Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

El Kaide’nin Stratejisi

M Çevrimdışı

morueqq

لا إله إلا الله
İslam-TR Üyesi
El Kaide’nin Stratejisi

hanisibai.jpg



El Makrizi Tarihi Araştırmalar Merkezi Müdürü Dr. Hani Es Sibai, katıldığı bir TV programında dünden bugüne El Kaide Örgütü’nün stratejisini değerlendirdi. Dr. Es Sibai El Kaide’nin İslam ülkelerindeki rejimlerden demokratik düzene Filistin stratejisinden İran tarafından finanse edildiği iddialarına kadar birçok soruyu yanıtladı.




.


Daima El Kaide Örgütü’nü savunan çıkışlarıyla bilinen ve dikkat çeken El Makrizi Tarihi Araştırmalar Merkezi Müdürü Dr. Hani Es Sibai ANB Kanalı’nda katıldığı Soru İşaretleri adlı programda program sunucusu Muhammed Kavvas’ın El Kaide Örgütü’nün şu anki stratejisi üzerine sorularını yanıtladı. El Makrizi öncelikle El Kaide Örgütü’nün bundan önceki stratejisinin basit olduğunu ancak fikirlerin temelinde bir değişiklik olmadığını açıkladı. Es Sibai, El Kaide’nin önceden ‘Müşrikleri Arap Yarımadasından çıkarın’ , ‘Amerikalıları Arap Yarımadası’ndan çıkarın’ mantığıyla hareket ettiğini, Afganistan’ı eğitim merkezi olarak kullandığını, Afganistan’da merkezlendiği dönemde dahi Afganistan savaşı sonrasını, diğer Müslüman ülkeleri de kurtarıp İslami yönetim kurmayı düşündüğünü belirtti.


.


Şeyh Usame bin Ladin’in (Allah ona rahmet etsin) olaya bakış açısını ise şöyle değerlendirdi: ‘Şeyh Usame bin Ladin’in fikri şuydu: Bu rejimleri koruyan özellikle Amerika. Rejimlere ‘basit’ gözüyle bakıyordu. Bu rejimlere destek Amerika’dan geldiği için Amerika’yı düşürmeyi, Müslüman ülkelerden kovmayı ve rejimlere can, kuvvet ve mal sağlayan o damarı koparmayı başardığın takdirde bu rejimleri boğabileceğini, düşürüp yerine İslami rejim kurabileceğini düşünüyordu.’


.


Program sunucu geçtiğimiz yüzyılın 50’li, 60’lı ve 70’li yıllarında tüm Müslüman ve Arapların Filistin’i kurtarmak için birleşmesi gerektiği ve İsrail düştüğü takdirde bu rejimlerin de düşeceği yönünde bir fikrin baskın olduğunu ancak El Kaide’nin ise ‘büyük baş’tan yani Amerika’dan başlamak gerektiği görüşünde olduğunu ifade ederek Afganistan’daki İslamcılardan bunu çok büyük, zor hatta imkansız bir hedef olarak görenler olup olmadığını sordu.


.


Dr. Hani Es Sibai Mısır Cihad Cemaati’nin hatta Dr. Eymen Ez Zevahiri’nin El Kaide’ye katılmadan önce yerel rejimlere karşı savaşmayı daha uygun gördüğünü belirtti. Şeyh Usame bin Ladin’in ise o dönemde halkların sorununun yönetici isterse ülkeyi, vatandaşları satsın, isterse kafir olsun, ateist olsun yeter ki adı Muhammed olsun, la ilahe illallah desin bu yöneticiye karşı çıkmanın caiz olmadığını düşünmeleri olduğuna inandığına işaret etti. Şu anda ise artık yakın düşmanla (rejimler) uzak düşmanın (Amerika) bir arada bulunduğunu belirterek Afganistan ve Irak’taki durumu örnek gösterdi. Dr. Es Sibai, Amerika ve işbirlikçi hükümetlerin artık bu ülkelerde bir paranın iki yüzü haline geldiğine ve ikisine karşı birden savaşıldığına dikkat çekti.


.


Sunucunun El Kaide’nin İsrail’e karşı neden savaşmadığı sorusu üzerine ise şu cevabı verdi: ‘Dr. Eymen El Zevahiri, Kudüs’ün kurtarılmasının Kahire’den geçtiğine inanıyordu. Hatta hatırlıyorum, Kelimetu’l Hak dergisinde ya da mücahitlere ait başka bir yayında Kahire’nin en büyük şehir olması ve en güçlü insan kitlesine sahip olması ve savaşlar konusunda belli bir tarih mirası bulunması nedeniyle ‘Kudüs’ün kurtarılması Kahire’den başlar’ diye bir yazı yazmıştı. Yani bu başkenti İslam adıyla kurtardığın zaman Kudüs’ün de kolayca kurtarılabileceğine inanıyordu.’


.


Dr. Es Sibai, Filistin’in tüm Müslümanların kalbinde öncelikli yeri bulunduğunu, El Kaide’nin işgal altındaki Filistin toprakları dışında; farklı yerlerde kudreti çerçevesinde İsrail’i hedef aldığını ancak Gazze’deki Filistinli dahi Kudüs’e istediği gibi giremezken savaşlarında vur-kaç taktiğini kullanan El Kaide’nin direk ordu ile karşı karşıya gelme durumunda düşmanın uçakları, tankları bulunması nedeniyle kaybetmesinin söz konusu olacağını belirterek bugün Mali’de de mücahitlerin Fransız ve Mali Ordusu’na karşı direk savaşmadığına dikkat çekti.


.


Sunucunun Afganistan-Sovyet Savaşı’nda mücahitlerin Amerikan silahları kullanıp kullanmadığına ilişkin sorusu üzerine ise kafirden silah ya da helal sattığı müddetçe yiyecek satın almanın, ticaret yapmanın günah olmadığını ancak buna karşın mücahitlerin Amerika’dan direk hiç silah almadığını aksine ganimet olarak elde ettiklerini söyledi. Ayrıca o dönemde El Kaide olgusunun ortaya çıkmadığına ve tüm mücahitlerin Müslüman ülkelerden Afganistan’a akın ederek oradaki kamplara katıldıklarına, Amerika ve Avrupa’nın da Sovyetler Birliği ile direk çatışmaya girmek istemediği için orada cihada göz yumduğuna işaret etti.


.


Dr. Hani Es Sibai, George Bush’un ülkesi ve dünya için bir felaket olduğunu çünkü El Kaide’nin bu kadar kollanmasına neden olanın o olduğunu belirtti. Es Sibai, Amerika’nın Afganistan’ı vurmasını kendileri için bir yenilgi olarak görmediğini aksine ortaya çıkan kargaşa durumundan yararlandığını, kargaşa halinin aynı şekilde tüm silahlı gruplar için bir fırsat anlamına geldiğini ve böylece halkı, gençleri etraflarında toplayabildiklerini ifade etti. buna örnek olarak ise Kuzey Mali’de bugün olanları örnek gösterdi.


.


Amerika’nın Afganistan’ı vurmasının ardından El Kaide unsurlarının farklı ülkelere dağılmasıyla merkezî komutanlıktan merkezî olmayan bir düzene geçilip geçilmemesine ilişkin ise El Kaide’nin aslen varlık gösterdiği tüm vakit boyunca merkezî olmayan bir anlayışa daha yakın olduğunu, merkezîliğin ancak karar konusunda kendini gösterdiğini, merkezî kararlar alındığını belirtti. Şeyh Usame bin Ladin ve Şeyh Eymen El Zevahiri’nin birlikte bir mekanda bulunmamaya gayret gösterdiklerini, teknoloji adına hiçbir şey kullanmadıklarını, yazışmalar aracılığıyla görüştüklerini söyledi. Son dönemde iletişim halkasını oluşturanın Şeyh Ebu Yahya El Libi olduğunu, görevleri dağıttığına işaret ettikten sonra ise Afganistan’ın içinde merkezi komutanlığın, yönetimin bulunduğunu, Usame bin Ladin’in yönetimle direk temasta bulunduğunu ancak büyük darbelerin ardından Irak savaşının El Kaide’nin büyümesine neden olduğunu dile getirdi. Ebu Musab El Zerkavi’nin o vakte kadar El Kaide’ye biat etmemiş olduğunu ancak daha sonra biat etmesiyle El Kaide’nin genişlediğini ve onun kurduğu çekirdeğin bugün Irak İslam Devleti olarak mevcut olduğunu ve bu devletin ortadan kaldırılamadığını açıkladı.


.


El Kaide Örgütü’nün operasyonlarının hareket kaynağının İran ya da Suriye olup olmadığı sorusuna böyle bir şeyin aslı astarı olmadığı cevabı veren Es Sibai, İran’da 2001 yılında tutuklanan komutanların bazılarının Belucistan ve diğer yerlerdeki bazı insanların kefaletiyle ya da ‘haydi çık bizden uzağa git’ mantığıyla serbest bırakıldığını ve çoğunun sınırda Amerikan bombardımanı sonucu hayatını kaybettiğini, bazılarının ülkelerine döndüğünü ancak bazılarını da İran’ın, çocuklarıyla beraber eğitimden mahrum bıraktığını sözlerine delil olarak getirdi!


.


El Kaide üyelerinin İran, Pakistan, Yemen gibi ülkelere teftiş edilmeden, istihbarat birimleriyle herhangi bir çatışma olmadan girdikleri yönündeki iddia üzerine ise Amerika’yı kuvvetli kılan iki ülkenin aslen İran ve Pakistan olduğunu, Pakistan’ın bu noktada daha önemli rol oynadığını belirtti. Guantanamo’ya gönderilenlerin büyük kısmının Pakistan’dan gönderildiğini, Pervez Müşerref’in bizzat bulunla övündüğünü, Pakistanlı Dr. Afiye Sıddık’ın da Pakistan’da tutuklandığını ve şu anda Guantanamo’da olduğunu vurguladı.


.


Suriye’deki Nusret Cephesi’nin El Kaide’nin bir kolu olmadığını, ancak insanların korkutulması için kasıtlı olarak bu yönde suçlamalarda bulunulduğunu ifade eden Dr. Es Sibai Arap Baharı konusuna ilişkin olarak ise devrimlerin yaşandığı ülkelerde başa gelen Müslüman Kardeşler’in sadece laiklerin İslami nüshası olduğuna dikkat çekti. Aynı şekilde bu ülkelerde kurulan Selefi partilerin de El Kaide ile hiçbir alakasının olmadığını, aksine bu partilerin, demokratik düzeni reddeden El Kaide Örgütü’nün düşmanı olduğunu vurguladı.


.


Ardından El Kaide’nin gerek Yemen’de gerek Somali’de gerek Mali’de ve gerek de varlık gösterdiği diğer ülkelerde hedefinin Allah’ın dinini hakim kılmak ve şeriatını uygulamak olduğunu belirtti.


.


El Kaide Örgütü’nün kontrol altına aldığı bölgelerde insanlara şeriatı dayattığı ve insanlara bu şekilde zulmettiği yönündeki iddialara karşı ise bunun El Kaide’ye karşı gerçekleştirilen bir karalama kampanyası olduğu ve medyanın El Kaide’nin hakikatini insanlara göstermediği cevabını verdi. Dr. Es Sibai, bu iddiaların aksine El Kaide’nin kontrol altına aldığı bölgelerde halkın kendilerini desteklediğini, kendi aralarında ve halk arasında alim ve şeyhler bulunduğunu ve bu nedenle de şeriatı uygulamaya kadir olduklarını dile getirdi.


.


El Kaide’nin şu anda vur-kaç taktiğiyle tüketme savaşı yürüttüğüne değinen Dr. Es Sibai, El Kaide ve kendisi gibi cihadi hareketlerin savaşının uzun süre devam edeceği ve sonunda büyük bir ordu kuracakları yorumu yaptı. Son olarak ise Fransa’nın Mali’yi işgali konusunda şöyle dedi: ‘Eğer Fransa Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan’dan ve bazı Arap ülkelerden o milyarları ya da milyonları almasaydı bu hamleyi gerçekleştiremezdi.’


KüreselHaber.com
 
Üst Ana Sayfa Alt