Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

DOĞADAKİ MUCİZELER _ A _

Ö Çevrimdışı

Özlem

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
AkCİĞER RAHATSIZLIĞI İÇİN :greyfurt,defne yaprağı,lavanta yaprağı giderir.
AKCİĞER TEMİZLİĞİ: kerevizle olup bu hastalıktan kurtarır.
ADELELER:donmuş ,üşümüş adelelere hindistan cevizi yağı sürülerek masaj yapmak faydalı olup ,ısıtır
AĞRILAR:Menekşe yağı ağrıyı yok eder.Nane yağı ağrı dindiricidir.5'er damla suyla içilirse baş,karın ağrısını dindirir.Havlıcan yağı, masaj olarak kullanıp ağrıyı dindirir,aromaterapi olup en değerli yağdır.Ayrıca bir miktar su içerisine yarım fincan soyulmuş kabak çekirdeği konup mixerde çırpılıp sabah akşam 1'er çay bardağı içilirse ağrı keser,uylu verir.
ALBÜMİN:Taze fasülyeyi sıkıp 1fincan (fasülye suyunu) sabah akşam aç karnına 1 bardak suyla içilir.
ASTIM:İğde iyileştirir.1lt. kaynar suya 4-5 çiçek atıp demlenir ve günde 3 fincan içilir.
ATEŞ:İğde düşürür,fındık ağacı kabuğu antibiyotiktir.
AĞIZ KOKUSU:Karanfil yağı giderir.Ağız pasını iğde giderir.
 
Birtat Çevrimdışı

Birtat

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
A HARFİNE GÖRE HASTALIKLAR İÇİN YAĞLAAARRRR;
ADALE AĞRILARI
Alabalık, defne, zencefil
ADALE SERTLEŞMESİ
Pelesenk
ADALE UYUŞMASI
Papatya, tatlı badem
ADET DÜZENSİZLİĞİ
Adaçayı, ısırgan, nane
ADET SKTÜRÜCÜ
Çörekotu
AĞRI KESİCİ
Sarımsak, karanfil,
AĞIZ KOKUSU
Çin yağı, Hindistan cevizi
AĞIZ YARALARI
Kekik, Okaliptüs
AKCİĞER KORUYUCU
Biberiye, ginseng
AKCİĞER ZARI İLTİHABI
Biberiye, hardal
AKNE(CİLT)
Biberiye, kayısı, papatya, portakal
ALERJİ
Fesleğen
ALYUVAR ARTTIRICI
Kekik
ANTİBAKTERİYEL
Tarçın
ANNE SÜTÜ AZLIĞI
Rezene, nane, havuç, acı elma
ASTIM-BRONŞİT
Nane, biberiye, kekik, okaliptüs, çörekotu
 
Birtat Çevrimdışı

Birtat

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
arkadaşlar, hastalıkların belirtileri hakkında bir özet sunmak istedim.
kaynak; A dan Z ye şifalı bitkiler Ansiklopedisi(Ayhan Yalçın)



AĞRI(ÖNEMSİZ AĞRI)
Ağrı; birçok hastalıkta görülebilen bir belirtidir ve özellikleri, hastalığın teşhisi bakımından önemlidir. Bu nedenle, doktora başvurmak gerekir.
Genellikle, vücudun herhangi bir yerinde hissedilen önemsiz ağrılar için aşağıdaki reçeteler kullanılabilir.
*ceviz kâfurun ve karabiber karışımdan yapılan merhem gündüz olmak şartıyla
*funda çiçeği lapası gece olmak şartıyla kullanılabilir.



AĞRI(SIRT AĞRISI (LUMBAGO)
Bir yerden kalkarken, otururken, eğilerek iş yaparken sırt bölgesinde şiddetli ağrılar hisseder.
Ağrı belirli bir noktadan başlayıp, kasıklara ve kalçaya doğru yayılır.
Hastalığın belirli bir sebebi olmamakla beraber, bağların ve kasların fazla gerilmesi, disk kayması veya bel kemiği ile kalça kemiği arasındaki eklemlerin fazla zorlanması sebep olabilir. İstirahat etmek, sırta sıcak su torbası koymak ve masaj yapmak; tedavi için ilk şarttır.
*hardal ve keten tohumu tozları karışımından yapılacak lapa
*günlük, havlıcan, zencefil, çamfıstığı ve bal karışım tozu ile tedavi edilebilir.



AĞRI (MAFSAL AĞRILARI VE KİREÇLENME)
Eklemler de (oynak yerlerde) hissedilen ve çoğunlukta soğuk algınlığından sonra görülen ağrıları dindirmek için aşağıdaki terkip uygulanabilir.
*sirke, bal, bakla unu, nane, burçak unu, su karışımı.



AĞRI (GÖĞÜS AĞRISI) ZONA
Göğüs veya gövde de ya da yüzde gözde, çoğunlukta yalnız bir tarafta olmak üzere görülen ve sinirler boyunca hissedilen yakıcı ağrılara “zona” veya “herpes zoster” denir.
Hastalık başladığından birkaç gün sonra; ağrıyan yerde bir kırmızılık ve ortasında içi su dolu küçük kabarcıklar görülür. Bu belirtiler bir hafta kadar devam eder.
Tedavi için
* sirke zeytinyağı ve su karışımı kullanılabilir.

AĞIZ KOKUSU-NEFES KOKUSU
Tıptaki adı halitosis tır. Kaynaklanan sebepleri;
*Hazımsızlık, geğirme, kokulu yiyecekler, alkol ve bazı ilaçlar.
*Burun ve sinüs hastalıkları.
*Çürük dişler, ağız yaraları veya bademcik iltihabı.
*Kusma ve uzun süreli perhizler
*Şeker, kansızlık ve ateşli hastalıklar da sebep olurlar.
Uzun süreli ağız kokusunda hekime danışmak gerekir.
Kısa süre tedavilerinde,
*muskat bal karışımı veya
*Siyah üzüm ile mersin yaprağı karışımı kullanılabilir.

AĞIZ TADSIZLIĞI
Sebepleri;
* Hazımsızlık,
*Kokulu ve acılı yiyecekler.
*Alkol ve kullanılan bazı ilaçlar.
*Fazla sigara, tütün içmek, bazı akciğer hastalıkları.
*Uzun süren perhizler.
*Nezle paslı dil ve bazı ateşli hastalıklar.
Kısa süreli ağız tadsızlıklığın da aşağıdaki reçeteler uygulanır. Uzun süreli ağız tadsızlığı için hekime başvurulup, sebebi öğrenilmeli.
*Badem bal karışımı veya
* Nane-mersin-karanfil yağları karışımı kullanılabilir.

AĞIZ YARALARI
Ağız yaraları “basit” ve “derin” veya “sert kenarlı” yaralar olmak üzere iki gurupta toplanabilir. Çoğunlukta, üşütme veya hazımsızlıktan kaynaklanırlar. Yaraların etrafı, kırmızı bir çizgi ile çevrilidir. Başlangıçta, su dolu kabarcıklar halindedirler. Sonradan patlayarak etrafa yayılır ve sancılı ağrılara sebep olurlar.
Çocuklarda kızamık ve çiçek hastalıkları sırasında da aynı aynı yaralar meydana gelebilir.
Tedavi için;
*Bal, anason ve kuru üzüm karışımını veya
*Şap ile nöbet şekerini kullanabilirsiniz.

AKCİĞER HASTALIKLARI
Akciğerler göğüs boşluğumuzun büyük kısmını dolduran koni şeklinde, süngerimsi yapıda bir çift organdır.
Akciğerlerin başlıca görevi, vücut hücrelerinin artık maddesi olan karbondioksiti vücuttan atmak ve yaşam için temel gereksinim olan oksijeni vücuda almaktır.
Akciğerler başlıca “bronş” denen hava içeren tüplerden, “alveol” denen hava keseciklerinden, kan ve akkan (lenf sıvısı) damarlarından oluşmuştur.
Öksürme, en belirleyici hastalık işaretidir.
Akciğerleri hastalıklardan korumak için aşağıdaki reçeteler uygulanabilir.
*ısırgan tohumu, karabiber, mürsafi, hardal ve bal karışımı
*safran ve safran yoğurt karışımı


AKCİĞER VEREM İ (AKCİĞER ETİNİN ÇÜRÜMESİ)
Akciğer veremi, zafiyet, tüberküloz, ince hastalık, fitizi de denir.
Sebebi, koch basili denilen, ufak, kıvrık, içinde küçük noktacıklar görülen çomak şeklindeki verem basilidir. Verem mikrobu, insan vücuduna çeşitli yollardan girebilir. Bu yolların başında solunum yolları gelir.
Hastalık çoğunlukta veremlinin balgamı veya veremli ineklerin sütü ile bulaşır.
Sağlık şartlarına uymamak, aşırı yorgunluk, üzüntü, grip, boğmaca, kızamık veya şeker hastalığı, vücudun direncini kaybetmesine ve hastalanma ihtimalinin artmasına sebep olur.
Verem 3 devrede gelişir.
Birinci devrede hastada genel yorgunluk, iştahsızlık, sırt ağrıları, öksürük ve 38 derece ye kadar yükselen ateş görülür. Verem basili bu devrede tüberkül adı verilen iltihaplı bölgeler oluşturur.
İkinci devrede hiçbir belirti görülmeyebilir. Fakat basililer bütün vücuda yayılarak deri, eklemler, kemikler, böbrekler, bağırsaklar, karın ve beyin zarına yerleşirler. Bu devrede tedaviye başlanmamışsa, vücudun direnci azalmaya başlar.
Üçüncü devrede verem basilleri kan veya lenf kanalları yoluyla yayılmaya devam eder. Hasta da yorgunluk, balgamlı öksürük, akşamları yükselen hafif ateş, iştahsızlık ve gece terlemeleri görülür. Bu devrede tedavi edilmezse, diğer akciğer de hastalanabilir.
Tedaviye 4 ila 9 ay kadar devam etmek gerekir. Tedavinin ilk şartı temiz ve açık hava, bol gıda ve üzüntüsüz bir hayattır.
Aşağıdaki reçeteler tedavi maksadıyla kullanılır.
*kuru üzüm, incir, hurma, bal karışımı
*keten tohumu bal karışımı

AKCİĞER ZATÜLCENP (AKCİĞERİN SU TOPLANMASI)
Akciğerleri saran zarın (Plevra’nın) iltihaplanması sonucu görülen bir hastalıktır. Tıp dilinde “Plörezi” denir.
Sebebi; zatürree, verem veya akciğer apsesinden yayılan iltihaptır. Kuru, yaş ve iltihaplı olmak üzere 3 çeşittir.
Kuru zatülcenp, soğuk algınlığı, romatizma veya ateşli hastalıktan kaynaklanır. Hasta soluk alırken; göğüs ve boyun bölgesinde şiddetli ağrı hisseder. Kesik kesik solar. Ateşi 39 dereceye çıkar.
Yaş zatülcenp, akciğer zarı arasında su birikmesi sebebidir. Hastada, aniden ortaya çıkan titreme, 40 dereceye kadar çıkan ateş görülür. Soluk alması güçlük çeker, göğsünde çivi batıyormuş hissini veren sancılar hisseder.
İltihaplı zatülcenp; tıp dilinde “ampiyem” adı verilen bu hastalık, akciğer zarının boşluklarından birinin içine cerahat birikmesi sonucunda ortaya çıkar. Hastada, iştahsızlık ve kansızlık görülür. Soluk alması güçleşir, Ateşi 40 dereceye kadar çıkar.
Tedaviye vakit geçirmeden başlamak gerekir. Hastanın, mutlaka istirahat etmesi, moralini bozmaması da iyileşmesini çabuklaştıran faktörlerdendir.
Tedavi için aşağıdaki şifalı bitkiler kullanılabilir.
*keten tohumu, incir, meyankökü, su karışımı


AKCİĞER ZATÜRREESİ(AKCİĞER İLTİHABI )
Tıp dilinde, pnömoni denilen bu hastalığın 3 çeşidi vardır.
Lober Pnömoni; Pnömokok adı verilen mikropların sebep olduğu “had akciğer iltihabı” dır. Mikroplu tozlar, fazla yorgunluk, soğuk algınlığı ve uzun süre güneşte kalmak hastalığın zeminini hazırlar.
Hastalık, anî baş ağrısı, titreme, kusma, halsizlik ve sırt ağrısı ile başlar. Ateş 40 dereceye kadar yükselir. Fakat 10. günden sonra düşmeye başlar. Öksürük, kısa sürelidir.
Balgam, kanlı ve yapışkandır. Hastanın yüzü kızarmış, dudaklarının etrafı kabarmış, cildi kuru ve dili de paslıdır. Geceleri kriz gelebilir.
Virüs zatürreesi; Virüslerin sebep olduğu çeşittir. Ya aniden ya da bir soğuk algınlığından sonra görülür.
Hastanın ateşi 39 dereceye kadar yükselir. Kendini yorgun hisseder. Öksürüğü kuru, fakat az balgamlıdır. Kol ve bacaklarında da ağrılar oluşur.
Bronkopnömoni; iyi tedavi edilemeyen grip, boğmaca, bronşit veya kızamıktan sonra ortaya çıkan bir hastalıktır. Sebebi, akciğer ve bronşların yer yer iltihaplanmış olmasıdır. Bronşit gibi başlar, tedbir alınmazsa 2–3 gün içinde ağırlaşır.
Ateş, sabahları 38 derece iken akşamları 40 dereceye kadar yükselir. Hastada, öksürük, cerahatli ve bazen da kanlı balgam görülür. Halsizdir. Nefes almakta güçlük çeker, rengi soluktur. Ateş yükseldiği zaman vücut ıslak bezle silinir. Ateş düşürücü ilaçlar kullanılmaz.
Tedavi için aşağıdaki reçete uygulanır.
*Ihlamur, Pelin otu, Papatya, Su karışımı
*keten ve hardal unu su karışımı kullanılabilir.

AKCİĞER ZARININ İLTİHAPLANMASI(GÖĞÜSTE SU TOPLANMASI)
Tıp dilinde “Plörezi” (sulu zatülcenp) denilen hastalıktır. Akciğerin etrafını saran zarın iltihaplanması sonucu ortaya çıkar. Sebebi, bronşit, böbrek hastalıkları veya kulak iltihabıdır.
Göğsün yan taraflarında şiddetli ağrı hissedilir. Buraya bastırıldığı zaman ağrı şiddetlenir. Nefes darlığı vardır.
Yatak istirahatı ve doktor tedavisi şarttır. Tedavi için aşağıdaki karışım kullanılabilir.
*kekik, sarımsak, bal ve su karışımı

ALERJİ
Vücudun bazı madde veya hava şartlarından etkilenmesi, psikolojik nedenler, alerji hastalığına sebep olur. Alerji yapan maddeleri tespit edip, o maddelerden uzaklaşmak ile mesele kendiliğinden çözülmüş olur.
Dolayısıyla; önce alerjiye sebep olan etkenleri bulmak gerekir. Kimine göre, kaşıntı, kimine kurdeşen, kimine de astım şeklinde görülür.
Tedavi için;
• Haftada bir pelin otu,
• Her gün şahtere otu içilebilir.
• İki çeşit masaj çeşidi yapılabilir.
Fesleğen yağı.
Astımlı hastaya aspirin verilmez.

ALTINI ISLATMAK
Tıp dilinde; Enuresis denir. Böbrek ve şeker problemleri yüzünden kaynaklanmasının yanında çocuklardaki en önemli sorun; yeteri kadar ilgi görememek veya başka kardeşine kıskanmak olabilir.
Tedavi için,
• Günlük ve havlıcan tozu karışımı
• Polen, kişniş, ısırgan tohumu ve pekmez karışımı kullanılabilir.
• Masaj yapılır.

ANNE SÜTÜNÜN AZLIĞI
Bol sulu gıdalar tüketmek, stresten arınmak ilk tedavi şartıdır. Kurabiye türü pastalar da faydalıdır.
Ayrıca gündüzleri, ısırgan, Akşamları anason çayı içmek ile tedavi olunur.
Ve rendelenmiş turp, badem ezmesi, tavuk eti, yer elması, şalgam, pancar, kişniş, enginar, marul, nane, maydanoz salatası, buğday unundan yapılmış kurabiye yemek, inek sütü, mercimek çorbası çok faydalıdır.
Anne sütünün azlığı; üretmekten sebep değil de, dışarı verememekten sebep kaynaklanıyorsa adaçayı içirilir.

AŞERMEK
Hamile olanların; bazı yiyeceklerden tiksinip olmayacak zamanlarda, olmayacak şeyler için aşırı istek duymalarına aşermek” denir.
*menekşe çayı içmek, tuzlu fıstık(her gün 50 gram), ceviz, badem, ayva ve ekşi nar yemeleri, ıhlamur veya adaçayı içmeleri tavsiye edilir.

ATEŞ
Vücut sıcaklığının yükselmesine ateş denir.
Vücut sıcaklığı bedenin her yerinde aynı değildir.
Örneğin; termometre ağza konulduğunda görülen ısı, koltuk altına konulduğunda gösterdiği ısıdan 0,5 derece daha düşüktür. Isı makattan alındığı zaman ise; 0.5 derece daha yüksek olduğu görülür.
Diğer taraftan, vücut ısısı gün boyunca da 0,5 derece oynar. Sabahın erken saatlerinde ısı düşük, akşam saatlerinde yüksektir.
Vücut ısısı;
36,2 – 37,5 ısı arasında ise normaldir.
37.8 derece ısı hafif ateş olduğuna işarettir.
38.9 derece ısı, orta derece de ateş olduğuna işarettir.
40 derece ısı, yüksek ateş olduğuna işarettir.
40.6 derece ısı, ateşin tehlikeli seviyeye yükseldiğine işarettir.
Ateşle birlikte; üşütme, titreme, baş ağrısı, bunalma, huzursuzluk, vücut kırgınlığı, iştahsızlık, kabızlık, sayıklama, havale veya koyu renkli idrar çıkarmada görülebilir.
Ateşin nedeni, genellikle soğuk algınlığı, grip, bademcik iltihabı, boğaz ağrısı, bronşit, sinüzit, kulak iltihabı, bağırsak iltihabı veya böbrek hastalıklarından biri olabilir. Bu nedenle tedaviden önce nedeni tespit etmek gerekir.
Ateşi düşürmek için aşağıdaki şifalı bitki karşımı kullanılabilir. Fakat, ateşi doğuran sebepleri ortadan kaldırmak için doktora başvurmak gerekir.
*Papatya ve arpa karışımı
*Sirke ve limon karışımı

AYAK AĞRILARI
Ayak ağrıları; çoğunlukta yorgunluk, bağ yerlerinin burkulması, fazla kilo almak veya bazı hastalıklardan kaynaklanır.
Önemli bir hastalıklardan kaynaklanmayan ayak ağrılarında; yapılacak masaj ve dinlenmek çok faydalı olur.
• Ağrıyan yerler iyice masaj edilir. Ayak ikinci parmağı ile üçüncü parmağının birleştiği nokta iyice ovulur.
• Papatya ve zeytinyağı karışımı ve gliserin yağı ile masaj kullanılabilir.


AYAK TERLEMESİ VE AYAK KOKUSU
Ayak terlemesi veya ayak kokusu ter bezlerinin aşırı derecede çalışması, kalın çorap giymek veya bazı ateşli hastalıklara sebep olan bir hastalık çeşididir.
Normal vucüd sıcaklığının düşmesi sonucu da ortaya çıkar.
Tedavi için;
• Adaçayı
• Adaçayı, nane, karabaş otu karışımı kullanılabilir.

AYBAŞI (AĞRILI)
Tıp dilinde “Dysmenorrhoea” denilen bu durum, özellikle aybaşı kanamasının başladığı ilk gün görülür. Bazı kimselerde, ağrılar aybaşı kanamasının başlamasından birkaç önce ortaya çıkar ve kanamanın başlangıcı ile kesilir. Bir kısmında da, kanama, kanama görülen günlerde ve sonraki birkaç gün içinde hissedilir.
Bu çeşit ağrılara çoğunlukta 18–24 yaşları arasında rastlanır.
Ağrı, göbek altında veya bacakların üst kısmında kasılmalar şeklinde başlar. Ağrı ile birlikte bulantı, kusma, fenalık hissi gibi genel bozukluklarda görülebilir.
Tedavi maksadıyla aşağıdaki reçete uygulanabilir.
• Çemen tozu ile bal karışımı
• Anason, papatya, ardıç, nane ve adaçayı karışım çayı.

AYBAŞI DÖNEMİNDE OLABİLECEK OLUMSUZ VE GEÇİCİ DURUMLAR.
*sıkıntı, kaygı
*çabuk sinirlenme, asabilik
*bitkinlik
*depresyon
*kızgınlık
*yoğunlaşma (Konsantrasyon) bozukluğu
*aşırı duyarlılık
*cinsel istekte değişme
*kendini beğenmeme
*sosyallikten uzaklaşma
*doğal aktivitelere olan ilginin azalması
*karın şişkinliği
*göğüslerin şişkinliği ve hassaslığı
*diz, dirsek ve parmaklarda su toplanması
*iştahın artması
*baş ağrısı
*yeme isteği
*kabızlık
*mide bulantısı
*susama
*hantallaşma
*uyku alışkanlığının değişmesi


AYBAŞI DÜZENSİZLİĞİ
Aybaşı kanaması normal olarak 2–7 gün sürer. Normal olarak 28 günde bir görülen aybaşı kanaması, bazı hallerde vaktinden önce veya sonra da görülebilir. Nedeni; asabi krizler, hormon dengesizliği veya bünye zayıflığı olabilir.
* ısırgan otu ile arpa karışımı tedavi için kullanılabilir.



AYBAŞI DA AŞIRI KAN GELMESİ
Aybaşı görme arasındaki süre normaldir. Fakat kanama çoktur ve normal süresinden fazla devam eder. Nedenleri çeşitlidir: rahimde ur, rahim çarpıklığı, yorgunluk, sinir bozukluğu, ateşli hastalıklar veya evlilik hayatındaki uyuşmazlıklardan kaynaklanabilir.
Tedaviye geçmeden önce; sebebi bulmak gerekir. DİKKAT!!, Aybaşı kanaması olduğu dönemde şifalı bitkiler kesinlikle kullanılmaz.

AYBAŞI KANAMASI AZLIĞI
Aybaşı kanının normal miktarı; sağlam kadınlarda 7–77 gram arasında değişir. Çoğunda 27–75 gram arasındadır. Ortalama miktar 50 gram kabul edilir.
Aybaşı kanının yukarıda belirtilen miktarlardan az olması, çoğunlukla ruhsal durumla veya kansızlıkla ilgilidir.
Esas sebebi bulmak daha önemlidir.
Adaçayı ve rezene çaylarından ayrı ayrı içmek tedavi şeklidir.

AYBAŞI KANAMASININ GECİKMESİ
Normal olarak zamanı geldiği halde aybaşı kanaması başlamazsa; gebelik, kansızlık, tiroid veya karaciğer hastalıkları akla gelebilir. Ayrıca yorgunluk, sinirlilik veya adetten kesilme de düşünülebilir.
Bu nedenle sebebin tespit edilmesi gerekir.
Yorgunluk veya sinirlilikten kaynaklanan gecikmelerde aşağıdaki tedavi uygulanabilir.
*papatya
*adaçayı, kahve karışımı

AYBAŞI KANAMASININ UZUN SÜRMESİ
Normal aybaşı kanaması 2–7 gün devam eder. Bazı kimselerde bu süre uzar.
O zaman rahimde ur veya kist olduğundan, yumurtalıkların üşütülmüş olmasından, sinir veya kalp hastalığından şüphe edilir.
Tedaviye geçmeden önce esas nedeni bulmak gerekir. Önemli bir durum yoksa aşağıdaki reçetelerden arzu edilen uygulanır. Aşağıdaki çaylar 3 ay boyunca dönerli şekilde kullanılır.
*kuşburnu
*toz tarçın
*mersin yaprağı

AYBAŞI KANAMASININ YOKLUĞU
Genç bir kız buluğ çağına geldiği halde, aybaşı görmeye başlamamışsa, aybaşı yokluğundan söz edilir. Bu durum karaciğer hastalıklarından, kansızlıktan veya tiroit bezi bozukluğundan kaynaklanabilir. Öncelikle nedeni bulmak gerekir.
Normal aybaşı gören kadının da; kansızlık, karaciğer rahatsızlıkları, beslenme bozuklukları veya tiroid bezi hastalıkları sonucu aybaşı kanamaları kesilebilir.
Öte yandan aybaşı yokluğu, gebeliğin veya menopozun işareti olabilir.
Aybaşı kanaması yokluğunun sebebi; gebelik değilse aşağıdaki şifalı bitkiler tavsiye edilir.
*kil
*kekik
*kimyon tohumu
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt