Taberânî, es-Sağîr’de ve İbnu Merdûye Abdullah İbnu Abbâs radıyallâhu anhumâ’dan şöyle dediğini rivâyet ettiler:
“Nebî sallellâhu aleyhi ve sellem, Abdullâh İbnu Revâha’ya uğradı; arkadaşlarını zikrettiriyordu. Bunun üzerine Resûlüllah sallellâhu aleyhi ve sellem, ‘bakınız, siz, Allah celle celâlühû’nun nefsimi kendilerinin yanında hapsetmeyi bana emrettiği bir topluluksunuz’ buyurdu ve sonra (واصبر نفسك)/’kendini hapset’ âyetini okudu ve şöyle söyledi:
Şübheniz olmasın ki sizden ne sayıda kişi (zikre) oturursa, onlarla beraber o sayıda meleklerden meclis arkadaşları oturur. Allah celle celâlühû’yu tesbîh ederlerse onlarda tesbîh ederler, Allah celle celâlühû’ya hamd ederlerse onlar da O’na hamd ederler. Allah celle celâlühû’yu tekbîr ederlerse onlar da tekbîr ederler…”(Taberânî, es-Sağîr (er-Ravdu’d-Dânî:2/227)
“Nebî sallellâhu aleyhi ve sellem, Abdullâh İbnu Revâha’ya uğradı; arkadaşlarını zikrettiriyordu. Bunun üzerine Resûlüllah sallellâhu aleyhi ve sellem, ‘bakınız, siz, Allah celle celâlühû’nun nefsimi kendilerinin yanında hapsetmeyi bana emrettiği bir topluluksunuz’ buyurdu ve sonra (واصبر نفسك)/’kendini hapset’ âyetini okudu ve şöyle söyledi:
Şübheniz olmasın ki sizden ne sayıda kişi (zikre) oturursa, onlarla beraber o sayıda meleklerden meclis arkadaşları oturur. Allah celle celâlühû’yu tesbîh ederlerse onlarda tesbîh ederler, Allah celle celâlühû’ya hamd ederlerse onlar da O’na hamd ederler. Allah celle celâlühû’yu tekbîr ederlerse onlar da tekbîr ederler…”(Taberânî, es-Sağîr (er-Ravdu’d-Dânî:2/227)