Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Serh'us Sadr Olayı Doğru mudur?

Sevda Dedim Çevrimdışı

Sevda Dedim

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Bu hadisteki "göğsü yarma" meselesi manevi midir.?.Ve yahut böyle bir olay" göğsün yarılması" gerçekten vuku bulmuş mudur.?


Biz senin için göğsünü (kalbini) açmadık mı.?."İnşirah-1

Ebû Hureyre (r.a), Hz. Peygamber'e, ilk peygamberlik belirtisinin ne olduğunu sorar. Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle cevap verir: "On yaşlarında iken sahrâya (çöl) çıkmıştım. Başımın üstünde bazı sesler işittim. Bir adam diğerine, "İşte bu o değil mi" diye soruyor, diğeri "evet" diyordu. Bunlar daha önce gördüğüm hiçbir kimseye benzemiyordu. Yürüyerek yanıma geldiler. Birisi kollarımdan tuttu. Hiçbir şey hissetmiyordum. Birisi "yan yatır" dedi. Zorlamadan ve çekmeden beni yatırdılar. Birisi, "göğsünü yar" dedi. Göğsüme çıktı, kan ve acı olmaksızın, göreceğim şekilde göğsümü yardı. "Kin ve hasedi çıkar" dedi. Kan pıhtısı benzeri şeyleri çıkarıp attı. "Şefkat, merhamet ve rahmet doldur" dedi. Çıkardığı şey gümüşe benziyordu. Sonra sağ ayağımın baş parmağını hareket ettirdi ve şöyle dedi: Haydi git ve selâmet bul". Oradan, küçüklere karşı şefkatli büyüklere karşı merhametli olarak döndüm" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 139; İbn Kesir, Tefsîru'l Kur'ani'l-Azîm, İstanbul 1985, VIII, 451)
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Bildiğimiz kadarıyla Rasulullah'ın (s.a.v) göğsünün yarılma (Serhu's-Sadr veya Sakku's-Sadr) hadisesi süt annesinin yanında iken gerçekleşmiştir. Bu konudaki gelen hadislerin zincirinde bazı sıkıntılı râviler olmuş olsa da, rivayetlerin ve ravilerin fazlalığı
hadisi güçlendirmiş, Ehli sunnet tarafından benimsenmiştir.

Peygamber Efendimizin Göğsünün Yarılması
Kuşluk güneşinin her tarafa pırıl pırıl hayat saçtığı bir güzel bahar günüydü.
Nur yüzlü Efendimiz süt kardeşi Abdullah'la beraber evlerine yakın çayırlıkta kuzularını otlatıyordu. Bir ağacın altında çimenden yemyeşil halının üzerine oturmuş, tatlı tatlı konuşuyorlardı. Bir müddet sonra da Abdullah ağacın serin gölgesinde uykuya daldı.
Kâinatın Efendisi ise, oturduğu yerden kâinatı kuşatan eşsiz güzelliklerin Yaratıcısını düşünmeye koyuldu. Bu sırada kuzular yayıla yayıla epeyce uzaklaşmışlardı. onları geri çevirmek için Peygamberimiz (s.a.v.), Abdullah'ın yanından ayrıldı. Bir müddet gittikten sonra, karşısına beyaz elbiseli iki kişinin çıktığını gördü. İkisi de güler yüzlü ve sevimli idiler. Birinin elinde içi karla dolu altın bir tas vardı. Nur yüzlü Efendimizin yanına usulca yaklaştılar. Onu tutup İlâhî bir halı gibi duran yemyeşil çimenlerin üzerine uzattılar. Efendimizde ne ses, ne seda, ne de telâş vardı. Bu güler yüzlü, bu temiz sîmalı ve bu sevimli insanların kendisine kötülük yapmayacağını biliyordu.
Ağacın serin gölgesinde uyumakta olan Abdullah bu sırada uyandı. Manzarayı görünce olanca hızıyla telâşlı telâşlı eve vardı. Gördüğü manzarayı anne ve babasına anlattı. Heyecan ve telâşlarından, evlerinden nasıl çıktıklarının farkında bile olmayan Halîme ile kocası, bir anda Peygamberimiz (s.a.v.)'in yanına vardılar. Fakat, Abdullah'ın anlattıklarından eser yoktu. Ortalıkta kimseler görünmüyordu. Zira, gelenler memur edildikleri vazifelerini bir anda bitirib, gözden kaybolmuşlardı.
Sadece ayakta duran Kâinatın Efendisinin benzi uçuktu ve hafiften gülümsüyordu.
Fazlasıyla telâşa kapılan Halîme ve kocası, "Ne oldu sana yavrucuğum?" diye sordular.
Kâinatın Efendisi şunları anlattı: "Yanıma beyaz elbiseli iki kişi geldi. Birinin elinde içi karla dolu bir tas vardı. Beni tuttular, göğsümü yardılar. Kalbimi de çıkarıp yardılar. Ondan siyah bir kan pıhtısı çıkarıp bir yana attılar. Göğsümü ve kalbimi o karla temizledikten sonra ayrılıp gittiler."
(Sîre, 1 / 174; Tabakât, 1 / 112; Taberî, 2 / 128)

Aradan yıllar geçecek, kendilerine peygamberlik vazifesi verilecekti. Birgün Sahabîlerden bazıları;
"Yâ Rasulallah, bize kendinizden bahseder misiniz?" diyecekler;
Rasûlullah da, "Ben babam İbrâhim'in duâsıyım. Kardeşim İsâ'nın müjdesiyim. Annemin ise ruyâsıyım. O, bana hâmile iken Şam saraylarını aydınlatan bir nurun kendisinden çıktığını görmüştü" dedikten sonra, bahsi geçen hâdiseyi de şöyle anlatacaktır:
"Ben, Sa'd bin Bekroğulları yanında emzirilib büyütüldüm. Birgün süt kardeşimle birlikte evlerimizin arkasında kuzuları otlatıyorduk. O sırada yanıma beyaz elbiseli iki kişi geldi. Birinin elinde içi karla dolu bir altın tas vardı. Beni tuttular, göğsümü yardılar. Kalbimi de çıkarıb yardılar. Ondan siyah bir kan parçası çıkarıb bir yana attılar. Göğsümü ve kalbimi o karla temizlediler."
(Sîre, 1 / 175; Taberî, 2 / 128)
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
RABBİM,bizlerinde kalbini kar ile temizlesin amin
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt