Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

SONUNDA İÇLERİNDEKİNİ KUSMAYA BAŞLADILAR...

A Çevrimdışı

abdulmuktedir

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Sancak’tar’dan El Kaide yazısı

Eklenme Tarihi : 07 Mart 2013 Perşembe 01:59
Adem Özköse ve Hakan Albayrak gibi dergi yazarlarının biraraya gelerek yayınladıkları Sancaktar dergisi El Kaide hakkında çok tartışılacak bir makale kaleme aldı. Makale’de El Kaide’nin İslam’a zarardan başka etkisi olmadığı iddia ediliiyor ve Usame bin Ladin ve Atiyyetullah gibi El Kaide liderlerinin görüşleri çarpıtılarak aktarılıyor.


Adem Özköse ve Hakan Albayrak gibi eski İslamcılar El Kaide hakkında çok tartışılacak bir yazı kaleme aldı. Yazıda ele alınan sivillerin hedef alınmasına dair tarihi verilerin hatalı olduğu ya da çarpıtıldığı, İslami verilerin ise yanlış olduğu iddia ediliyor. Sancaktar dergisinin son zamanlarda Küresel Cihad Hareketine karşı İhvan’ın teşviki amacıyla yayınlar yaptığı eleştirileri yapılmıştı.Yazıyı ilginize sunuyoruz.El Kaide meselesine tam olarak nasıl bakmalıyız?Tam olarak şöyle bakmalıyız:
1
İslam dünyasını terörize eden kâfir emperyalistlere tepki olarak doğan El Kaide örgütü / hareketi / zihniyeti, Maide Suresi’nin 8’inci ayetindeki “Bir topluluğa olan kininiz sakın sizi adaletsizliğe itmesin” ifadesinde çizilen çerçevenin fena halde dışına taşan bir savaş anlayışını temsil ediyor. O anlayışı benimsemeyen El Kaide’ciler olabilir, fakat genel imaj budur.2Usame Bin Ladin ve arkadaşlarının desteğiyle 1998 yılında Kenya’nın başkenti Nairobi ve Tanzanya’nın başkenti Darusselam’daki ABD büyükelçiliklerine düzenlenen bombalı saldırılarda can veren 224 kişinin tamamına yakını büyükelçiliklere yakın yerlerde bulunmaktan başka suçları (!) olmayan masum sivillerdi ve bunların bir kısmı Müslüman’dı. Güya Filistin ve Irak’taki İsrail-Amerikan mezalimine cevap mahiyeti taşıyan operasyonlarda bu mezalimle hiç alakası olmayan sıradan Afrikalıların öldürülmesine ne dediği sorulduğunda (Afganistan’da bir toplantıda), El Kaide lideri / sembolü Usame Bin Ladin “Filistin’de, Irak’ta siviller öldürülmüyor mu?” deyip geçebilmiştir. Bu, ‘Onlar zulmediyorsa biz de zulmederiz’ demektir ve başka da bir şey demek değildir.3Nairobi ve Darusselam’daki katliamlar gibi New York’taki İkiz Kuleler’e saldırı da zulümdü. İkiz Kuleler bir iş hanıydı ve orada herkes (Beyaz-Anglosakson veya Arap, Yahudi-Hıristiyan veya Müslüman, fesatçı kapitalist iş adamı veya helal parasıyla lokantacılık yapan namuslu müteşebbis) iş yeri açabiliyordu. “Emperyalizmin sermaye merkezini yıkıyoruz” diyerek o iş hanındaki binlerce masum insanın-mesela Türkmenistanlı fakir bir aşçı hanımın- ve o saldırıda kullandıkları sivil uçaklardaki mürettebat ve yolcuların kanına girenleri kahraman olarak görmek, Rahmet Peygamberi’nin (sallallahu aleyhi vesellem) ümmetine yakışmaz. Öldürülen Amerikalıların Müslüman katili ABD’ye vergi verdikleri ve zalim politikacıları oylarıyla iş başına getirdikleri için masum sivil sayılamayacağını ileri sürerek saldırıya sahip çıkan Usame Bin Ladin’in bu mantığı da “ummeten vasaten”e–yani dengeli / ölçülü- ümmete yakışmaz. Böyle bir mantıkla dünyada öldüremeyeceğiniz insan neredeyse yoktur. Mesela, “Yemen devleti Mali’nin işgaline cevaz veren Birleşmiş Milletler’e aidat ödüyor ve bu aidatı -Yemen devletine ödediği vergilerle- Yemen halkı finanse ediyor, öyleyse her Yemenli İslami cihadın meşru hedefidir” diyebilirsiniz. Bu mesajı yaymak için kullandığınız kameraya verdiğiniz parayla küresel emperyalist kapitalist sermayeye katkıda bulunduğunuz için kendi idamınıza da hükmedebilirsiniz. Olacak şey mi?4Usame Bin Ladin, El Cezire’ye verdiği mülakatta, sivillerin cihad niyetine öldürülmesine itiraz edenlere, ‘Onlar da bizim sivillerimizi öldürüyor’un yanısıra şu sözlerle cevap vermişti: “(Bazı âlimler) Resulullah’ın (sav) çocukların ve kadınların öldürülmesini men eden hadisinin delil olarak getirilmesinin uygun olmadığını belirtiyorlar. Evet, Resulullah’ın (sav) bu hadisi sabittir. Ancak çocukların ve kadınların öldürülmesi hususundaki men etme kesin değildir. Bunun istisnai durumu da bulunmaktadır. Allahu Teâlâ kitabında şöyle buyurmaktadır: ‘Eğer ceza verecekseniz, size verilen cezanın misliyle ceza verin.’ Nahl Suresi, 126. Ayet.”
İnanılır gibi değil, ama binlerce sivilin ölümüyle sonuçlanan saldırıların ‘ilmî dayanağı’ buncağız bir akıl yürütmesinden ibaret!Uhud Savaşı’nda müşrikler katlettikleri mü’minlerin (bilhassa Hz. Hamza’nın)cesetlerinde korkunç tahribat yapınca, bazı mü’minler ‘’Biz onlara bundan daha fazlasını yapacağız’’ diye ant içmişlerdi.Nahl sûresinin 126’ıncı ayetinin bunun üzerine nazil olduğu kabul edilir. Ayet, ‘’Eğer ceza verecekseniz, size yapılanın misliyle ceza verin’’ diye başlar ve ‘’Sabrederseniz, elbette o, sabredenler için daha hayırlıdır’’ diye biter. Bir suçun karşılığını verirken haddi aşmamayı vazeden ve üstelik sabrın daha hayırlı olduğunu bildiren bir âyetten ‘’Kâfirler bizim çocuklarımızı öldürüyorlarsa biz de onların çocuklarını öldürebiliriz’’ sonucu nasıl çıkarılır Allah aşkına? Misillemenin suçu işleyene değil de onun karısına, çocuğuna, komşusuna yapılabileceği fikri İslam adaletiyle nasıl tevil edilebilir? Hele ki, kâfirlerin yaptığı her şeyi misilleme adı altında bizim de yapabileceğimizi kim iddia edebilir, nasıl iddia edebilir? Kâfirler Müslüman kadınlara tecavüz ediyorlar, hatta Ebu Gureyb gibi yerlerde Müslüman erkeklere bile tecavüz ediyorlar; Nahl suresinin 126’ıncı âyetine dayanarak bizim de onlara aynısını yapabileceğimizi söyleyecek kadar sapık bir Müslüman olamaz, değil mi? Telaffuzu bile iğrenç, tüyler ürpertici, kabul edilemez, değil mi? Peki, ondan daha korkunç olan bir şeyi, masum bir insanın –hele çocuğun- öldürülmesini bir Müslüman nasıl içine sindirebilir?5El Kaide’yi İslam’ın yıldızı ve İkiz Kuleler’e saldırıyı cihadın zirvesi gibi görenler, o saldırıda kullanılan uçaklarda ve İkiz Kuleler’de öldürülenlerin dramını bir de kendi başlarına kıyas ederek meseleyi yeniden düşünsünler. Ve şu soruyu muhakkak sorsunlar kendilerine: Müşriklerle savaş sırasında Müslümanlar tarafından öldürülen müşrik bir kadın için “Bu kadın savaşmıyordu” diyerek üzüntüsünü bildiren Efendimiz (aleyhisselatu vesselam) böyle bir şey yapar mıydı? Cevap muhakkak “Haşa” olsun.6Bir zamanlar El Kaide’nin üçüncü adamı olarak bilinen Mahfuz el-Valid anlatıyor: “Afganistan’da güçlü olmayan bir devlet vardı. Kendisine (örgüte) zarar veremezdi, başkalarına tehdit oluşturacak yapılar için en uygun ortam mevcuttu. İşte bu dönemde El Kaide ABD’ye karşı malum cihad ilanını yaptı… 11 Eylül saldırılarının planlandığı toplantıya katıldım… ABD’ye karşı büyük bir operasyon yapılacak ve binlerce kurban olacaktı. Katılanların tamamı ABD’nin bu saldırıya karşı misillemesinin Nairobi ve Darusselam’da olduğıu gibi bir füze saldırısından ibaret kalmayacağını tahmin ediyordu. Bunun doğal sonucu Afganistan’ın işgali ve İslam emirliğinin devrilmesi olacaktı. Ben bu plana karşı çıkanların başındaydım ve İslami esaslara dayanarak karşı çıkışımın nedenini ortaya koydum. Benimle birlikte karşı çıkan diğer kardeşlerim de oldu. Onların bazısı şu an hayatta bazıları ise şehid. Bugün hayatta olanlardan Mısırlı Ebu Hayr, Ebu Muhammed ve o dönem El Kaide’nin ikinci adam olan Ebu Hafs bu fikre karşı çıkanlar arasındaydı. Cihad sadece bir şeyi yakıp yıkmak değildir… Cihad İslam’ın zirvesidir, en faziletli amellerdendir. Cihadın sınırlarını görmezden gelip öldürmek ve yıkmak olmaz… Mesela siviller öldürülecekti ki bizim dinimiz sivilleri öldürmemizi yasaklıyor. İslam’da sivil kavramı savaşla ilgisi olmayan kişiler için kullanılır. Bunun içine kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve savaşla ilgisi olmayan her insan girer. Dinimiz onların öldürülmesini bize yasaklıyor… Bir başka sebep de şuydu. Biz o dönemlerde Taliban’ın misafirleriydik. Ve bizi bu türden bir eylem yapmamamız konusunda tekrar tekrar uyarıyor ve ‘Durumumuz bu türden bir saldırıyı karşılamaya uygun değil’ diyorlardı. Maalesef ki El Kaide bütün bunları dikkate almadı ve saldırıyı gerçekleştirdi. Aslında üzerinde anlaşma sağlanmış değildi… O (Usame Bin Ladin), operasyonun yapılması yönünde karar verdi. Çok defalar oturup uzun süreli konuşmalarımıza rağmen kararında ısrar etmesi nedeniyle kendisiyle yollarımız ayrıldı.”7Nairobi, Darusselam ve New York’ta Hududllah’ı fena halde aşan El Kaide, korkunç bir çığır açtı. Irak’ta, ‘İslam sivil asker ayrımı yapmaz’ ve ‘Savaş şartlarında gerekirse Müslümanlar da öldürülür, ama Şiiler Müslüman değil’ diyerek önüne geleni katleden Zerkavi ve onun yolundan giderek camileri bile cemaatleriyle beraber havaya uçuracak derecede vahşileşen gençler bu çığırın çocuklarıdır. Gerek Usame bin Ladin ve gerekse yardımcıları Zavhiri ve Atiyetullah, Irak’a El Kaide sorumlusu olarak tayinettikleri Zerkavi’nin aşırılıklarına bir yerden sonra tepki göstermiş ve Müslüman kanının kutsallığına dikkat çekerek Müslümanların toplu olarak bulundukları yerlerde operasyon yapılmaması gerektiğini söylemiş olsalar da, El Kaide’nin lider kadrosu, İslam adına işlenen o korkunç suçların sorumluluğunda pay sahibidir.8El Kaide liderlerinin masum Müslümanların öldürülmesine karşı çıkarken ve “Gerekirse örgütümüz yok olsun, fakat bir masum Müslüman’ın kanı akmasın” (Atiyetullah) derken samimi olduklarına inansak bile, bu, El Kaide’yi makul bulmamıza ve makbul saymamıza yetmez. El Kaide ile organik veya duygusal bağı olan savaşçıların tümü bu minval üzere hareket etmeyi kabul etseler ve bundan böyle hiçbir masum Müslüman’ın canına kast etmeseler bile mesele bitmez,zira Müslüman olmayanların da hukuku vardır ve o hukukun muhakkak gözetilmesi gerekir.9El Kaide, Ümmet-i Muhammed için hiçbir artı değer üretmemiş, bilakis Ümmet-i Muhammed’in sırtında kambur olmuştur. Usame Bin Ladin’in yerine geçen Eymen Zevahiri, Fetih’le müzakere ediyor diye Hamas’ı yahut tedrici metodu takip ediyor diye Muhammed Mursi’yi İslam adına eleştirmeden evvel, kendi örgütünün yol açtığı zulümlerle yüzleşmelidir. İslam’la bağdaştırılması mümkün olmayan bu zulümlerin üzerinde oturarak Ümmet-i Muhammed’e ahkâm kesmek trajikomik kaçıyor. Yeri gelmişken: Zevahiri ve arkadaşları, Hudeybiye Anlaşması’nı imzaladığı sırada Peygamber Efendimizin (sallallahu aleyhi vesellem) yanında olsalardı, ona isyan mı edeceklerdi? Hamas’ın Fetih’le anlaşmaya çalışması yahut Mursi’nin laiklerle uzlaşma yolunu araması gibi meselelere biraz Hudeybiye terbiyesinden geçerek bakmak lazım.10Balık baştan kokar. Cihad adı altında bundan sonra işlenecek olan korkunç cinayetlerin sorumluluğunda pay sahibi olmamak veya hiç değilse o payı mümkün mertebe azaltmak için El Kaide’nin mevcut lider kadrosunun yapması gereken şey, en başa dönüp, Nairobi, Darusselam ve bilhassa New York’ta ölçünün fena halde kaçırıldığını resmen kabul etmek, bunu alenen ilan etmek, bundan üzüntü ve pişmanlık bildirmek, özür dilemek, sonra da savaşçılarına / sempatizanlarına şöyle demektir: “Böyle zulümlerin üzerinde İslam adaletinin yükseleceğini ileri sürersek İslam’a hakaret etmiş oluruz.”11
Bakara suresinin 190. ayetinde Allah Azze ve Celle mealen şöyle buyuruyor: ’’Size savaş açanlarla Allah yolunda siz de savaşın, ancak aşırı gitmeyin; çünkü Allah, aşırı gidenleri sevmez.”SancaktarOrtadoğu Sorumlusu: ADEM ÖZKÖSE
Genel Yayın Yönetmeni: HAKAN ALBAYRAK
 
aknczlfkr Çevrimdışı

aknczlfkr

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Sadece Hanefi Mezhebinin Fetava Kitaplarında bile, Ahkam-ı Cihad’a dair, sivil veya masum tarifine dair o kadar acaib fetvalar var ki, bu cahil herifler, üçü beşten sallıyorlar.. Talep olursa kısa bir derleme de sunabiliriz..

Ha, diyecekler ki biz -güya- ayete hadise bakarız.. Ayet ve Hadis mealciliği denen sapıklık yani.. 1400 senedir Ehli Sünnet Ulema haşa yamuk anlamıştır, bi bu mütefekkir bozuntuları doğru anlamış olurlar o takdirde de… Aynı İslamoğlu ya da M Esed gibi..

Neymiş, ikiz kulelerde türkmen biri de ölmüş de..
Adama sorarlar senin ne işin vardı bu büyük baş kafirlerin ikiz kulesinde?
Helal para ile burada, işgal edilmiş eski İslam Topraklarında İslambol-Cadde Bostan’da
bile neredeyse imkansız, bir Müslümanın yer bulup barınabilmesi, bir de İkiz Kuleler’de..

O zaman bunlar, Şeyh Zevahiri’nin de ahbabı olan şehid Halid El İstanbuli’nin, vurduğu Tağut Sedat’ın tribünlerinde de, ya da şehid Şamil Basayev’in Kadirov’u patlattığı stadyumda tribünde de masum müslümanlar vardı derler.. Nato üslerinde de askerlik yapan masumlar var yani, Batılı Banka personeli çaycısı temizlikçisi vs içinde de var var da var yani..
Mesela Esad’ın komuta binası veya Salman Rüşdi’nin evi vs bu türden bir yer vurulsa;
kapısındaki mankurt güvenlikçi öküz de veya oradaki çaycı vs arada kaynasa..

Adamın avukatlığını yaparsa Sancak Dergisi zındıkları; müslümanlar da sorar o geberen korumaya; SENİN İSLAM DÜŞMANLARININ VE DÜŞMANLIĞININ MERKEZİ OLAN bu yerde ne işin vardı? diye… Yav Bar fedailiği, umumhane bekçiliği bile bundan daha ehveni şerirdir.
Sen git küfrün babalarının ayak işlerini yap, sonra da densin ki bu adam -sözde- müslümandı da arada kaynadı gitti de zulüm oldu da.. vs vs

Yani, Sancaktar entelleri (Mütefekkir değil, Alim hiç değil, sadece Entel dantel popüler vatandaşlar), Tagutların sancaktarlığını yapar gibi bir ağızla konuşmayı bırakıp, HIRSIZIN HİÇ Mİ SUÇU YOK, onu cevaplasalar, daha hakkaniyetli bir duruş olurdu…

İslam Ümmeti’nin eli; Gazi Sultan Salahaddin Eyyubi’den, Gazi Sultan Zahir Baybars’dan, Halife Sultan Süleyman Gazi’den, hususan da en son kale olan Osmanlı’dan sonra; ilk defa ciddi surette silah tutuyor; Münih, Regensburg, Steimark, Under Allgeu, İnnssbruck, İstirya, Çekoslavakya, Bavyera, Polonya hatlarında Avrupa içlerine akınları (Akıncı Kasım Voyvoda ve Akıncı Mehmed Bey’in istişhadi akınları; 1529-1532) Varşova ve Moskova yağmaları (Tatar Akıncılar’ın birer günlük yağmaları) ve Danimarka Fiyordları, Britanya sahilleri ve İzlanda Adası Baskınları (17. asrın başlarında Akıncı Murad Reis’in Atlas Okyanusu Seferi) ve Hint Deniz Seferleri (Halife Sultan Süleyman ve Selim Rahimehumallah zamanlarındaki, Kurdoğlu Hızır Reis’lerin Piyale Paşa’ların vs, Sumatra Açe ve Pakistan Gücerat Müslümanlarına yardım için gittikleri istişhadi seferler) vs operasyonlarında vs kahramanlık yapan ve “Akıncılar ve Leventler” denen deli-fedailerden sonra; ilk defa “Taliban ve El Kaide” çatısı altında, Haçlı ve Paganist kafirleri “kendi topraklarında, kendi bölgelerinde” vurarak onlara dehşeti yaşatan, ve doksan senedir bizim anamız ağladı, biraz da sizinki ağlasın dercesine bir toparlanma, ve moralmen de madden de bir şahlanma başlatıyorlar, ve Çin, Rusya, Hint, Avrupa, Amerika, İsrail, ve Yerli Tağutları kara kara düşündüren de bu GAZA RUHU dur, ki, BU ÜLKEYE KOMÜNİZM BİLE GELECEKSE BİZ GETİRİRİZ mantığıyla arkadan dolaşıp, kendi sözde islamlarını üretmeye, çeşit çeşit cemaat ve tarikat ve teoloji modellerini piyasaya sürerek bu ümmeti
saptırmaya ve frenlemeye çalışıyorlarken..

Bir de bu baltalara bak yahu! Balta!
Sapı bizden..
 
aknczlfkr Çevrimdışı

aknczlfkr

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Doğulu ve Batılı kafirlerin elinde para.. Silah ve teknoloji de öyle.. Tüm islam ülkeleri ve diğer memleketlerin yerüstü yeraltı kaynakları da ellerinde.. Yani müslümanlara, onlara uyarak çarkın dişlileri arasında ezilerek uyum sağlayarak sönmekten başka bir yol bırakılmayan bir dünya.. Ama kafirlerin bir büyük zaafı var; CANLARI KIYMETLİ.. İşte onları bu en zayıf noktalarından vuran mücahidler islam birliği ve hilafetinin tek vesilesi olacak harekettir..
 
yusuf Çevrimdışı

yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Sadece Hanefi Mezhebinin Fetava Kitaplarında bile, Ahkam-ı Cihad’a dair, sivil veya masum tarifine dair o kadar acaib fetvalar var ki, bu cahil herifler, üçü beşten sallıyorlar.. Talep olursa kısa bir derleme de sunabiliriz..

Ha, diyecekler ki biz -güya- ayete hadise bakarız.. Ayet ve Hadis mealciliği denen sapıklık yani.. 1400 senedir Ehli Sünnet Ulema haşa yamuk anlamıştır, bi bu mütefekkir bozuntuları doğru anlamış olurlar o takdirde de… Aynı İslamoğlu ya da M Esed gibi..

Neymiş, ikiz kulelerde türkmen biri de ölmüş de..
Adama sorarlar senin ne işin vardı bu büyük baş kafirlerin ikiz kulesinde?
Helal para ile burada, işgal edilmiş eski İslam Topraklarında İslambol-Cadde Bostan’da
bile neredeyse imkansız, bir Müslümanın yer bulup barınabilmesi, bir de İkiz Kuleler’de..

O zaman bunlar, Şeyh Zevahiri’nin de ahbabı olan şehid Halid El İstanbuli’nin, vurduğu Tağut Sedat’ın tribünlerinde de, ya da şehid Şamil Basayev’in Kadirov’u patlattığı stadyumda tribünde de masum müslümanlar vardı derler.. Nato üslerinde de askerlik yapan masumlar var yani, Batılı Banka personeli çaycısı temizlikçisi vs içinde de var var da var yani..
Mesela Esad’ın komuta binası veya Salman Rüşdi’nin evi vs bu türden bir yer vurulsa;
kapısındaki mankurt güvenlikçi öküz de veya oradaki çaycı vs arada kaynasa..

Adamın avukatlığını yaparsa Sancak Dergisi zındıkları; müslümanlar da sorar o geberen korumaya; SENİN İSLAM DÜŞMANLARININ VE DÜŞMANLIĞININ MERKEZİ OLAN bu yerde ne işin vardı? diye… Yav Bar fedailiği, umumhane bekçiliği bile bundan daha ehveni şerirdir.
Sen git küfrün babalarının ayak işlerini yap, sonra da densin ki bu adam -sözde- müslümandı da arada kaynadı gitti de zulüm oldu da.. vs vs

Yani, Sancaktar entelleri (Mütefekkir değil, Alim hiç değil, sadece Entel dantel popüler vatandaşlar), Tagutların sancaktarlığını yapar gibi bir ağızla konuşmayı bırakıp, HIRSIZIN HİÇ Mİ SUÇU YOK, onu cevaplasalar, daha hakkaniyetli bir duruş olurdu…

İslam Ümmeti’nin eli; Gazi Sultan Salahaddin Eyyubi’den, Gazi Sultan Zahir Baybars’dan, Halife Sultan Süleyman Gazi’den, hususan da en son kale olan Osmanlı’dan sonra; ilk defa ciddi surette silah tutuyor; Münih, Regensburg, Steimark, Under Allgeu, İnnssbruck, İstirya, Çekoslavakya, Bavyera, Polonya hatlarında Avrupa içlerine akınları (Akıncı Kasım Voyvoda ve Akıncı Mehmed Bey’in istişhadi akınları; 1529-1532) Varşova ve Moskova yağmaları (Tatar Akıncılar’ın birer günlük yağmaları) ve Danimarka Fiyordları, Britanya sahilleri ve İzlanda Adası Baskınları (17. asrın başlarında Akıncı Murad Reis’in Atlas Okyanusu Seferi) ve Hint Deniz Seferleri (Halife Sultan Süleyman ve Selim Rahimehumallah zamanlarındaki, Kurdoğlu Hızır Reis’lerin Piyale Paşa’ların vs, Sumatra Açe ve Pakistan Gücerat Müslümanlarına yardım için gittikleri istişhadi seferler) vs operasyonlarında vs kahramanlık yapan ve “Akıncılar ve Leventler” denen deli-fedailerden sonra; ilk defa “Taliban ve El Kaide” çatısı altında, Haçlı ve Paganist kafirleri “kendi topraklarında, kendi bölgelerinde” vurarak onlara dehşeti yaşatan, ve doksan senedir bizim anamız ağladı, biraz da sizinki ağlasın dercesine bir toparlanma, ve moralmen de madden de bir şahlanma başlatıyorlar, ve Çin, Rusya, Hint, Avrupa, Amerika, İsrail, ve Yerli Tağutları kara kara düşündüren de bu GAZA RUHU dur, ki, BU ÜLKEYE KOMÜNİZM BİLE GELECEKSE BİZ GETİRİRİZ mantığıyla arkadan dolaşıp, kendi sözde islamlarını üretmeye, çeşit çeşit cemaat ve tarikat ve teoloji modellerini piyasaya sürerek bu ümmeti
saptırmaya ve frenlemeye çalışıyorlarken..

Bir de bu baltalara bak yahu! Balta!
Sapı bizden..


RABBIM SENI SEVSIN ...

( faziletli seyh Eymen El Zevahiri bir konusmasinda bu tür adamlara guzel bir cevab vermisti .. ama anlayana bu sahislar islami iclerine sindirememisler, rabbim kullari hayirla islah etsin iste once bu sekilde bir yazi yazarlar sonra yavas yavas ayaklarinin kaydigini net bir sekilde gorursunuz, rabbim kimi saptirirsa ona hidayet edecek yoktur,)
 
Üst Ana Sayfa Alt