Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Türk Büyüğü Mustafa'nın Çehresi /

I Çevrimdışı

inan01

Üye
İslam-TR Üyesi
<TABLE cellSpacing=0 cellPadding=0 width="100%" border=0><TBODY><TR><TD></TD><TD align=right></TD></TR></TBODY></TABLE>
[FONT=Verdana, Arial, Helvetica, sans-serif]
Tamamıyla kutsal ve insanüstü olduğuna inanıp ilah edinen bir grup entrikacının seksen yıl boyunca kafalarına vura vura insanlarımızın zihninde boyun eğme ve itaat etmeyi şekillendirmeye çalıştıkları, gerçek şeklinin dışında tanıtmak için olağanüstü çaba sarf ettikleri Türk büyüğü Atatürk’ün çehresinin bir parçasının resminin belirginleşmesiyle dikkatler yeniden oraya odaklandı. Sosyalistlerin, milliyetçilerin ve demokratların konuşmalarından bazı pasajlar alıp yorumlayarak kendilerinden saydıkları ve onlarca yıl gölgesine sığındıkları, bazı Müslümanların ne idüğü belirsiz Balıkesir hutbesine sarılıp dindar kişilik olarak yansıtmaya çalıştıkları Türk büyüğünün fotoğrafının görünen küçük kısmı dahi içkici, kadın düşkünü, ahlaki açıdan düşük bir şahsiyet olduğunu ve aşırı içki sonunda canına kıydığını ortaya koymaktadır.

Bugünlerde Türkiye’nin gündemini oluşturan “Mustafa” isimli filmde, Türk büyüğünün etli, kemikli, yiyen, içen, sokaklarda dolaşan, bununda ötesinde içki, sigara ve kadın düşkünlüğü gibi özelliklerle ekrana yansıması, Türk büyüğüne ilah gibi sarılan zevatta hayal kırıklıklarına ve saldırganlıklara yol açtı. Seksen yıldır anlata anlata bitiremedikleri, eski Mısırlıların Amon’una, Yunanlıların Zeus’una ve Mekke müşriklerinin Hubel’ine taş çıkartacak kadar anlı şanlı bir ilahın ahlaki açıdan düşük seviyelerde seyretmesi, olağanüstülüğüne şartlarmış zihinlerce bir türlü kabullenilemiyor. Üstelik filmin yazarı ve yönetmeni Can Dündar’ın Milliyet’ten Defne Alphan’a verdiği mülakatta, ellerinde olan başka ilginç şeyleri olumsuz etki bırakır düşüncesiyle filme aktarmadıklarını belirtmesi, olayın daha vahim ve ciddi boyutlarda olduğunu göstermektedir.

Can Dündar, kutsal Zeus’tan daha kutsal olan bu Türk büyüğünün içki, kadın ve ahlaki düşkünlükten çok daha ileri boyutları bulunan çehresini yansıtma cesaretinde bulunamadığını itiraf etmektedir. Can Dündar’ın olumsuz etkiden çekinerek veremediği sahneleri kafamda canlandırdığım zaman, ünlü Türk büyüğünün hangi haltları karıştırabileceğini ve hangi bulanık sularda balık avladığını bir türlü çözme becerisinde bulunamadığımı itiraf ettiğimi bildirmek isterim. Yansıtılmaktan korkulan sahnelerden kastedilenin insanları cezaevlerinde süründüren göbek altı ve tecavüz suçları mı yoksa başka şeyler mi olduğunu bir türlü çözümleyemedim. İmkânım olsaydı bu alanda tecrübeli olan ve uzmanlardan sayılan İmralı sakinine sorar, diğer olaylar gibi bunu da çözümlemesini isterdim. Bu konuda bilgi ve belgesi olan ya da daha ileri derecede düşünüp bu önemli olayı çözümleyebilenlerin ulaştıkları sonuçları kamuoyuyla paylaşmalarının faydalı bir hizmete imza atma olacağını bütün samimiyetimle temin ederim.

Türk büyüğünün yansıyan ilginçlikleri sadece ahlaki düşkünlükleriyle sınırlı değil. Bütün bunların yanında yaşantısı herkesin yakından bildiği çok sayıda münafıkane olayla doludur. Örneğin Türk büyüğü, Sivas kongresinin, Erzurum kongresinin ve Millet Meclisinin açılışını Kuran’ı Kerim’in tilaveti ve dualarla başlatmış, kendisini İslami bir kişilik olarak yansıtıp yöredeki tanınmış İslam ulemasıyla yakın ilişkiler geliştirmiş, verdiği güven üzerine ciddi destek toplamıştı. Ayrıca Kürtlere özeklik verileceğini farklı yerlerde gündeme getirip onların da desteğini almıştı. Ancak güç ve kudreti ele geçirince her iki kesime karşı şiddetli bir siyaset gütmüş, baskı, zor ve dayatmayla bunları yerküre üzerinden silmeye çalışmıştı.

Namus ve şerefine düşkün, onurluca bir hayat yaşamak için bir ömür çabalayan halkımızın kadın düşkünü ve alkolik zevat tarafından yönetilmesi, söz konusu şahısların çirkin yüzlerinin gizlenmesi için onlarca yıl uydurulan erdemli vasıfların halkın belleğine yerleştirilerek fikirlerini süsleyen bir kültüre dönüştürülmesi oldukça acı ve manidardır. İçkici ve kadın düşkünü şanlı Türk büyüğü, ölümün kollarına teslim olup yaptığı tahribatın ve işlediği melanetin hesabını ödeyeceği diğer âleme göçerken, mirasını yüklenen günahkâr taife, zavallı adamı ilah edinip isminin gölgesine sığınarak düzenbazlığa devam etmektedir. İlahlarına kalmadığı gibi bu dünya onlara da kalmayacak. Zaten iman etmeye ve tövbeye yanaşmadıklarından, doyasıya ve çıldırasıya eğlenmelerini ve dolu dolu yaşamalarını tavsiye ederim. Böylece, ölümden sonraki hayatta başlarına geleceklere karşılık damaklarında bir şeylerin tadı kalabilir. Aksi taktirde hem bu dünyadan ve hem de diğer dünyadan mahrum kalacaklar.


 
Üst Ana Sayfa Alt