niçin kredi kartıyla bu kadar hesapsız kitapsız harcama yaptın? Cevap hazırdır: Ben insan değil miyim?


Şu sahte sofuya bakınız: Hem dindar geçiniyor, hem faiz alıp veriyor. Soruyorum: Bir Müslüman akıllı olarak faiz alıp verebilir mi?.. Faizli muameleler yapabilir mi? Bir Müslüman, Allah’ın Kur’anda kesin olarak yasakladığı, Peygamberin (Salat ve selam olsun ona) kesin olarak lanetlediği faize bulaşırsa o mutlaka delidir.


Beş yıldızlı bir otelimizdeki restoranda altın tozuyla yapılan tatlının porsiyonu bin dolarmış. Kim yer bu tatlıyı? Deliler!..


Velhasıl deliler çoğaldı… Bu kadar deliyi tedavi etmenin çaresi yok artık.


Bunlara ne doktor yeter, ne ilaç.




Mehmet Şevket Eygi

 
Üst Ana Sayfa Alt