Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

' Mezheplere ' Atılan Acımasız Iftiralar Hakkında - Lütfen Okuyun !

A Çevrimdışı

asrinsirri

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Sitede mezheplerin içtihad farklılıkları yazılmış, Altına da aynen şunlar yazılı. ALLAH c.c ıslah etsin, Amin...
soru-isareti_195458.JPG

Allah Bizi Ehl-i Beyt Yolundan Ayırmasın
4 mezhep çatışmalarına bazı örnekler...

Hanbeliler, Şafiilerin mescidini yakmışlardır. Hanefi fakihler, minberlerde hutbe verirken, hanbeli ve şafii mezhebine mensup olanları lanetlemişlerdir. Hanefiler ve şafiiler arasında çıkan fitnelerden dolayı pazar yerleri ve medreseler yakılmıştır. İbni Kesir ed dimeşki (El bidaye ven nihaye c.14 s.76 Miratul Cinan c.3 s. 343

Yakut El Hamevi, "isfahan" hakkında şunları söylüyor:

"O vakitler ve daha önceleri isfahan çevrelerinde fitnenin çokluğundan dolayı yağmalama olayları ve hanefi ile şafiiler arasında taassup baş göstermişti. Bu iki grup arasında devamlı olarak bir takım savaşlar yaşanmaktaydı. Hangi tayfa üstün gelirse diğerinin mahallelerini yağmalıyor, yakıp yıkıyordu.

Yine "Rey" den bahsederken şöyle diyor:

"Hanefiler ve şafiiler arasında, mezhep taassubundan ötürü savaş baş gösterdi. bu savaşların hepsinde, sayıca az olmalarına rağmen şafiiler galip geldi. Bunun nedeni ise ALLAH'ın yardımından başka bir şey değildi."Mucemul Buldan c.1 s.209 c.3 s.117

Molla Aliyyul Kari derki: "Hanefiler arasında, hanefi bir şahıs şafii mezhebine geçerse kendisine tazimde bulunulacağı; şayet bunun aksi olursa da durum bunun aksine kendisine davranılacağı meşhur olmuştur." San'ani (irşadun nukkad ve dinul halis isimli kitabın c.3 s.355) LİNK : 4.MEZHEP ARASINDAKİ 100 FARK... - kufe - Blogcu.com
 
aknczlfkr Çevrimdışı

aknczlfkr

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Bu türden kelamlarla Ehli Sünnet'e saldıranlar, genelde ya Muasır Mutezililer yani Mealci Felsefeci kesimdir; Ya da onların zaman zaman kankalığını yapan Rafızilerdir.. Nadiren bazı uç tekfirci ve Haricilerden de benzer kelamlar duyulmaktadır. Yine, bazı Batıni Sufiler de bu türden herzeleri dillendirmekte.. ŞİA, İTİZAL, HARİCİ, SUFİ.. TARİH DÜŞMANLIĞINDA MÜŞTEREKLER.. EHLİ SÜNNET ÜMERA VE BERABERİNDEKİ ULEMAYA DÜŞMANDIRLAR.. Kuyruk acısı çünkü..

Aynı Bidat Ehli Zenadıka bu türden fitneleri hem Ehli Sünnet "Ulema" için hem de her devirde kendisine biat ettikleri "Ümera" için yani Halife ve Sultanlar için, kısacası komple İslami Tarih Ecdat düşmanlığını yaymaktadırlar..

Akıncı, Hilafet adlı bir kitap hazırlamıştı, orada da vurguladığı gibi, Asrı Saadet'ten ta bu asrın 20. asrın başlarına dek İslam Devleti devam etmiştir.. 13 asır boyunca kesintisiz bir İslam İktidarı vardır ve düyada birinci güçlü devlet olarak.. Ve son 90 senedir de Cihad devletsiz devam etmektedir.. Bu altın silsile, alimiyle sultanıyla, ilmiyesiyle seyfiyesiyle Din bu zincirle bu vesile ile bize gelmiştir. Asrı Saadet, Emevi, Abbasi, Osmani.. Ve her biri devrindeki, Hilafet merkezine bağlı şarkda ve garbdaki müstakil İslam Devletçikleri olan Selçuki, Eyyubi, Baybarsi-Memluk, Türkistan Hanlıkları, Moritanya Mali Emirlikleri, Açe Sumatra ve Hint Pak İslam Emirlikleri vs.. Bu şekilde Ümmet tek vücud bir halde ve kesintisiz bir zincirle bu asra bizlere geldi.. Sultanın "kılıc"ının emanında ve Alimin "kalem"inin ışığında kaynaklar bize elimize ulaştı.. Eksikliklerin bidat veya zulümlerin de olduğu dönemler, adil dönemlerin ve nisbeten adilk dönemlerin de olduğu, hatasıyla sevabıyla neticede hepsi de "MÜSLÜMAN" ve de umumiyetle "EHLİ SÜNNET" olduğu bilinen bu ecdadımız için sadece hayır dua ederiz, taksiratlarının ise affını umarız.. Biz Din'i onlardan devraldık..

Bir de Din ve dine dair kaynaklarını bu silsileden devralmayan ve bu devletlerden ve alimlerden yana kuyruk acısı olan bahsettiğimiz ŞİA, MUTEZİLE, HAVARİC, SUFİYYE gibi zenadıka ve sapık taifeler vardır.. Bu taifelerin hem kaynakları ve kendilerine vasılı hakkındaki Usulsüzlük, Sapkınlık ve Çelişkileri, Çıkmazları; hem de Akideleri hususunda malum sapmaları mevcuttur..

Bahsedilen misaller de bu türden taifelerin Ehli Sünnet'i itibarsızlaştırmak için yaptıkları klişe iftiralar ve mübalağalardan birisidir.. Agnostik kafirler de benzer ifadeleri kullanıyorlar söylemlerinde, Ateist ve Laikçi kafirler de..

Bazen de Şiiler, Vahdetçilik adına, güya sünnilerle şiilerin farklarının, sünnilerin kendi iç bazı farklarından daha fazla olmadığı gibi bir yalanı ortaya atmaktadırlar.. Başka da yalanlar dolaşmaktadr piyasada..

Şimdi; "Dört Mezhebin Akide Birliği" veya "Dört İmamın İtikadı" gibi isimlerde yayınlanmış çeşitli kitaplar mevcuttur buralara bakan, bazı ihtilafların aslında füruu şeyler olduğunu görecektir.. Yine, Kelami Sünni Mezheblerin (Eşari ve Maturudi) kitaplarında Eşarilerle Maturudilerin 70 küsur meselede ihtilafı olduğunu ama çoğunun lafzi veya füruattan ihtilaflar olduğunun beyan edildiğini göreceklerdir.. Yine, Selefi, Maturudi, Eşari, Zahiri; dört ekolün de isim-sıfat meselesi yani meşhur tevil konusu dışında hemen her meselede USUL, AKİDE birliği veya benzerliğine sahip olup; ŞİA, İTİZAL, HAVARİC, SUFİYYE vs taifelerden KALIN BİR ÇİZGİ İLE AYRILDIKLARINI görmek mümkündür..

--Ehli Hadis "Ehli Sünnet-i Hasse", Maturudi ve Eşari ve bazı farklı görüşleri ile ayrıca bir yer teşkil eden Zahirilerin, bu üç ekolün ise "Ehli Sünnet-i Amme" çatısı altında ama neticede hepsinin de umumi bir şemsiye olarak EHLİ SÜNNET olup, bahsedilen fırkalardan zındıklardan ayrışarak bir EDİLLEİ ŞERİYYE birliği gösterdikleri bilinmektedir.. Sadece İsim Sıfat ve tevil bahsinde bir ihtilaf vardır çok ciddi olarak, geri diğer her meselede, ihtilflar ya da ihtilaf edilen bir çok konu füruu konudur. Ya da ehemm bir konudur ama bu ehemm konudaki ihtilaf füruu bir ihtilaftır bizim için, yani her birinde bir delil veya tevil farkı vardır, çoğu da lafzi ayrılık olup makasıd aynıdır..


--Ve İtikatta Selefi, Maturudi, Eşari, Zahiri ; veya Fıkıhta Hanefi, Maliki, Şafi, Hanbeli, Zahiri; tüm bu EHLİ SÜNNET İSLAM ÜMMETİNİN, , Zahir Billah, Salahaddin, Baybars, Fatih, Süleyman gibi Halifelerin Sultanların Gazi Beylerin sancakları altında biat edip cem oldukları, Kadı Fadıl, İzz Bin Abdusselam, İbni Teymiyye, Ebu Suud, Birgivi, Aliyül Kaari vs tüm Sünni Ulemanın bu Ümeraya her daim biatlı olarak halkı da biat ettirdikleri, Ümmetin bu şekilde her daim Vahdet içinde olup, hariçteki "küffara" ve bahsedilen dahildeki "zındıklara" karşı cem oldukları da tarih boyunca temaşa edilmiştir..

Bunlar da gösterir ki bahsedilen ihtilafların çoğu iftira ve yalan, bir kısmı da füruudur veya mübalağalıdır, fitne amacıyla ve itibarsızlaştırmak adına söylenmekte piyasaya servis edilmektedir...
 
aknczlfkr Çevrimdışı

aknczlfkr

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Kısaca; Ehli Sünnet Mezheblerinin, ister akaidde ister fıkıhta, tümünün de cem olduğu bir olduğu iki temel yer vardır, biri EDİLLEİ ŞERİYYE nin ne oldugu, ki zaten her şey burada izahata kavulmaktadır.. İkincisi de tarih boyunca sünni, ama farklı sünni de olsa İSLAM DEVLETİNE halifeye sultana biat etmede hiç birisinin fire vermedikleri... Şia, İtizal, Hariciler ve batıni Sufiyye ise ne edillei şeriyye de bu sünni mezheblere benzer ne de devletin bir tebaası olmuşturlar, aksine o salih alimlerimizin de verdikleri fetva desteğiyle o gazi sultanlarımızın kılıcı bu zındıkların tepesinden inmemiştir..
 
Çay-Şakird Çevrimdışı

Çay-Şakird

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
mezhep taassubu sebebiyle yapıldığı iddia edilen zulümler doğru mudur?
 
aknczlfkr Çevrimdışı

aknczlfkr

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeş, İslam Tarihinde hiç bir "İÇ SAVAŞ VE ÇATIŞMA-KARGAŞA"; "DIŞ KAFİRLERE VEYA DAHİLDEKİ ZINDIKLARA KARŞI YAPILAN SAVAŞLAR" kadar kanlı, uzun soluklu, süregen, ve kıyasıya bir nefret ve rekabetle olmamıştır..

--Hiç bir Cemel, Sıffın, Ebu Müslimli Abbasi darbesi ya da sonrakilerden de sayacak olursak Yassıçemen Harzemşah Selçuki savaşı, Osmanlı-memluk Ridaniye savaşları, Konya Ovası Osmanlı Şehzadeler savaşı vs; ( ki bunlar dahi mezhebi değil siyasidir, ve bazı fitnecilerin de provakasyonu çok olmuştur )

--Kadisiye-Nihavend-Talas-Mamuriye-Malazgirt-Hıttin-Ayn Calud-Afşin-Antakya-Mohaç-Preveze-Bağdat-Revan-Çaldıran-Rodos-Belgrad-İstanbul Fetih-Budin-Uyvar-Estergon-Kanije-Eğri-Hint Deniz Seferleri-Alplerde ve Karpatlar'daki Akınlar ve muharebeler-Plevne-Kop-Sarıkamış-Filistin-Hicaz-Yemen-Bağdat-Kut el Amara-Çanakkale-Galiçya-Gazze-Süveyş Kanal- vs savaşları kadar kanlı ve İslam Askerlerinin istekliliği ile olmamıştır.. Ümmetin iç savaş kargaşa ve kavgaları, KARDEŞ KAVGASI yani; asla KÜFFARA VE ZENADIKAYA karşı verilen gazalar gibi şiddetli ve düşmanca olmamıştır.. Bu savaş veya çatışmalarda asker isteksiz davranmıştır.. İç savaş ve kargaşalarda ölü yaralı sayısı diğer savaşlardan kat kat azdır, ve cariye alınmamış, ganimet alınmamış, fıkıh gereği kaçan da izlenmemiş vs farklar vardır. Tarih, bu Fıkha riayet edildiğini göstermektedir tasdik etmektedir..

Dikkat edersen verdiğim misallerin, yani kardeş savaşına dair verebilidiğim misallerdekilerin tamamı da SİYASİ savaşlardır, akidevi veya fıkhi MEZHEBİ değil.. Yani ancak siyasi sebeblerle bir kaç defa böyle az kayıp verilen hadise olmuştur ümmet arasında. O da ancak siyasi işte dediğim gibi.. Hoş onlarda da Münafık ve Casusların provakasyonu vs az değildir.. Öyle, Hanefi-Şafii-Hanbeli-Maliki-Zahiri yani Ehli Sünnet Müslümanlar arasında iç harp vs hiç bulamazsınız bile :) ancak bazı sorunlu şehir ve mahallelerde, bazen de Yahudi ve Mecusi İrani dönme Münafıkların vs kışkırtması fitnesiyle ve Roma'nın da parmağının olabileceği bazı kardeş kavgaları, daha çok sokaklarda avam ve bazı talebeler arasında cereyan eden bir kaç sayılı hadisedir, öyle savaş falan da değil.. Yani iç savaş yaşamadık hiç. Ama keşke olsaydı, keşke Sünniler birbirini yemiş olsaydı diye iç geçirip parmak ısırıyordur bu iftiraları atan Rafızi ve Mealciler, eminim :) Çok beklerler..

Bahsedilen hadiseler bir kaç devirde bir kaç sınırlı mutaassıbça hadisedir, bir meydan savaşı değildir :) üçü beşten sallayan şia ve mealci bozuntularına inanmayınız.. Aksine, o "birbirlerini yedi durdular" gibi göstermek istedikleri ecdadımız var ya; işte onlar hepsi de bir bütün olup aha bu müfteri zındıkların, ŞİA, KADERİYE, HAVARİC, SUFİYYE vs hain ve sapkınların üstüne atılıyordu dört koldan, aynı bir Roma'ya Moğol'a Haçlı'ya atılır gibi.. O kuyruk acısı da onlara yeter.. Anlıyorum ızdıraplarını onların....
 
F Çevrimdışı

faraklit583

Üye
İslam-TR Üyesi
Eşari ve Mutezili ne?İtikat 2 değil 1 olur.Kelami meselelerden dolayı tartışmalar olmuştur.Yok efendim sen diyorsun Allahın sıfatları şu şekilde o o şekilde ben olduğu gibi kabul ederim diyorum ne olacak burada?Moğollar niçin bizi tarumar etti?Yok efendim sorun yokmuş.
 
aknczlfkr Çevrimdışı

aknczlfkr

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Kardeş Moğolların istilası ve bunda başarısı da yine Ümmet arasında siyasi-hevai ayrılık ve fıska batmasından idi, ve elbette ki bidate batmış olması da vardı, lakin asıl sebeb heva ve fısk ve siyasi ihtilaflar idi..

Ama unutma; Haçlılara da Moğollara da en öldürücü darbeyi vuran Salahaddin Orduları da Baybars Orduları de Selefi değildi umumi manada Eşari ve Maturudi idi.. Bunun bir önemi yok bizim için; bizler bu saatten sonra kelami tevilleri almayız, en saf haliyle selef alidesine inanır onu tebliğ ederiz. Ama bu demek değil ki ne tarihe ne de mevcut kelami sünnilere dil uzatacak ve haddi aşacağız.. Onlar Ehli Sünnet-i Amme şemsiyesi altında, isim sıfat bahsi dışında sair tüm akaid ve fıkıhta esas itibarıyla bizimle aynıdır. Son bin senede bir kaç alim dışında selefi alim bulamazsın ciddi surette. Halife Sultan ise hiç bulamazsın.. Hatta Halife ararsan Abbasi de dahi doğru dürüst ehli hadis halifemiz yoktur bir kaç müstesna vardır.. Bunlar, bizim için, hele İslam Devletinin olmadığı şu zamanda evveliyatlı bir mesele değildir..

Moğol da Haçlı da ümmet kelama bulaştı diye başarılı olmadı..

Ve yine Salahaddin ve Baybars orduları da, kelam ehli oldukları için zafer nasip olmadı...

Kaybın sebebi vesilesi fısk ve hevai-siyasi ihtilaflar, dağınıklık;
Zaferlerin sebebi vesilesi de ihlas ve cihad idi..

Meselenin selefi ya da eşari, maturudi olmakla doğrudan bir alakası yoktur..
Ne kaybın ne de zaferin..

Mutezile ise elbette sapık fırkadır. Ama o denli yaygın değildi ve işgale evet demek gibi bir görüş onlarda da yoktur.
O hainlik sadece Şia ve Batıni Sufilerde vardır.. Yani zannımca Mutezililer bile cihada iştirak ederdi işgale karşı.. Lakin ümmetin kahir
çoğunluğu Ehli Sünnet idi ve cihadı da bunlar yapıyordu zaten..
 
Üst Ana Sayfa Alt