Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü İmamın Tesbihattan Önce Geriye Dönüş Şekli ve Hükmü Nasıldır?

Mercan Çevrimdışı

Mercan

Eski nick : Salih Kul
İslam-TR Üyesi
Selamun aleykum
Cemaatle kilinan vakit namazlarindan sonra imamin ayaga kalkip geriye donerek cemaatin sagina donuk oturmasinin hukmu nedir?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullah ;

İmamın namazın farzından sonra cemaate dönerek oturması sunnettir.

Semura (r.anh)’den yapılan rivayette, demiştir ki:
"Peygamber (a.s.) Efendimiz bir namaz kıldığı (kıldırdığı) zaman dönüp yüzüyle bize yönelirdi."
(Sahîh-i Buhari; Ahmed: 2/284, 285)

Ebu Cuhayfe (r.anh)’den yapılan rivayette, demiştir ki:

"Rasûlullah (a.s.) Efendimiz gün ortasında Betha'ya doğru çıktı, abdest aldıktan sonra öğle namazını iki, ikindi namazını da iki rekât olarak kıldı ki o esnada önünde kısa bir harbe bulunuyordu, o harbenin ön kısmından da kadın geçiyordu.. (Namazı muteâkib) oradaki insanlar kalkıb Rasûlullah'ın (a.s.) ellerini tutarak yüzlerine sürdüler."
Râvi devamla diyor ki: "Ben de Peygamber (a.s.)’ın elinden tuttum ve yüzümün üstüne koydum da onu kardan daha soğuk, misk kokusundan daha güzel ve hoş buldum."

(Buharî, salât: 17, libas: 3; Muslum, salât: 250; Ahmed: 4/307, 308, 309)


Kabisa b. Hilb'den o da babasından rivayet etmiştir. Babası şöyle haber vermiştir:

"Rasûlullah (a.s.) Efendimiz bize imam olurdu da (namazı kıldırınca) hem sağına, hem soluna ayrılırdı."
Yani bazan sağına, bazan da soluna ayrılırdı.
(Buhari, ezan: 159; Nesâi, sehv: 100; İbn Mâce, ikamet: 33; Ahmed: 1/384, 408, 429, 459, 464, 2/178, 206-5/226)

Hadislerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır:
1- Namazı kılıb selâm verdikten sonra, Allahumme Ente's-Selamu Ve Minke's-Selâmu Tebârakte Ya Ze'l-Celâl'î Ve'l-İkrâm diyecek kadar oturmak sünnettir.

2- Namazdan sonra AllahummeEnte's-Selâm...... söylemek de sünnettir.
3- İmam namaz kıldırdıktan sonra, farzı muteâkib sünnet yoksa, yüzünü cemaate döndürmesi sünnettir.
4- İmam namazı kıldırdıktan sonra sağ tarafına doğru dönüp yüzünü cemaate çevirmesi sünnettir.
5- Farz namazı kılan kimse, mescide geldiğinde imamın cemaate aynı namazı kıldırdığını görürse, onun da imama uyması sünnettir. Çünkü aynı namazı ikinci defa kılması onun için nafile sayılır.
6- İlim ve irfan sahibi sâlih kişilerin elini tutup yüze sürmek mustehabdır.
7- Açık yerde namaz kılarken secde mahalline mızrak ve benzeri bir sutre dikmek sünnettir.
8- Kadınların sutrenin önünden geçmesinde bir sakınca yoktur.
9- İmam namaz kıldırdıktan sonra bulunduğu yerden biraz kayıp veya sağından veya solundan dönüp yüzünü cemaate çevirmesi sünnettir.


Hadîslerin ışığında mezheb imamlarının görüş, tesbit, istidlal ve ihticacları:

a) Hanefilere göre:

İmam farzdan sonra sünnet namazı olmayan sabah ve ikindi namazlarından birini kıldırdığı zaman isterse kalkıp ayrılır, isterse yerinde oturup duâ ile meşgul olur. Ancak kıbleye yönelik bir halde oturması mekruhtur. Bunun bid'a olduğunu söyleyenler de olmuştur. (Bedayi'u's- Sanayi' Fi Tertibi'ş-Şerayi’: 1/159'dan özetlenerek)

Hanefî'ler bu meselede 1052 nolu Aişe (r.anha) hadîsiyle istidlal etmişlerdir.
İmam selâm verdikten sonra az durup arkasında namaz kılan yoksa yüzünü cemaate çevirir. Böyle yapması mustehabdır. Arkasında namaz kılan varsa, yüzünü ona çevirmesi mekruhtur.


İmamın yerinden az ayrılıp sağından veya solunda dönerek yüzünü cemaate çevirmesi müstehabdır. Bu hususta imam muhayyerdir, yani istediği veya uygun gördüğü tarafından dönüb yüzünü cemaate çevirir.

İbn Ömer (r.anhuma), "İmamın farz namazı kıldırdıktan sonra hiç yerinden inhiraf etmeyib aynı yerde nafile veya sünnet namaz kılması mekruhtur" demiştir. (Bedayi'u's- Sanayi' Fi Tertibi'ş-Şerayi’: 1/160)

Yine Hanefi'lere göre, açık havada namaz kılan kimseye, bir parmak kalınlığında ve bir zira' (yaklaşık 60-70 cm.) boyunda bir sutreyi secde yerinin önüne dikmesi mustehabdır. Nitekim Rasûlullah (a.s.) Efendimiz, şehir dışına çıkınca beraberinde kısa bir mızrak taşırdı ki onu namaz kılarken secde yerinin önüne dikerdi.

Dikilen sutrenin önünden geçmekte bir beis yoktur. (Bedayi'u's- Sanayi : 1/217)

Namaz kılanın önünden kadının, eşeğin ve köpeğin geçmesi namazı kesmeyi gerektirmez. İlim adamlarının çoğu bu görüştedir. Zahirilere göre, namazı kesmeyi gerektirir. Onlar bu meselede Ebû Zerr'in (r.anh) "Kadının, eşeğin ve köpeğin geçmesi namazı keser" mealindeki hadisle istidlal etmişlerdir.
Hanefiler ise, Ebu Cuhayfe hadîsiyle istidlal etmişlerdir. Ayrıca Ebu Said el-Hudrî'nin (r.anh) rivayet ettiği, "
Hiçbir şeyin geçmesi namazı kesmez" mealindeki hadîsi dayanak seçmişlerdir.
Nitekim Aişe (r.anha) Urve'ye Irak ehlinin bu mesele hakkında ne dediklerini sormuş, onların, kadın, eşek ve köpeğin geçmesiyle namaz kesilir, dediklerini öğrenince üzülmüş ve şöyle demiştir:

"Ne kötüdür Irak, nifak, şikak ehli ki, biz kadınları o iki hayvanla bir tutuyorlar! Oysa Rasûlullah (a.s.) Efendimiz geceleyin benim hücremde kalkıb namaz kılardı, ben de onun ön kısmında cenaze gibi uyur halde bulunurdum.." (Bedayi'u's- Sanayi : 1/241'den özetlenerek)

b) Şâfiilere göre:

Namaz kıldırdıktan sonra sağa veya sola inhiraf etmek sünnettir. Onlar bu meselede Ebu Hurayra'nin (r.anh), "Peygamber (a.s.) Efendimiz namazı kılıb bitirince sağına veya soluna inhiraf eder, (yerinden az ayrılıp sağından veya solundan dönerek yüzünü cemaate çevirirdi)." mealindeki hadîsiyle istidlal etmişlerdir. (İmam Şafii, el-Umm: 1/127)

Nitekim İmam Şafiî bu konuda, şöyle demiştir:

"İster imam olsun, ister yalnız başına namaz kılan veya cemaatle bulunan kimse olsun, namazı kılıp kalkınca, arzu ettiği şekilde sağdan veya soldan dönüp yüzünü sağa, sola veya arkasındakilere çevirebilir, isterse ayrılıp gidebilir. Ama ben, imamın sağa doğru teveccuh etmesinin mustehab olduğunu söylüyorum. (İmam Şafii, el-Umm: 1/128)

Yine Şâfiîlere göre:
Açık yerde namaz kılınırken sutre kullanmanın dört mertebesi vardır; birinci mertebe mevcut iken diğerlerine gidilmez:
Birinci mertebe, sabit olan temiz eşyadır, duvar, sütun ve benzeri şeyler bu cümledendir. İkinci mertebe, dikilen değnek ve benzeri şeylerdir. Üçüncü mertebe, üzerinde namaz kılmak içine edindiği seccade, aba ve benzeri şeylerdir. Tabii o seccadenin cami mefruşatından olmaması şarttır. Aksi halde sutre için yeterli sayılmaz. Dördüncü mertebe, yere uzunlamasına veya enine çekilen hattır. Uzunlamasına çekilmesi evlâdır.


Birinci ve ikinci mertebedeki sutrenin yüksekliğinin bir zira'ın üçte ikisi kadar veya daha fazla olması şarttır. Aynı zamanda o sutreyle namaz kılan kimse arasında üç zira'dan fazla bir mesafenin bulunmaması da şarttır. Üçüncü ve dördüncü mertebedeki sutrenin kıble cihetine doğru, en az bir zira'ın üçte ikisi kadar veya daha fazla uzun olması şarttır ve ayak parmaklarından itibaren kıble cihetine doğru çekilen hattın üç zira'dan daha uzak bir mesafede olmaması gerekir. (Kitabu'l-Fıkhı Alâ'l-Mezahibi'l-Arbaa: 1/270)

c) Hanbelilere göre:

Cemaat erkek ve kadınlardan oluşuyorsa, o takdirde gerek imam, gerekse erkek cemaatı kadınların kalkıp dışarı çıkmalarına imkân vermek için bulundukları yerde biraz oturmaları mustehabdır, yani namaz kılıb selâm verdikten sonra hemen kalkmayıb kadınların kalkıp çıkmasını beklerler. Nitekim Ummu Seleme (r.anha) diyor ki:
"
Rasûlullah (a.s.) Efendimiz zamanında, namaz kılınınca kadınlar oturmayıp hemen kalkarlardı."

Cemaat arasında kadın yoksa, namazı bitirince fazla oturmak mustehab değildir. Hanbeliler bu meselede 1052 nolu Aişe hadisiyle istidlal etmişlerdir. O halde imam veya munferid selâm verdikten sonra Allahumme Ente's-Selâm Ve Minke's-Selâm, Tebârakte Ya Ze'l-Celâli Ve'l-Îkram der veya bunu söyleyecek kadar bekler de öylece yerinden kalkar.

Farzdan sonra sünnet namaz yoksa, kıbleye yönelik oturmak mekruhtur. Sağa veya sola dönülerek az bir inhiraf yapılır. Nitekim Rasûlullah (a.s.) Efendimiz öyle yapmıştır. (El-Muğni, 1/560, 561'den özetlenerek)

Hanbeliler bu meselede 1057 nolu İbn Mes'ud (r.anh) hadîsiyle istidlal etmişlerdir.

İmam Ahmed b. Hanbel de şöyle demiştir:
"İmam farz namazı kıldığı yerde sünnet ve nafile namaz kılmaz. Nitekim Ali b. Ebî Tâlib (r.anh) de öyle demiştir.
Ancak imamın arkasında namaz kılanların aynı yerde sünnet ve nafile kılmalarında bir sakınca yoktur. Nitekim İbn Ömer (r.anhuma) de öyle yapmıştır. İshak da aynı görüştedir."


Ahmed b. Hanbel bu meselede, Muğire b. Şu'be'nin (r.anh) rivayet ettiği şu hadîsle istidlal etmiştir:
"
İmam, insanlara namaz kıldırdığı yerde, sünnet ve nafile namaz kılmasın!"

(el-Muğnî, 1/562; Buharî, ezan: 157)

d) Mâlikîlere göre:

Sahnun'un İbn Vehb'den onun da Said b. Ebi Eyyûb'dan, onun da Zehre b. Muabbid'den yaptığı rivayete göre, İbn Museyyeb namazın sonunda hem sağına, hem soluna selâm verir, sonra da imamın selâmına karşılık verirdi. İmam Mâlik de bu rivayeti benimsemiştir. Sonra da İbn Vehb Yunus b. Yezid'den rivayetle Ebu Zennad'ın, Hârice b. Zeyd b. Sâbit'in, imamların selâm verdikten sonra oturmalarını kınadığını haber vermiş ve şöyle demiştir:
"İmamlar selâm verdikleri zaman artık yerlerinden ayrılırlar."
İbn Vehb diyor ki:
"Bana ulaşan bilgiye göre, İbn Şihab selâm verdikten sonra bulunduğu yerden ayrılmanın sünnet olduğunu söylemiştir."
Yine İbn Vehb diyor ki:
"İbn Mes'ûd (r.anh) selâmdan sonra oturmaktansa, iyice ısıtılmış taş üzerinde oturmak hayırlıdır, demiştir."


Yine aynı zat diyor ki:

"Bize kadar gelen haberden, Ebû Bekir Sıddık’ın (r.anh) selâm verdikten sonra sanki kızgın taş üzerinde duruyormuş gibi bir hali olurdu, vakit kaybetmeden yerinden kalkıb ayrılırdı. Ömer (r.anh) ise, selâmdan sonra bulunduğu yerde oturmak bid'attır, demiştir." (el-Mudevvenetu'l-Kubra: 1/144)

Diğer rivayetler yorumlar ve tahliller:

1052 nolu Aişe (r.anha) hadîsi sahih kabul edilmiştir. Mâlikiler bu hadîsle de istidlal ederek, selâmdan sonra oturmanın mekruh olduğunu belirtmişlerdir. Bu hadîsi kuvvetlendirir manada Abdurrazzak'ın Enes (r.anh)’den yaptığı şu rivayeti de dikkatten uzak tutmamak gerekir:

"Rasûlullah (a.s.) Efendimizin arkasında namaz kıldım. Selâm verdiği saatte (anda) kalkardı. Sonra Ebu Bekir Sıddîk'ın (r.anh) arkasında namaz kıldım, o da selâm verince hemen yerinden kalkar, sanki kızgın bir taş üzerinde duruyormuş gibi davranırdı." (Neylu'l-evtar: 2/347)

Bunu kuvvetlendiren bir diğer rivayette şudur:
"
Rasûlullah (a.s.) Efendimiz selâm verdikten sonra az bir süre oturub kadınların ayrılmalarını bekler ve öylece kalkardı."
Bu da selâm verdikten sonra vakit kaybetmeden bulunduğu yerden kalkmak asıldır ve meşru'dur.


1053 nolu Semura (r.anh) hadisini Buhari salât bahsinde kısa, cenâiz bahsinde uzun olarak rivayet etmiştir. Sahih hadîslerden biri sayılan bu rivayet de namazdan sonra imamın yüzünü cemaate döndürmesinin meşruiyetine delâlet etmektedir. Aynı zamanda buna devam edildiği de anlaşılıyor. Çünkü (kâne) fiiliyle anlatılmıştır, bu fiil muvazebet (devamlılık) ifade eder. Ancak İmam Nevevi bu fiilin geçmişle ilgili bir kip olduğunu devam ve tekrarı gerektirmediğini söylemiştir.

Birincilerin görüş ve tesbiti daha uygun kabul edilmiştir. Çünkü Rasûlullah'ın (a.s.) farzdan sonra sünnet olmayan namazlarda ekseri böyle yaptığı bilinmektedir.

1054 nolu Berâ' (r.anh) hadîsi ise, Rasûlullah (a.s.) Efendimiz'in selâm verdikten sonra sağına meyledib o cihette bulunanlara yüzünü çevirdiğine delâlet etmektedir.
O halde bu iki hadîsin arasını te'lif ve cem'etmek gerekir:
Rasûlullah (a.s.) Efendimizin bazan yüzünü iyice cemaate döndürdüğü, bazan da sadece sağ tarafındaki cemaate çevirdiği olmuştur. Her ikisi de meşru'dur. Aynı zamanda Berâ' (r.anh)'ın rivayeti, Semura (r.anh) rivayetini tefsir ettiğini de söyleyebiliriz, "
Peygamber (a.s.) namazı kılınca yüzünü bize çevirirdi" sözünden, biz sağında bulunan cemaate çevirirdi, manası çıkabilir.

1055 nolu Yezîd b. Esved hadisini Ebu Dâvud, Nesâî ve Tirmizî tahrîc etmişlerdir. Ayrıca Tirmizî bu hadîsin hasen ve sahîh olduğunu kaydetmiştir. Ancak Tirmizi'nin rivayetinde hadis şu lâfızla başlamıştır:
"
Peygamber (a.s.) Efendimizin haccında ben de hazır bulundum ve Onunla birlikte Mescid-i Hayf'de sabah namazını kıldım. Namazını bitirince yerinden ayrıldı..."

Hadîsin isnadında Câbir b. Yezid b. Esved hakkında farklı tesbitler ortaya çıkmışsa da Nesâî onun sika (güvenilir) olduğunu söylemiştir.

1056 nolu Ebu Cuhayfe (r.anh) hadîsini Buharî hem kısa, hem de uzun şekliyle rivayet etmiştir. Hadîs, kadınların namaz kılan erkeğin önünden geçtiği takdirde onun namazını kesmiyeceğine delâlet etmektedir.
Diğer 1057 ve 1058 nolu hadisler de, imamın selâm verdikten sonra sağ veya sol tarafına dönmesinin veya tam dönüş yapıp yüzünü olduğu gibi cemaate çevirmesinin meşru olduğuna delâlet etmektedir.


Çıkarılan Hükümler

1- İmamın selâm verdikten sonra kıbleye muteveccih bir şekilde oturması mekruhtur. Bu, İmam Ebû Hanîfe'ye göredir.
2- İmam Namazı kıldırdıktan sonra, farzı muteâkib sünnet namaz yoksa, yüzünü cemaate çevirir, bu mustehabdır.
3- İmam Selâm verdikten sonra arkasında henüz namaz kılan varsa, dönüb yüzünü ona çevirmesi mekruhtur.
4- İmamın farz namazı kıldırdıktan sonra sünnet namaz yoksa, sağına veya soluna dönüb o cihetteki cemaate yönelmesi mustehabdır.
5- Açık yerde namaz kılan kimsenin secde edeceği yerin az önüne bir parmak kalınlığında bir cisim dikmesi mustehabdır.
6- Namaz kılan kimsenin önünden kadın, köpek ve eşek geçecek olursa, namazı kesmeyi gerektirmez. Bu da Hanefilere göredir.
7- İmamın namazı kıldırdıktan sonra sağına veya soluna doğru kayması sünnettir. İmam Şafiî namazı kılıb bitiren kimse, sağına, soluna kaymak veya ayrılıp gitmekte serbesttir, demiştir.
8- Açık yerde namaz kılan kimse, önüne dikecek bir sutre bulamadığı takdirde, yere bir çizgi çekilmesi sünnettir. Bu, Şâfiî'lere göredir.

9- Cemaat arasında kadın da bulunuyorsa, o takdirde gerek imamın selâm verdikten sonra, gerekse cemaatin, kadınların kalkıb çıkmalarına imkân vermek için bulundukları yerde az bir süre oturmaları mustehabdır. Bu, Hanbelilere göredir.
 
Üst Ana Sayfa Alt