Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Salih İnsanların Türbelerini Tavaf Hükmü Nedir?

ENSAR Çevrimdışı

ENSAR

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Mezarlar üzerine türbe yapmanın hükmü nedir? 4 mezhebin bu konudaki görüşlerini nelerdir?Salih olarak adlandırılan kişinin türbesini tavaf etmenin hükmü nedir?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Mezarlıklarda namaz kılmak, kabirlerin etrafında dolaşmak (tavâf), oraları öpmek, oraları istilâm etmek, oralarda yanakları yere koymak, kabrin sahiblerini yardım ve imdada çağırmak, onlardan yardım, rızk, esenlik, çocuk, borçlarının ödenmesini sıkıntılardan kurtarmalarını ve buna benzer bir zamanlar puta tapanların putlarından istedikleri şeyleri o kabir sahiplerinden istemek.
Halbuki Müslümanların önder alimlerinin ittifakı ile bunların hiç birisi meşru’ değildir. Çünkü Âlemlerin Rabbinin rasûlu de, ashâbdan, tabiûndan ve dinde önder bilinen diğer kimselerden hiçbir kimse böyle bir şey yapmış değildir.

Bu yaptıkları işlerden birisinin bile meşru’ ve sahih bir amel olması, bununla birlikte Peygamber Efendimizin doğruluk ve adaletlerine tanıklık ettiği ilk üç neslin bunların hiçbirini yapmalarına fırsat verilmezken; Peygamberin aralarında yalanın ve fasıklığın ortaya çıkacağına tanıklık ettiği sonrakilerin bu amelleri işleme başarısına eriştirilmeleri imkansız bir şeydir.
Bu hususta herhangi bir şubhesi olan kimse, şunu düşünsün: Yeryüzünde herhangi bir kimse, onlardan (ilk üç nesilden) birisinin herhangi bir ihtiyacı olduğunda kabirlere gidip –oralarda namaz kılıp o kabirlerden ihtiyaçlarını karşılamalarını istemeleri bir yana- orada dua ettiklerine, o kabirlere ellerini sürdüklerine dair sahih ya da zayıf bir nakilde bulunmalarına imkan var mı?
Tâbi ki hayır, böyle bir nakilde bulunmalarına imkan yoktur. Ancak onlardan sonra gelen nesillerden buna dair pek çok nakiller yapabilirler. Diğer taraftan aradan geçen zaman uzadıkça, bu hususlarda birtakım eserlerin telif edilmiş olduğu görülür. Fakat bunlarda Peygamberden de, râşit halifelerden de, ashab ve tabiundan da tek bir harf nakledilmiş değildir. Asla!
Hatta tam aksine buna tamamen aykırı, senedi Peygamber Efendimize kadar ulaşan pek çok hadis-i şerif görülür. Bunlardan birisi de Efendimizin: Ben size kabir ziyaretini yasaklamış idim. Bundan böyle kim kabirleri ziyaret etmek isterse ziyaret etsin. Ancak çirkin bir söz söylemesin.”
(Ahmed bin Hanbel, Musned, III, 38’de: “Ben size kabir ziyaretini yasaklamış idim. Onları artık ziyaret edebilirsiniz. Çünkü onlarda bir ibret vardır.” anlamında. Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, III, 57’de şunları söylemektedir: “Bu hadisi Ahmed rivayet etmiş olup, râvileri sahih hadis ravilerindendir.” Hadisi Nesâi, IV, 89’da bütünüyle Peygamber Efendimiz’e ait bir söz -merfu hadis- olarak zikretmiştir)

Sahih-i Buhârî’de geçen bir rivayete göre Ömer b. Hattab, Enes b. Malik’in bir kabrin yakınında namaz kıldığını görmüş; ona: “Kabre dikkat et, kabre!” diye seslenmiştir.(Buhârî, I, 624’de muallak olarak rivâyet etmiştir)

Kâbe'den başkasını tavaf etmek de aynı durumdadır. Kâbe'den başka bir yerin tavaf edilmesinin caiz olmadığı hususunda müslümanlar ittifak halindedir. Ne Beytu'1-Makdis'teki Sahra (kaya)nın tavaf edilmesi, ne Rasulullah'ın (s.a.v.) gömülü bulunduğu odanın, ne Arafat'taki Kubbenin, ne de başka bir yerin tavaf edilmesi caizdir.

Aynı şekilde iki Rukn-i Yemani dışında bir yerin selam-lanması ve öpülmesi de müslümanların ittifakı ile câiz değildir. Hacer-i Esved hem selamlanır, hem de öpülür. Rukn-i Yemani ise sadece selamlanır. Öpüleceğinin söylenmesi zayıf bir görüştür. Bu ikisinin dışındaki yerlerin, mesela Beytullah'ın yan taraflarının iki Rukn-i Sami'nin, Makam-ı İbrahim'in, Sahra'nın, Rasulullah'ın (s.a.v.) gömülü bulunduğu odanın, sair peygamber veya salihlerin mezarlarının selamlanması, öpülmesi de caiz değildir.
Buhari ve Muslim'in Ebu Hurayra'dan naklettikleri bir hadiste Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Allah, yahudi ve hrıstiyanları gebertsin; çünkü onlar, peygamberlerinin kabirlerini mescid edindiler" (Buhari, Salat: 55; Muslim, Mesacid: 20)

Ebu Hurayra’nin rivayetine göre Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:
Benim kabrimi bir bayram (yeri) haline getirmeyiniz. Bunun yerine bana salât (ve selâm) getiriniz. Çünkü getirdiğiniz salât (ve selâm), her nerede olsanız bana ulaşır.
(Ebu Davud, II, 534, h.no: 2042; el-Elbâni, Sahihu’l-Camii’s-Sağir, II,1211, h.no: 7226’da sahih olduğunu belirtmektedir)

Peygamber Efendimizin kabri, yeryüzündeki kabirlerin en değerlisi ve en faziletlisi olmakla birlikte, oranın bayram yeri edinilmesi yasaklandığına göre; kim olursa olsun başkasının kabri hakkında bu yasak öncelikle söz konusu olur.

Şeytan, kabrin sahi biyle yemin veya duâ ettirmeye muvaffak olursa, onu kişinin gözünde yüceltmeye uğraşır. Böylece ihtiyacını gidermiş ve bir aşama daha kaydetmiş olur. Bunu bir başka aşama tâkib eder, bu da kabri ibâdet edeceği bir put haline getirmektir. Çevresine kandil ve mum yakar, üzerine örtü yayar ve bir mescid inşâ eder; secde ederek ona tapar ve tavaf eder. Onu öper, sarılır, hacceder ve kurbanını orada keser (kabre adakta bulunur). Bunu da bir diğer merhale izler; artık insanlarıda o kabir (veya türbeye) ibâdet etmeye, orayı bayram yerine çevirmeye ve menâsikleri (hac ibâ detlerini) edâ etmeye dâvet eder. Bu onların gözünde hem dînleri hemde dünyaları için çok yararlı bir iştir.

"Adaklarını yerine getirsinler ve eski ev (Kâbe'y)i tavaf etsinler.” (Hacc 29)
"Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zâriyat 56)
Allah'ın (c.c), insanları ve cinleri yaratma gayesi olan kulluğun aslı: Namaz, oruç, zekat, hac, rüku, sücut, tavaf, kurban, adak, korku, ümit etme, yardım dileme, sığınma ve bütün duaların yalnız O'na yapılmasıdır.

Tavâfın tüm çeşitleri Kâbe'ye hastır. İbâdet kastıyla yapılır. Kâbe'nin hâricinde herhangi bir mekan , mescid ibadet kastıyla tavaf yapılırsa bid'at olur, eğer salih olduğu zannedilen bir şahsın kabrinden medet, hayr umarak tavaf yapılacak olursa bu şirk olur.
(İbn Abidin, Reddu'l Muhtar)

Kâbirler etrafında tavaf etmek caiz olmayıp, bu sadece Ka'be-i Muşerrâfe'ye mahsustur. Orada bulunanlara kurbiyet kastıyla kabirler etrafında kim tavaf ederse bu, en büyük şirk olur. Eğer bununla Allah'a kurbiyeti kastederse, bu kötü bir bid'attır.

Şeyhu'l İslam İbn Teymiyye (rahimehulah) şöye buyurur:
Evliyalar ve salihler için adak adamak ve onların kabirlerini tavaf etmek caiz değildir. Geylani, Huseyin, Bedevi, Desuki ve benzeri zatların kabirlerini tavaf etmek şirktir. Bir çok bidatçi cahil ve hurafeciler salihler için adak adarlar, bazıları da Körfez'deki Arab ülkelerinden İran'a evliyaların türbe ve kubbelerinin tamiratı için para ve mal gönderirler. Bir çok Hind'li ve Pakistan'lı böyle yapmaktadır. Bunlar Abdul-Kadir Geylani için çok miktarda mallar adar ve onun kabirine gönderirler, hem ehli sünnetten olduklarını iddia ederler, hem de nehyedilen bu amelleri işlerler.
Hint, Pakistan ve İran şiileri ise, Necef’de, Kerbela'da, Horosan ve Kum'da bulunan Ehli Beyt'in kabirlerine mallar adarlar, beraberlerinde değişik ülkelerden yükler bağlamak suretiyle o kabirleri tavaf etmek ve onlardan istiğase (yardım dilemek), ihtiyaçlarını karşılamak, üzüntülerini gidermek ve gökleri ve yeri yaratan Allahu Teala'dan başka kimsenin gücünün yetmeyeceği şeyleri istemek üzere onların kabirlerini ziyaret ederler.
Evliya ve salihlerin kabirlerine adak adamak caiz olmadığı gibi, bunlar adına vakıflarda bulunmak da caiz değildir.
(Ahmed b. Hacer, Tevhid, Tevhid Yayınları: 10)


İlgili Konu:

İslam'a Göre Kabir - Mezarın Şekli Nedir? Türbe Yapmak Câiz mi?
https://www.islam-tr.org/konu/islama-gore-kabir-mezarin-sekli-nedir.28068/
 
Üst Ana Sayfa Alt