Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Cemaat hakka uygun olandır!

Bir Mucahid Çevrimdışı

Bir Mucahid

Üye
İslam-TR Üyesi
Size söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız

Hamd, bir tek Allah’adır. Salat ve selam, kendisinden sonra peygamber olmayan (Muhammed)’in üzerine olsun.
Arap olmayan kardeşlerden değerli bir kardeş ile karşılaştım. Aramızda bir diyalog geçti. Bana şöyle bir soru arz etti: “Ey kardeşim, görmez misin ki biz birçok birlik ve birleşim gördük. Onlar teşkil oldu, kimisi şuan hala ayakta ve mevcut bulunuyor, kimisi ise yok oldu ve onun hiçbir eserine bile rastlanmıyor. Neden bu Rabbani işin üzerine şeriatın tertip ettiği hedef ve neticelerin gerçekleştiğini göremiyoruz?”
Ona şöyle dedim: “Ey Sevgili kardeşim; Allahu Tebareke ve Teâlâ kavli ve fiili olarak kuruluş ve uygulama açısından şeriatın esaslarına, kural ve kaidelerine (Allah’ın ipine) dayanan bir şekilde birlik olmayı ve birleşmeyi kullarına emretmiştir. Biz bu kurulan birlik ve birleşimlerin çoğunun ihtilaf ve başarısızlıklarını gördük. Onlar şeriatın esaslarını ve kaidelerini kuruluş ve uygulama açısından gözetmiyorlardı ya da bazıları kuruluş açısından (sözde teorik olarak) gözetiyordu ama uygulama olarak gözetmiyordu. Kim planının başarılı olmasını ve birleşmeden dolayı büyük hedeflerin gerçekleşmesini istiyorsa sözlü ve fiili, kuruluş ve uygulama açısından Allah’ın ipine sımsıkı sarılarak birlik olsun. Bu durumda birlik olmanın ve birleşmenin bereket ve neticesini görecektir. Bu birçok şer’î nassın (ayet ve hadislerin) işaret ettiği bir şeydir ki bu naslar cemaat olmayı emreder ve fıkralaşmaktan nehyeder.
Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Hep birlikte Allah’ın ipine (İslâm’a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişilerdiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O’nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız. ( l-i İmrân, 103)
“Allah ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.” (Enfâl, 46)
Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre Rasulallah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Allah yaptığınız üç şeyden razı olur, üç şeyden de hoşlanmaz. Sizin sadece kendisine ibadet edip, ona hiçbir şeyi ortak koşmamanızdan ve Allah’ın ipine sımsıkı sarılıp ayrılığa düşmemenizden hoşlanır. Dedikodu yapmanızdan, çok sual sormanızdan ve lüzumsuz yerlere mallarınızı harcamanızdan da hoşlanmaz.”
İrbâd b. Sâriye’den rivâyet edilmiştir:
“Rasulullah (s.a.s) bize bir gün namaz kıldırdıktan sonra etkili bir vaaz etti. Bu vaazdan dolayı gözler yaşardı ve kalpler ürperdi. Biz:
– ‘Ey Allah’ın Rasulü! Senin bu vaazın sanki, (yolculuğa çıkacağı için geride kalanlara) veda eden bir kimsenin konuşmasına benziyor. Bize tavsiyede bulun’ dedik. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s):
– ‘Size Allah’tan korkmanızı, (başınızdaki idareciler) Habeşli bir köle olsa bile (onları) dinleyip itaat etmenizi tavsiye ederim. Çünkü benden sonra sizden kim yaşarsa o, pek çok ihtilaflara şahit olacaktır. Buna göre size gereken, sünnetime ve doğru yolum üzerinde bulunan halifelerimin sünnetine sarılmanızdır. Bu sünnetlere, (adeta azı dişleriniz bir şeyi ısırır gibi) sıkı sıkıya yapışın. Sizi (din adına delilsiz bir vaziyette) sonradan ortaya atılan işlerden sakındırırım. Çünkü sonradan ortaya atılan her iş, bid’attır ve her bid’at sapıklıktır’ buyurdu.”
Bu naslar ve bunlar dışındaki naslar beyan ediyor ki Allah svt birlik olmayı ve şeriatına sımsıkı sarılmayı emrediyor. Ve daha önce de geçtiği gibi Allah’ın ipine sımsıkı sarılmayı ve cemaat olmayı emrediyor ve de fırkalaşmaktan nehyediyor.
Hangi cemaat olursa olsun kuruluş ve uygulama açısından bu şekilde olmazsa istenilen ve emredilen bir birleşme gerçekleşmiş olmaz ve ondan bereketli sonuçlar elde edilmez. Şeriatın yerine getirilmesi gereken önemli esası ve kaidesi hangi birlik ve birleşim olursa olsun şeriat ile hükmetmesi esasıdır. Çünkü şeriat ile hükmetme esasların aslıdır ve diğer esaslar ve cüzi konular onun ekseninde döner. Hangi birlik, Rahman’ın esaslarının aslı kıldığı bu esası merkezine koymazsa ya da birliğini bu esas üzerine kuruluş, uygulama, kavli ve fiili olarak bina etmezse başarısız olur ve yok olur. Bunun örnekleri çoktur.
Bu birliğin, Allah’ın ipi ve şeriatın kaideleri üzerine olduğunu ve esasların aslı olan şeriat ile hükmettiğini sözlü olarak ifade etmesi yeterli değildir. Sözlerinin doğruluğu, görevlerini yerine getirdiklerinden ve musibetlerden sonra ortaya çıkar. Allah’tan hidayet, afiyet ve selamet diliyorum.
Şeriatı destekleyenlerin şeriatı sözlü ve fiili olarak hâkim kılmak için çalışmaları Yüce sahabi Abdullah Bin Mesud’un (radıyallahu anh) şu sözü ile amel ettiklerini gösteriyor: “Cemaat tek başına bile olsan hakka uymaktır (Ebu Şame –rahimehullah- El’bâis âlâ inkari’l bide’i kitabı sf:22)
Cemaatin gerekliliğinden bahsedildiğinde kastedilen şey, hakkın ve hakka tabi olmanın gerekliliğidir. Hakka tutunanlar az, ona muhalif olanlar çok olsa bile. Çünkü Rasullah(s.a.s) zamanında cemaatlerin en üstünü olan ashabının üzerinde olduğu hak budur. Öyleyse bundan sonra batıl ehlinin çokluğuna aldanma.
Amr ibni Meymun el-Evdi şöyle der: “Ben Yemen’de bulunduğum müddetçe hiç Muaz (radiyallahu anh)’dan ayrılmadım. Onun vefatından sonra, insanların en fakihi İbni Mesud (radiyallahu anh)’a arkadaşlık ettim. Ve onun şöyle dediğini işittim:
‘Sakın cemaatten ayrılmayınız, çünkü Allah’ın eli cemaatin üzerindedir.’
Bir başka gün ise şöyle diyordu:
‘Yakında idarecileriniz, namazı geciktirerek kıldıracak. Siz namazınızı vaktinde kılınız, bu farzdır! Sonra onların arkasında da kılınız, bu ise nafiledir.’ Ben dedim ki: ‘Ey peygamberin sahabesi! Hem bize, cemaatten ayrılmamamızı emrediyorsunuz, hem de böyle söylüyorsunuz. Bunun sebebi nedir?’ O bana şu karşılığı verdi: ‘Ey Amr, ben seni şu kasabanın en anlayışlısı sanıyordum. Sen, cemaat ne demektir, bilmiyor musun?’
‘Bilmiyorum’ dedim. Şöyle dedi: ‘Bil ki, insanların çoğu, cemaati terk etmiştir. Cemaat, hakka uygun olandır! Tek başına da olsan, hakka uyduğun zaman, cemaate uymuş olursun…’
Nuaym bin Hammad da bu hususta şöyle demiştir:
‘O şunu demek istemiştir: Cemaat, haktan ayrılıp bozulduğu zaman, sen, bu cemaatin bozulmadan önce tabi bulunduğu hakka uy! İşte bu takdirde tek başına da olsan, sen cemaat sayılırsın!’
Öyleyse bizim anlayışımız budur sevgili kardeşim. Birçok cemaatin sayısının, kuvvetini ve destekçisinin çok olmasına rağmen yok olmasının, şeriatı destekleyenlerin ise onlara tuzak kuranların çok olmasına rağmen devam edip sebat göstermesinin sebebi budur. Onlar cihadlarında ve davetlerinde Allah’ın ipine sımsıkı sarılanlar ve bunun için biraraya gelenlerdir.
Allah’tan bizi şeriatın destekçileri, ipine sımsıkı sarılanlar ve cemaatin gerekli kıldığı şeyi gözetenlerden kılmasını niyaz ederim.

Yazan: Sami el- Uraydi (Ebu Mahmud eş-Şamî)

(Size Söylediklerimi Yakında Hatırlayacaksınız !)
 
Üst Ana Sayfa Alt