Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Soru Ölüden Dua İstemek Şirk midir, Neden?

U Çevrimdışı

UmarIbnAbdulAziz

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Selam aleykum...bir ölü den dua istemek şirkmi dir ...eger Evet ise niye??yani mesela ey ... ALLAHa dua et bana bunu versin veya vs...
 
A Çevrimdışı

antitağut1979

Üyeliği İptal Edildi
Banned
4825d1383830877-ouden-dua-istemek-1461252_197941670389100_296033001_n.jpg


1461252_197941670389100_296033001_n.jpg
 
İZZETLİ Çevrimdışı

İZZETLİ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Dua bir ibadettir ve sadece Allah cc hakkıdır Allah cc dan başkasına dua edeneler uluhiyet şirke düşerler
 
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Misafir
Hz. ÖMER'in (r.a) RASULULLAH (s.a.v)’İN AMCASI ABBAS’LA YAĞMUR İSTEME OLAYININ GÜZEL ANLAŞILMASI …




Salih kimselerin makamları, mevkileri ve hurmetleri ile tevessülde bulunulması gerektiğini iddia edenlerin yanlış anladıkları delillerden bir tanesi şu rivayettir :


{ … Enes İbni Malik r.a dan. Dedi ki : Halk yağmursuz kalıp kıtlığa uğradığı zaman, Ömer İbnu’l Hattab - peygamberin amucası - Abbas İbnu Abdulmuttalib’i vesile edinerek yağmur duası yapar ve duasında şöyle derdi : Ey Allah’ım ! biz peygamberimizle tevessülde bulunurduk da sen bize yağmur ihsan ederdin. Şimdi ise Peygamberimizin amucası ile tevessülde bulunuyoruz, bize yağmur ihsan eyle. Enes der ki : Bu duanın ardından kendilerine yağmur ihsan olunurdu. }
Buhari : 2.c.964.s


Bu rivayetten, - az önce de ifade ettiğimiz gibi - Salih kimselerin hurmeti, makamı ve mevkileri ile Allah’a tevessülde bulunup O’ndan bir şeyler isteneceğini veya üzerlerinden sıkıntılarının kalkması için onların hatırına dua da bulunulacağını iddia etmişlerdir.


Halbu ki bu anlayış, bir çok yönden yanlış ve batıl bir istidlaldir. Çünkü mesele ile alakalı sair deliller, bunun böyle olmadığını ve Ömer r.a nun bu duasının mahiyetinin şöyle olduğunu bize anlatmaktadır :


“ Ey Allah’ım ! bir zamanlar peygamberimizle beraber dua ederek senden yağmur isterdik de sen bize yağmur ihsan ederdin. Şimdi ise o aramızda yok, onun amucası Abbas’la sana dua ediyoruz, bize yağmur ihsan eyle “


Zikredilen rivayetin bu manada anlaşılmasının birinci sebebi, Resulullah s.a.v’in sağlığında yapılan yağmur isteme şeklidir.


Arabi’ hadisi, Peygamber yolu ile Allah’tan nasıl yağmur istendiğini şöyle isbat etmektedir.


{ … Bir Cuma günü resulullah s.a.v ayakta hutbe irad ederken Daru’l Kaza tarafında vaktiyle mevcut olan kapıdan bir kimse mescide girdi ve Resulullah’ın karşısına dikilerek :
- Ya Rasulallah ! Mallar helak oldu,yollar kapandı.Allah’u Taala’ya dua et de imdadımıza yetişsin,dedi.


Resulullah s.a.v hemen ellerini kaldırdı, sonra şöyle dua etti : “ Ya Allah bize yağmur ver, ya Allah bize yağmur ver, ya Allah bize yağmur ver… }


şeklindedir. Ve yine başka bir hadisi şerif de :


{ … Aişe r.a’dan.O şöyle dedi : Halk Allah resulü s.a.v’e yağmurun yağmayışından şikayette bulundular. Resulullah s.a.v bir minber hazırlanmasını emretti. Onun için musallaya minber kondu. İnsanlara çıkacakları günü de tayin etti.


Aişe r.a devamla şöyle dedi : Resulullah s.a.v tayin ettiği gün sabah güneşinin ucu göründüğü anda musallaya çıktı ve minber üzerine oturarak Aziz ve Celil olan Allah’a hamd edip tekbir getirdi. Sonra şöyle buyurdu :


“ Siz beldenizin kuraklığından ve yağmurun yağma vaktinin gecik-mesinden şikayet ettiniz. Halbuki Aziz ve Celil olan Allah, size kendisinden istemenizi emretti. Bunu yaptığınızda da isteklerinizi kabul edeceğine söz verdi. Sonra da :


Alemlerin rabbi olan Allah’a hamdolsun, O Rahman’dır, Rahim’dir. Din gününün sahibidir. Ey Allah’ım ! sen Allah’sın, senden başka ilah yoktur. Sen zenginsin biz muhtacız, üzerimize rahmetini saç. İndireceyin rahmetini bize kuvvet, bir zamana kadar da yetişir kıl, dedi.


Sonra ellerini kaldırdı. O kadar kaldırdı ki koltuklarının beyazı bile görünür oldu. Sonra sırtını halka çevirip,elleri kalkık olarak cübbesini ters çevirdi. Daha sonra da yüzünü cemaate çevirip minberden inerek iki rekat namaz kıldı. Allah bir bulut meydana getirdi ve gök gürleyip şimşek çaktı. Arkasından Allah’ın izni ile yağmur yağdı. Resulullah s.a.v daha mescidine gelmeden seller aktı.Bu arada halkın yağmurdan saklanmak için koşuştuklarını gören Resulullah, azı dişleri görününceye kadar gülmeye başladı ve : Allah’ın her şeye muktedir olduğuna ve benim de Allah’ın kulu ve resulü olduğuma şahitlik ederim, dedi. }


Ebu Davud : 2.c.1173.n


Konunun daha güzel netleşmesi hususunda ikinci dikkat edilmesi gereken nokta ise, Ömer r.a’nun Peygamberimizin amucası ile olan tevessülünde, Abbas r.a’nun duasıdır. Çünkü burada, onun makam ve mevkisiyle değil de, duasıyla tevessülde bulundukları anlaşılmaktadır. Bunu, onun yapmış olduğu şu duasından açıkça anlamaktayız.


Haceru’l Askalani Fethu’l Bari de şunu zikreder : ez-Zübeyr b.Bekkar, “ el-Ensab “ adlı eserinde şöyle der : Ömer r.a Abbas’a tevessül edince, Abbas r.a şöyle dua etti :


“ Allah’ım hiçbir bela olmasın ki,günahtan dolayı gelmesin. Bu belalar da ancak tevbeyle kaldırılır.Bu insanlar,senin Peygamberine yakınlığımdan dolayı bana tevessülde bulunup sana yöneldiler. Günahkar ellerimizi sana uzatıyor ve alınlarımızı senin için secdeye koyuyoruz. Bize yağmur gönder ! ……… “


Fethu’l Bari : 3.150


Bu delillerde de açıkça görüldüğü gibi, - bir takım cahil kimselerin zannettikleri şekilde - Sahabe, Resulullah’ın olmadığı bir yerde tek başlarına veye toplu olarak yan yana gelip de ;


“ Allah’ım ! Peygamberin Muhammed hakkı için bize yağmur ver. Veya, onun amucasının senin katındaki makamı hurmetine bizi bağışla, bize şunu ver “ demiyorlardı… Aksine onlar, tevessülde bulunacağı kimseye veya Salih insana gelerek, ona durumlarını arzeder ve ihtiyaçları için kendilerine dua etmesini isterlerdi. O kimselerde onlara dua ederdi.


Dolayısiyla bu konudaki kural şudur. “ Kişi, tevessülde bulunacağı kimseye veya Salih bir insana gelir, ona durumunu arzeder ve kendisine dua etmesini ister. O kimse de, dua isteyen kişi için dua eder “ Çünkü bundan başka hiçbir şeye gücü yetmez o kimsenin. Onun yapacağı tek şey dua etmektir. Sonra da Allah’u Azze ve Celle isterse o kulunun duasını kabul eder, isterse etmez.


Hulasa, konunun bu yönü tartışma kabul etmeyecek derecede açık ve nettir. Öyleyse sözü daha fazla uzatmadan şunu açıkça ifade edebiliriz ki ; makamı ve mevkisi ne olursa olsun, hiç kimsenin hurmeti ile, makamı ile, şahsı ile asla tevessülde bulunulmaz.


İbni Abbas (r.a.) devamlı olarak Re*sû*lul*lah ile birlikte bulunurdu. Bir gün yi*ne birlikte idiler. Re*sû*lul*lah’ın terkisine binmişti. Peygamberimiz (a.s.m.), “De*likanlı, sana bir şeyler öğreteyim.” dedi ve şöyle buyurdu:

“Sen Allah’ın emir ve yasaklarına riayet et ki, O’nun yardım ve inayetini daima yanında bulasın. Bir şey isteyeceğin zaman yalnız Allah’tan iste. Bir yardım di*leyeceğin zaman yalnız Allah’tan yardım dile. Ve şunu da bil ki, bir konuda yardım et*mek maksadıyla bütün millet bir araya gelse, Allah’ın senin için takdir etmiş ol*duğundan öte bir yardımda bulunamazlar. Sana zarar vermek maksadıyla hepsi bir araya gelseler, yine Allah’ın senin hakkında takdir ettiğinden öte bir zarar veremezler. Kalemler kaldırılmış, sahifeler kurumuştur.

[Tirmizî, Kıyâme: 59; Müsned, 1: 293.]


"Yoksa, kendisine yakardığı zaman bunalmışa karşılık veren ve başındaki sıkıntıyı gideren; sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah'ın yanında başka bir ilah mı? Ne de kıt düşünüyorsunuz." (NEML SURESİ:62. AYET)
 
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Misafir
Arkadaşlar...olüye dua degil ondan dua istemek ayrica izzetli kardeş her dua ibadet Mi??
ölen kişi ile konuşabiliyor musun? O halde sağ olanın(özellikle,salihlerin,hastanın,mazlumun,yolcunun,misafirin,zayıfın) kendisinden dua etmesi istenir.Ölüden dua istenmez.
Dua ibadettir.Çünkü,Allaha yapılan(Allahtan dilenen ve istenen istek) her dua,ibadetin özüdür.Duanın Allahın haramlarına,küfre,zulme v.s. gibi yönelme nedeniyle yapılan bir istek olmamalıdır.Misal,Allahım bana bir içki nasip et demek gibi.Zalim ve kafir için yapılan dua gibi.
 
E Çevrimdışı

ENSARİ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi



Ölüden yardım istemek ve şefaat





Sual: Ölüden şefaat istemek caiz midir? Eğer caiz ise, aşağıdaki Vehhabi Feth-ul-mecid kitabındaki iddialara cevap verebilir misiniz?
Feth-ul-mecid kitabında deniyor ki:(Ölüden ve gaib olan diriden bir şey isteyen müşrik olur. İnsandan kudreti yetişen şeyler istenir. Yalnız Allah’ın kudretinde olan şeyleri insandan istemek caiz değildir.) [s.70]

(Diri, kendinden istenilen şey için dua eder. Allah da kabul edip, o şeyi yaratır. Ölüden, gaib olandan istemek, kudreti içinde olmayanı istemektir. Bu ise şirk olur.) [s.70]

(İhtiyacını ölüden istemek, ölüden istigase etmek şirktir. Ölüden kendisine şefaat etmesini istemek cahilliktir. O, Allah’ın izni olmadan kimseye şefaat edemez. Ondan istigase etmek, şefaat etmesini istemek, şefaat etmesine izin verilmesi için sebep yapılmamıştır. Şefaate sebep imandır. İstigase eden ise müşriktir. İzin verilmesine mani olmaktadır.) [s.208]
CEVAP
Bu kitap, kendi kendini yalanlamaktadır. Çünkü, şöyle diyor: (Gökler Allah’tan korkar, Allah göklerde his yaratır. Anlarlar, Kur’anda, yerlerin ve göklerin tesbih ettikleri bildirildi. Resulullahın avucuna aldığı taş parçalarının tesbih ettiklerini ve mesciddeki Hannane denilen direğin inlediğini ve yemeğin tesbih ettiğini Eshab işittiler.) [S.200]

Dağlarda, taşlarda, direkte his ve idrak olduğunu söyleyip de, Peygamberlerde ve Evliyada his olmaz demeleri, şaşılacak şeydir. Dirilere tevessül olunur, ölülere tevessül olunmaz demekle kendileri müşrik oluyorlar. Çünkü bu söz, diriler duyar ve tesir eder, ölüler duymaz ve tesir etmez demektir. Allah’tan başkasının tesir ettiğine inanmak olur. Böyle inananlara kendileri müşrik diyor. Halbuki, ölü de, diri de birer sebeptir. Tesir eden, yaratan yalnız Allahü teâlâdır.
Demek ki, Resulullahtan başka müminler de, herkesin işitemeyeceği sesleri işitirmiş. Bu taşlar Hazret-i Ebu Bekir’in elinde iken de tesbihlerinin işitildiği, aynı haberin sonunda bildirilmektedir. Hazret-i Ömer, Medine’de hutbe okurken, İran’daki ordu kumandanı Sariye’yi görerek, (Sariye, dağdaki düşmandan korun) demiş ve Sariye işiterek, dağı ele geçirmiştir. (Şevahid-ün-nübüvve)

Gaib olan sözü ile ne demek istiyorsun
İmam-ı Rabbani hazretlerinin soyundan, Hakim-ül-ümmet hace Muhammed Hasen Can Sahip hazretleri, Üsul-ül-erbe’a fi-terdid-il-vehhabiyye kitabında buyuruyor ki:

Böyle inanan kimse, gaib olan, yani yanında bulunmayan bir kimseye, ismini söyleyerek seslenmek büyük şirk olur diyor. Böylece, Resulullahın mübarek ruhunun bile hazır olacağını düşünerek seslenen kimse müşrik olur diyor. Yemenli mezhepsiz Şevkani de, Dürr-ün-nadid kitabında, (Mezarları büyük bilmek, kabirlere seslenerek, ihtiyaçlarını istemek küfür olur) dedi. Yine o, Tathir-ül-itikad kitabında da, (Melek, Peygamber veya Veli de olsa, ölüye yahut gaib olan diriye böyle seslenen müşrik olur) diyor. Mezhepsizlerden bir kısmı burada iki fikir ortaya atmaktadır. Bunlara göre, eğer işiteceğini düşünmeyerek, sevdiği için, (ya Resulallah!) derse, müşrik olmaz. Eğer işiteceğine inanarak söylerse, kâfir olur.

Selef-i salihinin yaptığı şeylere şirk diyen ve müslümanlara müşrik damgasını basan bu kimseye sorarız:
(Gaib olan) sözü ile ne demek istiyorsun? (Görmediğimiz her şey gaibdir) diyorsan, (ya Allah) dememiz de şirk olmaktadır. Çünkü bu, Allahü teâlânın Cennette görüleceğine de inanmamaktadır. Eğer, (gaib, yok demektir) diyorsan, Peygamberlerin ve Evliyanın ruhlarına nasıl yok diyebilirsin?

Yok eğer, (ruhların var olduklarına ve idrak ve şuur sahibi olduklarına, yani anladıklarına, duyduklarına inanırız. Fakat, tasarruf yaptıklarına inanmayız) derse, bu sözü Allahü teâlâ red etmekte, (Güç işleri yapanlara yemin ederim) buyurmaktadır. (Naziat 5)

Tefsir âlimlerinin çoğu mesela Beydavi tefsiri [ve bunun Şeyhzade şerhi ve tefsir-i Azizi ve Ruh-ul Beyan tefsiri, tefsir-i Hüseyni], bu âyet-i kerime, meleklerin ve Evliya ruhlarının iş yaptıklarını bildirmektedir dediler. Ruh, madde değildir. Bunun için, melekler gibi, Allahü teâlânın emri ve izni ile, dünyada iş yaparlar. Meleklerin, Allahü teâlânın izni ile, bu dünyada, iş yaptıkları, yok ettikleri, diriltmek, öldürmek gibi işlerin yapılmasına vasıta oldukları, Kur’an-ı kerimin çeşitli yerlerinde bildirilmiştir. Cin ve şeytanlar da, güç şeyleri kolayca yapıyorlar. Süleyman aleyhisselama, cinlerin hizmetlerini Kur’an-ı kerim haber veriyor:
(Cin, Onun her istediğini, kale, resim, büyük kazanlar ve yerinden kaldırılamayan çanaklar yaparlardı,) [Sebe 13]
Cin, melekler ve ruhlar kadar olgun ve kuvvetli olmadığı halde, büyük işler yapıyor.

Bu dünyada, göremediğimiz çok şey var ki, insan gücünün yetişemediği işleri yapmaktadırlar. Mesela, çok hafif olan ve göremediğimiz hava, fırtına, kasırga şeklinde eserek, ağaçları devirmekte, binaları yıkmaktadır. [Elektrik ve laser ışınları ve elektro-magnetik dalgaları, atomlar, gözle, hatta ultra-mikroskopla görülemedikleri halde, akılları şaşırtan büyük işler yapmaktadır.] Nazar değmesi, sihir yani büyü ve benzerleri kuvvetleri göremiyoruz. Halbuki, korkunç tesirlerini işitmeyen yoktur. Bütün bunların yaptıklarının yapıcısı, hiç şüphesiz, Allahü teâlâdır. Bunlar, Allahü teâlânın yapmasına, yaratmasına sebep oldukları için, bunlar yaptı sanıyoruz ve bunlar yaptı diyoruz. Bunların yaptığını söylemek, küfür, şirk olmuyor da, Evliyanın ruhları yapıyor demek niçin şirk olsun?

Onlar, Allahü teâlânın izin vermesi ile ve yaratması ile yaptıkları gibi, Evliyanın ruhları da, Allahü teâlânın izin vermesi ile ve yaratması ile yapmaktadır. Onların yaptıklarını söylemek de, şirk olur denirse, Kur’an-ı kerime karşı gelinmiş olur.

Bu kimse, (Cinlerin, şeytanların ve havanın tesir ettiklerini, Kur’an-ı kerim haber veriyor. Bunun için, onlar yapıyor demek caiz oluyor. Evliyanın ruhlarının bir şey yaptıklarını Kur’an-ı kerim bildirmediği için, ruhlardan bir şey istemek şirk olur) derse, yukarıda bildirdiğimiz, Naziat suresinin beşinci âyet-i kerimesini unuttun mu deriz.)



 
M Çevrimdışı

Muvahhid Faruk

* لا أمثل إلا نفسي *
İslam-TR Üyesi
Ehli Sünnetin itikadına göre bu fiil şirk değil. Ve bir çok ulemaya göre Nebiden sallallahu aleyhi ve sellem şefaat taleb etmek caizdir.
 
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Misafir
Ehli Sünnetin itikadına göre bu fiil şirk değil. Ve bir çok ulemaya göre Nebiden sallallahu aleyhi ve sellem şefaat taleb etmek caizdir.

senin önderlerin,kuran ve sünnet değil de "bir çok ulema" mıdır?Bu kadar ayet ve hadis ile bu tür sapkınlıklar red edilmişken ve sakındırılmışken hala üstüne üstüne ulemaları rabler ediniyorsunuz.Kuranda hangi ayette peygamberlerden,salihlerden şefaat dileyin diyor.Nebilerden şefaat dilediğin zaman,ya Allah izin vermez ise.O zaman kimin dediği olacak.Yada,peygamberin şefaaat için belirlediklerine Allah karışamayacak mı?Bunu mu demek istiyorsunuz?O zaman Allahla birlikte veliler ve rabler edinmiş olmuyormusunuz?Hala akıllanmayacakmısınız?
 
M Çevrimdışı

Muhaajir

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Bu fiil açık şirktir ve her kim bu fiili işlerse müşriktir. Bundan ziyâde bu şirki tasvib eden mübah gören veya şirk olduğuna îtikâd etmeyen de kâfirdir.

Getirilen şüphelerin ve uydurma hikâyelerin hepsi bâtıldır ve İmamlara nisbet edilen sözlerin murâdı da anlaşılmamaktadır.

Kur'ân Âyetleri ve Sahîh Sünnet'de geçen Hadisler bu fiilin apaçık şirk olduğunu gösterir, ki fıtrat dahi bunu reddeder ve kişi bunu Lâ ilâhe illAllâh kelimesinden anlar (eğer Tevhîdi anlamışsa).

Gerisi boş laf ve felsefe.

En doğrusunu Allah SwT bilir.
 
M Çevrimdışı

Muhaajir

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Şefaat Allah SwT'nın mülküdür. Şefaat'i Allah SwT'dan değilde başkasından isteyen Rubûbiyette Allah SwT'ya şirk koşmuştur. Zira Şefaatin Tamâmı Allah SwT'ya aittir.

Bugün yok şu âlim şöyle diyor, yok şu imâm böyle diyor diyen mülhid ve âlimlerini rab edinmiş kâfirler hangi dîne mensub olduklarını bir gözden geçirsin.

Bugün nice eser tahrîf edilmiş durumda ve âlimlerin murâdı çoğu kimse tarafından anlaşılamıyorken, birileri sanki âlimlerin söyledikleri bir delîl bir hüccetmiş gibi tam bir yakîn ile dînlerini âlimlerin sözleri üzerine binâ ediyorlar. O âlimin ismi ne olursa olsun. Herkesin sözü alınır da terkedilir de, Rasûlullah Saws'in sözü hâriç. Bugün bu fitneye dûçar olanlar kendilerini Tevbe Sûresi'nin 31. âyetine bir arzetsinler. Mutlaka kendilerine bir pay biçerler basîretleri körelmemişse.

Allâhu-l Muste'ân wAllâhu a'lem.
 
U Çevrimdışı

UmarIbnAbdulAziz

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bu fiil açık şirktir ve her kim bu fiili işlerse müşriktir. Bundan ziyâde bu şirki tasvib eden mübah gören veya şirk olduğuna îtikâd etmeyen de kâfirdir.
Yav sen Kimsin Boyle bir hüküm veriyorsun....yani seninle ayni fikir de olmayan birisi müşrik oluyor ....birisi peygamberimis sallallahu aleyhi wa sellem sag iken ondan şefaat isterse müşrik Mi olur??ne anlayiş bu getir delil lerini ....eger birisi bu şefaatin ALLAhin iznine bagli oldigunu inaniyorsa niye şirk oluyor...??ben kendim daha bir arayiş içindeyim ..ama ne bu ..bunu şirk görmeyen de Kafir ...
 
U Çevrimdışı

UmarIbnAbdulAziz

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
senin önderlerin,kuran ve sünnet değil de "bir çok ulema" mıdır?Bu kadar ayet ve hadis ile bu tür sapkınlıklar red edilmişken ve sakındırılmışken hala üstüne üstüne ulemaları rabler ediniyorsunuz.Kuranda hangi ayette peygamberlerden,salihlerden şefaat dileyin diyor.Nebilerden şefaat dilediğin zaman,ya Allah izin vermez ise.O zaman kimin dediği olacak.Yada,peygamberin şefaaat için belirlediklerine Allah karışamayacak mı?Bunu mu demek istiyorsunuz?O zaman Allahla birlikte veliler ve rabler edinmiş olmuyormusunuz?Hala akıllanmayacakmısınız?
kardeşim peygamberin şefaati hak degilmi...ve bir müsülman zaten bu şefaatin ALLAHin iznine bagli oldugunu ve ALLAH o kimse ye izin vermes ise bunun mümkün olmayacagini inaniyorsa... bu niye şirk oluyor....ben bunun caiz olduguna inanmiyorum ama bu fiile şirk demek büyük bir şey
 
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Misafir
kardeşim peygamberin şefaati hak degilmi...ve bir müsülman zaten bu şefaatin ALLAHin iznine bagli oldugunu ve ALLAH o kimse ye izin vermes ise bunun mümkün olmayacagini inaniyorsa... bu niye şirk oluyor....ben bunun caiz olduguna inanmiyorum ama bu fiile şirk demek büyük bir şey

Allahın iznine bağlı olduğuna inanıyorsan neden her istediğini Allahtan istemiyorsun.Araya aracı koyuyorsun.Hem biliyorum diyorsun hem bildiğinin aksi yönde gidiyorsun.Kendini fazla felsefe ve kelam sanatına bağlama.İslama Tasavvuf denilen felsefi akımlarla bu tür bidatler farklı akıl önermeleriyle girmiştir.Kuran ve sünnette olmayan bir şeyi şimdi de ulemayı bıraktın kendi reyinle ve mantığınla savunmaya başladın.Sizdeki bu inatçılığı anlamak gerçekten zor.Ehli kitaptan bu tür kişiler(Allahtan başka şefaatçileri olanlar) kuranda müşrik olarak tanımlanmıyor.Hırıstıyanlar ve yahudilerde de müşriklik sıfatı vardır.Lakin müşrik değil ehli kitap olarak anılırlar.Bu onların hak olan bir peygamber şeriatına ve kitabına tabi olmalarından dolayı bu şekilde adlandırıldıkları kabul edilir.Kuranda Allah Sübhane Teala özellikle uyarıyor.Kimi uyarıyor,
Müslümanım diyenleri;Müslümanlığa ehli kitap gibi sonradan bidatler sokanları;Müşrikleri değil;Bizim ehli kitaptan olanlardan ders çıkarmamız isteniyor.

Ayeti kerimede;şirk ve şirke götüren günahın af edilmeyeceğini ve amellerin boşa gideceği konusunda hep uyarı vardır.

Bu, Allah'ın hidayetidir; kullarından dilediğini bununla hidayete erdirir. Onlar da şirk koşsalardı, elbette bütün yapıp-ettikleri 'onlar adına' boşa çıkmış olurdu. (En'am Suresi / 88)

Hiç şüphesiz, Allah, kendisine şirk koşanları bağışlamaz. Bunun dışında kalanlar ise, (onlardan) dilediğini bağışlar. Kim Allah'a şirk koşarsa elbette o uzak bir sapıklıkla sapmıştır. (Nisa Suresi / 116)

Peygamberimizin bildirdiği hadiste de ahir zaman müslümanlarının şirk ehli ehli kitabın yolundan gideceklerini haber veriyor;

"Andolsun ki, sizden öncekilerin yoluna karış karış, kulaç kulaç uyacaksınız. Öyle ki, onlar keler deliğine girseler siz de gireceksiniz" Dedik ki; "Ey Allah'ın Rasulü, Yahudi ve Nasranileri mi kastediyorsunuz. Kim olacaktı?" diye cevap verdi."

(Buhari ve Müslim)

Peygamberin getirdiği şeriatı kabul etmeyenlerde müşriklik sıfatı vardır ve şeriatını kabul edip şirk ameli içinde bulunanlar ehli kitap gibidirler ve onlar bidatçiler yani sapıtanlardır.Peygamberin şeriatını red edip laiklik ve ya diğer meşrebe bağlı cahiliye sistemlerini islam şeriatının yerine (inkar etmeyip) kalben destekler ve amelen tasdik ederse müşriklik sıfatı bu kişilerde hasıl olur.Yalnız bu sıfatların hüküm ifade edebilmesi için islam şeriatının yürürlükte olması gerekir.Bu nedenle başkalarının sana bu sıfatları yakıştırmış olması seni ve söyleyeni bağlamaz.isabet ettirse sevap alır,isabet ettirmezse kendine döner.Çünkü söyleyen kişinin bu sıfatlar konusunda içtihat etme yetkisi yok.Olsaydı isabet edene islam fıkhına göre 2 sevap,isabet edemeyene bir sevap verilecekti.Bizler sadece müslümanları bu tür şirke yada küfre götürecek kötülüklerden sakındırmakla mükellefiz.Allahualem.
 
M Çevrimdışı

Muvahhid Faruk

* لا أمثل إلا نفسي *
İslam-TR Üyesi
[FONT=Trebuchet MS, sans-serif]Peugamberden sallallahu aleyhi ve sellem şefaat istemenin caiz olduğuna itikad eden ulema:
[FONT=Trebuchet MS, sans-serif]Allame Muvaffakuddin İbn Kudame El Makdisi El Hanbeli, Allame İmam Muhyiddin En Nevevi Eş Şafii, Allame Ebul İhlas Eş Şurunbulali El Mısri El Hanefi, Allame İbnul Humam El Hanefi, Şeyhul İslam Zekeriyya El Ensari Eş Şafii, Şeyhul İslam Takiyuddin Es Subki, Allame Şihabuddin El Kastalani Eş Şafii, Allame İbnul Hacer El Heytemi, Allame İmam Ebul Hasan El Maverdi, Allame Abdullah bin Mevdud El Mevsili El Hanefi, Allame Hatip Eş Şirbini Eş Şafii, Hüccetul İslam İmam Ebu Hamid El Ğazali, Kendi asrında Şafilerin şeyhi sayılan Allame Kemaluddin Ez Zemlikani, Allame İzuddin İbn Cemaa,Osmanlı alimlerinden Şeyhi Zade, "Küçük Şafi" lakabı ile bilinen Allame Şemsuddin Er Ramli, Allame Ebu Bekr Ed Dimyeti ve daha bir sürü fakihler...Meşhur El Fetava El Hindiyye kitabı 23 fakih tarafından hazırlanmış bir muteber Hanefi mezhebinin fıkıh kitabıdır ki bu kitapda da bu amelin caiz olduğu zikr edilmiş.
[FONT=Trebuchet MS, sans-serif]Bu ameli caiz gören alimler burda yazdıklarımdan daha fazla.... Ve bu ümmetin büyük Ehli Sünnet alimleri...Bu kadar alim “şirknin ne olduğunu anlayamamış” hatta sizin iddia ettiğiniz bu “şirki” caiz görmüş öylemi?
[FONT=Trebuchet MS, sans-serif]Vallahi böyle bir şeyi sadece ahmak olan birisi iddia ede bilir.
[FONT=Trebuchet MS, sans-serif]Eğer iddia ettiğiniz gibi bu amel büyük şirkitdirse o zaman size göre bu “şirki” caiz gören bu kadar alimi tekfir ediyormusunuz?
[FONT=Trebuchet MS, sans-serif]Muhaajir!
[FONT=Trebuchet MS, sans-serif]Diyorsun ki: Bu fiil açık şirktir ve her kim bu fiili işlerse müşriktir. Bundan ziyâde bu şirki tasvib eden mübah gören veya şirk olduğuna îtikâd etmeyen de kâfirdir. [FONT=Trebuchet MS, sans-serif]Her halda senin gibi bir kaç pabulcu “anlamış bu dini”. Yukarıdakı alimler her halda sana göre hepsi müşrik kafir. [FONT=Trebuchet MS, sans-serif]Allah şifa versin sana. Şifadan ilave de akıl. Git ilim öğren.
 
U Çevrimdışı

UmarIbnAbdulAziz

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Faruk kardeş ALLAH senden razi olusn ...kardeş postani boşaltabilirmisin sana birşey soracaktim
 
Üst Ana Sayfa Alt