Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Tekfir Hakkında Soru

S Çevrimdışı

SaYFuLLaH

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
es selamu aleykum wa rahmatullahi wa barakatuhu, ikhwan. Ben muasır mücahid alimlerimizin (Abu basir, Abu Muhammed al Makdisi vs.) tekfir hakkında düşüncelerini okudum ve bu düşünceyi kabul ettim.

Şimdi aklıma gelen iki soru var bu düşünceyle ilgili.:

1.) La ilahe illAllah deyipte hakimiyeti başkasına vermenin küfür veya şirk olduğunu söylemeyen (bilmeyen) veya istihlal şartını öne süren Şeyh Ebu Muhammed el Makdisiye göre eğer kendisi bu şirki işlemiyorsa tekfir edilmez, tamam bunda problem yok ama problem ve soru isaretlerim şurada başlıyor, La ilahe illAllah demek 'Ben şirkten tevbe ettim' demek bu kişi şimdi tekfir edilmeyen kişi 'la ilahe illAllah' deyip puta tapan birisi ise, bunu tekfir etmeyen tekfir edilir mi, yoksa hakimiyet konusundaki gibi tekfir etmemesinde anlayış mı göstermek gerekir? Aynı yukarıda yolladığım linkte de belirtildiği gibi Allah'a söveni bile belirli sebeplerden dolayı tekfir etmeyenin tekfir edilmesi caiz olmadığı gibi. Ama la ilahe illAllah deyip şirkin en belirgin kısmını işleyeni tekfir etmeyen o zaman 'La ilahe illAllah'ın anlamını anlamamış olmaz mı? İnşaAllah derdimi anlatabiliyorumdur. Eğer Allaha söveni tekfir etmeyende de engel olabiliyorsa o zaman puta tapanları tekfir etmeyenlerde de olmaz mı ve puta tapanları tekfir etmeyen o zaman 'La ilahe illAllahın anlamını anlamamış olmaz mı?

2.) Bazı hariciler Necid alimlerin sözlerinden bana Kufru bit Tağut hakkında örnekler veriyorlar, mesela Şeyh Muhammed bin Abdulwahhab gibi. Tağutu reddetmek onu tekfir etmekle olur diye, bende diyorum ki bu doğrudur ancak bunun Tağut olduğu kanaatine varmayanın hücceti ikame edilmesi gerektiğini söylüyorum çünkü bu kişi bazı islam alametlerinden dolayı veya olayı küfür,şirk görmediğinden dolayı tekfir etmiyor olabilir diyorum, böyle kişilere kısaca nasıl cevap vermem gerekiyor? Ben Şeyh Muhammed bin Abdulwahhab hakkında bir fetva gösteriyorum onlar bana aynı kişiden tam zıt bir fetva gösteriyorlar. Bu yüzden kafam çok karışıyor. İnşaAllah yardımcı olursunuz İhwan.

Benim onlara yazdığım fetva şu:

Muhammed bin Abdulvehhab’ın tağutları savunan bazılarının durumu ile ilgili zikrettiği şu cümlesi, bu durumu çok güzel izah etmektedir: “Bu yöneticileri savunan, onları tekfir edenler ile tartışan veya bu yöneticilerin yaptıklarının batıl olmasına rağmen onları küfre götürmediğini iddia eden kimselerin durumu, en düşük ihtimal ile fasıklıktır. Onunla evlenilmez, şahitliği kabul edilmez ve arkasında namaz kılınmaz.” [Ed-Dureru’s-Seniyye, Kitabu Hukmi’l-Murted, 71]

Bu fetvayı Şeyh Ebu Muhammed el Makdisinin bir yazısında buldum (tekfirde aşırılıktan sakındırma konusunda 30 risale)

Hariciler bu fetvaya göre Muhammed bin Abdulvehhab'ı tekfir etmeleri lazım çünkü Tağutu tekfir etmeyenleri tekfir etmiyor, ayrıca onu tekfir etmeyenleri de tekfir etmeleri lazım!
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Kardeşim , sorularınızı detaya girmeden, çok kısa, açık ne net sorunuz.

("Puta tapan" diyerek, putu ilah olarak kabul eden putperestleri mi kast ediyorsun?)
 
S Çevrimdışı

SaYFuLLaH

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeşim , sorularınızı detaya girmeden, çok kısa, açık ne net sorunuz.

("Puta tapan" diyerek, putu ilah olarak kabul eden putperestleri mi kast ediyorsun?)


evet akhi örneğin La ilahe illAllah diyen bir putperesti kastediyorum, bu kişiyi tekfir etmeyen 'La ilahe illAllah'ı (=ben şirkten tevbe ettim) anlamamış olmaz mı? Tamam hakimiyette şirkin bir şirk çeşidi olduğu belli olmayabilir ama putperestlikte apaçık birşey değil midir bu, o zaman bu kişi şirkin ne olduğunu bilmiyor demek ve neden tevbe ettiğinide bilmiyor La ilahe illAllah diyerek.

ihwan birinci sorumun cevabini araştırdım kendim buldum, inşaAllah:

Zamanımızda tekfir sancağını kaldıran bazı gruplar şöyle derler:
‘La İlahe İllallah demek şirkten beri olmak demektir. Dolayısıyla zamanımızdaki insanlar bu çağın şirkinden (Demokrasi-Laiklik) beri olduklarını göstermedikleri sürece Müslüman sayılmaları için kelime-i şahadeti söylemeleri yeterli değildir.’

Bu gruplara Rasulullah(sav)in zamanında böyle bir şart olmadığı, kelime-i şahadeti telaffuz etmenin yeterli olduğu söylendiği zaman şöyle diyorlar:
‘Onlar Arap idiler ve La İlahe İllallah demenin her türlü şirkten beri olmak anlamına geldiğini biliyorlardı. Bu söz dikkatlice söylenmiş bir söz değildir.
Zamanımızın muteber tevhid ve cihad alimleri bu sözü eleştirmişlerdir. Bu alimlerden olan Şeyh Abdulkadir bin Abdulaziz ‘İman ve Küfür’ adlı eserinde bu sözü eleştirmiş ve bu fikre binaen insanları tekfir edenleri Haricilikle vasıflandırmıştır.
İlk olarak bizim ‘La İlahe İllallah’ dan anladığımızla sahabenin anladığının bir olmadığını beyan etmekte fayda vardır. Ancak bizim burada bahsettiğimiz şey; insanlara Müslüman mı yoksa kafir mi hükmü vermektir. Yani insanların kanlarını ve mallarını helal kılmaktan bahsediyoruz. Bu hükümlerin belli ve sınırlı olan sebepleri vardır. Vaz’i ve hamasi ifadelerle ahkam kesmek ilim ehline yakışmaz. Buna rağmen Peygamber (sav)in zamanında dahi ‘La ilahe illallah’ dedikleri halde şirkin ve ibadetin manasını bilmeyen insanlar vardı. Peygamber (sav) onların La ilahe illallah demelerini İslam'a girmek için yeterli görmüştü.

1) Mekke fethinden sonra La ilahe illallah deyip 2.000 kişi İslam a girdi ve Müslüman olarak kabul edildi. Ondan sonra o kişilerin bir kısmı ‘Zatu Envat’ edinmeyi istediler. Peygamber (sav) kızarak onlara şöyle dedi:
‘Allahu Ekber ben-i İsrail’in Musa(as) a ‘bize bir ilah yap’ dedikleri gibi diyorsunuz.’

Bu insanlar şirki istemişlerdir. Şirki istemek veya şirke niyet etmek de küfürdür. Onları bu talebi önceden La ilahe illallah dedikleri halde şirkin ne olduğunu bilmediklerinin bir göstergesidir. Buna rağmen onların kelime-i şahadeti ikrar etmelerini kabul etti ve zamanımızın aşırılarının yaptığı gibi onları sınava tabii tutmayı gerek görmemiştir.

2) Adiy bin Hatem (ra) dan rivayet edilen bir hadiste şöyle geçer:
‘Bayramda boynumda altından bir haç olduğu halde Allah Rasulu(sav) in yanına geldim.
Allah Rasulu(sav) bana: ‘Ey Adiyy, şu putu boynundan at' dedi. Ben onu boynumdan attım. Yanından ayrıldığım esnada Allah Rasulu (sav)in şu ayeti okuduğunu duydum: ‘Allah ı bırakıp bilginlerini, rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i Rabler edindiler’(Tevbe 31)
Bunu üzerine ben: ‘Biz onlara ibadet etmiyorduk.’ dedim. Allah Rasulu (sav): ‘Allah’ın haram kıldığını helal, helal kıldığını ise haram sayıyorlar ve sizde bunları helal yada haram kabul etmiyor muydunuz? dedi.
Ben: evet dedim.
Allah Rasulu(sav): ‘İbadetini budur’ buyurdu.

Adiy bin Hatem Müslüman olmadan önce Hıristiyan’dı.

Hadisten şunlar anlaşılmaktadır:

A) Adiy bin Hatem(ra) cahiliye hayatında sıradan biri değildi. Aşiretinin lideriydi. Buna rağmen: zamanımızın halkı gibi kanun koymanın (helal haram yapmanın) ibadetin bir parçası olduğunu bilmiyordu. İbadetin namaz, kurban kesmek ve secde gibi şeyler olduğunu düşünüyordu.

B) Adiy bin Hatem(ra) haç takarak Peygamber (sav) in yanına geldi. Bunun da şirk olduğunu bilmiyordu. Rasulullah(sav) ona ‘bu puttur’ diye bahsetti. (Şeyh Ebu Basir bunu söyledi)


3) Sakif aşireti Müslüman olduktan sonra Muğire(ra) onların putunu kırmak için Taife gitme hikayesi siyer kitaplarında meşhurdur. Hatta putun Muğire(ra) ya zarar vermesinden dolayı Sakif aşiretinde korku bile yaşanmıştır.

4) Peygamber(sav)in yanında bir cariye def çalarak ‘Yarın ne olacağını bilen bir peygamberimiz var’ dedi.
Peygamber(sav) onu tekfir etmeden ona; ‘bu sözü bırak önceden söylediğin şiirleri söyle’ (Buhari) dedi.

5) Peygamber (sav)in gazvelerinin birisinde bir bedevi Rasulullah (sav)'e gelip Ona ‘Müslüman mı olayım, yoksa seninle birlikte savaşayım mı?’
Peygamber (sav) ‘önce Müslüman ol; sonra savaş’ dedi.
Bu adam o kadar cahildi ki, İslam’ın amellerin kabul edilmesi için ilk şart olduğunu bile bilmiyordu. Buna rağmen Peygamber(sav) sadece kelime-i şahadeti ikrar etmeyi emretti. İki rekat namaz kılmadan adam şehid oldu. Peygamber(sav) o zamanın farzı olan cihadı erteleyip Medine‘ye git, dinini akideni öğren demedi.

6) Peygamber (sav) ‘Rabbe’ adlı putu yıkacağını Sakif lideri olan ibni Abdi Yaleyl’e söylediği zaman; ibni Abdi putun bir zarar verebileceğine inanarak Peygamber(sav)e şöyle dedi: ‘Ah Rabbe senin kendisini yıkacağını bir bilse ahaliyi öldürür!’
Ömer(ra) ona şöyle dedi: ‘Ey ibn Abdi Yaleyl yazıklar olsun sana o bir taştır yarar ve fayda veremez… '
Peygamber(sav) buna rağmen onu tekfir etmedi. ( Zadul-Mead c.4 s.151)

Örnekler sayılamayacak kadar çoktur. O zaman cehaletleri sebebiyle mescidin ortasına işeyenler bile vardı. Buna rağmen La ilahe illallah’ı telaffuz etmek İslam alameti sayılıyordu.

kaynak:
https://www.islam-tr.org/konu/muasi...asir-meseleler-hakkinda-ki-ictihadleri.10819/



2.) sorum şuydu:
Bazı hariciler, Necid alimlerin sözlerinden bana Kufru bit Tağut hakkında örnekler veriyorlar, mesela Şeyh Muhammed bin Abdulwahhab gibi. Tağutu reddetmek onu tekfir etmekle olur diye, bende diyorum ki bu doğrudur ancak bunun Tağut olduğu kanaatine varmayanın hücceti ikame edilmesi gerektiğini söylüyorum çünkü bu kişi bazı islam alametlerinden dolayı veya olayı küfür,şirk görmediğinden dolayı tekfir etmiyor olabilir diyorum, böyle kişilere kısaca nasıl cevap vermem gerekiyor? Ben Şeyh Muhammed bin Abdulwahhab hakkında bir fetva gösteriyorum onlar bana aynı kişiden tam zıt bir fetva gösteriyorlar. Bu yüzden kafam çok karışıyor.

Benim onlara yazdığım fetva şu:

Muhammed bin Abdulvehhab’ın tağutları savunan bazılarının durumu ile ilgili zikrettiği şu cümlesi, bu durumu çok güzel izah etmektedir: “Bu yöneticileri savunan, onları tekfir edenler ile tartışan veya bu yöneticilerin yaptıklarının batıl olmasına rağmen onları küfre götürmediğini iddia eden kimselerin durumu, en düşük ihtimal ile fasıklıktır. Onunla evlenilmez, şahitliği kabul edilmez ve arkasında namaz kılınmaz.” [Ed-Dureru’s-Seniyye, Kitabu Hukmi’l-Murted, 71]

Bu fetvayı Şeyh Ebu Muhammed el Makdisinin bir yazısında buldum (tekfirde aşırılıktan sakındırma konusunda 30 risale)

Hariciler bu fetvaya göre Muhammed bin Abdulvehhab'ı tekfir etmeleri lazım çünkü Tağutu tekfir etmeyenleri tekfir etmiyor, ayrıca onu tekfir etmeyenleri de tekfir etmeleri lazım!
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Kardeşim aktardığın yazının, sorduğun soru ile (bir iki noktası hariç) pek bir ilişkisi yoktur. Detaya girene kadar sadece sorunu özetleyip sadeleştirerek sorsan daha çabuk ve net anlaşılır hale getirirdin.

La ilahe illallah'ın manasını bilmeyenlerin, söylemelerinin faydaları olmasına reddiye olarak şu hadis-i şerifi verebiliriz:

Huzeyfe (r.anh), Rasulullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
Elbisenin nakışı eskiyip silindiği gibi İslam da eskiyecek, silinecek. Hatta oruç nedir, namaz nedir, hac nedir, zekât nedir bilinmeyecek. Bir gecede Kur’an yok olur. Yeryüzünde ondan bir âyet dahi kalmaz. İnsanlardan yaşlı adam ve kadınlar kalır.
Onlar:
Biz babalarımızı “Lailahe illallah” kelimesini söyler bulduk biz de onu söylüyoruz derler.
Sıla b. Zufer, Huzeyfe’ye:
Namaz nedir, hac nedir, zekat nedir bilmedikleri halde “Lailahe illallah” demeleri onlara ne kazandırır?” dedi ve bunu birkaç kez tekrarladı.
Huzeyfe önce ona cevap vermedi. Sonunda ona:
Ey Sıla! “Lailahe illallah” onları ateşten kurtarır” dedi ve bu sözü üç kere tekrarladı”
(İbn Mâce, Fiten. (2/1344-1345); Mustedrak (4/473) Hakim hadisi sahihlemiş, Zehebi’de ona katılnmıştır; İbn Hacer “Fethu’l-Bârî”de (13/16): “İbn Mâce kuvvetli bir senedle rivayet etmiştir” demiştir. Albani hadisi sahihlemektedir.)



Konuya değinecek olursak; Hariciler ve günümüzdeki hatalı ve aşırı tekfir hastalığına yakalanan hastalar; sitemizde de daha önce bahsettiğimiz yazılarda olduğu gibi, kendi belirledikleri "kritik" sorulara olumlu cevap vermedikten sonra kimseye müslüman demezler. Bu sorular "okula çocuk gönderiyor musun?, oy kullanana ne diyorsun?, mahkemeye gidene ne diyorsun, askere gidenin hükmü ne?, şurada ne yapıyorsun, bu durumu nasıl atlatıyorsun?, şunun hükmü ne .. vs vs "
Bu tutum haricilerin tutumlarına ne kadar da benzemektedir. Kendilerine ulaşıp imtihana tabi tutamadıklarına komple kafir hükmü vermekteler. Sebeb de, tağuta kıyam etmeyişi, ondan razı oluşu gösteriliyor. Bu kişilerin güçlerinin yetmeyişi, ya da imanın en az ölçüsü olan kalben kalben buğzediyor olmayı bile kafirlik olarak görerek "ehli sunnetin çizgisinden çıkıyorlar".

Birde şu durum var ki; kendileri bu tağuta nasıl kıyam edip hakkı haykırmışlar? Tağutun ülkesinde yaşamıyormuş gibi halkı aşağılıyorlar. Belli seçmeli, veya kendi sapkın anlayışlarına göre tekfiri meselelerde uzak durarak tağutu red etmek farkı olarak garibanlara üstünlük mü sağlıyorlar?

Kardeşim demogoji ustadlarına laf yetiştirmeyi bırakın ve siz kendi işinize bakın. Ummetin toprakları işgal edilir, ırzına geçilirken, kelam değil eylem zamanıdır. Kendilerine "Cihad ayetlerinin" daha inmemiş gibi davrananlara, muslumanlığınızın ruşdunu ispatlayacak değilsiniz!


Ayrıca "İLMİ MUNAZARALAR" bölümünü inceleyebilirsiniz
 
Üst Ana Sayfa Alt