Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Islami Hareket Tekniğinden Bir Tablo

Muwahhide Tevhid Çevrimdışı

Muwahhide Tevhid

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Varsayalım ki, savaş komutanları, her savaştan önce düşmanlarını kuşatmaya almak amacıyla savaş nizamı ve planlama yapmak üzere, askeri güçlerini toplamış olsunlar. Bu durum karşısında, ilk etapta islami hareket öncüleri, davetçilere ecel çemberinin yalancı ve geçici dünyevi zevk ve sefasını, kuşatmanın planını, hatırlatmalıdırlar..

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, günün birinde Medine'deyken ashabına somut bir plan çizmiştir. Sahabeler de bundan etkilenerek gereğince kendilerine yön verdiklerinden, peyderpey fetihler nasip olmuştur..

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, Abdullah bin Mes'ud radiyallahu anh'ın sahabeler arasında bulunduğu bir günde çizmiş olduğu tabloda, insanoğlunun ölüm ve emellerini tasvir eder. Abdullah bin Mes'ud radıyallahu anh bu olayı şöyle rivayet eder:

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, kare şeklinde bir çerçeve çizdi. Onun ortasından dışına doğru uzanan bir çizgi çekti. Daha sonra kare içinde kalan çizginin her iki yanında ufak tefek çizgiler çizdi ve dedi ki: "Karenin içindeki çizgi, insanı sembolize eder. Kare ise onu kuşatan ecelini gösterir. Karenin dışındaki çizgi emellerini, ortadaki çizginin etrafındaki ufak çizgiler ise hayatında karşılaşacağı nahoş olayları göstermektedir. Ecel kişiyi kuşatmış, oysa emeli uzaktır. Nahoş olayların çokluğu arasında biri onu bulamazsa, diğeri mutlaka bulacaktır. Şayet hiçbiri onu bulamayacak olursa, ecel ile burun burunadır. Emeller ise namütenahidir (sonsuzdur)." (Sahihi Buhari 111/8)

Mübarek eliyle çizmiş olduğu çizgilerin simgelediği gerçeklerin bir araya gelmesiyle teknik, şifreli ve fedakarlık örneği telkin eden geometrik bir tablo ortaya çıkmakta ve bize şu öğütleri vermektedir:

İnsanın ne kadar güçsüz bir yaratık olduğunu, etrafında ısrarlı bir şekilde dolaşan salgın hastalıklar, kanser, yanma, boğulma, kayıp, düşme, yüksek yerden uçuruma yuvarlanma, trafik kazaları veya herhangi bir şeyle çarpışma, zehirli bir hayvan ısırması veya bir yemekle zehirlenme, öldürücü bir sancıya yakalanma gibi felaketlerin insanoğlunu her an pusuya düşürebilmesinden anlayabilmekteyiz..

Bunların hepsinden kurtardığını farzedelim. Peki, yaşlılık, tansiyon yükselmesi, kan şekeri artması gibi, insanoğluna haddini bildiren hastalıklara ne demeli? Sonuçta nefsini arttırıp da yaşantısını bir nebze sürdürebilirse, bir müddet sonra ölüm hadisesi onu kıskıvrak yakalamayacak mı?

"De ki ya Muhammed, kaçındığınız ölüm er geç sizi bulacaktır." (Cuma/8)

Ölüm sebepleri çok, ölüm ise birdir. Kurtuluş umarak arayan bir kimseyi, eceli çepeçevre sarıp kurtuluş yollarını tıkamıştır..

Emelin çekici yönü bir parıltı ile parıldayıp geliştikçe, sahibinin gözünde mal, mülk, sevimli çoluk-çocuk, güzel kokulu çiçekler, görkemli köşkler, yüksek mevkiler, yaldızlı diplomalar canlanır. Ve onu büyüleyip dururlar. Bunun sonucunda dünyanın büyüleyici manzarası, davasının gereklerini yerine getirmeyi unutturur. Esas gayesinden uzaklaşarak, kutsal toprakların yahudinin zulmü altında inim inim inlediğini görmez olur..

Şam topraklarında ölen çocukların, tecavüze uğrayan kadınların, Somali'deki islam davetçilerinin yakılan vücutlarından tüten yanık kokusunu alamaz.Adını belki daha duymadığımız ülkelerde, şehirlerde yapılan zulümleri göremez olur. Yani islam aleminin karşılaştığı sıkıntı, işkence ve zulümlerden habersiz olur..

Ancak basiretini çalıştırarak gerçeği görmek niyetiyle çevresine bir bakınırsa, ışık saçan emel çizgisinin, eceli simsiyah bir daireyle kuşattığını görecektir ki, takva sahibi kişilerin dışında kalanların ışıklarını boğmakta ve katmerli bir zulmetin fırtınasını terketmektedir..

Emel güzel bir bekleyiştir, fakat sonu yıkımdır. Serinletici bir gölgeyi andırır, ama çabucak süzülür, büzülür ve kaybolur..

Bütün bunların ötesinde, nefislere yüklenmiş ve yola koyulmaya hazır yükler vardır. Kişi emanet aldığı şeyi yerine iade etmek zorundadır. Bunun akabinde yaşlanmak için insanoğlunun yüzünü bekleyen mezar toprağı vardır. Gelecek olanın akıbeti geçmiş olana katılmaktır. Çünkü halef, selefin izindedir. Kala kala, ortalıkta yalan bir arzu ve emel, yazılmış ve kesinlik kazanmış bir ecel kalır..

( Biraz uzun oldu, hakkınızı helal edin vesselâm.. )
 
Üst Ana Sayfa Alt