Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Atatürk'ün o mektubu yalan çıktı!

  • Konbuyu başlatan Ebu & Dücane
  • Başlangıç tarihi
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Guest
Mustafa Kemal'in Medine'ye yürüyeceğini ilan ettiği mektup sahte çıktı...

566269.jpg

25 Şubat 2013 Pazartesi 17:15
CHP, Kabe çevresindeki genişletme çalışmaları çerçevesinde sökülen Osmanlı revakları için Suudi Arabistan'da incelemelerde bulunmak üzere bir heyet oluşturmasının ardından sosyal medya`da Mustafa Kemal`in Suudi Kral`ına yazdığı bir mektup dolaşmaya başladı. Derin Tarih dergisi o mektubun Mustafa Kemal`e ait olmadığını ortaya çıkarttı.

Yıkıldı yıkılacak derken, Mescid-i Haram'daki Osmanlı eseri tarihi revakların, Kâbe'yi Genişletme Projesi kapsamında sökülmesi işlemine başlandı. 80 milyar Riyal'e (yaklaşık 38 milyar TL) mal olacağı belirtilen projede, Türkiye için de en hassas bölüme gelindi.


NUMARALANDIRILDILAR

Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz el Suud, geçen yıl, Osmanlı revaklarının hac sezonu sonunda tamamen yıkılması için onay vermişti. Ancak revakların, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın devreye girmesi ve yine Kral Abdullah'ın emriyle, yıkılması yerine, söküldükten sonra aslına uygun olarak restore edilip tekrar konulmasına karar verildi. Özellikle Hac ve Ramazan umresinde büyük izdihama neden olan tavaf alanında, Osmanlı revaklarıyla ilgili restorasyon çalışması, Kâbe'yi Genişletme Projesi'ni üstlenen Bin Ladin Grubu tarafından, Türkiye'de altyapı, üstyapı ve tarihi eser restorasyonu alanında uzman Türk şirketi Gürsoy Grup'a verildi. Yenileme kapsamında, sökümüne başlanıp tek tek numaralandırıp özenle paketlenerek muhafaza edilen revaklar, yine Kâbe'de kalacak. Bab-u Sefa Kapısı da proje kapsamında, yeniden aslına uygun olarak restore edilecek.


CHP DEVREDE ATATÜRK MEKTUBU SOSYAL MEDYADA

Revaklar konusunda CHP`nin heyet oluşturmasının ardından sosyal medyada Mustafa Kemal`in Suudi kralına yazdığı iddia edilen bir mektup dolaşmaya başladı. O mektup şöyle;

Suudi Kralı dikkatine!

Tarafımıza ulaşan haberlere göre Allah'ın sevgili ve özel kulu, elçisi PEYGAMBER EFENDiMİZ HZ.MUHAMMED MUSTAFA'nın kabrini yıkıp yerini değiştirecekmişsin. O mezarın tek taşına dokunursan Kurtuluş Savaşı'nı bırakır, ordularımla aşağı inerim.


26 HAZİRAN 1919-MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Sosyal medyada tartışma konusu olan mektubu mercek altına alan Derin Tarih dergisi o mektubun Mustafa Kemal`e ait olmadığını bakın nasıl ortaya koydu.


NEVZAT YALÇINTAŞ`IN KAYNAĞI NE?

İnternet veya sosyal medyada sık sık paylaşılan bu metne siz de mutlaka rastlamış olmalısınız. Hürriyet ve Kanal D'nin haberine göre de, AK Parti eski milletvekili Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş Atatürk'ün manevî dünyasının Efendimiz'in (sas) kabrinin yıkılacağı haberini duyunca harekete geçtiğini ve Suudi Krah'na çok sert bir 'nota' yolladığını ifade etmiş. Prof. Yalçıntaş "Mektubun sonu gayet diplomatik bir tehditle bitiyor" diyor ve türbeye dokunulduğu takdirde askerî müdahalede bulunulacağını ifade ediyormuş. Ne var ki, değerli hocamız herhangi bir kaynak belirtmiyor.


COĞRAFYA AÇINDAN FACİA

İnternette yayıldığı haliyle 'ordularla aşağı inmek' tabirinin pek de 'diplomatik' bir tehdit sayılamayacağı aşikâr. Bu ifadenin coğrafya bilgisi açısından da bir facia olduğunu belirtmeye gerek yok zannediyorum. "Ordularımız önce Fransız işgal bölgesini, sonra Suriye, ardından da Ürdün topraklarını (tabii Fransız kuvvetlerini yenerek) ilerleyecek, sonra da Tebük'ten Medine'ye 700 kilometreyi geçecek at sırtında ve Medine-i Münevvere'yi kurtaracak!" Hangi lojistik, mühimmat ve silahla peki? Kaldı ki, mektubun başında diplomatik yazışmaların gereği olan 'Haşmetmeab' veya 'Ekselans' türünden bir saygı ifadesi de yer almıyor.


MUSTAFA KEMAL`İN ÜSLUBU DEĞİL

Öte yandan Mustafa Kemal Paşa'nın üslubundan kıyısından köşesinden haberdar olan biri bu metnin onun kaleminden çıkamayacağını rahatlıkla anlayabilirdi. Şimdi bunları bir tarafa bırakarak dikkatlerinizi 'telgrafın tarihine çekmek istiyorum. M. Kemal Paşa 26 Haziran'da Amasya ile Sivas arasında yolda, yani seferi vaziyettedir. Ertesi gün Sivas'a ulaşacaktır. İşgal altındaki bir ülkede o haberi ta Arabistan'dan kim getirecek de, kendisine ulaştıracak? İngilizler olabilir mi?! Telgrafın çekilmesinden bir gün önce Çerkez Ethem ve Demirci Mehmed Efe'nin Yunanlarla çarpışmaya başladığını öğrenince bir yerlerde bir şeylerin yanlış gittiğini anlayabiliyoruz zaten. Kaldı ki, Anadolu'nun tabiri caizse 'kaynadığı' bir dönemde bırakın 'aşağı inmeyi'. Kâzım Karabekir'inki dışında elle tutulur bir kolordumuz bile mevcut değildi.


15 YIL ÖNCEDEN SOYADI MI BAHŞEDİLİ

Dahası, imza kısmında 'Mustafa Kemal Atatürk' diye yazıyor. Böylece tam 15 yıl önce Mustafa Kemal'e soyadı bahsedildiğini öğreniyoruz. Bir diğer husus da Suudi Kralkğı'nın 1932'de kurulduğu gerçeği. Üstelik onu tanıyan ilk devlet de Türkiye Cumhuriyeti olmuş. 1919'da kutsal topraklarda bir kral vardı ama bu, Suudi Kralı değil, Hicaz Kralı Şerif Hüseyin'di. Tarihlerden devam edecek olursak, 1960'h yıllarda uydurulmuş olan 'Kurtuluş Savaşı'na Atatürk döneminde 'İstiklal Savaşı' denildiğini biliyoruz.


NEREDEN BAKARSAN BAK BELGE SAHTE

Oysa sözde telgrafta 'Kurtuluş Savaşı' tabiri geçiyor. Sizin anlayacağınız, neresinden tutsak elimizde kalan sahte bir belgeyle daha karşı karşıyayız. Olmayan bir krala, olmayan bir orduyla ve Amasya-Sivas yolunda patlak lastiklerle ilerlemeye çalışırken tehditte bulunuyormuş Atatürk. Bertrand Russell Sorgulayan Denemeler'de ne güzel söylemiş: "Doğru olduğuna dair herhangi bir kamt bulunmayan bir önermeye inanmak sakıncalıdır.

(DERİN TARİH YAZARI MERVE ARMAĞAN)
 
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Guest
Gerçekler bilinmesine rağmen,uyuyan ve uyutulanlar için kemalistlerin bu tür yalanlarını ısıtıp ısıtıp sularını başlarına dökmek gerek sanırım.O zaman hepsi belki uyanırlar.:)
 
Abdussamed Seyhani Çevrimdışı

Abdussamed Seyhani

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Selanikli Kemalin Hayatı yalan zaten... Şu Üstteki haritaya bakınca birde İncirlik ABD üssünü görünce içim gidiyor zaten... Topsuz Tüfeksiz işgal diye buna derler.
 
Kozsoy Çevrimdışı

Kozsoy

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
m.kemal zaten amerikan mandası altında bir devlet kurdu

Bunlar ondan yaklaşık 20 yıl sonra falan kuruldu , üstelik kimilerince şehit ilan edilen menderes döneminde başlamış olması lazım yanlış hatırlamıyorsam .. Zaten o kimileri Özal'ın da öldürdüldüğünü iddia ettikleri gibi yakın gelecekte de sanırsam Tayyip için falan zehirlendi öldürüldü iddiasını ortaya atarlar, Ne kadar gariptitki en amerikancıları abd öldürdü iddiasına getirmeye çalışıyorlar ,, sadede dönersek son derece saçmasalak bir iddia M. Kemal'in Hz Muhammed' (s.a.s.) türbesi ile ilgileniyor olması . İnternet uydurmasyonları gibi bir şey ,,
 
Kozsoy Çevrimdışı

Kozsoy

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
M. Kemal ile görüşmeleri son derece normal bir olay ,M . kemal ben kimse le görüşmem diyen birisi değildi ki zaten hrhangi bir ülkede x bir harekete liderlik eden birisi olursa her durumda onunla görüşmeyi talep ederler , SSCB de görüştü hatta SSCB görüşmekle kalmadı , savaşın cephe planlarını çizecek kadar diplomatik bağ kurdu taksimdeki anıtta kızılordu "kurucu" komutanları boşuna mı bulunmakta .

Taksim Anıtı’nın Bilinmeyen Yönü ? Emrah Motuğan

15 Aralık 2009 *Makaleler 1 Comment
taksimcumhuriyetantyeni.jpg
.

Anıtın öyküsü:
Cumhuriyeti simgelemek amacıyla dönemin İstanbul milletvekili Hakkı Şinasi Paşa tarafından oluşturulan komisyonla ilk adım atılır ve ünlü İtalyan heykeltıraş Pietro Conanico ile bağlantı kurulur. 2.5 yılda tamamlanan ve halkın da maddi desteği alınarak yaptırılan heykel deniz yoluyla İstanbul?a ulaştırılıp 23 günde monte edilir ve özel bir törenle 8 ağustos 1928?de açılır.

Cumhuriyet anıtı Kurtuluş Savaşı’nı sembolize eder. Dört cephesinden birinde peçeli bir kadın kadının cumhuriyet öncesi esaretini diğer cephesinde cumhuriyet kadınını temsil eden modern kadın figürü yeralır. Sıraselviler yönüne bakan cephesi cumhuriyet dönemini, Harbiye?ye bakan yönü ise Kurtuluş Savaşı’nı simgeleyen figürlerle süslenmiştir. 11 metre yüksekliğinde ve 184 ton ağırlığındaki bu anıta dikkatlice bakıldığında Atatürk? ün sağında İsmet İnönü? yü solunda ise Fevzi Çakmak?ı görürsünüz.İnönü ve F.Çakmak?ın arkalarında duran kişilerin kim olduğu ise pek çok kimse tarafından bilinmez ne tarih kitaplarında ne de anlı şanlı tarih dergilerinde bahsedilir. Neredeyse sır gibi saklanmaya çalışılmıştır.Peki kim bunlar ?:Arkada duran bu kişilerden biri Sovyetler Birliği?nde Kızıl ordunun kurucusu olarak bilinen General Mihail Vasilyeviç Frunze diğeri ise Kızıl ordu Başkomutanı Kliment Yefremoviç Vororişilov.Sovyetler Birliği?nin Kurtuluş Savaşı?nda yaptığı yardımlar ve verdiği desteğe karşın jest olarak ünlü Bolşevik komutanlar anıtta yer almış. TBMMM Başkanı konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söylüyor ; “Kızıl ordunun ünlü bir komutan ve şanlı önderlerinden biri olan Frunze? nin seçilerek Türkiye? ye gönderilmesi sadece bu olgu bile Millet Meclisi?nde özel bir şükran duygusu uyandırdı.”
frunze.jpg
Frunze, Lenin? in özel talimatıyla 1921?de Türkiye?ye olağanüstü elçi olarak atanır ve görevi alır almaz yaptığı açıklamada şunları söyler : “Bu görev bana Ankara?nın Yunan birliklerince ele geçirilmesinin söz konusu olduğu bir sırada verildi. Böyle bir durumda Sovyet Ukrayna Rusya?nın da uygun görmesiyle bu ülkeye elçisini göndererek tüm dünya önünde Türkiye ile dostluğunu belirtmeyi gerekli saydı.20 aralık 1921 günü Frunze, TBMM de yaptığı konuşmada Sakarya Savaşı’nı kutlamış, cephede ve cephe gerisinde incelemelerde bulunmuş, 2 ocak 1922 tarihinde Türkiye-Ukrayna dostluk anlaşmasını imzalayarak 5 ocak 1922 tarihinde ülkemizden ayrılmıştır.
Mustafa Kemal ile Frunze arasında yapılan ikili görüşmeler özellikle Moskova anlaşması sonrası ortaya çıkan siyasi krizin aşılmasında Ankara hükümetine maddi yardım, silah, cephane, teçhizat ilaç v.b yardımların sağlanmasında önemli rol oynamıştır.
Ölümünün ardından doğduğu şehir Kırgızistan?ın başkenti olan Bişkek?in adı Frunze olarak değiştirilmiş ancak Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra, şehre tekrar Bişkek adı verilmiştir.
Frunze?nin mezarı, Kızıl Meydan?da, Lenin Mozolesi?nin arkasındaki Kremlin duvarındadır.
voroshilov.jpg
Kliment Yefremoviç Voroşilov ise Ulusal Kurtuluş Savaşı?nın sürdüğü yıllarda askeri bilgisiyle savaşın taktik ve stratejisine katkıda bulunması amacıyla Ankara?ya gönderilir. Türkiye cumhuriyeti?nin onuncu yıl kutlamalarına katılır.
“Türkiye nin kalbi: Ankara” belgeseliniT.C. Cumhurbaşkanlığı : Video Galerisiadresinden izleyebilirsiniz. 1933 yılında Mustafa Kemal tarafından Rus yönetmen Sergey Yutkeviç? e çektirilen bu belgeselde SSCB Heyetinin başında bulunan Voroşilov?u ve Türkiye halkının heyete gösterdikleri ilgiyi, cumhuriyet döneminde başkent Ankaranın ilk hallerini ilgiyle izleyeceğinizi düşünüyorum.
Voroşilov 2.Dünya Savaşı sırasında Hitler faşizmine karşı Leningrad savunmasında gösterdiği üstün başarılarından dolayı mareşalliğe yükselir. 2 Dünya Savaşı sırasında Nazi ordusunda kullanılan tankların rakibi olan Sovyet yapımı ağır sınıf tank serisine verilen genel ad KV kendi adıyla anılır.
1947?de politbüro üyeliği de yapan Voroşilov, 1953-1960 yılları arasında yüksek Sovyet prezidyumu Başkanlığı (Cumhurbaşkanlığı ) da yapmıştır
1969?da yakalandığı hastalıktan kurtulmak için yapılan ameliyatta yaşamını yitirmiştir. Mezarı Frunze ile aynı yerdedir.Cumhuriyet anıtına dikkatli bir gözle bakanlar Mustafa Kemal ve diğerlerinin paltolarının düğme ve iliklerinin ters tarafta olduğunu fark etmişler midir ?
 
Çay-Şakird Çevrimdışı

Çay-Şakird

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
türkiye hakkında tüm planlananlar m.kemal hayatta iken yapılmadı, pastanın asıl müslümanlara dönük büyük payı inönüye bırakıldı.
 
Kozsoy Çevrimdışı

Kozsoy

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
türkiye hakkında tüm planlananlar m.kemal hayatta iken yapılmadı, pastanın asıl müslümanlara dönük büyük payı inönüye bırakıldı.

Gerçekçi bakmak lazım 1945 sonrası Stalin Türkiye'yi işgal etmekten açık açık bahsetmekte , zaten Avrupanın yarısını Almanlardan kurtardım diye kendisi işgal etmiş durumda , işgallerden işgal beğen durumuna düşmüş durumdalar . ABD işgali daha mantıklı geliyor zira yöneticileri serbest bırakmakta , SSCB işgali ise sonu nereye varacağı belli olmayan bir dipsiz kuyu gibi . Mesela İran işgalinde ilk yaptıkları hemen bir Kürdistan kurdurmak . Bu Barzan famİlyasına falan , heleki stalin gibi bir adam ?! kafasına göre ulusları alıp 10 bin km öteye süren bir zevat söz konusu iken ABD'nin benim sadece üslerim olacak demesi dönemin yöneticilerine çok daha mantıklı geliyor haliyle. Z,ra tartının öte yanında koca Türkiyenin boşaltılıp içine ermeni rum ve rus doldurulması planları olabilir , Çarlık döneminde kafkaslar komutanı çara olga kazaklarını anadoluya yerleştirmeyi önermekte ki yapmadıkları işte değil hani Kırım ? Hani Kırım'dan Anadoluya dek olan müslümanlar !! Bütün bunlar M. Kemal sonrasına ait gelişmeler .... Ki o dönemde gözden kaçan bir başka gerçek var ABD'de Lozan'ı tanımıyor ,,, yani hala serv derdinde ancak NATO ile Lozan ve TC nin sınırlarını tanıyor .
 
Kozsoy Çevrimdışı

Kozsoy

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
m.kemal ingilizlerle erzurum ve sivasda ingiliz mandası mı amerikan mandası mı kabul edilsin diye görüşmüş...videodaki ingiliz arşivlerinde böyle diyor..

m.kemal sscb ile hangi konuda görüşmüş??

M. Kemal SSCB ile İngiltere arasında denge politikası güdüyor , ne İngiltere ne de SSCB Anadoluda bir diğerinin üstünlüğü kabul etmemekte.Zaten Afganistan İran ve Türkiye bu açıdan ortaktırlar İnggiliz Krallığı ile SSCB/ çarlıık rusyasının sömürgeleri arasında tampon bölgelerdir hatta bu tampon bölgeler daha sonra sadabat paktını kuruyorlar . Ha videodaki adam elimde belge var demiyor zaten sadece "söylüyorum bak" diyor . Elinde belge olması da imkansız zira ingilizler Türkiye le ilgili o dönem arşivlerini açmamış durumdalar... ABD iddiası ise zayıf zira ABD'nin etkinliği ancak e ancak 1945 sonrası ortaya çıkıyor . ABD nin süper güç olması 1945 sonrasıdır. M. Kemal o dönemde zaten ölmüştü ... Savaşın son sahnesinde Yunanlılar ve SSCB destekli Türkler kalmakta Belli bir dönemden sonra bunların rusya fransa falan hiç birisi ile savaşmıyoruz ,,, hepsi de kendiliklerinden çekilip gidiyorlar bir tek Yunanlılar hariç . Bunu sağlayan güç de SSCB . Zira açık bir şekilde başkomutanlığa kadar yükselen ordu mensuplarını göndererek yeni bir savaşın sinyalini veriyorlar , şimdi ingiltere fransa zaten kazanmışken 1000 yıllık bir düşmanı tarihe gömmüşken neden yeniden başlarına bela alsınlar ???? Türkiyenin buradaki durumu tampon bölge , sonrasında Stalin bu tampona göz dikince abd Devreye giriyor İran'da da Afganistan da da aynısı oldu .. İranda şah döneminde açıktan ABD yanlısı idi, Afganistanın SSCB tarafından işgalinde de ABD askeri yardımı söz konusu idi... ABD sonradan İngiltere ile yer değiştirdi ama o dönemde İngiltere baş aktör daha süper güç konumunda değildiki ABD ,, Brezilya gibi bir şeydi yani ...
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt