Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Erkek ile Namahrem Kadının Tokalaşmasının Hükmü

A Çevrimdışı

Al-Akhira

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Bir erkeğin, kendisine yabancı (namahrem) olan bir kadınla tokalaşması haram mıdır?

Hamd, yalnızca Allah'adır.
Bir erkeğin, yabancı (namahrem) bir kadınla tokalaşması haramdır, câiz değildir. Bunun haram olduğuna delâlet eden delillerden birisi de, Ma'mer b. Yesâr'ın -Allah ondan râzı olsun- rivâyet ettiği hadiste o şöyle demiştir:


"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
(( لأَنْ يُطْعَنَ فيِ رَأْسِ أَحَدِكُمْ بِمِخْيَطٍ مِنْ حَدِيدٍ خَيْرٌ لَهُ مِنْ أَنْ يَمَسَّ امْرَأَةً لاَ تَـحِلُّ لَهُ.)) [ رواه الطبراني والبيهقي وصححه الألباني في صحيح الجامع] *
"Sizden birinizin başına demirden bir iğne batırılması, kendisine helal olmayan (yabancı) bir kadına dokunmasından daha hayırlıdır." (Taberânî ve Beyhakî rivâyet etmişler, Elbânî de 'Sahîhu'l-Câmi'; hadis no: 5045'de hadis sahihtir, demiştir.)


Hiç şüphe yok ki bir erkeğin yabancı (namahrem) bir kadına dokunması, fitnenin, şehveti galeyana getirmenin ve harama (zinâya) düşmenin sebeplerinden birisidir.


Hiç kimse sakın: "Ben iyi niyetliyim ve kalbim temizdir" demesin.Zirâ en temiz kalpli ve en iffetli nefis sahibi olan Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- kesinlikle hiçbir yabancı kadına dokunmamıştır.Hatta kadınlar kendisine beyat ederlerken, erkeklerin ellerini tutar gibi onlarla beyat etmemiştir.Onun kadınlarla beyatı, ancak sözden ibâret olmuştur.


Nitekim Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in hanımı Âişe -Allah ondan râzı olsun- şöyle rivâyet etmiştir:
(( أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَانَ يَمْتَحِنُ مَنْ هَاجَرَ إِلَيْهِ مِنَ الْمُؤْمِنَاتِ بِهَذِهِ الْآيَةِ بِقَوْلِ اللَّهِ: يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِذَا جَاءَكَ الْمُؤْمِنَاتُ يُبَايِعْنَكَ عَلَى أَنْ لا يُشْرِكْنَ بِاللَّهِ شَيْئاً وَلا يَسْرِقْنَ وَلا يَزْنِينَ وَلا يَقْتُلْنَ أَوْلادَهُنَّ وَلا يَأْتِينَ بِبُهْتَانٍ يَفْتَرِينَهُ بَيْنَ أَيْدِيهِنَّ وَأَرْجُلِهِنَّ وَلا يَعْصِينَكَ فِي مَعْرُوفٍ فَبَايِعْهُنَّ وَاسْتَغْفِرْ لَهُنَّ اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ. قَالَتْ عَائِشَةُ: فَمَنْ أَقَرَّ بِهَذَا الشَّرْطِ مِنَ الْمُؤْمِنَاتِ، قَالَ لَهَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: قَدْ بَايَعْتُكِ كَلامًا. وَلا وَاللَّهِ! مَا مَسَّتْ يَدُهُ يَدَ امْرَأَةٍ قَطُّ فِي الْمُبَايَعَةِ،مَا يُبَايِعُهُنَّ إِلا بِقَوْلِهِ قَدْ بَايَعْتُكِ عَلَى ذَلِكِ.)) [ رواه البخاري ]
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- kendisine hicret eden mü*'min kadınları bu âyetle, Allah'ın şu sözüyle imtihan ediyordu:
-Ey Peygamber! Mü'min kadınlar sana gelip, Allaha hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürme*mek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup ileri sürmemek (kocalarından olmayan çocukları, onlara nisbet etmemek) ve (onlara emredeceğin) iyilikler hususunda sana karşı gelmemek şartıyla sana biat ederlerse, onların biatlarını kabul et. Allahtan onların affedilmelerini iste. Şüphesiz ki Allah, (tevbe eden kullarının günahlarını) çok bağışlayandır, (onlara) çok acıyandır.
Âişe -Allah ondan râzı olsun- şöyle dedi:
- Mü'min kadınlardan bu şartı kabul edene, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyuruyordu:
- Andolsun ki senin biatını sözlü olarak kabul ettim.
Âişe -Allah ondan râzı olsun- (sözüne devamla) şöyle dedi:
-Allaha ye*min olsun ki, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in eli, biat sırasında hiçbir kadının eline dokunmamıştır. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- kadınlardan her birine:
- Bunlar üzerine senin biatını kabul ettim, demekten başka biat kabul etmemiştir." (Buhârî; hadis no: 4512)


Başka bir rivâyette Âişe -Allah ondan râzı olsun- şöyle demiştir:

(( كَانَتِ الْمُؤْمِنَاتُ إِذَا هَاجَرْنَ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يُمْتَحَنَّ بِقَوْلِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ: يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِذَا جَاءَكَ الْمُؤْمِنَاتُ يُبَايِعْنَكَ عَلَى أَنْ لا يُشْرِكْنَ بِاللَّهِ شَيْئاً وَلا يَسْرِقْنَ وَلا يَزْنِينَ وَلا يَقْتُلْنَ أَوْلادَهُنَّ وَلا يَأْتِينَ بِبُهْتَانٍ يَفْتَرِينَهُ بَيْنَ أَيْدِيهِنَّ وَأَرْجُلِهِنَّ وَلا يَعْصِينَكَ فِي مَعْرُوفٍ فَبَايِعْهُنَّ وَاسْتَغْفِرْ لَهُنَّ اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ، قَالَتْ عَائِشَةُ: فَمَنْ أَقَرَّ بِهَذَا مِنَ الْمُؤْمِنَاتِ فَقَدْ أَقَرَّ بِالْمِحْنَةِ، وَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا أَقْرَرْنَ بِذَلِكَ مِنْ قَوْلِهِنَّ قَالَ لَهُنَّ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: انْطَلِقْنَ فَقَدْ بَايَعْتُكُنَّ، وَلا وَاللَّهِ مَا مَسَّتْ يَدُ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَدَ امْرَأَةٍ قَطُّ، غَيْرَ أَنَّهُ يُبَايِعُهُنَّ بِالْكَلَامِ، قَالَتْ عَائِشَةُ: وَاللَّهِ مَا أَخَذَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَلَى النِّسَاءِ قَطُّ إِلا بِمَا أَمَرَهُ اللَّهُ تَعَالَى، وَمَا مَسَّتْ كَفُّ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ كَفَّ امْرَأَةٍ قَطُّ، وَكَانَ يَقُولُ لَهُنَّ إِذَا أَخَذَ عَلَيْهِنَّ قَدْ بَايَعْتُكُنَّ كَلامًا.)) [ رواه مسلم ]

"Mü'min kadınlar, Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'e hicret ettikleri zaman Allah -azze ve celle-'nin şu sözüyle imtihan olunurlardı:
-Ey Peygamber! Mü'min kadınlar sana gelip, Allaha hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup ileri sürmemek (kocalarından olmayan çocukları, onlara nisbet etmemek) ve (onlara emredeceğin) iyilikler hususunda sana karşı gelmemek şartıyla sana biat ederlerse, onların biatlarnı kabul et. Allahtan onların affedilmelerini iste. Şüphesiz ki Allah, (tevbe eden kullarının günahlarını) çok bağışlayandır, (onlara) çok acıyandır.

Âişe -Allah ondan râzı olsun- (sözüne devamla) şöyle dedi:
- Mü'min kadınlardan bu şartı kim ikrar ederse, mihneti (şer'î biatı) kabul etmiş, olurdu. Kadınlar bunu sözle ikrar ettikleri zaman Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- onlara:
- Haydi gidin! Sizin biatınızı kabul ettim, buyururdu.
- Hayır! Allah'a yemîn ederim ki Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in eli, (yabancı) kadının eline asla dokunmamıştır. O, kadınlardan biatlarını, sadece sözle alırdı.
Âişe -Allah ondan râzı olsun- (sözüne devamla) şöyle dedi:
- Allah'a yemîn ederim ki Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- kadınlardan, Allah Teâlâ'nın emrettiğinden başka hiç bir şey almamıştır. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in avucu, (yabancı) bir kadının avucuna asla dokunmamıştır. Onlardan biatlarını aldığı zaman kendilerine sözle:
- Biatınızı kabul ettim, derdi."(Müslim; hadis no: 3470)


Yine, Âişe'den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:

(( مَا مَسَّتْ يَدُ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَدَ امْرَأَةٍ إِلا امْرَأَةً يَمْلِكُهَا.)) [ رواه البخاري ]
"Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in eli, sahip olduğu kadınlardan başka hiçbir kadının eline dokunmamıştır." (Buhârî; hadis no: 6674)



Bazı müslümanlar, yabancı bir kadın tokalaşmak için elini kendisine uzattığı zaman tokalaşmadığı zaman çok mahçup olacağını düşünerek onunla tokalaşmaktadır.
Bazıları da kadınlarla aynı ortamda bulunduğu için okul veya üniversitedeki bayan öğretmen ve kız öğrenciyle, kendisiyle aynı işyerinde bulunan bayan memurla, toplantı ve ticârî görüşmelerdeki kadınlarla tokalaşmak zorunda kaldıklarını iddiâ etmektedirler.
Bu, geçerli ve kabul edilebilir bir mazeret değildir.Müslümana düşen görev; nefsine ve şeytanına üstün gelmesi ve dîninde güçlü ve kuvvetli olması gerekir.Çünkü Allah Teâlâ hakkın yerine getirilmesinden çekinmez.Müslümanın,kadınlarla tokalaşmamasının sebebini nâzik bir şekilde açıklaması ve bu davranışının, kadını küçük düşürmek için yapmadığını, aksine dîninin hükümlerini yerine getirmek için yaptığını açıklaması gerekir. Bu davranışı, ona, -çoğu zaman- başkalarının kendisine saygı duymalarını kazandıracaktır. Tokalaşmadığı için başlangıçta bu davranışı garip karşılamalarının bir mahzuru yoktur. Belki de bu davranış, onları, pratik olarak İslâm dînine dâvet etmek için bir fırsat olabilir.
Başarı, Allah Teâlâ'dandır.


Muhammed Salih el-Muneccid
Kaynak: Islam QA
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Namahrem kişilerin tokalaşması diye bir şey kabul edilemez. Her ne kadar Hayreddin Karaman gibi biri " Karşıdaki bayanın mahçub olmaması için tokalaşmak gerekir" gibi zırva tevillerde bulunmuş olsa da; Muslumana asıl düşen Harem Selamlık içerisinde kadınla başbaşa kalmamak, herhangi bir sebeble Zinaya yaklaşmaya vesile olan davranışlardan kaçınmaktır!

 
!sLaM4eVeR Çevrimdışı

!sLaM4eVeR

لا اله الا الله
Admin
Bugün tokalaşmaya cevaz verenler yarın öpüşmeyede cevaz verirse şaşırmam. Şeytan adım adım bizleri diğer ümmetlere benzetmekte. Allah bizleri korusun. Deyyuzlukdan Allah'a sığınırız.
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Rabbim bizi korusun akhi.....Günahlarımızı bağışlasın....Bizlere şuur nasip etsin...
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Erkeklerin beyatı bitince Kureyş kadınları toplanıp

Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'a beyat ettiler. (Taberi - Tarih)

Urve b. Zübeyr'in rivayetine göre; Hind, kocası Ebu Süfyan'a:

"Ben, Muhammed'e gidip bey'at etmek istiyorum" deyince, Ebu Süfyan:

"Dün senin, bu sözünü yalanlayacak bir davranışta bulunduğunu görmüştüm?" dedi. Hind:

"Vallahi şu Mescid'de, bundan daha önce, Allah'a böylesine hakkıyle ibadet edildiğini görmedim. Vallahi onlar, geceyi namaz kılarak geçiriyorlar" dedi.

Ebu Süfyan:

"Sen, yapmak istediğin şeyi, muhakkak yaparsın. Kavminden bir adamı yanına al da bey'at etmeğe, onunla birlikte git" dedi.

Hind, tanınmamak için peçelenmiş, kılık kıyafet değiştirmişti. Tanınmaktan ve tanındığında, öldürülmekten korkuyordu. Bu sebeble Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den uzak duruyor, kendisini belli etmemeye çalışıyordu. Hind:

"Ya Rasûlullah! El tutuşup Sana Bey'at edelim mi?" diye sordu.

Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

"Ben, kadınlarla el tutuşmam. Benim, yüz kadına birden hitap etmem, her bir kadına ayrı ayrı hitab etmem gibidir" buyurdu. (Vakidi - Megazi)
 
eL_Muhacir Çevrimdışı

eL_Muhacir

İlimsiz Mucâhid, kâtil; Cihâdsız âlim, belâm olur
Frm. Yöneticisi
Abdullah Azzam Amerika'dan gelen bir gence hitapla: Şeyh Cemal, Ebu Ömer, insanın ailesiyle birlikte ABD'de İslâm'ı yaşaması nerede ise imkânsız değil mi? Hatta kardeşimizin geldiği New Jersey kenti bütün böyle.

Ben Ebu Ömer'i orada ziyaret etmiştim. O beni tanıyor fakat Subhanallah ben onu ancak burada hatırladım. New Jersey, New York'un yanında küçük bir kasabadır. Orada mazbut İslâmî aileler bulunmaktadır. Orayı görünce sevinmiştim. Oradaki müslümanlar bir mason locasını satın alıp onu mescide çevirmişlerdi. Fakat ABD'de İslâmî hayat pek zor! Gerçekten Batı ve Batıya endeksli ülkelerde İslâmî hayat yaşamak çok zor. Çünkü toplum son derece bozuk. Ne ahlâk ne de aile kavramı kalmıştır. Hatta toplumu ıslah etmekle (!) görevli olan rahipler dahi insanların en rezili ve ahlâksızı haline gelmiştir. Amerika'dan gelen, tebliğ cemaatinin mensuplarından müslüman bir genç oradaki toplumun rezaletini dile getiren bir anısında şöyle diyordu:

Amerika'ya gittiğimizde, havaalanında gelenleri karşılamak ve "hoş geldiniz" demek için bekleyen çeşitli gruplar vardı. İçlerinde müslümanlar, Araplar, rahibler, rahibeler vs. her kesimden insanlar bulunuyordu.

Beyaz giysiler içerisinde bizleri görünce Araplar yanımıza geldiler ve selam verdiler. Rahipler ve rahibeler de yanımıza geldiler ve selam verdiler.

Rahibeler selam vererek hoş geldiniz demek için ellerini uzatınca, biz ellerimizi çektik. Buna rahibenin bir tanesi çok şaşırdı ve bizimle tanışmak için adresimizi istedi. Biz de; "falanca mescidde kalıyoruz, biz mescidlerin dışında bir yerde kalmayız" dedik. Rahibe adresimizi aldı ve ertesi günü adreste belirtilen mescide geldi. "Ben, sizlerin neden bana selam vermediğini ve tokalaşmadığını anlamak istiyorum" dedi. Biz de: "İslâm dininde bir erkeğin kendisine helal olmayan yabancı bir kadının eline dokunması haramdır" dedik. Bu cevabı işiten rahibe; "Ben sizin dininize girmek istiyorum. Çünkü ben bir selam vermek istediğimde rahibler elime üşüşmekteler. Ben rahiplerin sarkıntılıklarından kaçmaktayım, Cehennem'den kaçmaktayım" dedi. Şu an manastırlar fesad yuvası haline gelmiştir. Fuhuş, hamile kalmalar ve benzeri garip vakıalar çoktur.


SübhanALLAH
 
Üst Ana Sayfa Alt