Kulandığın isim ehl-i sünnet ama hiç ismine layık biri olmadığın kullandığın terbiyesizce kelimelerden anlaşılıyor.. Kerameti ve Şefaati burda kimsenin inkar ettiği yok ama burdaki muvahhid kardeşlerim sizin anladığınız sapkın düşüncelerden beridir.. Ayrıca senelerce Abdulkadir Geylaniye Attığınız iftiralarda cabası Abulkadir Geylani sizi söyledikleriniz den beri dir Allah ona rahmet etsin.. Bir iki kelime öğrenmişsin devenin geviş getirmesi gibi sürekli aynı şeyleri tekrarlıyorsunuz buna da ilim diyorsunuz Allah'tan korkun..
Keramet: Bazan olağanüstü bir iş olabilir. Ancak kerametle birlikte ne meydan okumak ne de peygamberlik iddiası sözkonusudur. Yüce Allah şeriat ahkamına bağlı salih birtakım kulları vasıtasıyla Allah'tan onlara bir ikram olmak üzere bu hali gösterebilir. Kehf suresi ile başkalarında belirtildiği gibi geçmiş ümmetlerde de görülmüştür. Bu ümmetin başlangıç
neslinde ashab ve tabiîn döneminde de görülmüştür. Nitekim Ömer b. el-Hattab (r.a)'ın: "Ey Sariye dağa doğru yönel" diye seslenmesinde ve başka birçok olayda sorulduğu gibi.Sahih sünen kitabları ile rivayet yoluyla nakledilenlerde yüce Allah'ın kitabı ve peygamberinin sünneti ile amel eden salih kullarına, onları yüceltmek üzere vermiş olduğu pek çok kerametler nakledilmektedir. Binlerce ilim adamının, güvenilir kimselerin rivayet edip, tanık oldukları olaylar da bu türdendir. Bizim ümmetimizde bu kerametler arasında tevatür yoluyla nakledilenleri vardır ve bu kerametler görülmektedir. Yüce Allah'ın dilediği vakte kadar da görülmeye, devam edecektir. Gerçekte kerametlerin meydana gelmesi, peygamberlerin bir mucizesidir. Çünkü bir kimse ancak peygamberine tabi olmanın, onun getirdiği din ve şeriat üzere yaşamanın bereketi ile
keramet gösterebilir. Keramet aklen mümkün olan işlerdendir. Yüce Allah'ın mü'min kuluna vermiş olduğu, önünde ilim ufuklarını açması,
belki de işitegeldiğimiz ve okuduğumuz maddi bütün olağanüstü olaylardan daha değerli ve daha büyüktür. Geçmişlerimizin açıkça belirttikleri keramet türlerinden birisi de Allah'ın kitabı ve rasulünün sünneti üzere dosdoğru yürümek, bunlara itaat
etmek, hükümlerine razı olmak, ilim ve amelde tevfike mazhar olmaktır. Bazı müslümanların keramet göstermeyişleri onların imanlarının zayıf olduğuna delil olarak görülemez. Çünkü keramet birtakım sebebler dolayısıyla meydana gelir. Bazıları: 1- Kulun imanını pekiştirmek. Bundan dolayı birçok sahabe imanlarının kuvveti ve yakînlerinin mükemmelliği dolayısıyla herhangi bir keramet göstermemiştir. 2- Bir diğer sebeb düşmana karşı delil ortaya koymaktır. Çünkü keramet
akli bakımdan kayıt kabul etmez. Keramet şer'î birtakım ilkelerle kayıtlıdır. Keramet göstermenin de birtakım şartları vardır. Bazıları şunlardır: Şer'î bir
hükmü, dini bir kaideyi haram kılmamalıdır. Yaşayan birisi tarafından gösterilmelidir ve bir ihtiyaç dolayısıyla olmalıdır. Bu şartları taşımayacak olursa, o da keramet olmaz. Ya bir hayaldir, ya bir vehimdir yahut şeytanın telkinlerindendir.
Kerametin sebebi itaattir ve istikamet ehli olan kimselere mahsustur. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Hem onlar onun velisi kimseler de değildirler. Onun velileri ancak
takvâ sahibleridir. " (el-Enfal, 8/34)
Göz bağcılığın sebebi ise küfür olan işleri ve masiyetleri işlemektir. Yüce Allah şöyle
buyurmaktadır: "Gerçekten şeytanlar sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına telkinde
bulunurlar. Eğer onlara itaat ederseniz, elbette siz de müşrikler olursunuz." (el-En'am,
6/121) Ehl-i sünnet ve'l-cemaat dünyada sihir ve sihirbazlar olduğuna da inanırlar.67 Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Nihayet sihirbazlar gelince..." (Yunus, 10/80); "Ve böylece büyük bir sihir ortaya koydular. " (el-A'raf, 7/116); "Fakat o şeytanlar kafir oldular,
insanlara büyüyü öğretiyorlardı." (el-Bakara, 2/102) Şu kadar var ki, Allah'ın izni ile olmadıkça kimseye zarar veremezler. Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Allah'ın izni olmadıkça onunla hiçbir kimseye zarar verebilecek, değillerdi. Onlar ise kendilerine zarar verecek ve fayda sağlamayacak şeyleri öğreniyorlardı." (el-Bakara, 2/102) Allah'ın izni olmaksızın kim sihrin zarar ya da fayda verdiğine inanırsa kafir olur. Sihir yapmanın mubah olduğuna inanan kimsenin öldürülmesi gerekir. Çünkü müslümanlar sihrin haram olduğunu icma ile kabul etmişlerdir. Sihir yapan kimsenin tevbe etmesi istenir. Tevbe ederse mesele yok, aksi takdirde boynu vurulur.