Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Efendimiz (sav) 'in Zühdü

samanpan Çevrimdışı

samanpan

.
Site Emektarı
Rasululla h'ın Dünyaya Önem Vermemesi


Abdullah şöyle dedi:

Rasululla h (s.a.v.) bir hasırın üzerine yatıp uyumuş, hasır böğ*ründe iz yapmıştı. Ben:

-Ya Rasulella h! Keşke bize bildirsey din de, altına ondan daha yu*muşak birşey serseydik, dedim. Rasululla h (s.a.v.):

- "Dünyalık şeyler, benim neme gerek? Benimle dünya arasındaki durum: Sıcak bir günde yola çıkıp bir ağacın altında dinlendik ten sonra onu bırakıp yola koyulan yolcunun durumu gibidir." [1]

Ebu Umame şöyle demiştir: Rasululla h şöyle buyurdu:

"Rabbim bana Mekke vadisini altın yapmayı teklif etti. Ben de: Hayır! Rabbim! Ben bir gün aç olayım, bir gün de tok olayım. Tok oldu*ğum zaman, sana hamdedeyi m, şükredeyim. Aç olduğum zaman da, sana dua ve niyazda bulunayım, dedim." [2]

Hz. Aişe şunu anlattı:

Ben içine lif ve izhir otu doldurulm uş iki yatak edindim. Bunun ü-zerine Rasululla h (s.a.v,):

- "Aişe! Dünyalık şeyler benim neme gerek? Dünya ile benim a-ramdaki durum, bir ağacın altına inip onun dibinde öğle uykusuna yatan ve gölge döndüğünde tekrar yola koyulup oraya bir daha dönmeyen bi*risinin durumu gibidir." [3]


Rasululla h'ın Dünyalık Az Birşeyle Yetinmesi


Ebu Hureyre şöyle dedi: Rasululla h (s.a.v.):

"Allah'ım! Al-i Muhammed'in (Muhammed'in ev halkının) rızkını ölmeyecek kadar ver" dedi. [4]

Hz. Aişe şöyle dedi:

"Rasululla h (s.a.v.) asla akşam yemeğini sabaha, sabah yemeğini de akşama kaldırmadı. Birşeyden çift edinmedi, ne çift gömlek, ne çift rida, ne çift izar, ne de ayakkabılar edindi. Evinde, hiç boş durduğu gö*rülmedi. Ya yoksul birinin ayakkabısını tamir eder, ya da dullar için el*bise dikerdi." [5]


Rasululla h'ın Hiçbir Şeyi Saklamadığı


Enes şunu söyledi:

"Peygamber (s.a.v.) hiçbirşeyi saklamazdı." [6]


Rasululla h1n İlerisi İçin Mal Biriktiri p Sakladığı Konusunda ki Rivayetle r


Hz. Ömer şunu rivayet etti:

"Ben-i Nadir kabilesin in malları, Allah'ın, Rasulü'ne fey olarak verdiği şeylerden olup müslümanlar bunların üzerine at ve deve koş-turmamışlardı. Bunlar yalnız Peygamber'e (s.a.v.) .mahsustu lar. O da ailesinin senelik nafakasını ayırır, kalanını Allah yolunda bir hazırlık olmak üzere hayvan ve silaha sarfederdİ."

îbn Uyeyne şunu anlattı:

Ma'mer bana şöyle dedi: Bana es-Sevrî: Kişinin, ailesi için bir yıllık veya bir yıllıktan daha az yiyeceğini toplaması hakkında birşey duydun mu? dedi. Ma'mer:

Bana gelmedi, dedi. Daha sonra ez-Zuhrî'nin, bize Malik îbn Evs tarikiyla, Ömer'den rivayet ettiği şu hadisi zikrettim:

"Peygamber (s.a.v.) Ben-i Nadir kabilesin in hurmalıklarım satıyor ve ailesinin bir yıllık yiyecekle rini saklıyordu."

Bu ve birincisi aynı hadistir ve müttefakun aleyhtir.

Birisi: Bununla, yarın için hiçbir şey saklamadığını bildiren riva*yeti birbiriyl e nasıl telif edilecekt ir? diye sorsa şöyle cevap verilir:

O, ailesinin nafakalarını temin için yarına saklıyordu. Kendisi için saklamıyordu. [7]


Rasululla h'ın Yiyecek Ve İçeceği


Zeyd îbn Selâm'dan rivayet edilmiştir:

Bana Abdullah el-Hevazinî yani Ebu Amir şunu anlattı: Rasululla h'm (s.a.v.) müezzini Bilal'le karşılaştım ve:

-Bilal! Bana Rasululla h'm (s.a.v.) yiyecek ve içeceğinin neler oldu*ğunu anlatır mısın? dedim. Bilal:

-O'nun azıcık bir malı vardı ki, Aziz ve Celil olan Allah O'nu pey*gamber olarak gönderdiğinden beri, şu gününe kadar, o malın idare*cisi bendim.

Müslüman birisi O'na gelip de, O'nu çıplak olarak görünce, bana borç para bulmamı emreder, ben de bir burde satın alır, onu o fakire giydirir, ayrıca onu doyururdu m.

Bir defasında müşriklerden birisiyle karşılaştım. O:

-Bilal! Benim maddi gücüm yerinde. Ancak benden borç alabilirs in, dedi ve ondan borç para aldım.

Bir gün, abdest alıp ezan okumağa kalkınca, bir grup tüccarın a-rasındaki o müşrik beni görüp:

-Ey Habeşli! dedi. Ben de:

-Buyur, dedim. Asık bir suratla karşıma çıkıp kaba bir şekilde: -Ne kadar süren kaldığını biliyor musun? dedi. Ben de: -Kısa bir zaman var, dedim. O:

-Sadece dört gecen var. Sendeki paramı alacağım. Çünkü ben sana verdiğimi, senin ve arkadaşının üstünlüğünden dolayı vermedim. Fakat sana, benim kölem olman ve bundan önceki gibi sürüyü otlatman için verdim, dedi.

Başka insanlar gibi benimde canım sıkıldı. Namaz için ezan o-kudum. Yatsıyı kıldığımda, Peygamber (s.a.v.) ailesinin yanma döndü. Yanına girmek için izin istedim. Girmeme izin verdi. Şöyle dedim:

-Ya Rasulella h! Babam ve annem sana feda olsun! Sana, kendi*sinden borç aldığımı söylediğim müşrik şöyle şöyle dedi. Sende benim namıma ödeyeceğin birşey yok. Bu, yüz kızartıcı birşey. Benim, müslü-man olan bazı mahallele re gitmeme izin ver. Belki, Allah, Rasulü'ne be*nim namıma ödeyeceği bir şeyi lütfeder.

Çıktım ve evime geldim. Kılıcımı, mızrağımı ve ayakkabımı başı*mın yanma koydum. Yüzümü ufka yönelttim. Devamlı uyuyup uyanı*yordum. (Geceleyin borçlu olduğumu düşününce uyanıyordum.) Nihayet sabahın ilk aydınlığı belirdi. Kalkıp gitmek istedim. Koşan bir insan:

-Bilal! Rasululla h'a (s.a.v.) icabet et diye sesleniyo rdu.

Yola koyuldum ve O'na geldim. Bir de ne göreyim! Üzerinde yük-leriyle birlikte dört deve. Bana:

- "Müjde! Allah sana ödeyeceğin borcu gönderdi" dedi. Allah Ta'âla'ya hamdettim .

- "Çöktürülmüş dört deveye rastlamadın mı?" dedi. Ben: -Rastladım, dedim.

- "Develerin hem kendileri hem üzerindekiler senindir. Develerin üzerindekiler Fedek büyüğünün hediye ettiği giyecek ve yiyecekle rdir. Kalk, borcunu öde" dedi.

Dediğini yaptım. Develerin üzerindeki yüklerin bir kısmını indir*dim. Daha sonra onları bağlayıp sabah ezanını okumağa gittim. Rasu-lullah (s.a.v.) namazı kılıdınnca, Baki'a gittim. Parmağımı kulağıma koyup: Rasululla h'tan (s.a.v.) borç isteyen varsa gelsin, diye seslendim .

Devamlı satıyor ve ödüyordum. Nihayet, Rasululla h'm yeryüzünde hiç borcu kalmadı. Yanımda iki veya bir buçuk okıyye arttı.

Gündüzün çoğu geçtikten sonra mescide gittim. Bir de baktım ki, Rasululla h mescidde tek başına oturuyor. Ona selam verdim. Bana:

- "Yanındakiler ne oldu?" dedi. Ben:

-Aziz ve Celil olan Allah, Rasululla h'm (s.a.v.) borcu olan herşeyi ödedi. Geriye hiçbirşey kalmadı, dedim. Rasululla h (s.a.v.):

- "Biraz arttı mı?" dedi. Ben:

-Evet, iki dinar arttı, dedim. Rasululla h (s.a.v.):

- "Beni o iki dinardan kurtarmay a bak. Sen, beni o iki dinardan kurtarmadıkça, ailemden hiçbirinin yanına girmeyeceğim" dedi.

Bizim yanımıza hiç kimse gelmedi. O, sabah oluncaya kadar mes-cidde kaldı, ikinci günde devamlı mescidde kaldı. Günün sonuna doğru, iki yolcu geldi. Onları götürüp üzerlerine elbise giydirdim ve karınlarını doyurdum. Yatsıyı kıldıktan sonra bana:

- "Yanındaki ne oldu?" diye seslendi. Ben de:

-Allah seni ondan kurtardı, dedim. Bunun üzerine tekbir getirip kendisini n ölmesinden korktuğu için -ki bu onda devamlı vardı- Allah'a hamdetti. Daha sonra onu takip ettim. Hanımlarına geldi, tek tek onlara selam verdi. Sonunda geceyi geçireceği odaya girdi.

İşte senin bana sorduğun şey budur. [8]


Rasululla hın Dünyadaki Yaşayışı


Ebu Hazim şunu anlattı:

Ebu Hureyre'nin, parmağıyla birkaç defa işaret ederek şöyle dedi*ğini gördüm:

-Ebu Hureyre'nin canı elinde olan Allah'a yemin olsun! Rasului-lah'la (s.a.v.) ailesi, dünyadan ayrılıncaya kadar üç gün arka arkaya buğday ekmeğinden doya doya yememiştir." [9]

Simak Ibn Harb şöyle demiştir:

en-Nu'man Ibn Beşir'in (Ömer Ibnu'l-Hattab'ı hutbe okurken din*ledim dediğini duydum), Ömer insanların dünyadan elde ettikleri ni an*dıktan sonra:

Rasululla h'ın bütün gün kıvranıp karnını doyuracak kötü hurma bulamadağım gördüm, dedi. [10]

Urve, Hz. Aişe'nin şu sözünü aktardı:

Muhammed'i (s.a.v.) hak ile gönderene yemin olsun. O, Allah'ın kendisini peygamber olarak gönderdiğinden itibaren vefat edinceye ka*dar ne elek gördü ne de elenmiş un ekmeği yedi. Ben: Peki arpayı nasıl yiyordunu z? dedim. O: Öf, öf diyorduk, diye cevap verdi.

Cabir şunu anlattı:

Rasululla h'la (s.a.v.) arkadaşları hendek kazarlark en üç gün hiçbir yiyeceğin tadına bakmadan kaldılar.

-Ya Rasulella h! Burada, çok sert bir damar var, dediler. Bunun üzerine Rasululla h (s.a.v.):

- "Orayı su ile ıslatın" dedi ve orayı su ile ıslattılar. Daha sonra Peygamber (s.a.v.) balyoz veya kazmayı eline aldı ve:

- "Bismillah" diyerek oraya üç defa vurdu. Böylece orası kumlan savrulan bir yığın haline geldi.

Bir aralık göz attığımda, Rasululla h'm (s.a.v.) karnına taş bağla*dığını gördüm. [11]

Urve, Hz. Aişe'nin şöyle dediğini duymuştur:

- "Aylar gelir geçerdi de, Rasululla h'm (s.a.v.) evlerinde n herhangi birinde ateş yanmazdı." Ben de:

-Teyze! Peki siz ne yiyip içerek yaşıyordunuz? diye sordum. O da şu cevabı verdi:

-îki siyahla yani hurma ve su ile yaşıyorduk.

Hz. Aişe şöyle dedi:

-Yeğenim! Vallahi! Biz üç defa hilali görürdükde Rasululla h'm (s.a.v.) odalarmda ateş yakümazdı. Ben de:

-Teyzeciğim! Bu süre içinde sizin hayatınızı devam ettiren neydi? dedim. O da: '

-İki siyahla yani hurma ve su ile yaşıyorduk. Ancak Rasululla h'ın (s.a.v.) Ensarh komşuları vardı. Onlar ne iyi komşulardı. Onların sütü için besledikl eri koyunları vardı. Rasululla h'a (s.a.v.) onların sütünden verirlerd i.

Nevfel İbn îyas el-Huzelî şöyle( söyledi:

Abdurrahm an tbn Avf m evine, içinde ekmek ve et bulunan bir ta*bak getirdik. Tabak Önüne konulunca Abdurrahm an ağladı. Ben:

-Niye ağlıyorsun? dedim. O da:

-Rasulullah'la (s.a.v.) ailesi arpa ekmeğiyle doymadan öldüler. Bi*zim için hayırlı olan şeyden dolayı geciktiri ldiğimizi zannetmiy orum, diye cevap verdi,

Heffan îbn Kahil'e, Hz. Aişe şunu anlattı:

Bize bir gece, Ebu Bekr'in evinden bir koyun budu hediye edildi. Vallahi, onu parçalamak için Rasululla h'la adeta yarışıyorduk.

- Mü'minlerin annesi! Lambasız mı? dedim. O da:

- "Eğer lambamız olsaydı, onu yerdik. Muhammed'in (s.a.v.) aile*sinin üzerinden ay gelir geçer de evde ne ekmek pişirilir ne de tencere kaynatılırdı.

Enes ibn Malik şunu anlattı:

Bir arpa ekmeği ve kokusu değişmiş bir miktar iç yağıyla Rasu-lullah'ın (s.a.v.) yanma gittim. O'nun şöyle dediğini duydum:

"Muhammed'in ailesinin sabah akşam bir sa'dan başka yiyeceği olmadı." Halbuki onlar o sırada dokuz haneydile r. [12]

Ebu Hureyre şöyle anlattı:

Oturarak namaz kılarken Rasululla h'ın (s.a.v.) yanına girdim: -Ya Rasulelîah! Neyin var? dedim. Rasululla h (s.a.v.):

- "Açlık" dedi. Bunun üzerine ağladım. Rasululla h (s.a.v.):

- "Ebu Hureyre! Ağlama! Çünkü dünyada sevabı beklenirs e kıya*met gününde, açlığın şiddeti acikana isabet etmez" dedi. [13]

Enes îbn Malik şöyle dedi:

Fatıma Peygamber'e (s.a.v.) bir ekmek parçası getirdi. Peygamber

(s.a.v.):

- "Fatıma! Bu parça nedir?" dedi. Fatıma:

-Bir somun yaptım. Bu parçayı sana getirmede n içim rahat etmedi, diye cevap verdi. Peygamber (s.a.v.):

- "Bu, üç günden beri babanın ağzına giren ilk yiyecekti r" dedi.[14].

İbn Abbas şunu anlattı:

Rasululla h (s.a.v.), zırhı, ailesine yedirmek için aldığı otuz sa' arpa karşılığında bir yahudide rehinken vefat etti.

Hz. Aişe şunu söyledi:

Rasululla h, zırhı, yahudi Ebu Şahme'de rehindeyk en vefat etti.

Enes şöyle anlattı:

Rasululla h (s.a.v.) bana gelmem için haber gönderdi. Rasululla h (s.a.v.) hizmetçisini, buğday satın almak üzere bir yahudiye göndermişti. Şöyle dedi: Söyle ona, bize iki elbise versin. Bize birşey gelince onu öde*yelim.

Adam, halka satış yaparken benimle oyalanmağa başladı. Sonra bana dönüp:

-Vallahi, Muhammed'in (s.a.v.) ne ekini var, ne sağılır hayvanı. Bana nerden ödeyecek? dedi.

Gelip Peygamber'e (s.a.v.) bildirdim . Peygamber (s.a.v.):

- "Allah'ın düşmanı yalan söyledi. Eğer bana verseydi, borcumu ona öderdim. Ben ona, onlardan daha hayırlıyım" dedi. Daha sonra şunu ilave etti:

- "Kişinin yamalı elbise giymesi, onun için, emanet olan şeyi ye*mesinden daha hayırlıdır." [15]

--------------------------------------------------------------------------------

[1] Buharî, Sahih, 111/213; İmam Ahmed, Musned, 1/301, 441; Hakim, Müstedrek, İV/310; Beyhakî, Delailu'n-Nubuvve, J/338; İbn Sa'd, Tabakalü'l-Kübra, 1/159; Ebu Nuaym, Hılyetu'l-Evliya, İV/234.

[2] Tirmizî, Sünen, 2347; imam Ahmed, Musned, V/254; Taberanî, Mucemu'l-Kebir, VİN/245; İbnu'l-Mübarek, Zuhd, N/54; Bağavî, Şerhu's-Sunne, İV/246; Munziri, Terğıb ve't-Terhib, İV/154, 189; Ibn Sa'd, Tabakatü'l-Kübra, 1/101; İbn Hacer, Fethu'l-Bari, XI/292.

[3] 783 no!u dipnota bakınız.

Abdurrahm an İbnü’l-Cevzi, Ashâbın Dilinden Peygamber imizin Hayatı, Uysal Kitabevi: 399-400.

[4] Musüm, Sahih, 730, 2281; Buharî, Sahih, kitabu'r-rikate, bab: 17; Ibn Mace, Sünen, 4139; Beyhakî, Sünenü'l-Kübra, il/150, Vll/46; Miinzirî, Terğib veVTerhib, İV/170; İmam Ahmed, Musned, H/446, 481; İbn Ebi Şeybe, Musannef, Xltl/24; Beyhakî, Delailu'n-Nubuvve, I/339, İV/87.

[5] Abdurrahm an İbnü’l-Cevzi, Ashâbın Dilinden Peygamber imizin Hayatı, Uysal Kitabevi: 400.

[6] Tirmizî, Şemail, 190; Tarihu'l-Hatib, VII/98; Bağavî, Şerhu's-Sunne, XM/253; Tarihu İbn Asakır, M/290, X/256; Suyutî, Menahılu'z-Za'f, 19; Zebidî, İthafu's-Sadeti'l-Muttakîn, VII/98.

Abdurrahm an İbnü’l-Cevzi, Ashâbın Dilinden Peygamber imizin Hayatı, Uysal Kitabevi: 400.

[7] Abdurrahm an İbnü’l-Cevzi, Ashâbın Dilinden Peygamber imizin Hayatı, Uysal Kitabevi: 400-401.

[8] ibn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, Vl/55; Beyhakî, Delailu'n-Nubuvve, 1/350.

Abdurrahm an İbnü’l-Cevzi, Ashâbın Dilinden Peygamber imizin Hayatı, Uysal Kitabevi: 401-403.

[9] Buharî, Sahih, kitabu'l-eyman, bab: 22, kitabu'l-et'ime, bab: 23, kitabu'r-rikak, bab: 17; Müslim, Sahih, kitabu'z-zuhd, hadis: 20,25,33; Nesaî, Sünen, kitabu'z-zehaya, bab: 37; İbn Mace, Sünen, kıtabu'l-ef ime, bab: 48, 49; İmam Ahmed, Musned, l!/98, 434, İV/442; 6/128, 156, 187,255,277.

[10] Müslim, Sahih, kitabu'z-zuhd, 36.

[11] Bu hadisin kaynakları, Rasululla h'm mucizeler i bölümünde geçti.

[12] Buharî, Sahih, 111/186; Ebu Nuaym, Hılyetu'l-Evliya, VI/280; ibn Hacer, Fethu'l-Bari, V/140, 141.

[13] Hatib, Tarih, 111/15; İbn Asakir, Tarih, VI/329; el-Hindî, Kenzu'l-Umrnal, 16643, 16628.

[14] İbn Sa'd, Tabakatü'l-Kübra, 1/114; Zebİdî, İthafu's-Sadetil-Muttakîn, VII/391.

[15] İmam Ahmed, Musned, 111/244; Hakim, Müstedrek, ltl/572; Ibn Hıbban, Sahih 1628; Tarihu'l-Hatib, 111/155; Ebu'l-Ferec İbnu'l-Cevzî, Kitabu'l-Mevzuat, i/55, 56; Kart, Esra-ru'l-Mertua.15.

Abdurrahm an İbnü’l-Cevzi, Ashâbın Dilinden Peygamber imizin Hayatı, Uysal Kitabevi: 403-406.
 
Üst Ana Sayfa Alt