Çevrimdışı
Soma’da, Cemaat mensubu sarıklı ve cüppeli kişiler 301 işçinin hayatını kaybettiği katliamdan sonra halkın öfkesini bastırmak için kapı kapı dolaşarak yaşananların kader olduğu propogandası yapıyor. Diyanet İşleri Bakanlığı’nın görevlendirdiği imamlar da gözü yaşlı anne ve babaların öfkesini bastırmak için telkinde bulunuyor
Yüzlerce işçinin hayatını kaybettiği Soma katliamı sonrası halkın sokaklara çıkarak tepki göstermesi bazı şeriatçı grupları harekete geçirdi. Somalıların kapılarına “Müslüman olmak neyi gerektirir” başlıklı bildiriler bırakıldı. “İsyan etmeyin” telkininde bulunarak “hüküm veren Allah’tır” denilen bildirileri “Tebliğci” diye adlandırılan sarıklı ve cüppeli kişilerin bıraktığı belirlendi.
‘Laiklik İslam’a küfürdür’
Bildiride şu ifadeler yer aldı: “Allahu Teala dilediği kulundan dilediği günahları affedebilir. Ancak şirk ve küfrü affetmez... Allah’ın isimlerinden biri El Hakem’dir. Yani hüküm verendir. Yani kullarının nasıl ve ne şekil yaşayacaklarına dair emir ve yasaklar koyan ancak Allah’tır. Bir ayeti kerimede de ‘Hüküm vermek ancak Allah’a aittir’ buyurulmuştur.
Türkiye’de yaşayan insanlar olarak çok iyi biliyoruz ki 1920’lerden sonra hakimiyet yani emir ve yasak koyma Allah’a değil millete verilmiştir. Hatta ‘hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ denmektedir. Türkiye’de şeriat kanunları geçerli değil. Laiklik şartı var... Demokrasi de, laiklik de İslam’a tamamen ters olan küfür sistemleridir.”
‘Askere gitmeyin’ çağrısı
Askerliğe gitmenin “devletin bekçiliğini” yapmak olduğu yazılan bildiride, “Böyle bir devletin askerliğini yapmaya gençler gönderilemez. Çünkü askerlere yemin törenlerinde küfür (inkar) manasına gelen sözler söylettiriliyor ve şeriatı çağdışı gören bir devletin bekçiliği yaptırılıyor?” denildi.
Soma faciasının ardından çeşitli tarikalara mensup çok sayıda cüppeli insanı sokaklarda görmek mümkün. Bu kişilerin şehit ailelerini dolaşarak, yaşanan katliamın “kader” olduğunu anlattıkları öğrenildi.
İmamdan ‘isyan edersen şehitlik hakkını kaybedersin’ öğüdü
Öte yandan katliamda hayatını kaybeden 301 işçinin ailelerine verilmesi gereken psikososyal destek kapsamında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevlendirdiği 1500 imam da gözü yaşlı annelerin, kardeşlerin ve eşlerin duygularını bastırma yoluna giderek, acıların öfkeye ve isyana dönüşmemesi için çalışıyor.
Olay gününün ertesinde Soma’da imamların ailelerle konuşmalarına bizzat tanıklık eden yazarımız Mustafa Mutlu, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Cumhurbaşkanı’nın geleceği saatlerde maden meydanında toplanmıştık. İçeriye sadece kurtarma ekipleri, askerler ve gazeteciler girebiliyordu. Bir de gayet şık giyinmiş şahıslar dikkatimizi çekti. Bu adamlardan biri, ağlayan bir annenin yanına çöktü ve ‘Ben de kardeşimi kaybettim. Şu anda içeride. Allah sadece senin oğluna ve benim kardeşime şehitlik yolu açmadı. Bize de açtı ama sen isyan eder, ağlamayı sürdürürsen bu hakkı kaybedersin’ diyerek kadını sakinleştirdi. Kalkıp giderken adamın koluna girdim ve kim olduğunu sordum. İzmir’de imamlık yaptığını söyledi. Duygularını kontrol edemeyen madenci yakınlarını sakinleştirdiklerini belirtti. Kardeşinin gerçekten içerde olup olmadığını sorduğumda ise kardeşinin değil ama uzaktan bir akrabasının içerde olduğunu söyledi.”
‘İmamın değil psikoloğun işi’
Türk Psikologlar Derneği Başkanı Gökhan Malkoç, “Bir travma ve afet olduktan sonra destek vermek uzmanlık işi. Bu görevi, din görevlilerinin ya da başka birilerinin değil; psikolog, psikiyatrist ve sosyal hizmet uzmanlarının yapması gerekir. Biz bile oraya her psikoloğu göndermiyoruz. Derneğimizin 6 bin üyesinden sadece 200 ya da 300 kişi oraya gidebilecek nitelikte. İş kazalarında uzman olmayan kişilerin destek için alana gönderilmesi çok doğru değil” diye konuştu.
‘Vekiller zor girerken İsmailağa nasıl girebiliyor?’
CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, Soma’daki maden katliamı sonrası İsmailağa cemaati üyelerinin ilçeye gelerek Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ı Kriz Koordinasyon Merkezi’nde ziyaret etmesini, soru önergesiyle TBMM’ye taşıdı.
Aksünger, Cemaat’e dahil bir grubun yakınlarını yitirenlerin tepkisini bastırmak için AKP tarafından yönlendirildiğini belirterek, “Milletvekili olarak benim bile 5-6 ayrı kontrol noktasında kimlik göstererek geçebildiğim kriz merkezine, bu insanlar nasıl ve hangi sıfatla girebiliyor? Çeşitli protokol üyeleri, kaza mağdurlarının yakınları ve basın mensuplarının bile alınmadığı bir noktada bu insanların işi nedir? Soma’ya tüm girişleri kapatan, dışardan gelen mağdur yakınlarını bile geri gönderen, avukatları işkenceyle gözaltına aldıran yetkililer, bu kişilerin Soma’ya girişine nasıl izin verdiler? Bakan Yıldız bunu kamuoyuna açıklamalıdır” dedi.
Gamze Çınlar / Ezgi Hotalak
Yüzlerce işçinin hayatını kaybettiği Soma katliamı sonrası halkın sokaklara çıkarak tepki göstermesi bazı şeriatçı grupları harekete geçirdi. Somalıların kapılarına “Müslüman olmak neyi gerektirir” başlıklı bildiriler bırakıldı. “İsyan etmeyin” telkininde bulunarak “hüküm veren Allah’tır” denilen bildirileri “Tebliğci” diye adlandırılan sarıklı ve cüppeli kişilerin bıraktığı belirlendi.
‘Laiklik İslam’a küfürdür’
Bildiride şu ifadeler yer aldı: “Allahu Teala dilediği kulundan dilediği günahları affedebilir. Ancak şirk ve küfrü affetmez... Allah’ın isimlerinden biri El Hakem’dir. Yani hüküm verendir. Yani kullarının nasıl ve ne şekil yaşayacaklarına dair emir ve yasaklar koyan ancak Allah’tır. Bir ayeti kerimede de ‘Hüküm vermek ancak Allah’a aittir’ buyurulmuştur.
Türkiye’de yaşayan insanlar olarak çok iyi biliyoruz ki 1920’lerden sonra hakimiyet yani emir ve yasak koyma Allah’a değil millete verilmiştir. Hatta ‘hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ denmektedir. Türkiye’de şeriat kanunları geçerli değil. Laiklik şartı var... Demokrasi de, laiklik de İslam’a tamamen ters olan küfür sistemleridir.”
‘Askere gitmeyin’ çağrısı
Askerliğe gitmenin “devletin bekçiliğini” yapmak olduğu yazılan bildiride, “Böyle bir devletin askerliğini yapmaya gençler gönderilemez. Çünkü askerlere yemin törenlerinde küfür (inkar) manasına gelen sözler söylettiriliyor ve şeriatı çağdışı gören bir devletin bekçiliği yaptırılıyor?” denildi.
Soma faciasının ardından çeşitli tarikalara mensup çok sayıda cüppeli insanı sokaklarda görmek mümkün. Bu kişilerin şehit ailelerini dolaşarak, yaşanan katliamın “kader” olduğunu anlattıkları öğrenildi.
İmamdan ‘isyan edersen şehitlik hakkını kaybedersin’ öğüdü
Öte yandan katliamda hayatını kaybeden 301 işçinin ailelerine verilmesi gereken psikososyal destek kapsamında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevlendirdiği 1500 imam da gözü yaşlı annelerin, kardeşlerin ve eşlerin duygularını bastırma yoluna giderek, acıların öfkeye ve isyana dönüşmemesi için çalışıyor.
Olay gününün ertesinde Soma’da imamların ailelerle konuşmalarına bizzat tanıklık eden yazarımız Mustafa Mutlu, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Cumhurbaşkanı’nın geleceği saatlerde maden meydanında toplanmıştık. İçeriye sadece kurtarma ekipleri, askerler ve gazeteciler girebiliyordu. Bir de gayet şık giyinmiş şahıslar dikkatimizi çekti. Bu adamlardan biri, ağlayan bir annenin yanına çöktü ve ‘Ben de kardeşimi kaybettim. Şu anda içeride. Allah sadece senin oğluna ve benim kardeşime şehitlik yolu açmadı. Bize de açtı ama sen isyan eder, ağlamayı sürdürürsen bu hakkı kaybedersin’ diyerek kadını sakinleştirdi. Kalkıp giderken adamın koluna girdim ve kim olduğunu sordum. İzmir’de imamlık yaptığını söyledi. Duygularını kontrol edemeyen madenci yakınlarını sakinleştirdiklerini belirtti. Kardeşinin gerçekten içerde olup olmadığını sorduğumda ise kardeşinin değil ama uzaktan bir akrabasının içerde olduğunu söyledi.”
‘İmamın değil psikoloğun işi’
Türk Psikologlar Derneği Başkanı Gökhan Malkoç, “Bir travma ve afet olduktan sonra destek vermek uzmanlık işi. Bu görevi, din görevlilerinin ya da başka birilerinin değil; psikolog, psikiyatrist ve sosyal hizmet uzmanlarının yapması gerekir. Biz bile oraya her psikoloğu göndermiyoruz. Derneğimizin 6 bin üyesinden sadece 200 ya da 300 kişi oraya gidebilecek nitelikte. İş kazalarında uzman olmayan kişilerin destek için alana gönderilmesi çok doğru değil” diye konuştu.
‘Vekiller zor girerken İsmailağa nasıl girebiliyor?’
CHP İzmir Milletvekili Erdal Aksünger, Soma’daki maden katliamı sonrası İsmailağa cemaati üyelerinin ilçeye gelerek Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ı Kriz Koordinasyon Merkezi’nde ziyaret etmesini, soru önergesiyle TBMM’ye taşıdı.
Aksünger, Cemaat’e dahil bir grubun yakınlarını yitirenlerin tepkisini bastırmak için AKP tarafından yönlendirildiğini belirterek, “Milletvekili olarak benim bile 5-6 ayrı kontrol noktasında kimlik göstererek geçebildiğim kriz merkezine, bu insanlar nasıl ve hangi sıfatla girebiliyor? Çeşitli protokol üyeleri, kaza mağdurlarının yakınları ve basın mensuplarının bile alınmadığı bir noktada bu insanların işi nedir? Soma’ya tüm girişleri kapatan, dışardan gelen mağdur yakınlarını bile geri gönderen, avukatları işkenceyle gözaltına aldıran yetkililer, bu kişilerin Soma’ya girişine nasıl izin verdiler? Bakan Yıldız bunu kamuoyuna açıklamalıdır” dedi.
Gamze Çınlar / Ezgi Hotalak
