Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Ey insan sen nesin? Hasan el-benna

F Çevrimdışı

fecrislam

Üye
İslam-TR Üyesi
"Ey insan! Seni yaratan, seni insan düzenine ko­yan ve sana dengeli davranma yeteneği kazandıran, özverisi bol Rabbine karşı seni aldatan nedir?" (İnfitar, 6-8)

Ey insan sen nesin?

1- Bizler, inanmış ve dinî değerlerin doğruluğunu benim­semiş kişiler olarak, deriz ki: Sen Rabbin katından gelmiş şef­faf bir varlık, kutsal varlıktan gelmiş bir üfürüş, ve Allah


Teâlâ'nın varlığından kopmuş bir ruhsun. Allah Teâlâ seni, biz­zat kendi denetiminde yarattı. Senin içine kendi ruhundan bir parça üfledi. Seni, senden önceki varlıklarının yaratılış mo­delinden daha üstün modelde yarattı Melekleri sana secde et­tirdi. Bütün varlık kavramlarının tamamını sana öğretti. Ni­hayet emanetin ağır yükünü sana sundu. Sen de onu taşıma­ğı kabul ettin. Bu nedenle ister dış olsun, ister iç; bütün ni­metlerini senin üzerine bol bol serpti. Bütün göklerde ve yer­yüzünde neler varsa tamamını senin emrine hazır kıldı. Sana değerlerin en üstündeki bir değeri verdi.

Böylece seni en güzel bir kıvam içinde yarattı. En geliş­miş yetenekleri senin için hazırlarken işitip değerlendirme, gö­rüp algılama ve bunları yönetecek bir gönül; hepsini sana hi­be eyledi. Ondan sonra yalnız iki seçeneği sana açıklarken iki değer ölçüsünü de sana gösterdi. Bu yolların birisini seçme kolaylığını sana mümkün kıldı.


İşte sen O'nun izni ve tekniğiyle suda yüzebiliyorsun,havada uçabiliyorsun. Elektrikle yarışıp atomu parçalayabi­liyorsun. Düşünce yeteneğini geliştirerek ve formülleri değer­lendirerek göklerin katlarını aşabiliyorsun. Bundan daha yü­cesi, daha büyük, daha temiz ve daha değerli bir ortam gör­dün mü hiç?


"İlacın senin içinde, görmüyorsun. Hastalığın senden, anlayamıyorsun. İleri sürüyorsun; ben küçük varlığım, Oysa makro âlemi kendi içinde duruyorsun."

Bütün bunca kısa hayattan sonra sen asla yok edileme­yecek derecede kalıcısın, canlılığını sürdürüyor ve yayılıyor­sun. Baas ve haşr olunuyorsun. İnsan değerini kazanmış ol­duğun hayatı cennette ve âhiret yurdunda da aynen sürdürü­yorsun. Tabii ki varlık âleminde, önemli fonksiyonun bulun­duğunun bilincine varmış isen. Ayrıca yegâne ibadete lâyık olan Mabûd ve tek Mâlik için amelini ihlâslı yapabilirsen:

"Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler di­ye yarattım. Ben onlardan rızık istemiyorum. Beni do­yurmalarım da istemiyorum. Şüphesiz rızık veren, güç ve kuvvet sahibi ancak Allah'tır." (Zâriyat, 56-58)


Senin adından bile korktuğun ölüm, sadece bu dünya ha­yatından öteki hayata taşınmandan ibarettir:

"Ahiretyurdu ise işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsa­lardı.1' (Ankebût, 64)

Bu beden, sadece içinde haps edildiğin bir kafesten iba­rettir. Belirli bir sureye kadar taşıdığın elbisedir. Sonra o el­bise kıyamet gününde tekrar sana geri verilecektir. Arif bir zât (r.h) şöyle dile getiriyor:



"Ben bir serçe, o, bir kafes. Ondan uçtum, ipotek ola­rak kaldı

Ben suretteyim, bu, cesedim, elbisem ve gömleğim ol­du, zaman.

Şimdi öksüzce yalvarıyorum. Oysa Allah'ı aşikâr gö­rüyorum.

Ölüm sanmayınız yokluk, O, sadece buradan oraya göç..."


2- Diyalektik Materyalistler diyor ki:


"Sen, ey insan! Bir avuç topraksın, bir atımlık su damlasısın. Ana rahmine öylece atıldın. Günler seni tüketti. Yük­sek tepeler seni lokma gibi yuttu. Ondan sonra hiçlik oldun. Artık çürümüş, dağılmışken bu kemikleri kim diriltecek?"


Eskileri şöyle sormuşlar:

"Hayat ancak bizim dünya hayatımızdır. Ölürüz ve ya­şarız. Bizi ancak felek (denen güç) helak eder." (Câsiye, 24)

Bugünkü modernist çağdaşları aynısını söylüyor: "Sen maddî öğeler ve fizyolojik değişimlerin tepkimelerinden oluş­muş bir esersin. Bilinç ve vicdan, düşünme ve algılanma, ka­rarlılık ve irade... Bunların tamamı sağır ve kötürüm madde­nin sonuçlarından ve toprağın su ile karışımından oluşmuş­lardır. Hayat dediğin şu hayalet, sayılı belli günlerin ürünü­dür. O sayılı günlerde herşey gelir geçer. Fırsatlar lezzetler için değerlendirilir:


"Dünya varsa, yemektir, şaraptır, uyku.,. Senden geçmişse bunlar; dünyaya "eyvALLAH" demek dü­şer."

3- Ey kardeşim; şayet bir göz atmayı lütfedersen, hayat konusunda fikir sahibi olmayı üstünlük sayarsan, bu dünyaya gelmeleriyle bin kere pişman olanlardan ve insanlıklarıyla alay eden bu kişilerden gafil olmazsan, bunun bir yaşa­mak mücadelesi olduğunu bilirsin. Bu varlık dünyasına gel­inendeki esas amacın ne olduğuna açıklık getirebilir ve ona varmak için araç olacakları da belleyebilirsin.


Bütün bu anlatılanlarla sana şu öğütleri vermek arzula­dım ki, gündüzden olsun geceden olsun, bir saatçik zamanı­nı, nefsinle meşgul olmaya ayırırsın. Böylece iyi-kötü denge­lemesinde daha üstün olanını, gerek ferd ve gerek cemaat ha­yatında bu iki planın etkisini daha yakından görebilirsin. Ta ki yaratılışımızın esas amacı olan fıtratımızdan ibaret birinci yolun iyiliğine kanaat getirir, nefsin adına onu ön plana ge­çirir ve onun üstün erdemliliklerini tamamlarsın.


Ayrıca onu, küçük düşürücü işlere âlet edilmekten ve kısa vadeli gayelere dalmaktan kurtararak yüceliklere çıkarırsın. Yücelerin en yü­cesi Rabbiyle bağlantı kurmaya kadar işi götürürsün. Allah'ı zikretmek, O'na saygıyı arttırmak, ve Rabbi tarafından de­netlendiğini hissetmek, nihayet sürekli olarak ne olacağım dü­şünmenin tedirginliğini yaşamakla o nefsini tertemiz tutarsın.


"Nefsini bilen, Rabbini bilir" gerçeğine varırsın. "Seni aday yapmışlar göreve; farkında isen?



Nefsine değer ver, bağsız hayvanla otlamaktan kötüyüde göster."



Bir kısım halkın fitneden ibaret ikinci yolu veya hidayet yolunu seçime tabi tutmasına hayıflanma:



"O tür yahudilere, örnek şahsiyetler verdiğimiz halde kendilerini bu şahsiyetlerden sıyırıp kurtulan, böylece şeytanın ardına düştüklerinden azgınlar gurubunda ye­rini alanların haberini oku. Eğer biz dileseydik o örnek şahsiyetler aracılığıyla o kişiyi üst tarafa (iyiler arasına) geçirirdik. Fakat o, kendi seçeneğiyle, kendisinin yeryüzünde ebedî kalacağını sandı, dolayısıyla kendi nefsi­nin ardına düştü. Onun durumu tıpkı şu köpeğin duru­muna benzer; eğer üstüne varırsan dilini çıkarır ve so­lur, bırakırsan yine dilini sarkıtıp solur. îşte örnek şah­siyetlerimizi yalanlayan topluluğun sonu budur. Bu gibi kıssaları onlara anlat; umulur ki düşünürler de ibret alır­lar." . (A'raf, 175—176)



Allah Teâlâ bizlere bunları ilham eyledi. Sana düşen irşad olmaktır. Allah bizleri yolların en güvenilirine hidâyet ey­lesin. Âmin
 
Üst Ana Sayfa Alt