Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Hilafet Karşıtı Söylemlerin Tutarsızlığı'

E Çevrimdışı

ebu ûmeyr

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Türkiyeli selefi tevhid davetçilerinden Murat Gezenler, Şeyh Ebubekir el Bağdadi'nin yaptığı hilafet ilanına karşı ortaya çıkan söylemlere "Hilafet karşıtı söylemlerin tutarsızlığı" yazısıyla cevap verdi.

İşte o yazı:

İçinde bulunduğumuz şu mübarek günlerde dünya Müslümanlarını İslam Hilafeti ile nimetlendiren Allah’a hamd olsun. Salât ve selam Allah’ın ahkâmını yeryüzüne hakim kılma mücadelesi veren Taifetu-l Mansura’ya “Onları yalnız bırakanlar veya kendilerine muhalefet edenler onlara zarar veremeyecek” müjdesini veren Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in, O’nun ehli beytinin, ashabının ve kıyamet gününe kadar en güzel şekilde O’na ittiba edenlerin üzerine olsun.

Hiç şüphesiz ki Hakk’ın en belirgin özelliği kendi içerisinde tutarlı olmasıdır. Buna karşılık batılın en belirgin özelliği ise kendi bünyesinde tutarsızlık göstermesidir. Zira insanı tutarlılığa sevk eden Hakk’a tabi olması iken tutarsızlığa sevk eden ise batıla, hataya meyletmesidir. O halde bir düşünce sisteminin doğru ya da yanlış olduğunu anlayabilmenin en kestirme yolu onun kendi içinde tutarlılığı ya da tutarsızlığıdır. Nitekim Allah (Subhanehu ve Teâla) gerek Mekke’de gerekse de Medine’de İslam karşıtı söylemlerin batıllığına, bünyelerindeki tutarsızlığı delil olarak getirmiştir. Bunun en güzel örneği İbrahim (aleyhisselam)’ın davetinde görülür. İbrahim (aleyhisselam) daveti boyunca bir çok yerde şirk dininin ne denli batıl olduğuna, onun tutarsızlığını delil olarak getirmiştir. Örneğin Nemrud’un uluhiyet iddiasını “O halde güneşi batıdan getir” delili ile iptal etmiştir. Zira uluhiyet iddiası güneşe ve aya hakim olmayı gerekli kılar. Güneşi batıdan getirebilecek bir güce sahip olmayanın uluhiyet iddiası tutarsızlıktır. Bir başka yerde ise müşriklerin putlarını kırdıktan sonra “Bunu ilahlarımıza sen mi yaptın” sorusuna karşılık “Belki büyükleri yapmıştır. Eğer konuşabiliyorsa ona sorun” şeklinde cevap vermiş, kavminin içinde bulundukları tutarsızlığa dikkat çekmiştir. Madem ki ilah olarak bu büyük puta ibadet ediliyor o halde o bunu yapabilir. Şayet o put, diğerlerini kırmaya dahi güç yetiremiyorsa o halde kendisine ibadet edilmesi batıldır.

Bu kısa girizgâhtan sonra elinizdeki bu yazı öncelikle “İslam Devleti’ni” savunma amacı ile kaleme alınmamıştır. Aynı şekilde Suriye topraklarında mücadele eden herhangi bir grubu eleştirme adına da kaleme alınmamıştır. Buna karşılık bu kısa makalemizde özellikle Türkiye’de İslam Devleti’ne amansız bir düşmanlık sergileyen kesimlerin tutarsızlıklarını ortaya koymaya çalışacağız. Böylece İbrahim (aleyhisselam)’ın kavmi gibi bir anlık dahi olsa kendi vicdanlarına dönmelerini ve “Gerçekten sizler zalimlersiniz” (21 Enbiya/64) demelerini umut ediyoruz.

1- “Bu Bizim Projemiz Değildir” Söylemi

İslam Devleti ve Hilafet ilanından hemen sonra, küresel cihad savunucuları katında muteber olan bazı hoca efendilerin gösterdiği bir tutarsızlıktır bu. Tutarsızlıktır zira bu hoca efendiler T.C’nin İslam dışı, Kur’an dışı onlarca eylemine karşı bir kere dahi olsa “Bu biz Müslümanların projesi değildir” diyememişlerdir. Kısa bir süre önce Türkiye’de yeni anayasa çalışmaları yapılırken “Bu çalışmalar Müslümanların projesi değildir” diyemeyen hoca efendiler İslam Devleti’nin hilafet ilanı karşısında “Bu bizim projemiz değildir” diyerek büyük bir tutarsızlık örneği göstermişlerdir. Kendilerine demokratik sistemin gölgesinde askerlik yapmanın hükmünü sorduğumuz zaman sesi kısılan, telefonlarımızın bataryalarını çıkarttıran, bütün bunlara rağmen sesini yükselterek “Bu askerlik bizim askerliğimiz değildir” diyemeyen hoca efendiler sosyal medyada en yüksek sesleri ile “Bu bizim projemiz değildir” diye bağırmışlardır. “Ebu Bekir el-Bağdadi’nin sesini duyarsam ya da yüzünü görürsem ona bey’at edeceğim” diyen bir din alimi Halifetul Mü’min’in Musul’daki Cuma hutbesinden sonra birden bire 360 derece çark ederek ve “10 soruma cevap verirse kendine bey’at edeceğim” diyerek tam bir yüzsüzlük örneği sergilemiştir.

Türkçe bir deyimle özleştiği üzere imam-cemaat arasında oldukça sıkı bir ilişki vardır. Toplumun önündeki (gayri) akil hoca efendilerin böyle tutarsız çıkışları avam arasında etkisini oldukça çarpıcı bir şekilde göstermiştir. Özellikle sosyal medya aracılığı ile İslam Devleti’ne saldıran yaşı oldukça küçük buna karşılık dilleri boylarından kat be kat büyük çocuklar tutarsızlıkta büyüklerini fersah fersah geçmişlerdir. İşte onlardan bazıları…

2- “Bu Devleti Ümmetin Alimleri Onaylamadı” İddiası

Günaydın gençler günaydın… Siz uykunuzdan çok geç uyandınız. Zira ümmetin alimleri onaylamadı dediğiniz devlet bugün değil bundan tam 7 yıl önce 19 Nisan 2007 yılında “Irak İslam Devleti” adıyla kuruldu. O halde 7 yıldır bu devlete ses çıkarmayan sizler şimdi ne diye çığırtkanlık yapıyorsunuz? Ya da sizin hüccet kabul ettiğiniz alimlere şu soruyu sormanız lazım:

“Neden 7 yıl önce onayladığınız devleti şimdi onaylamıyorsunuz.”

Evet… 7 yıl önce ümmet içinden hiç kimse İslam Devleti’nin varlığına ve kuruluşuna ses çıkarmamıştı. Hatta Eymen Zevahiri (Allah onu ve bizleri hakka isabet ettirsin) “Ebu Ömer el-Bağdadi tüm Müslümanların ve tüm mücahidlerin emiridir” diyerek İslam Devleti'nin varlığını kabul etmişti. Şeyh Ebu Muhammed www.tawhed.ws isimli sitesinde İslam Devleti’nin kuruluş bildirgesini büyük bir müjde ile duyurmuştu.

Evet… 2007 yılından beri İslam Devleti’nin varlığına ses çıkarmayanlar bugün birden bire “Böyle İslam Devleti kurulamaz” demeye başladılar. İşin aslı bu söylem ya ahmakça bir cehaletten ya da haince bir münafıklıktan kaynaklanmaktadır.

Yine bu iddiaları karşısında kendilerine şunu da sormak lazım: “Taliban Hükümeti’ni kurulduğu yıllarda kaç kişi onaylamıştı acaba?”

3- “Ebu Bekir el-Bağdadi İmamet İçin Gerekli Şartları Taşımıyor” Söylemi

Emin olun sahih hilafetin şartlarını say deseniz ardı ardına 3 şart sayamazlar. İmamet ve Hilafete dair 3 kitap ismi söyle deseniz yüzünüze öylece bakarlar. Ama bunların tutarsızlığı bir başka noktadadır. Kendileri devamlı asıl halifenin Molla Ömer olduğunu, ondan sonra hilafet iddia edenin hadis gereği boynunun vurulması gerektiğini, şehid Usame bin Ladin’in (Allah şehadetini kabul etsin), Eymen Zevahiri’nin Molla Ömer’e bey’atli olduğunu söylerler. Beyler…. İcma ile sabittir ki halife Kureyş’tendir. Molla Ömer’e bey’atin sıhhatini sorgulamak bugüne kadar aklınıza gelmezken şimdi birden bire Ebu Bekir el-Bağdadi’ye yapılan bey’atlerin sıhhatini sorguluyorsunuz? Ne iş…

İşin en komik tarafı ise ikinci halifenin öldürülmesi gerektiğini bildiren hadisi dillerinden düşürmeyenler, “Halife Kureyş’tendir” hadisine karşı kör ve sağır kesilmişlerdir.

4- “İslam Devleti Cihad Eden Mücahidlere Karşı Savaşıyor” Söylemi

İslam Devleti düşmanlarının en ciddi tutarsızlıklarından bir tanesi de İslam Devleti’nin cihad eden mücahidlere karşı savaş açtığı şeklinde somutlaşmaktadır. Ancak bu çevreler Taliban’ın bizzat Rusya’ya karşı savaşan ve Rus rejimini yerle bir eden guruplarla yaptığı savaşa hiç değinmezler. Kendilerine sormak lazım “Acaba Taliban hükümeti Afganistan’da kontrolü nasıl ele geçirdi” diye… Neden Usame bin Ladin, Eymen Zevahiri ve daha bir çok cihad lideri Afganistan’a Rus savaşından sonra girerek Rusya’yı hezimete uğratan guruplarla savaşmış bir hükümete yani Taliban Hükümeti'ne tabi oldular? O gün Taliban Hükümeti’nin “Biz Müslümanız” diyen guruplarla savaşı hak idiyse, bugün İslam Devleti’nin savaşı neden batıl? Hele bir cevap verin de duyalım….

5- “İslam Devleti Dış Güçlerin Güdümündedir” Söylemi

Bu söylem İslam Devleti düşmanlarının ne denli hayasız olduklarının, Allah’tan ne derece korktuklarının en güzel göstergesidir. Onlar bu söylemleri ile hayvanlardan daha aşağı bir mertebeye düşmüşlerdir. Yine onların bu söylemi kendi içerisinde birden çok tutarsızlık göstermektedir. Şöyle ki;

Bu çevreler tağutları ve onun dostlarını tekfir eden Müslümanlara “Harici” derler. Ancak kendileri İslam Devleti’ne apaçık bir küfür ve nifak nispet etmekten utanmazlar.

İşin en tutarsız noktası ise dün aynı iddialar asli kafirler ve küresel tağutların yandaşları tarafından el-Kaide’ye karşı yöneltiliyor, bu çevreler ise el-Kaide’ye karşı yöneltilen bu suçlamaları cansiperane bir şekilde bertaraf etmeye çalışıyorlardı. Ancak işin üzücü tarafı, dün asli kafirler ve küresel tağutların yandaşları tarafından ortaya atılan iddiaların aynısını onlardan ders almışçasına bugün İslam Devleti düşmanları dillendirmektedir.

“Kalpleri birbirine benzedi.” (2 Bakara/118)

Dün küresel tağutların yandaşları “el-Kaide’nin arkasında kim var?” diye sorduğu zaman bu çevreler “Allah var” diyorlardı. Şimdi aynı çevreler bize utanmadan, haya etmeden “Devlet’in arkasında kim var” diyorlar.

Dün küresel tağutların yandaşları “el-Kaide neden İsrail’e bir tek kurşun sıkmadı” diye soruyordu. Bugün Devlet düşmanları “Devlet neden İsrail’le, Esad ile ya da şununla bununla savaşmıyor” diye soruyorlar.

Dün küresel tağutların yandaşları “11 Eylül olaylarını böylesi çapta bir örgüt tek başına yapamaz. Arkasında dış güçler var” diyorlardı. Bugün ise Devlet düşmanları “Böyle küçük bir cemaat bir gecede Musul’u alamaz. Arkasında başka güçler var” diyor.

Dün küresel tağutların yandaşları “ABD elindeki bu büyük teknolojiye rağmen nasıl Usame Bin Ladin’i bulamıyor” şeklinde soruyorlardı. Bugün İslam Devleti’nin düşmanları “Dünya devletleri neden IŞİD’in ilerleyişini durdurmuyorlar” diye soruyorlar.

Dün küresel tağutların yandaşları “Mücahid grupları Veziristan’da kümelenmiş iken ABD neden direkt Veziristan’ı vurup yerle bir etmiyor da dağları taşları bombalıyor” diyorlardı. Bugün İslam Devleti’nin düşmanları “Esed neden Rakka’yı vurmuyor” diyor. Bu arada Rakka vuruldu ve 30’un üzerinde sivil vatandaş hayatını kaybetti. Rakka Pazar yeri kan kırmızı rengine döndü. Acaba Rakka vurulduktan sonra İslam Devleti düşmanlarının yüzünde bir renk değişimi oldu mu? Hiç zannetmiyorum…

Dün küresel tağutların yandaşları “el-Kaide neden burnunun dibinde bulunan ISAF’a yönelik hiçbir hamle yapmıyor” diyorlardı. Bugün İslam Devleti’nin düşmanları “Devlet neden Rakka’da bulunan Esed’in üssüne saldırmıyor” diyorlar.

Bugün düne ne kadar benziyor değil mi? Ancak aktörler farklı. Dün ortaya şüphe tohumları saçanlar küresel cihadın ve Allah’ın dininin düşmanları olan yandaş tağutlardı. Bugün ise kendilerini Müslüman ve mücahid olarak isimlendirenler… İşin aslı her iki gurubun arasındaki farklılık sadece ismendir. Yoksa yerine getirmeye çalıştıkları misyon aynıdır.

6- “IŞİD Neden Terör Örgütü Listesine Alınmadı” Söylemi

Daha yakın bir zamana kadar bu söylemi ateist ulusalcı medya “Nusret Cephesi neden terör listesine alınmıyor” şeklinde dillendiriyordu. Çok kısa bir süre önce Nusra grubu terör örgütü listesine alındı. Hemen arkasından malum çevreler çığırtkanlık yapmaya başladılar. İyi ama birader T.C’nin bir yapıyı terör örgütü listesine almaması eksiklikse Nusra grubu 3 yıldır eksik cihad mı yapıyordu? Ya da 3 yıldır ateist ulusalcıların söylemi haklı bir söylem miydi? Tek satır da olsa bir cevap yazsanız diyorum…

7- Genel Tutarsızlıklara Dair Birkaç Söz

Burada fer’i olarak birkaç noktaya da değinmek isterim. İslam Devleti düşmanlarının akidevi olarak ortak özellikleri Allah’a apaçık bir şekilde şirk koşanları, cehalet ve te’vil sebebi ile özür sahibi görmeleridir. Yani bu çevrelere göre Allah’a büyük şirk koşan kimse cahil ise ya da bir tevili varsa mazeret ehlidir.

Ey aklı evveller! Gece gündüz tağutlara kulluk yapan bir topluma karşı bu kadar merhamet gösterirken İslam Devleti’ne karşı bu düşmanlığınızın sebebi nedir? Allah'a şirk koşan bile mazeretli iken İslam Devleti’nin hiç mi mazereti yok acaba? Yoksa siz Harici misiniz? Müslümanlara karşı şiddetli, müşriklere karşı şefkatli davranarak…

Bu çevrenin ilahiyatçı/yazar sıfatlı (gayri) akil bir hocaları İslam Devleti’ne karşı insansız hava araçları ile operasyon yapılmamasının manidar olduğunu söylüyor. Diğer bir ifadeyle İslam Devleti’ne karşı insansız hava araçları ile saldırı yapılmamasından dolayı imalı bir dokunuş yapmaya çalışıyor.

Bence sadece manidar olan bu değil… Paralel yapının gerçekleştirdiği son el-Kaide operasyonunda el-Kaide ile ne akide ne de menhec olarak hiçbir ilgisi olmayan, bir kere dahi Suriye’ye gitmemiş kişiler tutuklanırken özellikle Suriye’ye yönelik bütün faaliyetleri açık olan birilerinin direkt olarak serbest bırakılması ve hemen arkasından İslam Devleti düşmanı olması manidar değil mi?

Elbette ben bu son paragrafta ortaya konulduğu üzere böylesi bir şeytani düşünceye girecek değilim. Ancak şu bilinmelidir ki, kafirlerin olumlu ya da olumsuz fiillerini baz alarak Müslümanları töhmet altında bırakmak ancak şeytani dürtülerin esiri olan kimselerin amelidir.

Ve son olarak… Yukarıda mevzu bahis ettiğimiz çevre ile herhangi bir ilgileri olmayan ancak bununla beraber daha düne kadar İslam Devleti gölgesinde cihad ederken bugün yıllar öncesine ait bir mektuba istinaden İslam Devleti’nin akidesinin ve menhecinin malum olmadığını söylemek de burada zikredilmesi gereken bir tutarsızlık örneğidir.

Sonuç olarak; İslam Devleti düşmanlarının mücahidler hakkında getirdikleri her bir iddia dikkatli bir şekilde incelenirse onların iddialarının ne denli tutarsız ve zayıf olduğu görülecektir. İşin aslı onların getirdiği iddiaların her biri kendilerinden önce tağutların yandaşları tarafından getirilen iddialardır. Yukarıda da değindiğimiz gibi bugün İslam Devleti aleyhinde bu çevreler tarafından dile getirilen iddiaların aynısı son 12 yıldır küresel tağutların tetikçileri tarafından el-Kaide hakkında dile getiriliyordu. Ancak onlar ne kadar İslam Devleti'ne saldırırsa saldırsınlar, sonuç Allah’ın izni ile değişmeyecektir.

“Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler hoş görmese bile.” (61 Saff/8)

Kaynak: sehadet.info
 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Ben bu cahil halimle yazıda birsürü yanlış bakışı farkedebiliyorsam. NOKTA
 
hebbit kerrih Çevrimdışı

hebbit kerrih

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
murat gezenler şu an nerede? bilmediğimden soruyorum.
 
TekDinİslam Çevrimdışı

TekDinİslam

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
I Çevrimdışı

istizkar_42

Üye
İslam-TR Üyesi
"Ve son olarak… Yukarıda mevzu bahis ettiğimiz çevre ile herhangi bir ilgileri olmayan ancak bununla beraber daha düne kadar İslam Devleti gölgesinde cihad ederken bugün yıllar öncesine ait bir mektuba istinaden İslam Devleti’nin akidesinin ve menhecinin malum olmadığını söylemek de burada zikredilmesi gereken bir tutarsızlık örneğidir."

Hanzala'ya çakmış anlaşılan :)
 
Üst Ana Sayfa Alt