Vatan sevgisi imandandır [es-Sagâni, el-Ehadîsu’l-Mevdua sayfa.7]
Selamün Aleyküm Değerli Müslüman Kardeşim
Bir konuyu detayları ile tamamen ilgilenmeden hele birde bu konu islam ile alakalı ise ki (islamın bir dibi yoktur) hatırlatması ile güzel kardeşime bu hadis hakkında unuttuğu noktaları hatırlatmak istiyorum.
1) Bu Hadis-i Şerif Sahihtir ve neye göre sahihtir aşağıda bu konuyu detaylı bir şekilde İnşeAllah açıklamaya çalışacağız.
Öncelikle şunu söylemek istiyorumki güvendiğin kaynakların tümü türkçe yazılmış ve sonradan yazılmış kitaplardır. Yani mantıken düşünelim lütfen kardeşlerimden duyarlı olmalarını temenni ediyorum. Sizin elinizde Buhari Şerifin orjinal el yazması kitabi varmı? Yada Tirmizi Hz. ve diğer tüm Hadis alimlerini katıyorum. O mübarekler binbir güçlüklerle hadisleri kalplerinde taşıyıp Allah'ın dost edindiği kimseler tarafından günümüze sağlam getirildiğinde şüphe yoktur. “Allah yolunda ölenlere/öldürülenlere, ölüler demeyiniz; tam tersine onlar diridirler, fakat siz anlayamazsınız. ” (Al-i İmran, 3/154) Bu Ayetten yola çıkarak neyi anlıyoruz bu doğruluk zincirinin kopması mümkün değildir. Çünkü bedenen dünya değişmesine rağmen görev devam etmektedir. Kaldıki kendi adıma söylüyorum hiçbirinin ayağının tozu olamam ve Hadis-i Şerifler hakkında yorum yapmam kesinlikle mümkün değildir. Çünkü bu hadis kitaplarının orjinalleri elimde olmadıgına göre eğer mantığıma uyarsam benim için bütün hadisi şerifler risk altına girer ama islam ''bence şöyledir'' düşüncesini kabul etmeyen bir yüce ferman-ı ilahidir. Şeytanın sizi hadisi şerifleri kontrol etmeye itme yönündeki dürtüsünden vazgeçmenizi öneririm çünkü sahih olana uydurma dediğinizde Efendimize (s.a.s.) yalancı demek olur Allah korusun ozaman kimse bizi kurtaramaz. O hadisler kur'an tefsirleriyle ölçülerek çok ince hesaplamalarla Allah'ın kendisine yüksek ilim tahsis ettiği kişiler tarafından ancak yorumlanabilir ve biz şuna şahit oldukki onların sadece ulaşamadıkları ilminin yetmedikleri yerlerde hadis-i şerife uydurma dememişlerdir sadece biz bunu duymadık ama Efendimiz söylemiş ise doğrudur demişlerdir. Tekrar söylüyorum Kur'an tefsirleri ve kendi ilimleriyle işin içinden çıkamadıkları kadar ince mana taşıyan hadisler hakkında bunu söylemişlerdir ama uydurma dememişlerdir. Zaten Kur'ana ters düşen Hadis olmaz. Söylemek istediğim biz kesinlikle heleki türkçe kaynaklarla Allah korusun hadislere yorum yapamayız.
Şimdi hadisin sahih oldugunu ispat edelim.
1. Aslî vatan: Bir kimsenin doğup büyüdüğü veya evlenip içinde yaşamak istediği veya içinde barınmayı kasd edip, başka yeri vatan edinmek istemediği yere "aslî vatan" denir.
2. İkâmet vatanı: Bir kimsenin doğup büyüdüğü, evlenip içinde sürekli yerleşmeye karar verdiği bir yer niteliğinde olmaksızın, yalnız içinde on beş günden fazla kalmak üzere yerleştiği yere de "ikâmet vatanı (vatan-ı ikâmet)" denir. Askerlik, öğrencilik, işçilik veya memurluk gibi hizmetler sebebiyle sürekli bir şekilde yerleşilmeyen beldeler on beş günden fazla kalmaya niyet edilmesi yüzünden "ikâmet vatanı" niteliğindedir.
3. Süknâ vatanı: Bir yolcunun, içinde on beş günden az oturmak istediği yer de kendisinin bir vatan-ı süknâsı olur. Bu sonuncuya itibar edilmez. Bununla ne aslî vatan ve ne de ikâmet vatanı değişmez. Böyle bir yolcu, hem yolculuk sırasında hem de on beş günden az kaldığı bu süre içinde "seferî" sayılır; Aslî veya ikâmet vatanlarına olan yolculukta ise yalnız yolculuk sırasında seferî hükümleri uygulanır. Bu vatanlara ulaşan kimse, orada "mukîm" sayılır.
Seferîlik konusunda bu vatanlar kendi misli ile veya üstü ile bozulur, aşağısı ile bozulmaz. Bu yüzden insanın asıl vatanı olan yer, diğer ikâmet ve süknâ vatanları ile bozulmaz. Yani vatan-ı ikâmette bulunan kimse vatan-ı aslîye dönmekle müsafir olmaz. İnsan doğup yerleştiği veya karısının yerleştiği yere varınca seferî olmaz. Sadece gideceği bu yer 90 km.'den uzakta olursa yolculuk sırasında seferî olur, fakat oraya varınca seferîliği kalkar.
Bir kimse yerleştiği yerden, yine sürekli olarak yerleşmek amacıyla başka bir yere giderse, gittiği yer vatan-ı aslîsi olur; birinci vatanı vatan-ı aslî olmaktan çıkar. Çünkü, Hz. Peygamber (s.a.s) Mekke'ye gittiklerinde kendisini müsafir saymış ve "Biz seferîyiz" buyurmuştur (eş-Şevkânî, a.g.e., III, 270).
Vatan-ı aslî, vatan-ı ikâmetle bozulmaz. Doğduğu veya karısının bulunduğu yerden öğrencilik, askerlik, işçilik gibi bir amaçla on beş günden az kalmak üzere başka bir yere giden bir kimsenin önceki aslî vatanı nitelik değiştirmez. Oraya dönünce üç gün bile kalacak olsa seferî sayılmaz. Çünkü vatan-ı ikâmet, vatan-ı aslîyi bozmaz.
Yunanistandaki müslüman yunanistanı vatanı kabul etmek zorunda değildir. Eğer kalben burası benim vatanımdır dersen sevmesi imandandır. Çünkü sevgi imanın meyvesidir. Sevgiyle alakalı herşey imandandır. (şehvet, heves, saplantı sevgi anlamına gelmez) temiz sevgi imandan gelir.
(Vatan sevgisi imandandır) hadis-i şerifi, İslâm âlimlerinin en büyüklerinden ve ikinci bin yılın müceddidi olan İmam-ı Rabbani hazretlerinin, Mektubat kitabının 155. mektubunda ve hümanistlerin bile sevdiği Evliyanın büyüklerinden Mevlana Celaleddin Rumi hazretlerinin Mesnevi’sinde vardır.
Arabı sevmek imandandır, Araba buğz eden dinden çıkar. Hadis-i Şerif. Ozaman ben kafama göre bakarım arablardan kötü günah işleyenler var sevmemem lazım bunları yapan hiç sevilirmi der mantık. Fakat aslı böyle değildir işin; her nefis kendinden sorumludur. Biz Efendimiz (s.a.s.) arab olduğu için arab kavmini can-ı gönülden severiz çünkü Efendimiz (s.a.s.) böyle buyurmuş demekki şartlar gözetilmeyecek, o ne demişse yapılacak 25000 kişilik kafir ordusunun arasında yalnız kalsak ve Hadisler kaçma yolu oldugu halde kaçmamayı emrediyorsa zaten iman bu anlama geliyor. Mantıkla daha doğrusu düz mantıkla Allah korusun hadislere yorum mümkün değildir.
Vatan bizim isteğimize bağlıdır ve istemediğimiz sürece kesinlikle vatanımız değildir. (Vatan sevgisi imandandır) temiz olan tüm sevgiler gibi...
Ol evliyalarki bir bakışta ilm-i ledün cilvesi ile bir ağacın yapraklarını bilir ama söylemez , bize lazım oldu farz olan iman namaz, bunları yapamayan gerisini hiç yapamaz.
Hadis-i Şerifler için 2şık geçerlidir. a)Hiçbir Hadis Kur'ana ters düşmez. b) Ters düşmüş ise hadis değildir. Öyleyse ortada mevzu yoktur.