Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü İslâmî Bir Aileyi Nasıl Kurarız?

مكنون Çevrimdışı

مكنون

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
السلام عليكم و رحمة الله

Kardeşlerim Türkiye'de yaşayıp tevhid ehli olan insanlar evlenmek isteyip evlendikten sonra ailelerini nasıl İslâm üzere kurabilirler? İslâm dinine uygun bir şekilde yaşayabilmek için eşler kendileri ve çocukları için nasıl önlemler almalıdır? Cevaplarınızı beklemekteyim.
 
Ummu Aişe Çevrimdışı

Ummu Aişe

حسبي الله ونعم الوكيل
Site Emektarı
Ve aleykum selam ve rahmetullah kardeşim,

Bu konu faydalı olacaktır inşaAllah:


Şahsi olarak ekleyeceklerim/altını çizmek istediklerim ise:

Her konuda, tabi ki başta ilim olmak üzere: "gelişime açık insanlar ile" hayat kurun. Malum evlilik çoğu zaman gençliktedir ve gençlik "yaşı ve tecrübesizliği sebebi ile" bir çok açıdan hayata karşı yetersiz gelir. Bu kınanacak bir şey değil, kimse dünyaya her yönüyle tam gelişmiş, tam olgunlaşmış gelmiyor. Hayat yolunda gelişip olgunlaşır herkes. Ancak bilmeyenin hakkı: öğrenmektir. Kişiye: bilmediğinde değil, bilmediğini kabul etmediği zaman, öğrenmemekte ısrarlı olduğu zaman cahil denir. Her konuda "bulunduğu konuma razı, gelişmeyen" kişiler karşı tarafa eziyet sebebidir. Beşikten mezara kadar eğitim, gelişim her zaman herkes için esas olmalı.

Bu arada sorun oluşturabilecek konuların en yaygın ve önemlileri: takva, ahlak, aileden alınan görgü/alışkanlıklar ile psikolojide oluşabilecek sorunlar.

Takva konusunda örnek: Kimisi 5 vakit farz namaz ile yetinmek ister ve bu caiz iken, eşi tüm nafilelere azmetmiş ise, ki gücü yettiği kadar neden olmasın: herhangi birinin ötekini kınamaya hakkı yoktur. "Aileye karşı asli sorumluluklar" aksatılmadığı sürece her ikisi de yapılabilir.

Ahlak konusu ise: kişinin tabiatı serttir, eşininki ise kırılgan; ve ne söylese karşısındakini küsmüş bulur. Bu durumda sert olanın yumuşaklığa, alıngan olanın da biraz güçlenmeye ihtiyacı vardır. İki taraf bu çaba ile ortada buluşabilirler inşaAllah.

Aileden gelen görgü, örnek: erkeğin tüm işlerini bekarlıkta hep annesi yapmıştır, ama evlendiğinde, eşinin öz ailesi böyle değilse yadırganacaktır. Burada her iki taraf için "geçmişten gelen tüm alışkanlıkların çok zor değiştiği ve muhakkak insanlara karşı güçlü beklenti oluşturduğu" hakikatini unutmamak gerek. Zaman içinde orta yol bunda da yine bulunur, yeter ki sorunlar konuşarak ve samimi şekilde ortaklaşa çaba ile aşılmaya çalışılsın.

Psikoloji konusunda söyleyeceklerim ise:

Bence şu an tüm halkın ya derhal bir psikoloğa gitmesi veya kendisi öğrenip kendi kendine olumsuz durumlarını değiştirmesi şart; çünkü nerede ise kimsenin psikolojisini sağlam olarak gözlemleyemedim. Ola ki sağlam olsa bile, psikolojisi sağlam olmayan çoğunluğa karşı kendisini nasıl koruyacağını ve yakınlarının sorunlarını nasıl çözebileceğini bilmesi gerek. Bu arada psikoloji diyorum ancak dindeki karşılığı: vesvese kaynaklı olumsuz inançlar, olumsuz alışkanlıklar geliştirmek; vesvese kaynaklı üzüntülere, tartışmalara vs açık hale gelmek... Dinen yapacakları şey aslında belli: euzü besmele ile kendi olumsuz düşünce ve alışkanlıkları hakkında Allah'a sığınmak. Ancak sorun şu ki: bu kişiler, nerede hata ettiklerini, hatta hata ettiklerini bile fark edecek durumda değiller. Sahip oldukları alışkanlıkların kötü olduğunu mesela, fark edemiyorlar. Daha ilerisini söyleyeyim mi? Sahip oldukları olumsuz davranış veya inançlar "Dinen iyi şeylerden kaynaklanıyor" bile olabilir. Mesela, kendisini ibadete vermek isteyen bir kadın, "eşi, çocukları, akraba ve misafirlerinin" ona iş yükü olarak getirdikleri ile (temizlik, yemek vs), "istediği şekilde ibadet" edemeyip kendini tüketiyor, ağlıyor, sinirleniyor, sinirlendiriyor. Oysaki, onun ibadet edemiyor oluşu bir hakikat değildir. "Allah için" niyeti ile, insanın ailesine, misafirine ikram ve hizmetin hükmü nedir? Bunlar unutuluyor ve sevap olanağı olarak çok bereketli bir yaşamın içinde oldukları halde mutsuzluk içinde yaşıyorlar. "Kendi istedikleri" ibadetlere odaklanıp, onlar için çabalayıp, "kendilerine yazılan" sevap olanaklarını görmüyor, değerlendirmiyor, onlarla huzurlu olmuyor, bunun şükrünü de kaçırıyorlar. Kadınların böyle şeylere çok dikkat etmesi şart. Erkeklerin de kadınların bu şekilde yanlışa düşebileceklerini hep hatırlaması, ve bilhassa yeni evlilerde, acemilik çağında, çocuk yükü ile bunalan eşlerine: hem manen hem de ellerinden geldiğince iş olarak destek olması gerekir. Şöyle ki: Uyku... "Gecesi gündüzü olmayan çocukları" büyütürken, en büyük dert: uykudur. Uyuyamayan birisinin ne sağlıklı düşünebilmesi, ne tüm işlere yetişmesi beklenemez. Bu yüzden yeni çocuk sahibi olmuş hanımlara her yönü ile tam desteği Allah için herkes vermeli. Bilhassa manevi destek...

Son olarak ise çocuk eğitimi... 12 yıl zorunlu eğitim gerçeği kapıda iken bu kolay olmayacak. Bu konuda neler yapılabilir, yol yordam daha çocuk olmadan önce düşünün taşının. Çünkü yıllar çabuk geçiyor; bu sorun kapınızı çaldığında hazırlıksız olmayı asla istemezsiniz, o kadar diyeyim. Araştırın, öğrenin... Evde geçirilen küçük çocukluk dönemi ise "aile kendisi dinini güzelce yaşıyor, ona da küçük küçük öğretiyorsa" bu kadarı yeter. Çok küçükken "gördüklerinden, duyduklarından" daha önemli hiçbir şey yok, kendinize dikkat edin kafi. Öğrettikletinizi bile anlamıyor, sadece ezberliyor olacak çünkü çok uzun süre; ancak hissettirdikleriniz: onun asıl temeli olacak inşaAllah.
 
Lavandula19 Çevrimdışı

Lavandula19

وَلَمْ أَكُنۢ بِدُعَآئِكَ رَبِّ شَقِيًّا
İslam-TR Üyesi
Buna kitap yazılır.

Benim demeden geçemediğim ise şudur ki; çeşitli evlilik türlerinin işleyiş ve ahlakını bilerek, eş olmanın sizin için ne manaya geldiğine karar vererek, yalnızca "Allah salih evlat etsin" denilip eline telefon verilerek ümmete adam yetişmeyeceğini bilerek evlenin. Nasılsa medresede (sanki medreseler harika ehli hadis ulema yetiştirdi) düzelir denilerek en az 6 - 7 sene boyunca çocuğu "rahat" bırakarak alim olacağını beklemeyerek evlenin. Evlenir evlenmez çocuk olmasını farz görmeyin, çocuk öncesi, gebelik ve sonrası için kısa ve uzun vadeli planlarınızı "uyum sağladığınıza inandığınız" eşiniz ile birlikte kurun ve uygulamaya kendinizi adayın. Yoksa kaos içinde bir çocuk yetiştirme süreci olur. Sonra "Şimdiki aklım olsaydı kısa bir süre de olsa kendimi, eşimi ve mecburen görüşeceğimiz ailelerimizi önden hazırlar öyle çocuk isterdim" diyen cahillerden olmayın. Sadece tecrübe ile öğrenenler aptallardır. Lakin biz aptal olamayız, müslüman ne zaman ne yapılması gerektiğini planlar, spontan yaşamaz, bu sebeple de tahrif edilmiş bir tevekkülün (!) içinde boğulmaz. Aklını Allah'ın öğrettiği şekilde kullanır ve işini ona bırakır, elini taşın altına koyar da ümmetin değerine değer katacak bir adam, bir kadın yetiştirmek için, imtihan odur ki Allah o çocuğun kalbini açmaz. Said değil şakidir. Allah korusun, istemeyiz şerir evlat ama ihtimal dahilinde olduğunu da unutmamak ve bundan çokça Allaha sığınmak gerekir, evlilikten yıllar evvel bile.
Velhasıl, benim ümmetin ailelerindeki zararın ana sebebi olarak gözlemim: Plansızlık, eşi ve çocuğu hakkında ne istediğini kesin olarak bilmemek, cahil davrandığını görmeden tevekkül ettiğini sanmak.
 
Ummu Aişe Çevrimdışı

Ummu Aişe

حسبي الله ونعم الوكيل
Site Emektarı
Sadece tecrübe ile öğrenenler aptallardır.
Acıdı yahu, hayata dair bildiğim çoğu şey tecrübe iledir benim ))

Ama esasen doğru söz. Ve ama yine esasen: hayatın başındaki her genç bu aptallık olarak tanımlanan "tecrübe etmeden anlayamama" faslından "ama az, ama çok" muhakkak geçecektir )

Bu durumda: "tecrübe ehlini dinlemeyi ve onlardan faydalanmayı 'en kısa sürede' başarabilen herkes, yeterince akıllı olanlarıdır" diyebiliriz sanırım )
 
Lavandula19 Çevrimdışı

Lavandula19

وَلَمْ أَكُنۢ بِدُعَآئِكَ رَبِّ شَقِيًّا
İslam-TR Üyesi
Acıdı yahu, hayata dair bildiğim çoğu şey tecrübe iledir benim ))

Ama esasen doğru söz. Ve ama yine esasen: hayatın başındaki her genç bu aptallık olarak tanımlanan "tecrübe etmeden anlayamama" faslından "ama az, ama çok" muhakkak geçecektir )

Bu durumda: "tecrübe ehlini dinlemeyi ve onlardan faydalanmayı 'en kısa sürede' başarabilen herkes, yeterince akıllı olanlarıdır" diyebiliriz sanırım )
Elbette kimse anasının karnından olgun birey olarak doğmuyor : D
Yani dediğiniz merhaleden geçiliyor ister istemez. O sözün başındaki "Sadece" de bunu ima ediyor zaten. Bir gerçeği anlamak ve zararından uzak durmayı öngörmek, faydasına sarılmaya karar kılmak için onu birebir yaşamak zorundaymış gibi olması, aksi takdirde aynı tas aynı hamam devam etmesi bir insanın... çekilecek şey değil.
En sonda dediğinizle bağdaşır biçimde sözden anlamamız gereken, "kendimiz sahraya düşüp kaybolmadan önce" haritayı tanımak, coğrafyanın halkından malumat edinmek; başka insanları, toplumları geçmiş-günümüz-gelecek bağıntısı kurarak ibret ve ders kaynağı görüp istifade etmek ve yol çizmek.

Bu aile meselelerinin hassasiyetini, ilminin derinliğini fehmetmek ve ilahi rızaya münasip amel etmek duasıyla.
Bu konuda halen bir şeyler yapmak isteyen, istişare arayışında olan birilerini görmek umut verici idi, Allah sayılarını artırsın amin.
 
Ummu Aişe Çevrimdışı

Ummu Aişe

حسبي الله ونعم الوكيل
Site Emektarı
Elbette kimse anasının karnından olgun birey olarak doğmuyor : D
Yani dediğiniz merhaleden geçiliyor ister istemez. O sözün başındaki "Sadece" de bunu ima ediyor zaten. Bir gerçeği anlamak ve zararından uzak durmayı öngörmek, faydasına sarılmaya karar kılmak için onu birebir yaşamak zorundaymış gibi olması, aksi takdirde aynı tas aynı hamam devam etmesi bir insanın... çekilecek şey değil.
En sonda dediğinizle bağdaşır biçimde sözden anlamamız gereken, "kendimiz sahraya düşüp kaybolmadan önce" haritayı tanımak, coğrafyanın halkından malumat edinmek; başka insanları, toplumları geçmiş-günümüz-gelecek bağıntısı kurarak ibret ve ders kaynağı görüp istifade etmek ve yol çizmek.

Bu aile meselelerinin hassasiyetini, ilminin derinliğini fehmetmek ve ilahi rızaya münasip amel etmek duasıyla.
Bu konuda halen bir şeyler yapmak isteyen, istişare arayışında olan birilerini görmek umut verici idi, Allah sayılarını artırsın amin.

Aynen kardeşim, "tastamam" doğru diyorsun )

Bu arada bu yazdıklarımız hakkında düşünürken aklıma hangi kavram geldi bak: Empati... Bir insanın kendisi bir olayı yaşamadığı halde, yaşamış gibi düşünerek "o kişinin yerinde ben olsaydım ne yapardım, ne hissederdim?" diye bir anlama çabası... Yani: Tecrübe etmediği halde "zihnen" tecrübe etme çabası... Olaya böyle bakınca, ister kendisi bizzat tecrübe etsin, ister empati yoluyla "mış" gibi davranarak zihnen tecrübe etsin: esasen herkes sadece tecrübe ile öğreniyor. Bu da kelimelere farklı açıdan bakınca ortaya çıkan bir durum )

Senin dediğin, ifade etmeye çalıştığın şey tam olarak doğru bu arada. Ben sadece empati ile tecrübe arasındaki bağ dikkatimi çekince ek bilgi olarak paylaşmak istedim )

Duan için de amin diyorum bu arada, aynı duygular içindeyim ben de.
 
Üst Ana Sayfa Alt