Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Yusuf Karadavi Nusret Cephesi'ne Zevahiri'nin Yolundan Ayrılmaya Çağırdı

H Çevrimdışı

hasan b

Üye
İslam-TR Üyesi
Karadavi Nusret Cephesi'ne çağrıda bulundu

Yusuf Karadavi Nusret Cephesi'ne Zevahiri'nin yolundan ayrılmaya çağırdı


Suriye'de devam eden savaşın en güçlü taraflarından biri olan Nusret Cephesi, geçtiğimiz günlerde el-Kaide lideri Dr. Eymen ez- Zevahiri'ye bağlılığını açıklamıştı. Bu olaydan kısa bir süre sonra Karadavi yaptığı açıklamada “Şam’daki zalim rejime karşı başarıyla cihat eden Nusret Cephesi, Özgür Suriye Ordusu saflarında kalmalı, birliği korumalı. Bu vaat, iç ve dış tehlikeleri doğuruyor. Devrime olan etkisi tehlikelidir, çünkü muhalefeti destekleyen savaşçıları birbirinden ayırabilir.” dedi. Ayrıca Nusret Cephesi lideri Muhammed al-Cevlani’nin, el-Kaide lideri Eyman az-Zevahiri’nin tüm emirlerini yerine getirme sözünün tehlikeli olduğunu belirtti.

Yusuf el-Karadavi (1926-) ile Küresel Cihad fikrini benimsemiş olanlar arasındaki görüş ayrılıklarının kökeni uzun yıllara dayanıyor. İlk derin farklılık, 1980'li yıllarda Hüsnü Mübarek rejimi başta olmak üzere Arap rejimlerine bakış konusunda olmuştu.

1990'lı yıllar boyunca da iki tarafın farklı İslam anlayışlarından kaynaklandığı belirtilen ayrışmanın derinleştiği belirtilirken, Karadavi'nin Afganistan'ın işgali öncesinde (Mart 2001) Taliban'ın Buda Heykelleri'ni yıkılmasını şiddetle eleştirmesi, 11 Eylül saldırıları ile başlayan süreçte ise Karadavi'nin Afganistan ve Irak'ı işgal eden NATO-ISAF güçlerine destek vermede ve asker olarak katılmada dinen bir sakınca olmadığına dair sözleri ve Kafkasya'da Rusya'ya karşı verilen silahlı mücadelenin durudurulması çağrısı gibi beyanatları ve fetvaları sadece belli ekollerin değil, İslam Dünyası'nın dört bir tarafından farklı fikirlere sahip çeşitli kesimlerin tepkisine neden olmuştu. (PRESSMEDYA)



 
M Çevrimdışı

MuhammedRabbani

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
onu bunu bilmemede kardavinin yazdığı kuranı bile okumakta terettür eder Allah bir derse bildiğim için inanırım artık siz bu adama alimmi dersiniz zalimmi dersınız evliyamı dersınız nedersenız deyin .kardavinin israil hakkındaki sözlerini hatırlatırım size natoyu nekadar sevdiğini herkez biliyor. deyinki yeryüxündeki herkez bu adamı sevsin en büyük mümin desin siz ce ben bu adamı sever veya izinden gidermıyım .
 
HAMAS Çevrimdışı

HAMAS

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
bu haber 23 nisan ve 24 nisandan yayınlanan eski bir haber.Nedense sadece 3 site haber yapmış.Ulusal hiçbir site bunu haber yapmamış.
 
M Çevrimdışı

MuhammedRabbani

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Yusuf el-Kardavi'ye Cevap
Eymen ez-Zevahiri
18/05/2008, 19:45


Eymen ez-Zevahiri'ye internet aracılığı ile sorular sorular ve cevaplarının ikinci bölümü:
3/1 Danışman bacımız soruyor:
1- Doktor Cezayir operasyonlarında ölenlerin kafirler olduğu konusunda kendisine güveniyor mu? Ve ayrıca bir Müslümanın kanını dökmeyi meşru kılan sebep nedir?
2- Şeyh el-Kardavi'nin operasyonları reddettiğini belirtmesi hakkında düşünceniz nedir?
3- Siz neden ses kayıtlarınızda HAMAS kasıtlı olarak keskin ifadelerle tavsiyelerde bulunuyorsunuz? İslami vahdeti ve Cenab-ı Hakkın rızasını gözeten biri teklif sunmanın diğer metodlarını arar ve diğerinin içinde bulunduğu durumu dikkate alarak diğer diyalog kanallarının yolunun arar, medya kanallarını değil.
4- Siz, el-kaide'nin arap dünyası devletlerinde Müslüman kanı dökmeye izin vererek Amerikan istihbaratına asla hayal edemediği yollarda büyük hizmetler sağladığını düşünmüyor musunuz?
5- Ümmetin alimlerinin arasında El- Kaide'nin meşru otoritesi nedir?
Ben Danışman olan kız kardeşimizin sorusuna daha önce cevap verdiğimi düşünüyorum.
Ama dönersek, ben ona sormak istiyorum:
HAMAS'ın mübarek Kassam roketleriyle İsrail kolonilerini bombalarken çocuk mu yoksa yetişkin mi diye ayırtetmeden öldürmesi haram olan çocukları öldürmesini meşru kılan nedir? Dahası, muhtmelen onlar bu kolonilerde ve işgal edilmiş Filistin'in cadde ve pazarların şeriatın yasak kılmasına rağmen (!) Yahudi ve Arap veya Müslüman diye ayırmadan onları öldürüyorlar. Ben Danışman bacıma başvurması üzere "Beraat" adlı kitabımın ikinci bölümündeki 8. ve 9. başlıklara bakmasını rica ediyorum.
2. soru Şeyh el-Kardavi'nin operasyonlara bakış açısı hakkında. Bu benim bana yöneltilmesini istediğim bir soruydu ve buna cevabım şudur:
İlk olarak, Şeyh el-Kardavi büyük suçlulara inanıyor ve yalanlarla Mücahidleri eleştiriyor. O, Betna ve Delly şehirlerinde olan olaylarla ilgili fetvasında masum ölümlerinin ve Müslüman kanını dökmenin nasıl meşru kılındığını anlattı. Böylece o suçlu Cezayir rejimiyle aynı yalanları tekrarlamış oldu. Delly şehrindeki operasyon deniz kuvvetlerine ait bir üsse yapıldı, çocukların okullarına değil. Betna şehrindeki operasyona gelince, binlerce Müslüman'ı öldüren, İslam'a savaş açan, Şeriat kurallarını engelleyen, Amerika ve Fransa'nın sadık dostu, Birleşmiş Milletler'i ve Arap teslimiyet insiyatifine üyeliği onaylayarak İsrail'i tanoyan başkanı öldürme girişimiydi. Şehadet eylemcisi kardeşimiz güvenlik güçleri kendisini farkedince, kendisini onların ortasında patlattı ve onlardan birçoğunu öldürdü. Bu Mücahidlerin açıklamasıydı ki ben de bir haber programının bunu onayladığını gördüm. Kaldı ki Mücahidler kendisini el-Kardavi'ye sevdiren ve kendisi yalanlarıyla terfi ettiren büyük suç önderlerinden daha doğrucu, dürüst ve adildir.
İkincisi: El-Kardavi İslami Magrib ülkelerindeki El Kaide'nin kararnamesi ile laik Cezayir anayasası arasındaki farkları ihmal ediyor. Ve ben burada Onların akide, menhec ve adaletsizliklerini (!) eleştirmek için onları hatalı olmakla, aşırılıkla ve Hariciler'in devamı olmakla suçlayanların suçlamalarını aydınlatmak için İslami Magrib ülkelerindeki El Kaide'nin kararnamesinin parçalarını aktarmak istiyorum.
Bu kararnamede biz saygıyla bu hareketin niçin kurulduğunu okuyoruz:
- "Dinin yalnız Allah'ın olması ve Allah'ın kelimesinin en yüksek olması için"
- "Akidemiz; selefin en önde geleni risalet elçisi Muhammed (salat ve selam üzerine olsun)'in, onun pak ashabının, onları takip edenlerin ve takip edenleri takip edenlerin akidesidir."
- "Kitap ile hükmolmak erkek ve kadın her Müslüman'ın yükümlülüğüdür, inanç, kanun ve ahlak sorunlarını çözmek için Sünnet kurulmuştur. Bunlar reddedilemez ve yorumlanamaz."
-"Biz her hangi bir Müslüman'ı küçük veya büyük günahlarından dolayı tekfir edemeyiz. Sadece ve sadece O'nun kabul etmediği durumlar hariç, Müslümanın kanı ve canı İslam tarafından korunmaya alınmıştır."
-"Biz Müslümanları tekfir eden ve Onların kanlarını ve canlarını helal sayan Hariciler'in akidesinden ve menhecinden Allah'a sığınırız. Tekfir ve Hicret Cemaati -tamamen ve kısmen- Müslümanları tekfir ederek bu Haricilerle fikirde uzlaşmış ve de yoldan sapıtmışlardır."
-"Bizim Ümmet hakkındaki genel görüşümüz, O'nun kanının, canının ve şerefinin korunulmuş olduğu yönündedir. Ta ki kanını ve canını helal kılacak bir davranışta bulunmayana kadar."
-"Selefi Mücahidler Müslümanlardan bir bölümdür ve onların din kardeşidirler."
-"Yaşlılara, onların eşlerine ve çocuklarına saldıranlar Tağut'lar ve onların gizli servis ajanlarıdır. Bunu yapma sebepleri ise Mücahidler'in imajını sarsmak ve cihad hakkında şüpheler atmaktır. Onlar Hariciler'i taklit eden Tekfir ve Hicret cemaatinin içini karışarak onları da saptırmışlardı. Mücahidler bu sapkınlıktan masum olduklarını Allah beyan etmektedirler."
-"Biz bid'atçıların (yani dine yenilik ekleyenlerin) ve ahlakı bozuk olanların arkasında namaz kılmaktayız."
-Ve onlar şuna inanıyorlar: "Onlar sonunda her Müslümanın heves duyması ve kurulması için çabalaması gereken tek doğru yönetim şekli olan Halifelik sistemini tesis etmek için geçiçi olarak kurulan bir Müslüman gruplar."
Fetvasında İslami Magrib'deki El Kaide hareketini tanımlarken sarfettiği sözler de el-Kardavi'nin ne kadar adaletsiz olduğunu gözler önüne seriyor:
"Kendi insanlarının kanlarını dökenler nasıl olur da İslamcı olduklarını iddia ederler? Ve onlar insanların toplu olarak katledilecebileceğini iddia eden karanlık görüşlerini nereden türetiyorlar? Kendilerinden başka tüm Müslümanların kanlarını ve canlarını helal kabul eden Harici'lerden başka örnek model yok.

Üçüncü olarak: El-Kardavi'nin dayanakları güvenilir değildir. 1989'da el-Ezher'de imzaladığı yayınlanan bildiride Hüsnü Mübarek ve O'nun hükümeti hakkında "Biz Mısır'da vazifede olanların imanlarına güveniyoruz. Onlar Allah'ın hiçbir kanununu reddetmiyorlar, ve de İslam'ın hiçbir prensibini inkar etmiyorlar. Onlar İslam davasının başarısı ve yürümesi için azami gayret sarfediyorlar. Fakat onlar erteledikleri konuşmaları için uygun zamanı bekliyorlar."

Bu bildiri yayınlanalı 19 yıl oluyor. O günden beri bu uygun zaman beklenmekte, o günden önce de onlarca yıl bekleniyordu. O koşullar onun kanun koyucularına, imanına güvendiği kişilere, Allah'ın hiçbir kanununu reddetmeyen ve de İslam'ın hiçbir prensibini inakr etmeyen, İslam davasının başarısı ve yürümesi için azami gayret sarfedenler için geldi. Nerede? Barış antlaşmaları ve İsrail'in meşrulaştırılmasında mı? İsrail'in fuhuş ticareti yaptığı Sina'da mı? Gazze'deki Filistinlilerin abluka altına alınmasında mı? Müslümanlar'ı öldüren veya sindiren askeri mahkemelerde mi? Resmi güvenliğin mezbahalarında mı? Haçlıların Irak ve Afganistan'ı imha etmek için ve Müslümanları öldürmek için -halen- kullandığı Mısır'daki Amerikan üslerinde mi? Müstehcen medyada mı? Ahlaksız kültür bakanlığında mı? Laik anayasa ve yasalarda mı? Hüsnü Mübarek ve oğlu tarafından göz yumulan ahlaksız rüşvetçiler sınıfında mı?

Yusuf el-Kardavi Müslümanlar'a karşı Haçlılara yardım etmektedir. O, Müslümanlar'a karşı Amerikalılara yardım edenlerle ilgili -kendisi ile beraber, Tarık el-Basri, Haytam el-Hayat, Muhammed Salim el-Ava ve Fehmi Hüveydi imzalı- şu fetvadan ne geri adım atıyor ne de özür diliyor:

"Soru kardeşlerimizin yüzyüze kaldığı aşırı derecede karışık ve bir o kadar da hassas bir konuyla ilgili, Amerikan orudusunda ve benzer koşullar altında görev alınabilinen diğer ordularda Müslüman askeri personeler görev alabiliyor." Bu fetva sadece Amerikan ordusu hakkında değil, aynı zamanda Fransız ve İngiliz ordusu ve hatta İsrail ordusunun ve diğer orduların da hakkındadır.

Fetva şöyle devam ediyor: "Fakat problemin ve endişenin kaynağı Müslüman askeri personelin bir diğeriyle karşı karşıya gelmesi halinde gerçek suçlunun hangisi olayda suçu olmayan masumun hangisi olduğununun tespit etmesi, ki bu oldukça zor -hatta çözümü imkansızdır.- Sahih bir hadis de şöyle buyruluyor: "İki Müslüman silahıyla karşılaşırsa ölen de öldürülen de ateştedir." Sahabeler soruyor: "Ya Resulullah öldüren öldürdü de, öldürülenin ne suçu var?" Peygamber: "Çünkü o da kardeşini öldürme niyetindeydi" diye cevap verir. (Buhari ve Müslim rivayet etmiştir.)

Gerçekte ise bu hadis Müslüman'ın kendi üzerinde kontrol sahibi olabildiği, kalkabildiği ve savaşabildiği ve de savaştan uzak durabildiği durumlarla ilgilidir. Bir Müslüman'ın düzenli bir devlet ordusunda asker olması, vatandaş olması, ona boyun eğmesi veya itaat etmesi ilgili değildir. Aksi türlü olması düşünülemez, çünkü bu durumda onun devletine sadakati şüpheye düşer. Ve bu da birçok zararı peşisıra getirir.

Fetva şöyle devam ediyor: "Eğer Amerikan ordusundaki Müslüman askeri personel askeri yemek istihkakı alanında çalışmak için arka saflarda bu yakın muharebe esnasında geçici görev almayı rica edebiliyorsa, ve Amerikalı Müslümanlar'a her hangi bir zarar ve zorluğa sebep olmuyorsa -soruda bu da geçiyordu- bu arzusunda hiçbir sorun yoktur. Buna rağmen, eğer bu istek, onun sadaktinde şüphe oluşturması gibi zarar ve zorluklara sebep olacaksa, veya onlar için yanlış suçlama veya şüphelere sebep olacaksa, veya iş güvencesine zarar verecekse, veya onun vatanseverliğine şüphe düşürecekse, veya benzeri sebeplerde bu isteğine izin verilmez."

Sadece ve sadece iş bulma ihtimaline zarar verici şüpheleri oluşacak diye (örneğin terfide gecikme gibi), arka saflarda hizmet etmekten Müslümanları sakındırıyor! Yani Müslümanlar ön saflarda savaşmalı, Müslüman kardeşini öldürmeli! İş güvencesine zarar gelmesin diye...

Amerikalı fetva devam ediyor: "Sonuç Müslüman askeri personelin terörizm uygulamayı düşünenlere karşı veya ülkelerinde onları eğitmek veya desteklemek için fırsat kollayanlara karşı olduğu düşünülen savaşlarda görev almasında -Allah'ın izniyle- hiçbir problem olmadığıdır."

İşte böyle, Kardavi ve arkadaşları sadece Amerikan düşünce okuluna göre olan "terörizmi" uygulayan Müslümanlara karşı savşamaya izin vermiyor, ancak sadece bu da değil onu uygulayan ve destekleyenlere karşı da...

Ne büyük bir söz (bu) ağızlarından çıkan! Onlar ancak yalan söylüyorlar. (Kehf, 5)

Bu fetva eğer Müslüman bir devlette veya ona saygı duyan bir devlette çıkmış olsaydı, bunu imzalayanlar büyük vatana ihanet suçundan hapse mahkum edilirlerdi. Allah bize yeter ve bizi koruyanların en iyisidir.

El-Mütenami şu sözünde ne kadar haklıymış:

"Yanında Romalılar, Sırtının arkasında Romalılar vardır. Öyleyse sen iki yanından hangisine döneceksin?"

Beşincisi: Filistin'e karşı Kardavi'nin duruşu şüphelidir. Kardavi'nin web sitesinde 2007'de Cezayir'de düzenlenen Kudüs Vakfı 5. konferansınra yayımlanan bildiriden şu alıntılar yer alıyor:

"Uluslararası Kudüs Vakfı Başkanı Allame Yusuf el-Kardavi, Riyad zirvesine katılan Arap liderlerini hedef alan bir mesaj yayınladı. Yayınlanan mesajda İsrail işgal ettiği yerlerden çekilene ve bir Filistin devletinin kurulmasına izin vermediği sürece Arap liderlerini İsrail'le ilişkilerini meşrulaştıracak her hangi bir adım atmaması konusunda uyardı. "

"Şeyh Kardavi düzenlediği basın toplantısında zirve hakkın bir mesajı olup olmadığı konusunda verdiği mesajda şunları ifade etti: 'Zirvede çeşitli taraflar var. İnsanlarımızdan (Arap Devletlerinden) bazıları İsrail'i meşrulaştırıyor, bazıları ise bu fikri reddediyor. Biz İrail işgal ettiği topraklardan çekilene kadar biz onu meşrulaştırmayacağız."

"O şöyle devam etti: 'Biz İsrail'i ancak kendi toprak ve sınırları olan ve kendisini korumaya hakkı olan gerçek bir Filistin devleti kurulduğunda tanıyacağız. Ancak bu durumda eğer ona ihtiyaç varsa, biz İsrail'in tanınma hakkını düşünebiliriz.' "

"Kardavi ekledi: 'Kudüs Vakfı, Arap liderlerin neyi kararlaştırdığına karışmaz.' Fakat bununla birlikte Kardavi, işgal sona erene ve Filistin devleti kurulana kadar İsrail'in tanınmasını reddettiklerini vurguladı. "

Bu tehlikeli ifadeler Kardavi'nin İsrail'i tanımaya hiçbir itirazının olmadığını gösteriyor. Onun da ifade ettiği gibi ta ki Filistin'in kırıntıları üzerine bir devlet kuruluncaya kadar.

Ben Filistin'deki Müslüman kardeşlerimi uyarıyorum ve Filistin'deki İslami hareketle özdeşleşmiş iyi tanınan İslami grupların ve siyasi liderlerin arasında yayılan bir görüşün dışında kalmalarını istiyorum. 1967'de işgal edilmiş olan Filisin'in artıkları üzerinde bir devlet kurmayı düşünen ve daha önce elimizden alınan Filistin topraklarını unutan bir görüş.

Filistin'in büyük kısmını Mekke anlaşmasına bırakan bu görüşün maskesi düşmüştür ve Kardavi'de sözlerinden anlaşıldığı üzere bu görüşü destkemektedir.

Bu sebeple Filistin'deki ve diğer bölgelerdeki Müslüman Ümmeti aşırı derecede uyanık olmalıdır ve bu görüşe tüm gücüyle karşı çıkmalı ve karar vermelidir.

Aziz bacımın HAMAS hakkındaki eleştirilerime ilişkin sorularına şu üç şeyler cevap vermek istiyorum:

Birincisi: Ben HAMAS'a karşı aşamalı bir yaklaşımla tavır aldım. Destekten tekrar tekrar tavsiyeye oradan uyarıya ve son olarak genel eleştiriye... Fakat onlar Mekke anlaşmasını imzaladıklarında, açık sözlü eleştiri yapmam zorunluydu. Ben onlara aşamalı bir yaklaşım aldım, fakat onlar kardeşlerinin eleştirilerini dikkate almadılar ve içine daldıkları şeye devam ettiler. Onlar Çeçenistan'daki kardeşlerinin terkettiği laik anayasaya itaat eden seçimlere girdiler ve Mekke'de Filistin'in beşte dördünü bıraktılar.

İkincisi: Ben her zaman mesajlarımda HAMAS'ın siyasal liderlerini, HAMAS'ın mücahidlerini ve Filistin'deki diğer grupların Mücahidlerini... Ben HAMAS'ın siyasi liderlerini her zaman eleştireceğim, ta ki onlar laik anayasayı terkedene ve Mekke anlaşmasını terkettiklerini bildirene kadar. HAMAS'ın ve Filistin'deki diğer grupların mücahidlerine gelince, ben onları her zaman destekledim ve desteklemeye de devam edeceğim, ümmetten onlar için yardım talep edeceğim, özellikle de Sina kabilesi için...

Bazıları, HAMAS için Ümmete geçmiş olsun dileklerimi sunduğum ve başka bir zaman da ise onlara destek çıktığım için beni amaçsızca rol yapmakla suçladılar. Ancak bu adil değildir. Benim sözlerim açık, umumi ve kayıttadır. Ben HAMAS'ın siyasal liderleri için ümmete geçmiş olsun dileklerimi sundum ve sunmaya devam edeceğim, ve yine ümmete HAMAS'ın Mücahidleri dahil Filistin'deki tüm Mücahidler için destek talebinde bulundum ve bulunmaya devam edeceğim.

Üçüncüsü: Eğer aziz bacım, benim metodumun uygun olmadığını düşünüyorsa bile, bu doğru metodu bularak onu gerçekleri açıkça bildirme sorumluluğundan ve Çeçenistan'daki Müslümanları terkettiği laik anayasyı benimseyen ve Mekke anlaşmasıyla Filistin'in 5'de dördünü terkeden HAMAS'lı siyasal liderlerini eleştirmekten alıkoymamalı.

Danışman bacımın "Siz, el-kaide'nin arap dünyası devletlerinde Müslüman kanı dökmeye izin vererek Amerikan istihbaratına asla hayal edemediği yollarda büyük hizmetler sağladığını düşünmüyor musunuz?" ifadelerine gelince...

Ben Amerikalılara hizmet edenler asıl; Afganistan'da, iş güvencelerini sağlamak adına Müslümanları öldürmesi için Amerikan ordusunda görev almaya, Filistin devleti kurulduğu taktirde İsrail'i tanımaya ve meşrulaştırmaya fetva verenlerdir.

Son olarak bacımın "Ümmetin alimlerinin arasında El- Kaide'nin meşru otoritesi nedir?" sorusuna gelince... Bacımın "Beraat" adlı kitabımın 2.bölümünün 3. konusunu okumasını ondan rica ediyorum...


http://www.pressmedya.com/?aType=yazarHaber&ArticleID=291
 
E Çevrimdışı

ENSARİ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Zamanın avukatı mesleği icabı olsa gerek,suçlu suçsuz farketmez parayı veren düdüğü çalar,kim parayı bastırırsa en azılı katili bile gücü nisbetince ,onuda ipten almak için kanının son damlasına kadar savunur masum diye..
 
Üst Ana Sayfa Alt