Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Tasavvufun Islama Sokulduğu Kapı

Hilafet Sancağı Çevrimdışı

Hilafet Sancağı

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
TASAVVUFUN İSLAMA SOKULDUĞU KAPI

Kapı yapılır bir eve insan girip çıksın diye, bir de bakarsın ki, haşerat da oradan girer hırsız da. Her ne kadar tasavvuf İslam’a giremezse de, Müslüman olduğunu sanan insanların inançlarına girmiştir. Tasavvufun İslam’da yeri olduğunu iddia edenler, tasavvufun içerisindeki islamî olan şeyleri kastediyorlar. Halbuki tasavvufta islamilik vardır demek ayrı, islamda tasavvuf vardır demek ayrı manaları ifade eder. Bunun örneği elmada su vardır, demekle şarapta elma suyu vardır demek gibidir. İki cümle ayrı manalar ifade etmektedir. Bu farkı önemsemek gerekir. Birçok tevhid ehli ilahiyatçının ve hocanın tasavvufun şirkini reddederken “İslamda tasavvuf vardır fakaaat” diyerek söze başlaması yanıltıcı bir referanstır, buna dikkat etmek gerekir. İslamda tasavvuf yoktur. Muhammed aleyhisselamın nübüvvetinin tarihi bellidir, İslam davetinin ne zaman nerelerde yapıldığı vahyin kaç yıl devam ettiği ve Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ın ne zaman vefat ettiği bellidir. Tasavvuf itikadı ve amelleri bunun neresinde tebliğ edilmiş ki İslam’da tasavvuf olsun…



İslam dini Kur'an ve sahih sünnetten alındığı müddetçe Allah'ın kıyamete kadar koruyacağını vaad ettiği dindir. Onun içerisine ne bir şey katılabilir, ne de ondan bir şey çıkarılabilir. Onun üzerine atılan necasetler onun muhteviyatını değiştiremez. Allah onu kıyamete kadar koruyacağına göre onun içerisine ondan olmayan şey giremeyecektir, tasavvuf ise zaten İslam peygamberinin öğretmediği, hatta men ettiği şirklerle dolu ayrı bir din olduğundan İslam’a giremeyecek ve onu bozamayacaktır. İşte bu yüzden ne peygamber zamanında ne de tabiin ve tebei tabiin zamanında "Ben Allah'ım" diyen kimse çıkmamıştır. Bu örnekler ve ilgili ayrıntı ileride gelecek.

Tasavvufta İslam vardır cümlesine gelince bu genel manada yanlış olsa da nisbî olarak doğru sayılabilecek bir cümledir. Tasavvufta islamın tevhid öğretisi iptal edilmiştir, fakat islamın tavsiye ettiği bazı güzel ameller vardır. Bu durum bir fıçı necasetin içerisine bir kepçe su dökmeye benzer ki bu fıçıda su vardır demek o necis fıçının temiz olacağı manasına gelmez.
İslamî literatürde birr, takva, olarak isimlendirilen Allah'tan saygı ile korkma, sadece Allah'ın rızasını arama, dünyayı geçici bilip gerektiği kadar önem verme, insanlara faydalı olma, kalbini ve amelini güzelleştirme olarak tarif edeceğimiz bu terimler İslamîdir. Bunlar sahabeden, tabiinden ve sonrakilerden birçoğunun, peygamberden öğrendiği şekilde yapa geldiği işlerdir.
Kalbin ve bedenin salih amellerini kendisine kalkan edinip, bir yığın bid'at, hurafe ve şirki İslam'a bulaştıran müşriklerin Allah'a inanması da ibadet etmesi de boşunadır. Şayet son peygamberin tebliğ ettiği tevhidi ve şeriatı kabul edip şirkten vazgeçmek gerekli olmasaydı, nice papazlar bir çok şeyhden evvel cennete girerdi. Çünkü kalpleri temiz, amelleri salih nice müşrikler vardır fakat onların yeri şirklerinden dolayı ebedi ateştir.
Allah kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamaz. Müşriklerin bütün amelleri kaybolup gitmiştir…

Tevhidden şirke, şeriattan küfre, sünnetten bidata kaçışlarını örtbas etmek için sürekli geveledikleri muhabbetullah (Allah aşkı), sünneti seniyye ifadeleri kendilerine ve etraflarındakilere telkin ettikleri bir uyuşturucudur. Müşriklerin bu aldanma ve aldatmacasını Allah şu ayetle reddetmiştir.
(Ey! Muhammed) De ki : Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın…(al-i imran 31)


O halde Allah'ı sevmek peygamberine uymakla mümkün oluyormuş. Burada bir anekdot düşmek sanırım yerinde olur. Bir kişi bana falanca şeyhi gördüğünden bahsetti ve " Ben şeyh efendiyi gördüm, dört dörtlük sünnete uyuyordu." dedi. Bu iddiası üzerine ona sordum. Bana bir tek hadis söyler misin ?" Cevap çok ilginç "Ben hadis bilmem ki ! peki kardeşim bir tek hadis bilmezsin de dört dörtlük sünneti ne biliyorsun, yani sünnetin hepsini ! bir tek hadis bilmeyen adamın söylediği “şeyhi gördüm dört dörtlük sünnete uyuyordu” sözü yalancılık mıdır, cahillik midir, ayrı bir konu, asıl korkunç olan şu ki bu sözler halk arasında pervasızca yayılıyor.

Bir tek hadis bilmeyen adamın gördüğü şeyhin sakallı sarıklı olması onun gözüne göre dört dörtlük sünnettir. Kalp akçeyi altın zanneden bilgisizin ceplerini sarrafın önüne dök de gör bakalım kaç kuruş eder. Kalpazanlar sahte para basmaktan vazgeçmeyeceğine göre eline para alan adam gözünü açmalı. Bir sarıkla sakalla şeyh olanlar bu saltanattan vazgeçmeyeceğine göre de mürid olmak için değil Müslümanlığı kaptırmamak için halk gözünü açmalıdır. Tevhidi bilen alimler de irşad etmeli ki mürşid kılığına giren müşrikler halkın inancını ifsad etmesin.

Muhammed Musab B.Ahmed'in yazısından alıntıdır
 
Üst Ana Sayfa Alt