Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Şeyh El-muheysinî: “vallahi Bu, Acı Dolu Bir Iç Çekiştir”

Ömer2 Çevrimdışı

Ömer2

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
abdullah-muheysini.jpg


Suriye’de kurduğu Cihad Davetçileri Merkezi’yle vaizler yetiştiren, aynı zamanda cephelerde halka ve mücahidlere irşad dersleri yapan muhacir ilim adamı Dr. Abdullah el-Muhyesinî, Suriye’deki Ehl-i Sünnet halkın dramını anlattı ve Allah yolunda infak etmesi için Müslümanlara çağrı yaptı. Küresel Analiz sitesi,Şeyh el-Muheysinî’nin açıklamasını Türkçeye çevirdi:

* * *

Esselamualeykum ve rahmetullah

Nefsimi elinde tutana yemin ederim ki bu satırları yüreğim acı ve korku için burkulurken yazıyorum. Ve Allah için bir an durup bu yazıyı senden okumanı rica ediyorum. Bu acılı bir iç çekiştir.

Onların aç olmalarından duyduğum acı ve onları yüzüstü bıraktığımdan Allah’ın beni cezalandıracağı korkusu…

Peki onlar kim?!

Ve onların olayı nedir?

Olay şöyle:

Bu olay, kamplarda yerlerinden edilmiş insanlarla “Daima Programı” (Muhaysini’nin sohbet video sohbet program – editör) için iftar ile alakalıdır. Ben Ramazan programlarımdan bir tanesini orada yapma kararı aldım ve Allah’ın lütfu sayesinde program gerçekleşti.

Kardeşlerle gittik. Çadırın birine girdik ve asıl şoke eden kısım…

Ebu Nadr amcaya çadırda kaç kişi kaldıklarını sordum. Mahcup olmuş bir vaziyette cevapladı:

“Çadırda iki aile kalıyoruz.” Hayretler içerisinde kaldım. Ona hangi çadırda kaldıklarını sordum ve bana genişliği 3×4 olan bir çadır gösterdi.

Eşyalarının nerede olduğunu sorunca bana gülümseyerek cevap verdi:

“Yatakları komşularımıza taşıdık. Sizi burada misafir edebilelim diye.” Sonra sustum. Daha sonra şöyle dedi:

“Benim sekiz çocuğum var. Oğlum ise şehit oldu bu yüzden burada bizimle kalan ailesine ve çocuklarına bakma görevini de üstlendim.”

Ben konuyu değiştirmeye çalıştım ve ona aylık maaşlarının ne kadar olduğunu sordum. Dedi ki:

“Bizim maaşlarımız yok; ama aylık bir yiyecek kolisi yardım veriyorlar bize.”

Allah’a hamd ettim ve yiyecek kolisinin maliyetini sordum. 20 dolar olduğunu söyledi. Bu da yaklaşık 100 Riyal eder. Ona bunun ihtiyaçlarını nasıl karşılayabildiğini sordum. Dedi ki:

“Bu bize 10 gün yetiyor. Ayın geri kalan günlerinde de Allah kolaylaştırıyor bize.”

O an saraylarda yaşayan ve canlarının her istediğini yiyen hatta yeme ve içmede israfa bile kaçan ümmetin durumunu düşünmeye başlarken gözlerim yaşardı. Onlar bu insanlar için neredeler?

Şam’a gelmeden önceki günlerimi hatırladım. O zamanlar uçaklarda 1. sınıf seyahatler ederdim ve bu 20 ailenin yemek masrafını karşılayabilecek maliyetteydi.

Buradaki kampları aylarca doyurabilecek yeterlilikte bir arabayla seyahat ettiğimi hatırladım. Rahatımı hatırladım… Misafirlerin konuk olduğu evleri, şoförleri ve hizmetçileri hatırladım…

Yine bir seyahatimi hatırladım. O zaman otelde bir gece kalabilmek için 300 dolar verdiğimi hatırladım ki bu para bir sürü aileyi doyurabilecek yeterliliktedir.

Bunları ağlarken hatırlamıştım ve dedim ki:

“Rabbim! Allah’a yemin olsun ki eğer Şam için ayrılmadan önce o eski günlerde olsaydım ve buradaki ailelerimizin durumunu da bilseydim, sahip olduğum tüm servetimi bağışlardım.”

Rabbim ihmalkârlığımız yüzünden bizi cezalandırma, ailelerimizi ve insanlarımızı Şam ehlini yüzüstü bıraktıkları için cezalandırma. Ey Allah’ım!

Yarın Rabbimizin huzurunda durduğumuzda ne diyeceğiz?

Tekrar soru sormaya döndüm ve amcaya tuvaletlerin nerede olduğunu sordum. Dedi ki: “Her on çadıra bir tuvalet düşüyor.” Her çadırda da yaklaşık on kişi kalıyorsa bu demek oluyor ki 100 kişi için bir tuvalet var.

O anda müezzin ezanı okudu ve oradakiler iftar için yemek getirmeye başladılar. Masaya süt koydular. Küçük bir tabakta da hurma ve üzüm yaprakları vardı. Başka bir tabakta pirinç vardı. Dakikada başı bir çocuk elinde bir tabak pirinçle içeri giriyordu. Basınla ilgili eleman yanıma gelip dedi ki:

“Ey şeyh! Civardaki bütün çadırlar senin için geldiler ve çocukları aç olmalarına rağmen sahip olduklarını senin iftar masana getirdiler.”

Kendimi ağlamaktan geri tutamadım. Sonra vedalaşmak için izin istedim, onlarla kucaklaştık. Yüreğim keder ve üzüntü dolu ayrıldım. Ve acı içinde içimi çektim.

Son olarak dedim ki önceden herhangi bir yardım kampanyası düzenlememe kararı almıştım. Çünkü böyle yapınca dinimiz ve dürüstlüğümüz üzerine suçlanıyorduk ve bu mazeretten dolayı Allah’ın beni affedeceğini umuyordum. Yardım yapmak istemeyenlerin de günahlarından kendileri sorumludur diye düşünüyordum. Ama Allah’a and olsun ki bugün yaşadıklarımdan sonra Müslümanlardan bağış toplayıp onların bu hareketlerini yarın onlar için delil yapmamak ve kendim için kamplarda kalan kardeşlere yardım etmemek için bir mazeretim yok artık.

Bu yüzden zengin olanlara eğer bağış yapmak isterlerse inşallah dağıtım için yardımcı olabileceğimi söylerim.

Buradan mal varlığı olanlara -iş adamı olmasalar bile- sesleniyorum! Her şeyin Rabbi karşısında mazeretiniz ne olacak? Eğer cihada fitne diyorsanız aç insanları beslemek de mi fitnedir?

Bu durumda Abdullah el-Muhaysini’ye para göndermek zorunda değilsiniz. Şam’da güvendiğiniz birine bile gönderin ki Allah huzurunda sorumluluğunuz kalkmış olsun.

Allah sizi bu dünyada fakir kılmadan önce, ahiret azabından önce acele edin. Bir Müslümanı yüzüstü bırakanı Allah da hesap gününde yüzüstü bırakacaktır.

Bundan korkmuyor musunuz?

Burada bir kaç dizi link var. Ehli Sünnetin çektiklerini ve bizim de onları nasıl ihmal ettiğimizi gösteren bu linklerin hepsini izlemenizi istiyorum.


Özetle diyorum ki kardeşlerim, yukarıda anlatılanlar ailelerimizin çektiklerinin sadece bir kısmını ele alıyor. En azından onların çilelerinin bilinmesini ve bu yazının yayılmasını sağlayarak kardeşlerine yardımcı olabilirsin.

Abdullah el-Muheysinî

Metnin aslı: https://justpaste.it/vjez

Küresel Analiz
 
Üst Ana Sayfa Alt