İ
Çevrimdışı
حَدَّثَنَا يُونُسُ بْنُ بُكَيْرٍ ، عَنْ سِنَانِ بْنِ إِسْمَاعِيلَ الْحَنَفِيِّ ، عَنْ أَبِي الْوَلِيدِ سَعِيدِ بْنِ مِينَا ، قَالَ : لَمَّا فَرَغَ أَهْلُ مُؤْتَةَ وَرَجَعُوا أَمَرَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بِالَّسْيرِ إِلَى مَكَّةَ ، فَلَمَّا انْتَهَى إِلَى مَرِّ الظَّهْرَانِ نَزَلَ بِالْعَقَبَةِ وَأَرْسَلَ الْجُنَاةَ يَجْتَنُونَ الْكَبَاثَ , فَقُلْتُ لِسَعِيدٍ : وَمَا هُوَ ؟ قَالَ : ثَمَرُ الأَرَاكِ فَانْطَلَقَ ابْنُ مَسْعُودٍ فِيمَنْ يَجْتَنِي فَجَعَلَ الرَّجُلُ إِذَا أَصَابَ حَبَّةً طَيِّبَةً قَذَفَهَا فِي فِيهِ ، وَكَانُوا يَنْظُرُونَ إِلَى دِقَّةِ سَاقَيِ ابْنِ مَسْعُودٍ وَهُوَ يَرْقَى فِي الشَّجَرَةِ فَيَضْحَكُونَ ، فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ : " تَعْجَبُونَ مِنْ دِقَّةِ سَاقَيْهِ ، فَوَالَّذِي نَفْسِي فِي يَدِهِ ، لَهُمَا أَثْقَلُ فِي الْمِيزَانِ مِنْ أُحُدٍ " , وَكَانَ ابْنُ مَسْعُودٍ مَا اجْتَنَى مِنْ شَيْءٍ جَاءَ بِهِ وَخِيَارُهُ فِيهِ إِلَى رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ، فَقَالَ : هَذَا جَنَايَ وَخِيَارُهُ فِيهِ إِذْ كُلُّ جَانٍ يَدُهُ إِلَى فِيهِ .
Beyhakî, Hakim tariki ile Ebu´l-Velid Said b. Mina´nın şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Hudeybiye barışını pekiştirip süresini uzatmak için Medine´ye gelen Mekkeliler, işlerini tamamlayıp geri döndüklerinde Rasûlullah (s.a.v.), Mekke´ye gitmek için Müslümanlara emir verdi.
Yola koyuldu. Merrü´z-Zehran´a vardığında Akabe´ye inip konakladı. Toplayıcıları misvak ağacı yemişini toplamaya gönderdi. Ben de Saide: "Toplayacakları şey nedir " diye sordum. O dedi ki: "Misvak ağacının meyvesidir."
Meyve toplamaya gidenler arasında İbn Mesud da vardı. O da onlarla meyve toplamaya gitmişti. Onlardan biri, iyi bir taneyi ele geçirince ağzına atıyordu. Meyve toplamak için ağaca çıkmakta olan İbn Mesud´un bacaklarının inceliğine bakıp gülüyorlardı.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Onun bacaklarının inceliğine mi hayret ediyorsunuz Nefsim kudret elinde bulunan Allah´a yemin ederim ki, onun o iki bacağı, terazide Uhud dağından daha ağır gelir."
İbn Mesud ne devşirdi ise Rasûlullah´a getirdi. Devşirdiği şeylerin en iyilerini de ağzına götürüyordu.
Bunun için de şöyle dedi:
"Benim devşirdiklerim bunlardır. En iyileri de ağzımdadır. Çünkü her devşiricinin eli ağzına gider."
(Beyhâki,Delâlilun Nübüvve,1805)
Beyhakî, Hakim tariki ile Ebu´l-Velid Said b. Mina´nın şöyle dediğini rivayet etmiştir:
"Hudeybiye barışını pekiştirip süresini uzatmak için Medine´ye gelen Mekkeliler, işlerini tamamlayıp geri döndüklerinde Rasûlullah (s.a.v.), Mekke´ye gitmek için Müslümanlara emir verdi.
Yola koyuldu. Merrü´z-Zehran´a vardığında Akabe´ye inip konakladı. Toplayıcıları misvak ağacı yemişini toplamaya gönderdi. Ben de Saide: "Toplayacakları şey nedir " diye sordum. O dedi ki: "Misvak ağacının meyvesidir."
Meyve toplamaya gidenler arasında İbn Mesud da vardı. O da onlarla meyve toplamaya gitmişti. Onlardan biri, iyi bir taneyi ele geçirince ağzına atıyordu. Meyve toplamak için ağaca çıkmakta olan İbn Mesud´un bacaklarının inceliğine bakıp gülüyorlardı.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Onun bacaklarının inceliğine mi hayret ediyorsunuz Nefsim kudret elinde bulunan Allah´a yemin ederim ki, onun o iki bacağı, terazide Uhud dağından daha ağır gelir."
İbn Mesud ne devşirdi ise Rasûlullah´a getirdi. Devşirdiği şeylerin en iyilerini de ağzına götürüyordu.
Bunun için de şöyle dedi:
"Benim devşirdiklerim bunlardır. En iyileri de ağzımdadır. Çünkü her devşiricinin eli ağzına gider."
(Beyhâki,Delâlilun Nübüvve,1805)