Hz. Ömer bir gün kitap ehli olan bazı kimselerden aldığı bir kitabı Hz. Peygamber'e getirerek "Ey Allah'ın Rasûlü! Ben bu güzel kitabı, ehl-i kitaptan olan bazı kimselerden aldım"dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber öfkelenerek şöyle buyurdular: "Ey Hattab'ın oğlu! Siz benim getirdiklerimden şüphe mi ediyorsunuz? Nefsimi kudret elinde tutana yemin ederim ki ben onu size tertemiz ve lekesiz bir şekilde getirdim. Sakın ehl-i kitaba birşey sormayın. Çünkü hakkı söylediklerinde kendilerini yalanlamanız, bâtılı söylediklerinde de tasdik etmeniz ihtimali vardır. Nefsimi kudret elinde bulundurana yemin ederim ki hayatta olmuş olsaydı Musa da bana tâbi olmaktan başka çıkar yol bulamazdı"(45).
Bir gün Hz. Ömer, Hz. Peygamber'e gelerek "Ey Allah'ın Rasûlü! Bugün, Kurayza oğullarından bir arkadaşımın yanına gitmiştim. O bana Tevrat'tan bazı derleyici sözler yazdı. Bunları size okumamı ister misiniz?"dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber'in mübarek yüzlerinin rengi bozuldu. Bunu gören Abdullah b. Sâbit, Hz. Ömer'e "Hz. Peygamber'in yüzlerindeki değişikliği görmüyor musun?"dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer söylediklerine pişman olarak "Ben Rabb olarak Allah'a, din olarak İslâm'a, peygamber olarak da Muhammed'e razı oldum"dedi. Bu sözleri işiten Hz. Peygamber'in mübarek yüzlerindeki öfke tamamen silindi. Sonra da "Muhammed'in nefsini kudret elinde tutana yemin ederim ki Musa yaşamış olsa da siz de beni terkedip ona tâbi olmuş olsaydınız sapıtmış olurdunuz. Ümmetlerden benim nasibime sizler düştüğünüz gibi peygamberlerden de sizin nasibinize
[1] İbn Abdi'l-Berr, Câmiu'l-Beyâni'l-İlm II/42 (İbn Ebi Şeybe tarîkiyle Câbir'den); Heysemî I/174 (Ebu Ya'lâ, İmam Ahmed ve Bezzar da Câbir'den).
[2] Heysemî I/174 (İmam AHmed ve Taberâni, Abdullah b. Sâbit'ten); Mecma'da belirtildiği gibi Taberâni bunun bir benzerini Kebir'inde Ebu'd-Derdâ'dan rivâyet etmiştir.