Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Taksim Gezi Parki Protestolari

Mujahida Çevrimdışı

Mujahida

Üye
İslam-TR Üyesi
Bu haberde bi gariplik var. Tercümede bir hata olmasın. Museviler neden israil yok osun desinler ki. Enteresan

Ortodoks Yahudiler Israel devletini kabul etmiyorlar. Hatta Israel devletinin yani Siyonistlerin ortodokslarla büyük catismalar yasiyor. Siyonistler seküler ve nasyonalist yahudilerdir. Laikciligi savunan kisiler. Ortodokslarin düsüncesinde siyonistler Allahin sürgün emrine karsi ciktilar yahudi devleti kurmakla mesihi beklemek yerine. Bu yüzdende Ortodokslar tam zitti tam anlamiyla dini bir devlet istiyorlar. Hatta hele son zamanlarda dedigim gibi seküler ve ortodoks yahudilerle catisma vardir...cünkü ortodokslarin sayisi gittikce artiyor ve kamuoyunda/kamuda etkili olmaya basliyorlar...mesela otobüslerde cinsiyet ayrimi vs Seküler yahudilerde bunu engellemeye calisiyor. Yani yahudilerde homojen bir grup degildir. Ayirt etmek lazim.
 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Anladım.Hayli ilginç. Detayları bilmediğimden garipsemişim demekki.

Bu bizdeki tasavvuf ehli, alevi, şii, sünni, vs gruplar gibi bişey ozaman. Bir nevi mezhep gibi . teşekkürler bilgi için
 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
dünyanın heryerinden yetkili ağızlardan, yapılan gösterilere destek verici onları cesaretlendirici beyanlar geliyor.
TV ve işgal edilmiş yandaş medya konuyu haber yapmayarak insanları sosyal medyadan haber almaya mecbur bırakıyor.
Daha önce kuzey afrikada denenen sosyal medya ile toplumları manuple etmede sağladıkları başarıdan dolayı sosyal medya üzerinden
çok güzel provake ediliyor gösteri yapanlar.

CNN vb haber kanallarında Türkiyenin tahrir meydanından bahseder gibi bir hava var.

Taksim ve civarındaki internetten izlenebilen kameralar kapalı ,
Taksimde birçok işyeri WİFİ şifrelerini internete vererek ordakilerin internete bağlanmalarını sağlıyor.
Asker ve polis birbiriyle atışıyor,
twiter üzerinden diğer illerde de halk gösterisi yapılması için yer ve saat bilgileri yayınlanmış.
Tepki, organizasyon, dayanışma süper.


Suriye, Esed, Hizbullah, Reyhanlı, suriyedeki kimyasal bombalar , katliamlar , soykırımlar..... Bugüne kadar buna karşı kılını kıpırdatmayan sözümona %99 u müslüman olan bir ülkenin vatandaşları dün gecec sabaha kadar taksim için gösteriye devam ediyor, sabah 5te boğaz köprüsünü yürüyerek geçiyor.

AKP gitsin diye bağıran topluluklar bu ülkenin toprakları bugüne kadar satılmıyormuydu???
Tekbir getiren gruplar, sizin içinde olduğunuz organizasyona en büyük desteği kimler veriyor ??


Bu arada son bikaç günde yaşanan diğer gelişmelere bakmak da lazım.
Önce reyhanlı sonra da 3. köprünün ismi ile alevi sünni ayrışması kaşındı.
Obamaya şirin görünmek için adanada opresyon yapıldı,
Dün açıklanan ekonomik veriye göre geçen yıla göre cari açık %50 arttı. İMF ye borcumuz bitti ama geçen sene 6milyar dolar olan cari açık 10 milyar dolara çıktı
Tarım yasası gündeme geldi. Global sermayenin türkiyeye tarım için girmesinin önü açılacak adımlar atılıyor.
Son 3-4 günde USD/TL de bir hareketlenme var.
Kusayrda 1000 yaralıya doktor ve ilaç yetersizliğinden müdahale edilemiyor. ( düşünebiliyormusunuz bu acıyı. parçalanmış bir uzvu öylece bekleyen bir insan hangi acılar içindedir)


Bana göre sonuç:
Son ABD görüşmesinde Tayyipten birşey istenmiştir. O da bunu yerine getirmekte nazlanmıştır.
Hizaya gelmesi için Reyhanlıda bir bomba patlatılmıştır. Patlama sonrası tayyibin ve partisinin sessizliği vs, bu patlamanın neden ve ne amaçla yapıldığının aslında gayet açık bilindiğini anlıyorum.
Arkasından Nusra cephesinin terör örgütü olarak tanımlanması ve bunun tayyip tarafından da dillendirilmesi, adanada yapılan operasyon.. Bunlar ABD de iken aldığı tehdite karşı şirin görünme çabalarıdır bana göre.
Ancak ABD nin gerçek istediği bu değil anlaşılan. Gerilimi istanbula taşıdılar. Ve Entellektüel kesim anında bir Gezi parkı cephesi haline geldi.
Bence AKP den istenen şey; Emperyalizmin askeri olarak Suriye ye girmesi ile ilgili bir konudur bu.
Daha önce bağıra çağıra Suriyeden , Esedden dem vuran Tayyip amca , bugün sam amcanın istediği şeyi yerine getiremediğinden dolayı köşeye sıkışmıştır.
oy kaygısı ile suriyeye NATO, BM, veya ABD askerinin girmesini Türkiyeye anlatamayacağından dolayı sam amcanın isteklerini yerine getiremiyor.

Tayyip 10 yıl önce sam amca tarafından krallık /sultanlık/ halifelik vaatleri ile oturtulduğu koltukta kendisinden beklenenleri yerine getirmiş ve artık ona ihtiyaç kalmamıştır.
Son görevi içeride anayasa değişikliği, dışarıda Suriyedeki müslümanların kırılması için olabildiğince katkı sağlamasıdır.

ABD, Nato, BM askeri Türkiyenin desteği ve yardımını alarak suriyeye girmedikçe bu gerilimi düşürmeyeceklerini düşünüyorum.
Diğer taraftan Türkiye ekonomisi de patlamaya hazır bomba konumundadır. sokaklarda TV lerde anlatıldığından bambaşka bir ticaret durgunluğu vardır.
Yani Tayyip de koltuğundan inmekten üzülecek pozisyonda değil aslında. Sonrasında söyleyeceği sözü şimdiden duyuyor gibiyim: "Biz geldiğimizde 20 milyar imf borcumuz vardı biz bitirdik. Türkiyenin ilerlemesini istemeyenler beni iktidardan düşürdüler. bunu yapmasalardı Türkiye süper güç olacaktı"

Biz yanıbaşımızda müslüman kardeşlerimizin uğradığı zulme sessiz kaldıkça daha çok reyhanlılar, taksimler yaşarız.

Ben diyorum ki
Nasıl ki, Suriye ye Giden 1 Culani varsa...

Tayipten müslümamları şok edecek bir davranış bekliyorum.
Ya da medyaya düşecek bir şantaj, onu tepetaklak edecek delilleri olmasa bunları yapmazlar derim.

ABD hala tayipten istediği her ne ise onu bekliyor.
Ne zaman ki türkiyede aynı anda dolar yukarı fırlar, Borsa aşağı çakılır, o gün tayip konusu abd için kapanmış demektir.
Bu henüz olmadı..Bugün şu ana kadar olmadı henüz


Geniş bakmak lazım. Bu tüyoyu da heryere yazmam :D

Bu konu Suriye ile direk alakalı bir konu idi. Benim analizim de bu yönde olmuştu.
Zaman gösteriyorki bu analizimde doğru sanırım.




Suriye krizi ile ilgili çarpıcı iddia! CNNTurk.com

22.06.2013 14:18:26
Suriye krizi ile ilgili çarpıcı iddia!




  • file.ashx





Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı Obama'yı arayarak, ABD ve NATOsilahlarının Suriyeli muhaliflere geçmesi için açılan koridoru kapattığını belirtti. İddia; İsrail istihbaratına yakınlığıyla bilinen "Debkafile" sitesinden.

(CNN TÜRK) -- İsrail istihbaratına yakınlığıyla bilinen "Debkafile" internet sitesi ortaya Suriye'deki durumu değiştirebilecek bir iddia attı.

İnternet sitesine göre, 19 Haziran'da Başbakan Erdoğan,ABD Başkanı Barack Obama'yı arayarak, ABD ve NATOsilahlarının Suriyeli muhaliflere geçmesi için açılan koridor kapattığını açıkladı.

"Debkafile" neden böyle bir karar alındığına dair birşey yazmadı. Ancak Başbakan Erdoğan ve Barack Obama'nın bu görüşmesinden sonra ABDKongresi'ni bilgilendirirek, Ürdün'de ortak tatbikat düzenleyen 700 ABD askerinin ülkede kalacağını açıkladı.

"Debkafile" internet sitesinin iddiaları arasında Başbakan Erdoğan'ın Obama ile telefon görüşmesinde, "ABD ve NATO silahlarının muhaliflere iletilmesine devam edersem, Rusyamisillemesinden korkuyorum" ifadesi de bulunuyor.

700 ABD askerine ek olarak, iki Patriot bataryasının, lojistik, kumanda ve iletişim personelinin de Ürdün'de kalmasına karar verildi.

Geçtiğimiz yıldan bu yana 300 ABD askeri Ürdün'de bulunuyordu. Son gelişmeyle bu sayı 1000'e çıkmış oldu.

Erdoğan'ın ABD ve NATO silahlarının Suriye'nin kuzeyindeki muhaliflere geçiş koridorunu kapattığı iddiası, bölgedeki Özgür Suriye Ordusu için büyük darbe anlamına geliyor.
 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi



Aşağıdaki yazı çok güzel özetlemiş.
Ben de aynılarını daha gösterilerin ilk günlerinde forumda yazmıştım.
Farkındayız. :)



Güncelleme: 13:30, 22 Haziran 2013 Cumartesi



taksim-suriyenin-rovansimi.jpg


Taksim Suriye'nin rövanşı mı?

Ortadoğu'da son dönemde yaşanan gelişmelerle Taksim arasında ne gibi bir ilişki var? ABD ve Batı'nın Suriye ve Taksim tavırlarıyla Şii Hilali ülkelerinin ortak yönlerini inceleyen bir analiz.

Taksim Suriye'nin rövanşı mı?

Ortadoğu'da son dönemde yaşanan gelişmelerle Taksim arasında ne gibi bir ilişki var? ABD ve Batı'nın Suriye ve Taksim tavırlarıyla Şii Hilali ülkelerinin ortak yönlerini inceleyen bir analiz.



Kusayr'dan Taksim'e Amerikan projesiGeçtiğimiz birkaç hafta hem Türkiye hem de bölge halkları için önemli gelişmelere sahne oldu. Suriye krizinin Lübnan, Irak ve Ürdün'ü de içine alarak giderek daha bölgesel bir problem haline gelmesi ABD ve müttefiklerinde “Sünni uyanış” endişelerini artırdı. Şii aktörlerin de bölge siyasetlerini etkisiz kıldığı gözlemlenen Küresel Cihad anlayışının bölgede mevzi kazanması geçmişte Irak ve Afganistan işgallerinde işbirliği yapan İran ve Amerika'nın ortak düşmana karşı yeniden birleşmesini sağladı.İsmi konulmamış, resmi belgelere yansımamış ancak zaman zaman İrangate gibi skandallarla ortaya çıkan bu gizli ittifakın dikkatli gözlemciler için birçok delili bulunmaktadır.[1] Uzun yıllar boyunca bölge halklarını Filistin'e sahip çıktığı iddiasıyla direniş ekseni olduklarına inandıran Şii aktörler, İsrail sınırlarını 40 yıldan bu yana savunan Esed yönetiminin "radikal, tekfirci, selefi cihadcılar" olarak isimlendirdiği unsurlar tarafından yıkılma tehlikesine karşı adeta seferber olmuş durumda. ABD’nin ise Suriye’de yaptığı ilk ve tek adım neredeyse Esed'e karşı savaşın sembolü olan Nusret Cephesi'ni terör örgütleri listesine katmak...Savaşın diğer cephesi Taksim'de de ABD ve 'Şii Ekseni'nin' Kusayr'da olduğu gibi projeleri üstünde ortaklaşa hareket ettiği açıkça görülebiliyor. Bu da Taksim’in ABD destekli isyancılarının ABD liderliğindeki emperyalizme karşı onlarca ülkede mücadele eden Küresel Cihad Hareketi'ni yok etmek için savaşan Şii hilalinin kirli ittifakı manasına geliyor. kim Humeyni’nin "inqılabcılarının" eşcinsellerle ve Kemalist Sol ile omuz omuza CNN ve BBC desteğinde Taksim’de kalkışma yapacağını tahmin ederdi ki? Esed'in Cenevre AtılımlarıSuriye'de Beşar Esed yönetimi son bir ayda bazı temel atılımlar yaparak hem Suriye Direnişi'ni hem de bu direnişe destek veren AKP Hükümeti'ni zor durumda bırakmayı amaçladı. Esed yönetimi bu atılımlar ile aynı zamanda şu sıralarda devam etmekte olan Cenevre Konferansı'na da eli güçlü gitmek istedi. Pek çok çevre tarafından yapılan analizlere göre Esed rejiminin Batı ile gizli bir anlaşmaya vardığı bu süreç şöyle işledi:1-Suriye yönetimi İsrail sınırındaki Golan tepelerini bilerek terk etti ve direnişçilerin burayı ele geçirmelerine fırsat verildi. Böylece İsrail kendisine karşı Esed kadar merhametli olmadıkları gayet açık olan cihadi güçlerin yönelttiği tehdidi iliklerine kadar hissetti. Bir anda dünya basınına El Kaide’nin İsrail’e komşu olduğuna dair onlarca haber ve makale yayılıverdi.2- Suriye'de İslami hareketlerin devrimin inisiyatifini ellerine almasının İsrail'e oluşturduğu tehlikeyi gören ABD ve Batı, Rusya ve İran ile anlaşarak Esed'in iktidarda kalması üzerine bir siyasette uzlaştılar. Bu uzlaşı ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin Rusya'yı ziyaret ettiği 5 Mayısta başladı.[2]Bu görüşmeye göre Cenevre'de ilk defa Esed yönetiminin de katılacağı bir toplantıda uzlaşı sağlandı. Suriye'de Küresel Cihad başta olmak üzere İslami hareketlerin İsrail ve Batı'yı tehdit ettiği yönündeki İran tavsiyeleri sonuç verdive Cenevre'de ilk defa Esed yönetiminin de katılacağı bir toplantıda uzlaşı sağlandı. Suriye'de Küresel Cihad başta olmak üzere İslami hareketlerin İsrail ve Batı'yı tehdit ettiği yönündeki İran tavsiyeleri sonuç verdi ve ABD-Rusya ikilisi Cenevre toplantısının yapılmasında karar kıldı.[3] Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, 7 Mayıs’ta Suriye konusunda ABD ile ortak hareket edeceğini ifade ederek şunları söyledi: “Rusya ve ABD Suriye’de hükümeti ve muhalefeti politik çözüm için masaya oturmaları hususunda cesaretlendirecek. Aynı zamanda, sorunun çözümüne katkı sağlayacak uluslararası bir toplantının en kısa zamanda, belki bu ay sonunda tertip edilmesinin gerekli olduğunu düşünüyoruz.”[4] Esed yönetimi ve İran lobileri için ikna olmayan Türkiye'yi vurma zamanı gelmişti.3- Türkiye’nin Suriye siyasetinin iki ayağı bulunmaktadır. Mülteciler konusunda sınırı açık tutan Türkiye, Esed'e karşı savaşan gruplar konusunda ise ‘açık diplomatik, askeri, siyasi, ekonomik destek’ stratejisi uygulamaktaydı. Suriye Ulusal Konseyi ve Özgür Suriye Ordusu’na güven duyan ve destek veren Türkiye bu gruplara özel bir geçiş kolaylığı ve ayrıcalık tanıdı. Bu ayrıcalıktan her türlü gizli servis ajanları, ‘Suriye muhalefeti’ kılığına giren Esed'in adamları da faydalandı. Türkiye’nin Suriye politikasına engel olabilmek için 11 Mayıs 2013'te, Reyhanlı’da iki bomba yüklü araç patlatıldı. Olayda hayatını kaybedenlerin sayısı elliyi bulurken yarananların sayısı yüzü geçmekteydi. Suriye’de önemli bir eşikten geçilirken bu patlamanın yaşanması, Başbakan Erdoğan’a ABD ziyareti öncesinde verilen bir mesajdı. Reyhanlı'da CHP'yi Esed ile görüştürdüğü belirtilen kişiler onlarca masum vatandaşın ve Suriyelinin ölümüne neden olan vahşi bir saldırı düzenlediler. Saldırının hemen ardından olayın faillerinden olduğu aşikâr olan İran yönetimi adeta saldırıyı neden düzenlediklerini açıkça ortaya koyar nitelikte bir açıklama yayınladı. İran Meclisi Dış Politika Komitesi başkanı Aleaddin Burucerdi şu ifadeleri kullandı: “Türkiye, utanç verici bir felaket getiren Suriye politikasını yeniden gözden geçirmeli” [5]Burucerdi aynı zamanda Ankara'nın PKK'yı hedef almasının İran'ın Suriyeli devrimcileri hedef almasına benzediğini belirterek Türkiye'ye dolaylı yönden aba altından sopa gösterdi.4-Bu dönemde Türkiye ve diğer ülkelerdeki 'Şii lobisi', İran tümenlerinin itici gücüyle büyük bir medya kampanyası başlattılar. Esed'in ve Baas'ın Türkiye içindeki sözcülüğünü yapan ulusalcılar (ulu-solcular), Kemalistler, İrancılar tarafındansaldırılar direniş ve ahlakı ile tüm Suriye halkının gönlünde taht kuran Küresel Cihad fikrini benimsemiş Nusret Cephesi'nin üzerine yıkılmaya çalışıldı.Küresel Cihad düşüncesini bilen ve takip eden herkes bu saldırıların bu hareket tarafından yapılmadığınına emindi. Çünkü Nusret Cephesinin asıl hedeflerini, Baas rejiminin devrilmesi, İslami bir yönetimin kurulması ve Suriye’nin imarı oluşturmaktaydı. Bu işte onların parmağı olduğunu iddia edenler, Afganistan'daki Türkiye askerlerine işgalci konumunda olmalarına rağmen bugüne kadar bir saldırı dahi yapmayan Küresel Cihad yanlılarının neden masum Reyhanlı halkını öldürmeye kalktığını bir türlü açıklayamamıştı.Nusret Cephesi son 2 ayda yaşadığı bazı iç tartışmalar nedeniyle olaylara geç cevap vermek mecburiyetinde kaldı ancak propaganda yerini bulmuştu. Nusret Cephesi müftüsü Ebu Mariye el-Kahtani, Reyhanlı saldırılarının İslam'a aykırı olduğunu, Cephe'nin masum insanları asla hedef almadığını belirtti.[6]Ancak Türkiye içindeki Esed yanlısı Kemalist, ulusalcı, sol basının yaptığı dezenformasyon politikaları devam etmekteydi. Süreç içerisinde CHP'li bir heyetin 7 Mart'ta Şam'da Beşar Esed'i ziyaret ettiği zaman CHP heyetini Suriye'ye götürenlerle, saldırıyı gerçekleştirenlerin aynı kişiler olduğu ortaya çıktı. Muhaberat görevlisi Ebu Firas'ın CHP heyetiyle Beşar Esed arasındaki görüşmeye de bizzat katıldığı ortaya çıktı. Ebu Firas olarak bilinene Enes Asaliye'nin Reyhanlı'daki saldırının, mülteci kamplarının bombalanmasının ve muhalif liderlerin kaçırılması eylemlerinin baş aktörü olduğu ayrıca iddia edildi.[7]4- İran-ABD-Esed üçlüsünün Suriye'de Nusret Cephesi başta olmak üzere direniş hareketine yönelik planlı yalnızlaştırma stratejileri aynı zamanda direniş birliklerini asla başarılı olamayacaklarına inandırma, Türkiye yönetimini de halkı ile karşı karşıya getirme amacı taşıyordu. Bu nedenle Reyhanlı saldırısından hemen sonra eli sopalı Esedci gruplar, masum Suriyelileri sopalarla saldırdılar ve bazı kişilerin başlarını ezip linç ettiler.[8] İddialar Alevi-Sünni gerginliğine mahal bırakmamak amacıyla resmi makamlarca yalanlandı fakat İHH gönüllüsü Ayhan Altıntaş'ın kırık ayağı ise linç girişiminin gerçek olduğunu gösteren bir delil olarak baki kaldı...Reyhanlı saldırısıyla Türkiye'ye yürüttüğü siyasetin iç güvenliğini zedelediğini göstermek isteyen İran ve Esed rejimi, bölge halkı ile Suriyeli mültecileri de karşı karşıya getirmeye çalıştı. Malum kesimlerin baskı ve tehditleri sonucu binlerce mülteci Esed bombardımanına geri kaçmak zorunda kaldı.[9] AKP Hükümeti'ni olaylardan sorumlu tutan çeşitli kesimler Reyhanlı saldırılarından faydalanma çabasına girdiler ve hükümetin Suriye politikasının sadece felaket getirdiği propagandası yaptılar.Reyhanlı saldırısı sonrası Suriye’nin komşularını tehdit eder hale geldiğini ve Esed'in etkisizleştirilmesi için somut adımlar atılması gerektiği ABD’de Obama’ya karşı ifade eden Erdoğan istediği sonucu alamadı. Obama, Türkiye ile değil Rusya diplomasisiyle hareket etmeye öncelik verdi ve Rusların yapmakta olduğu ‘Cenevre II’yi benimsedi; Tayyip Erdoğan’dan da 25 Haziran’da gerçekleşecek ‘Cenevre Konferansı’na destek vermesini istedi. ABD’nin Rusya ile birlikte çizdiği plan çerçevesinde alına kararlar şunlardı:Esed yönetiminin temsilcileri ile muhaliflerin temsilcileri Cenevre’de bir konferansta buluşacak ve bu konferanstan bir ateşkes kararı ile geçiş hükümeti çıkarılmaya çalışılacak. Esed tarafı bu süreçte masadan kaçarsa Rusya Güvenlik Konseyi’nde yaptırım kararlarına destek olmaya zorlanacak. Cenevre süreci devam ederken de Suriyeli mültecilere doğrudan insani yardımların arttırılması sağlanacak, Nusret cephesi gibi cihadi gruplarının daha da güçlenmemesi için gerekli tedbirler alınacak. Hizbullah'ın Kusayr Müdahalesi Zaaf Göstergesidir5- Beşinci adım Suriyeli devrimcileri umutsuzluğa sevk etmekti. Bunun içinse stratejik Kusayr kentinin ele geçirilmesi gerekiyordu. Tarihi boyunca Ehli Sünnet'i öteki ve hatta düşman olarak kabul ettiği bilinen ve Sünnilere gösterdiği düşmanlığı hiçbir zaman İslam düşmanlarına karşı göstermemiş olan, Mecusi geleneğin modern temsilcisi İran, Suriye krizinde Amerika ve İsrail ile üstü örtülü anlaşması gereği Esed'in iktidarda tutunması için Hizbullah ve Devrim muhafızlarını devreye soktu ve Suriye'de açık bir savaşa girişti. Hizbullah ve Esed yönetimi, Komünist müttefiği Kuzey Kore'den uzmanlar ve İranlı subayların danışmanlık desteğinde şehri kuşatma altına aldı.[10] Hizbullah'ın Kusayr müdahalesi aslında Esed yönetiminin ne kadar zayıfladığının da açık göstergesidir.. Esed yönetimi artık Hizbullah örgütünden medet umacak hale gelmiş, Hizbullah ve İran ise bölge siyasetlerini takiyye yapmayı bırakacak kadar değiştirmek zorunda kalmışlardır. Hizbullah’ın kadın ve çocuklarla savaşıAslında 4 Nisan'da başlayan saldırı diğer aktörlerin de katılımıyla ivme kazandı ve Kusayr kenti geçen hafta düştü. Adeta harabeye çevrilen kasaba günlerce havadan bombalandı. Ne Kusayr'daki direnişin Felluce'dekinden, ne de Kusayr'a saldıranların Felluce'ye saldıranlardan farkı vardı.ABD, sessizliği ile İran ve Hizbullah'a Afganistan ve Irak'ı adeta kendisi için dünya cehennemine çeviren bu 'teröristlerin' imha edilmesi için olur vermişti. Kusayr saldırısında İran ve Hizbullah'ın amaçladığı gibi Sünni direnişçiler büyük kayıp vermedi ancak Hizbullah'ın kadınlar ve çocuklarla savaşında birçok masum sivil yaşamını yitirdi. Yüzlerce Hizbullah militanın evlerine geri dönen cesetleri ise Lübnan'ın Sünni mahallelerini şenlendirdi.[11] Bunların onlarcasının görüntüleri haber kaynaklarında yayınlandı.[12] Bu noktadan hareketle kısaca İran ve diğer Şii grupların Ortadoğu'da ABD ile ilişkilerine değinmek faydalı olacaktır. İflas eden takiye politikasıHizbullah'ın Suriye'deki savaşa açıkça girmesi aslında Esed rejiminin oldukça zorda olduğunun da açık bir göstergesidir. Cenevre konferansında Esed'in elini kuvvetlendirmeyi amaçlayan Kusayr saldırısı İran ve Hizbullah'ın bölgede on yıllardır yürüttükleri takiyye stratejisinin de sonudur. Şii hareketlerinin Sünni dünyadaki itibar ve yayılma süreçleri tarihi olarak sona ermiştir. Şii momentum tersine dönmüş, kahramanlaştırılan ya da melekleştirilen Şii liderler de halklar nezdinde bir daha tamir edilemeyecek derecede itibar kaybına uğramıştır. Türkiye Cumhuriyeti Başbakan yardımcısının bile Hizbulşeytan dediği Hizbullah artık bölge halklarının desteğinden mahrumdur. Ancak hala bu eksenin direniş ekseni olduğu düşüncesi mevcuttur. Bu da konuya akidevi pencereden değil de konjüktürel bakmanın bir sonucudur. Hizbullah gerçekten ABD Düşmanı mı?Hizbullah'ın, İran'ın ve Esed'in ABD ve Batı düşmanı olduğunu iddia edenler bu güçlerle işgalciler arasındaki kirli ilişkiyi gizlemektedirler. Esed rejimi uzun yıllar boyunca Golan tepelerini işgal eden İsrail sınırını savunurken Hizbullah da Lübnan'ın Sünnilerine karşı İsrail'in Lübnan sınırını savunmuştur. Bu konuda Hizbullah'ın ilk lideri Subhi Tufeyli'nin açıklamaları oldukça önemlidir. Batı azınlık Şii’leri on yılarca desteklediUzun yıllar çoğunluk Sünnilere karşı azınlık Şii'leri destekleyen ABD ve Batı, İslam ümmetinin ortasında bir kanser üretmiş ve bu kanseri Filistin sürecine verdiği sembolik destekle daha da büyütmüştür. Şii hilaline yatırım yapan ABD ve Batı, İran ve Hizbullah'a verdiği üstü kapalı desteğin karşılığını bugün Nusra'ya karşı mücadeleleri ile almaktadır. El Kaide liderleri bir bir Hindikuş dağlarının sarp kayalıklarında insansız uçaklar ile vurulurken Hasan Nasrallah Beyrut'un göbeğinde on yıllar boyu huzur içerisinde bir taraftan Siyonist rejim aleyhinde içi boş hamasi nutuklar atıp diğer taraftan Sünnileri katletmesine ABD neden göz yumuyor? Ahmet Yasin ve Rantisi gibi liderler art arda öldürülürken Hasan Nasralah on yıllardır Lübnan’da İsrail’in işine gelen mezhep güdümlü planlarını özgürce uygulamaya koyuyor. ABD ve Emperyalizm karşıtı Nasrallah neden İsrail tarafından herhangi bir suikastle bugüne kadar öldürülmemiş ya da yaralanmamıştır? Menar televizyonu hangi hizmetinden dolayı yıllarca Fransız uydularından yayın yapmıştır?Şii gruplar Afganistan ve Irak'ta ABD ile beraber yaptıkları katliamları tümüyle gizlemişler hata bir takım saf İslamcılar ellerine Sadr posterleri alıp protestolar düzenlemişlerdi. Ebu Mus'ab el Zerkavi'nin bu yapılanmaların ABD kuklası ve İslam ümmetinin asıl düşmanları olduğu açıklamalarının anlaşılması için yüz bin Sünni'nin kadınıyla çocuğuyla Suriye'de Hizbullah tarafından katledilmesi mi gerekiyordu? [13]ABD ile İran arasındaki işbirliği her ne kadar Küresel Cihad yanlıları tarafından uzun yıllar önce bilinse de bir türlü kitlelerin tümüne ulaştırılamamıştır. Ancak İranlı yetkililer daha önce defalarca bu gerçeği adeta itiraf etmişlerdi. İran eski cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi "biz olmasak Taliban ve Saddam rejimleri yıkılmazdı" iddiasına bulunurken,İran'ın mevcut Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad da İran rejiminin ABD'nin Irak ve Afganistan işgallerine destek verdiklerini alenen söyleyebilmektedir. Irak'ın işgalinde ABD ile aynı safta yer alan Irak'taki Şii grupların, bugün Suriye'de Esed'e destek için savaşçı gönderdiği bilinmektedir. İşte Sadr'a bağlı Mehdi Ordusu ve Bedir Tugaylarının Esad rejimine destek verdiğini gösteren belgeler. (http://jihadology.net/2013/06/03/hi...her-supplier-of-iraqi-shia-fighters-in-syria/)ABD’nin Irak’ı terk ettiğinde ülkeyi teslim ettiği "İran'ın ve ABD'nin üzerinde anlaştığı adam" Maliki’nin de bugün Nusret Cephesi'ne karşı savaşması, gerçekleri yeterince ortaya koymuyor mu? Bu yapılanmaların yeri geldiğinde nasıl zelil durumlara düşüp ABD tarafından rezil edildikleri ise son on yılda Irak'taki Şii ordusunu eğiten ABD askerlerinin en galiz küfürleri etmesinde olduğu gibi birçok örnekle ortaya çıkmıştır. İran Sünni İslami Hareketlerin önündeki en büyük engeldirEsed yönetimi Suriye sorununu ABD, Batı, İsrail ve İran'ın çıkarlarına uygun olarak ve tümünün ortak düşmanı olan başta Nusret Cephesi olmak üzere Sünni Hareketlerin aleyhine sonuçlandırmak için son iki ayda güçlü görünme çabasına girişti. Tıpkı Irak direnişinin bastırılması ve Afganistan’da ABD işgalinin kolaylaştırılması için İran’ın ABD’yi desteklemesinde olduğu gibi Suriye’de de aynı değirmene su taşımaktalar. 6- Cenevre öncesi yapılan atılımlardan birisi de İran’ın maddi açıdan çöken Esed yönetimine 4 milyar dolar kredi vereceğini açıklamasıdır. Böylece direnişe destek veren kesimlerin Esed'in maddi zorluklar sonucu devrileceğine yönelik inancı sarsılmak istendi.[14] Oysa şu an dünyanın en ucuz başkenti olan Tahran'ın taksicileri dilencilikle taksicilik mesleğinin neredeyse birbirine karıştırmak üzereler. İran'ın içinde bulunduğu ekonomik krizin seçimlerden sonra İran baharına dönüşmesi ise oldukça muhtemeldir. Paranın gerçekten verilip verilmediği ise meçhuldür. İran devrimin öncülerinden Rafsancani'nin seçimlere girmesini engelleyerek aslında nasıl bir güç zehirlenmesine uğradığını da açıkça göstermektedir.7- Esed'i Cenevre öncesinde rahatlatmak için Rusya'da bir atılım yaptı ve Suriye'ye S-300 füze sistemleri sattığını açıkladı.[15] Rusya ayrıca üst üste açıklamalarla Esed yönetimine desteğini yineledi ve Erdoğan yönetiminin daha da yalnızlaşmasını sağladı. Taksim isyanı Erdoğan'a Gözdağı mı?Esed yönetiminin bu atılımlarından sonra, Türkiye Başbakanı Erdoğan ve Ahmet Davudoğlu Amerika'yı ziyaret ettiler. Ancak Suriye'de de, Mavi Marmara'da da, Türk uçağının Esed rejimi tarafından düşürülmesi hadisesinde de Türkiye’yi defalarca yüzüstü bırakan ABD, bu âdetini yine bozmadı. Emperyalist güçler, isyan bir İslam devrimiyle sonuçlanmadan önce Suriye muhalefetinin yumuşatılması, yozlaştırılması ve Esed ile orta yolda buluşturulması kararına varmıştı ki uzmanlar ABD'nin AKP yönetimine de bu görüşünü dayattığı görüşündeler. Ancak kulislerde dolaşan iddialar Davutoğlu-Erdoğan ikilisinin ABD’nin bir halkı katliamcısıyla baş başa bırakma planına karşı çıktıkları yönünde. Ondan sonra ise düğmeye basıldı ve Taksim'de bilinen olaylar meydana geldi. Council on Foreign Relations (Dış İlişkiler Konseyi) adlı önemli düşünce kuruluşunun uzmanı Steven A. Cook 13 Mayıs tarihli yazısında şunları söylüyordu “Soğuk Savaş’ta görülecek bir şekilde, Washington ve Moskova’nın Suriye ihtilafının bölgeyi sarmasını önlemek için adım atıyorlar... Türk yönetimi sürekli olarak Esed'in devrilmesi ve başında olduğu rejimin sona ermesi çağrısında bulundu. Bu, ilkeli bir pozisyondu ama eğer ABD ve Rusya’nın, Esed'in aile çekirdeği olmasa bile rejimin ileri gelenlerini içine alacak şekilde Suriye’de bir siyasi çözüm sağlanmasının başını çekmeleri halinde, böyle bir politika Ankara’nın çıkarına pek hizmet edecek cinsten olmayacaktır...”Suriye'de 100 bin insanın katledilmesine ses çıkarmayan bu kesimler Gezi Parkı'ndaki 7 ağaç bahanesiyle ortalığı savaş alanına çevirdiler.Başbakan Erdoğan’ın Kuzey Afrika gezisi öncesi 31 Mayıs’ta başlayan Taksim Gezi Parkı eylemleri AKP hükümetine mesaj vermek isteyen güçler için oyun sahası haline geldi.İngiliz Economist dergisi 'Demokrat mı sultan mı?' başlıklı kapağında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı, gelecek seçimlerde AKP liderliği ve icra yetkilerini Abdullah Gül'e devretmeye çağırdı.Dergi, "Türkiye, Osmanlı sultanları gibi davranan orta sınıf demokratlara artık tahammül etmeyecek. Erdoğan iktidarda kalırsa, ülkesini artan bir biçimde yönetilemez halde bulabilir" ifadelerini kullandı. Bu bir alevi kalkışması mı?Çoğu kişi Taksim olaylarına en büyük desteğin büyük oranda Adana, Hatay, İskenderun gibi malum taifelerin yoğun yaşadığı bölgelerde gerçekleştiğini ve bu olaylara yine aynı taifeden olduğu herkesçe malum olan Esed rejiminin destek verdiğini göz ardı etmiştir.Eylemlerde öne çıkan marjinal sol örgütlerin hemen hemen tümü benzer tabandan halk kitlesine sahiptir. DHKP-C örgütünün Geziparkı olaylarında en ön planda halkı kışkırttığı bilinmektedir. Yine Alevi sol tandanslı haber kaynakları Taksim kalkışmasına büyük destek vermiştir.Sosyal medyayı takip edenler Alevi-Şii kesimlerin Taksim kalkışmasına desteği ile ABD ve Batı medyasının desteğinin ne denli güçlü olduğunu hemen fark eder. Ancak bu isyanın mezhepsel yönü olduğunu söyleme cesaretini hiç kimse kendisinde bulamıyor. Diğer kesimlerden insanların da Taksim'e destek verdiği bir gerçektir. Ancak eylemcilerin ana kitlesi mezhep endeksli olarak oluşmuştur. Esas düşman ise AKP değil Erdoğan’ın şahsında İslam ve inancın yaşamdaki rolüdür. Bu ortak paydada kendileriyle bir araya gelen onlarca farklı grubun olması da normaldir. Taksim, dini olan her şeye karşı olan, yıllarca liberal ve seküler eğitime tabii tutulan, kapitalizmin tüketici ve asi yaptığı genç kitlelerin sermayeyi de arkalarına alarak Amerikan usulü 'Chapulcu' antikapitalist devrimcilik oyunundan başkası değildir. Bu kalkışmaya kapitalist ve emperyalist cephenin verdiği destek ise oldukça manidardır. CNN muhabirlerinin, Suriye’de 3 yıldır akan kanı hiç umursamıyorken Taksim’den 8 saat canlı yayın yapmaları Batı’nın isyana açık desteğini ortaya koymaktadır.[16] Sol'un Yeni Che'si Nasrallah mı?Aşırı dinci (!) İran, Hizbullah, Caferiler Birliği başkanı Özgündüz, İhsan Eliaçık, Kenan Çamurcu, Eşcinseller, 'Muqavemet' (!) yanlıları, Kemalistler, Anti Kapitalistler, kartel medyası, kapitalist Tüsiad, CNN, BBC Beyaz Saray Sözcüsü ve bunlara benzer onlarca farklı grubu bir araya getiren şey neydi?Moda tabirle, Ayyaşın torunlarının Humeyni'nin evlatlarıyla kader birliği yapacağı hiç aklıma gelmezdi. Bizim mahallenin ayyaş solcuları alkolü fazla kaçırmış ki Nasrallah'ı Che'ye Hamaney'i Fidel'e benzetiyorlar. Yoksa bu aşk anlaşılır gibi değil. Daha düne kadar "Türkiye İran olmayacak" sloganları atan Kemalistler mi Şiileri kullanıyor, yoksa üst üste açıklamalarıyla Taksim eylemine destek veren ABD mi karışmış.ABD’nin Irak ve Afganistan’daki faturalı ajanlarının antiemperyalizm söylemiyle Taksim ve Kusayr’de bir araya gelmesi ne büyük çelişki, ya da ne büyük bir tevafuk... Erdoğan neden hedefte?Kulislerde Erdoğan yönetiminin ABD'den bağımsız politikalar üretmesi nedeniyle, Suriye ve bölge politikalarının ABD'yi rahatsız ettiği ve ülkeyi paketleyip ABD mandası yapmak isteyen, aralarında sözüm ona dini hassasiyetlere de sahip bazı kesimlerin de yer aldığı yerli oluşumların gidişattan büyük rahatsızlık duyduğu konuşuluyor. Bilindiği gibi olaylardan 10 gün önce İstanbul’da bazı çevrelere yakın 14 emniyet amiri görevden alınmıştı. Polislerinin olaylara başlangıçta sert müdahalede bulunması da Erdoğan'ın zor durumda bırakılmasının hedeflendiğine dair planlı bir senaryonun işletildiğine dair kuşkuları artırdı. Birileri düğmeye öyle bir basmış ki insan düğmenin bir tane olduğuna bile inanamıyor.Youtube üyelerine Taksim'deki polis vahşetini gösteren videolar gönderirken, Facebook ve Twitter Gezi parkı alevi isyanı ilk sıralara taşıdı. Olayların başladığı günden itibaren 9 günde 200 bin sahte Twitter hesab açıldı.[17]İran’ın el Âlem TV kanalında 8 yıldır çalışan 36 yıllık gazetesi Muhammed Alabasy yayınlarda “Türk Baharı” demesi için baskı yapıldığından istifa etti.[18]ABD Beyaz Saray Sözcüsü ve Dış İşleri Bakanı bir günde 3 defa açıklama yaparak Taksim eylemcilerine çok etkili oldukları, seslerini ABD’nin bile duyduğu mesajı verdi. Oldukça kaygılandıklarını belirterek adeta devam edin iyi gidiyorsunuz biz bile kaygılandık Erdoğan daha da kaygılanır mesajı verildi. Antikapitalistlerin Kapitalizmin lideriyle tek taraflı kullanmaya dayalı aşkı başlamıştı. ABD Başkan Yardımcısı Biden, Türkiye’de süren protestolarla ilgili olarak "Türkiye’nin geleceği Türkiye halkına aittir, başka hiçbir kimseye değil. Ama ABD sonuca kayıtsız kalacak gibi görünmeyecektir” diyerek Erdoğa’a mesaj verdi.Gülen medyası Erdoğan'ı suçlayan makale ve materyallere geniş yer verdi ve Anadolu Ajansı'na savaş açtı.Esed yanlısı Ulusal kanal spikeri olayların çığrından çıkması için bir kaç kişinin ölmesi gerektiğini ağzından kaçırdı.Banyas katliamcısı katil Mihraç Ural’dan Gezi Park’ı Protestolarına destek geldi.3 yılda 100 bin insanı öldüren Esed, Erdoğan’a istifa çağrısı yaptı. Esed, Türkiye'de orantısız güç kullanıldığını belirtti. [19]Batılı ülkelerin basınında Taksim’in Türkiye’nin Suriye politikalarını yumuşatacağına dair temenniler ardı ardına dile getirildi.[20]CHP Taksim’i Tahrir’e çevirmek için planlamalar yapmaya başladı.3 günde toplam 253 doğal (!) eylem yapıldı.Şii gruplar sosyal medyada Erdoğan'a karşı cihad ilan etti.Batı gazeteleri üst üste Türkiye'de devrim iddialarında bulundu.İsrail Parlamentosu olan Knesset'in Başkan Yardımcısı Moshe Feiglin “Türkiye’deki gösterilerin Erdoğan düşünceye kadar devam etmesi için dua ediyoruz” açıklamasında bulundu.[21]Son bir ayda Esed yönetimi, İran’ın Türkiye'deki Nureddin Şirin, Selahattin Özgündüz ve Kenan Çamurcu gibi mesai arkadaşları, Taksim'deki kalkışmaya katılan laik Kemalist cephe, sol marjinal gruplar, Esed yanlısı sanatçılar, liberal yazarlar, BBC, CNN gibi Anglo-Amerikan medya devleri ve Koç gibi kapitalist ağalar...Tümü bir arada büyük bir aşk yaşıyorlar. Taksim bu aralar İran ve Hizbullah taraftarlarıyla eşcinsellerin muhabbet mekânı. Sosyal medyada Erdoğan'a savaş açan 'Şii Ekseni', uluslararası medyayı da arkalarına almış durumdalar. BBC, CNN, Reuters işi gücü bırakmış gece gündüz Taksim'deki "çapulcuların" eylemini gündem yapıyor. Youtube kullanıcılarına Erdoğan yönetimini kötüleyen videoları mail atıyor. Erdoğan ve Davutoğlu Suriye'de ABD politikalarına uymamanın bedelini mi ödüyor? Taksim olaylarının ne yöne gideceğini hep beraber izleyeceğiz. Ancak birilerinin güçlü bir mesaj verdiği o kadar aşikâr ortada ki…
Haberin Kaynağı:
http://www.incanews.com/manset/1390/taksim-suriyenin-rovansi-mi
[1] http://www.youtube.com/watch?v=yIfpFLVf2S0http://www.youtube.com/watch?v=HSYRPplG28Qhttp://www.youtube.com/watch?v=3OeeMlRlmBc [2] http://www.npr.org/2013/05/06/181430349/kerrys-visit-to-russia-a-chance-to-talk-syria-mend-fences[3] http://www.bbc.co.uk/news/world-middle-east-22430063[4] http://tr.euronews.com/2013/05/07/john-kerry-den-moskova-ya-ikna-ziyareti/[5] http://www.timeturk.com/tr/2013/05/14/sam-yonetiminden-reyhanli-aciklamasi.html[6] http://www.incanews.com/haberler/1175/nusret-cephesi-reyhanli-saldirisi-islam-disidir[7] (http://www.ensonhaber.com/reyhanlinin-bas-aktoru-chpliler-ile-ayni-karede-2013-05-28.html[8] http://www.ahaber.com/reyhanlida-suriyelilerin-basi-ezilerek-olduruldu-8337[9] http://www.radikal.com.tr/turkiye/suriyeli_multeciler_ulkelerine_geri_donuyor-1133420[10] http://www.telegraph.co.uk/news/wor...bels-vow-to-fight-on-after-Qusayr-defeat.html[11] http://www.incanews.com/foto/299/kusayrda-oldurulen-hizbullah-militanlari[12] http://www.incanews.com/dosya/913/kusayr-hizbullah-efsanesinin-sonu[13]http://www.vuslatsevdasi.com/sehid_...i_arasindaki_roportajdann-t11672.0.html;wap2=[14] http://middle-east-insights.com/2013/05/28/iran-extends-lines-of-credit-to-syria-worth-4-billion/[15] http://www.firstpost.com/topic/plac...-iran-paid-for-th-video-jJE2dL5IUeI-32-8.html[16] http://www.haksozhaber.net/cnn-turkiye-icin-cok-endiseleniyor-video-38204h.htm[17] http://www.hurriyet.com.tr/gundem/23441659.asp[18] http://www.sabah.com.tr/Gundem/2013/06/08/iranli-gazetecinin-turk-bahari-istifasi[19] http://www.radikal.com.tr/dunya/suriyeden_gezi_parki_yorumu_erdogan_istifa_etmeli-1135932[20] http://turkish.ruvr.ru/by_author/79684505/[21] http://www.middleeastmonitor.com/ar...rael-prays-for-demonstrators-in-taksim-square


 
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Guest
Fetullah Gülen Çapulcuları da koruma altına aldı.:kanka

Gülen'den çapulcu uyarısı !

gulenden-capulcu-uyarisi-426317h.jpg
Başbakan Erdoğan'ın Gezi eylemleri sırasında kullandığı 'çapulcu' kelimesine Fethullah Gülen'den uyarı geldi.





Haber Tarihi: 24 Haziran 2013 / 14:34
Gülen Hareketi'nin lideri Fethullah Gülen bu haftaki 'Darılma Yok, Dayanma Var!..' başlıklı Bamteli sohbetinde önemli değerlendirmelerde bulundu.
"ONLARA ÇAPULCU DEMEYİN"
Gezi eylemleri sırasında Başbakan Erdoğan'ın 'Bir avuç çapulcu' sözlerine işaret eden Gülen, 'Hani sizin belki de çapulcu diyeceğiniz birkaç tane. O tabiri de kullanmayın. Kim bilir sizin öyle diyeceğiniz insanlar bir gün o levsiyattan sıyrılacak, nice yerlerde ne türlü kahramanlıklara imza atacaklardır' diye konuştu.

ajanslar
 
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Guest
Cindoruk, hükümeti Yassıada'yla tehdit etti
Ankara'da nisan ayının başlarında kurulan ve başına Hüsamettin Cindoruk'un getirildiği Milli Merkez isimli oluşumun ikinci toplantısı İzmir'de yapıldı. Cindoruk bu toplantıda hükümeti Yassıada ile tehdit etti

Dünya Bülteni / Haber MerkeziErgenekon sanığı Doğu Perinçek'in talimatıyla kurulduğu iddia edilen Milli Merkez Kurultayı'nın başına seçilen Hüsamettin Cindoruk, oluşum tarafından İzmir'de yapılan toplantıda iktidarı Yassıada ile tehdit etti.
Milli Merkez Oluşumu'nun haklar ve özgürlükler için çalıştığını iddia eden Cindoruk, 23 Nisan 1920'de kurulan yasama meclisinin şuan danışma meclisi haline geldiğini belirtti.
İstanbul ve Ankara'da yapılan eylemlerle Milli Merkez Oluşum'un istediği yönde adımlar atıldığını belirten Cindoruk, eylemlerde sert davranmakla suçladığı hükümete Yassıada'yı hatırlatarak tehditler savurdu.
İşte Cindoruk'un o tehdit dolu konuşması:
"Şimdi bizim çocuklarımız, bizim gençlerimiz bizi anlamışlardır. Bizi mahcup etmediler. Atatürk'ün bir vasiyetname gibi bıraktığı Türkiye'nin geleceğine ihanet etmediler. Tümünü alnından öpüyorum. Onlara biber gazı sıktılar. Onlara gül suyu gibi geldi. Onlara TOMA dedikleri herkül gibi kamyonla su sıktılar, onlara duş gibi geldi, dimdik ayakta kaldılar. Dünyanın en yanlış işini yaptı iktidar partisi. O genç çocukların gönüllü toplanmalarına karşı sağdan soldan toplananlarla miting yaptı. Bir halk hareketini siyasi bir oluşum gibi karşılarında gördüler ve en büyük hatayı yaptılar. Gençlerin sözden ve direnmekten ve duran adamdan başka ne yaptılar ki tonlarca suyu ve biber gazını kullandınız. Polis ve gençler arasında uçurumun oluşmasını istemiyorum. Ama devlet, polise acımasız güç kullanması için baskı yapıyor. O baskıyı yapan yetkililere sesleniyorum. Yassıada Mahkemesi zabıtlarını okuyup ibret alsınlar. Yarın onları kurtarmak bizim görevimiz olacaktır."
 
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Guest
0,,16473811_1,00.jpg


NATO’dan Türkiye’ye uyarı

NATO Genel Sekreteri Rasmussen, Türkiye’deki gösterilere ilişkin yaptığı açıklamada, temel haklara riayet edilmesi çağrısında bulundu.

Güncelleme:24 Haziran 2013 16:44
NATO Genel Sekreteri Rasmussen, Türkiye’deki gösterilere ilişkin yaptığı açıklamada, temel haklara riayet edilmesi çağrısında bulundu.
NATO Genel Sekreteri Anders Fogh Rasmussen, Türkiye'de Gezi Parkı protestolarıyla başlayan ve daha sonra tüm Türkiye'ye yayılan gösterilere ilişkin bir açıklama yaptı. Rasmussen, Türkiye'yi temel haklara riayet edilmesi konusunda uyardı.

AB Dışişleri Bakanları toplantısına katılmak üzere bulunduğu Lüksemburg’da konuşan NATO Genel Sekreteri, “Doğal olarak tüm NATO üyesi ülkelerin temel demokrasi ilkelerine göre yaşadığını kabul ediyoruz” dedi.

Rasmussen, bunun barışçıl gösterilere izin verilmesi ve siyasi düşüncelerin özgürce ifade edilmesi hakkının da içerdiğini ifade etti.

© Deutsche Welle Türkçe
 
farkındayız Çevrimdışı

farkındayız

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Provokasyonlar başladı. Malüm gruplar Eylül ayı için planladıkları kargaşa için start verilmiş gibi görünüyor.



Antakya'da polis tarafından katledilen Ahmet Atakan için çok sayıda kentte eylem çağrıları yapıldı.


Antakya halkı, saat 02.30 sularında yaşamını yitiren Ahmet Atakan'ın vurulduğu Armutlu Mahallesi'nde nöbet tutuyor. Halk, otopsi için Adana'ya gönderilen cenaze gelene kadar bekleyişini sürdürme kararı aldı. Cenaze’nin saat 16:00’da geleceği bildirildi.
İstanbul'da Taksim Dayanışması, Ahmet Atakan'ın ölüm haberi üzerine acil olarak toplanma kararı aldı. Toplantının ardından yapılan açıklamada, "Ahmet Atakan vicdanlara sığmayacak bir şekilde, polis şiddetiyle katledildi. Ahmedimizi anmak için karanfillerimizle 19.00'da Taksim'deyiz" denildi.
Ankara
Ankara’da mahallelerde saat 20.00′da buluşan halk Kızılay’a yürüyecek
Kızılay – Güvenpark
Dikmen – Ziraat Bankası Önü
Mamak – Tuzluçayır Meydanı
Batıkent – Batıkent Meydanı
Keçiören – Yunus Emre Direniş Parkı
Seyranbağları – Özgürlük Parkı
Yüzüncüyıl – Migros Önü
Eryaman – 3.Etap Kavşağı
İzmir
İzmirliler 20.00′da Alsancak’ta Sevinç Pastanesi önünde buluşuyor.
Antalya
Aydın Kanza Parkı’nda saat19.00’da toplanılacak Cumhuriyet Meydanı’na yürünecek.
Adana
Adana Küçüksaat 5 Ocak Meydanı’nda saat 19.00’da toplanılacak. Eylemi Adana Halkların Demokratik Kongresi, İnsan Hakları Derneği, KESK Adana Şubeler Platformu, Disk Adana Bölge, Adana Tabip Odası, Halkevleri, ÖDP, Çağdaş Hukukçular Derneği, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği düzenliyor.
Kocaeli
Kocaelililer Cumhuriyet Parkı’nda saat 19.00′da buluşacak.
Gebze
19.30 Gebze Çamlık Parkı
Tarsus
Tarsus halkı 18.00′da Özgürlük (Yarenlik) Meydanı’nda bir araya geliyor.
Çanakkale
Çanakkale halkı saat 18.00′da Özgürlük Parkı’nda buluşup İskele Meydanı’na yürüyecek. Saat 19.00′da İskele Meydanı’nda olunacak.
Bolu
Bolu Halkevi, saat 18.00′da Kardelen Meydanı’ndan AKP önüne yürüyecek.
Bursa
Bursalılar saat 19.00′da Setbaşı Mahfel önünden Heykel’e yürüyecek.
Aydın Didim
Aydın Didim’de saat 18.00′da Eğitim Sen binasında bir basın açıklaması yapılacak.
Eskişehir
Eskişehir halkı 18.00′da Espark önünde buluşacak.
Çorum
Çorum halkı Özdoğanlar önünde saat 20.00′da buluşacak.
Antep
Antep halkı, 17.00′da Yeşilsu Parkı’nda buluşacak
Afyon
Afyonlular, 20.00′da Anıt Park’ta bir araya gelecek
Trabzon
Trabzon Halkevi 17.30′da Meydan Park’ta basın açıklaması yapacak.
Balıkesir
Saat 18.00 TTM önü
Bandırma
Saat 19.00 Cumhuriyet Meydanı
Uluslararası Dayanışma Eylem Çağrıları;
İşte yerel saatleriyle yer yer Ahmet Atakan protestoları:
New York: Union Square - 18.30
Boston: Türkiye Konsolosluğu - 16.00
Chicago: Türkiye Konsolosluğu - 18.00
Washington DC: Türkiye Büyükelçiliği - 16.00
Lafayette Square (Beyaz Saray): 18.00
Los Angelas: Türkiye Konsolosluğu 19.00
Toronto: Türkiye Konsolosluğu 18.00
Barcelona: Türkiye Konsolosluğu 19.00

Listede bulunmayan daha başka yerler de var.
Ajanslar
 
M Çevrimdışı

Muvahhid Mücahid

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Valla bunlar darbe yapsın bu sefer elime silahı alır saldırırım.Bunların amacı akp falan değil.Dini yok etmek.
 
I Çevrimdışı

islam savaşçısı

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Türkiye işgal edilse amerika tarafından hepsi çil yavrusu gibi dağılır bu sürüngenlerin. Ama ben eminim dindar insanlar Fatih Sultan Mehmed Tugayları'nı :) kuracaklardır öyle bir durumda. Ne kadar önlemeye çalışırlarsa çalışsınlar İslam dünyaya hakim olacak biiznillah.
 
E Çevrimdışı

Ebu & Dücane

Guest
Akp nin sahte dindar görünümüne bile tahammül edemeyen bu inatçı laik yobazlar,kuran esaslarının hakimiyetini nasıl kabul edecek.Bunlar gerçekten akp nin bu kadarlık muhafazakarlığına bile düşman kesiliyorlar.Biraz ileriye gitse akp,bunlar yurtdışı ayaklarıyla beraber içteki hainleri birlikte düzene demokratik ayar çekeceklerdir.Ayar,küfre tamamen uygun olmadığı sürece devamlı çekiliyor zaten.Buna da demokrasi ayarı deniyormuş.demokrasiye aykırı olan her şey darbe ve ayar çekilerek düzene sokuluyormuş.İhvanın ayarını tamamen bozdular,akp ye sürekli ayar vermeye çalışıyorlar.Akp nin çarkı bozuluncaya ve laik kemalistlerin kendi istedikleri düzen var oluncaya kadar bu hazımsızlık devam edebilir.

-
 
Üst Ana Sayfa Alt