Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Seleften, Muayyen Tekfir ile Mutlak Tekfirin Arasını Açan Herhangi Bir Alim Var mı?

Ahadun Ahad Çevrimdışı

Ahadun Ahad

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
esselamu aleykum ve rahmetullah.

bu aralar çok tekfirci bi gruba rastladım.

bu gurup muayyen tekfir ile mutlak tekfiri ayırmıyorlardı. selef alimlerinden alıntılar yapıyorlardı.

mesela

Sultanin elcisine Ahmed sordu:"Allahin ilmi hakkinda ne dersin:" Elci dediki:"Mahluktur" Ahmed dedi ki:"Ey kafir küfre girdin." (Siret al Imam Ahmed bin Hanbel 1/52. Sy)

burda direk tekfir ettiğini söylüyorlar.

başka bide şu var.

B0x691JCUAA_Lju.jpg


bunun gibi birsürü nakil varmış.


bahsettiğim kişiler ibn teymiyye'nin kitaplarının tahrif olduğunu, (eğer olmadıysa) ibn teymiyyenin ahmed bin hanbel ile ilgili nakillerinin iftira olduğunu söyler. ahmed bin hanbeli, ibn teymiyyenin kitaplarından değil oğlu abdullah'tan, ebu davud'dan, ibn batta'dan, acurri'den öğrenmemiz gerektiğini söyler. ve sürekli bu alimlerin eserlerinden alıntılar yapar. selef döneminde hüccet ikamesinin olmadığını söylerler. bi insan Allah'a şirk koştuysa direk olarak müşrik olduğuna bu kişinin müsrik olduktan sonra tevbeye davet edildiğini söylerler.

ayrıca bu kişiler ebu hanife'yi eşarileri, allah'ın arşta olmadığına inananları, cehaleti mazeret görenleri, namazın terkinin ihtilaflı küfür olduğunu söyleyenleri ve halkları tekfir ediyorlar.



birkaç nakil daha ekliyim inşeAllah

Mailk'e bir adam geldi. 'Biri var Kuran mahluktur diyor'
Malik dediki:"Kafirdir zindiktir onu öldürün."
(Lalekai, Serhi Usul;412)

Safii Hafs el-Ferdle Munazara ediyordu. Hafs 'Kuran mahluktur' dedi.
Şafii dediki:'Yüce Allah'a kafir oldun'
(Ibn Ebi Hatim;1/148)

Ebu Bekir b. Ayyas'a Ibn Aliyyenin Kuran mahluktur dedigi soruldu.
Dedi ki:"Kim Kur'an mahluktur derse bizim yanimizda o kisi kafirdir, zindiktir, Allah'in dusmanidir."
(Acurri, Seria:163)

Yine Ibn Ayyas'a Malik'e sorulan adam sorulunca dedi ki:
"Kafirdir, kimde ben ona kafir demem derse oda kafirdir."
(Lalekai; 412)

bu alimler kişileri muayyen olarak tekfir ediyorlarmış.

Allah'ın arşta olmadığını inananlarıda muayyen tekfir ediyorlarmış.

Muhammed bin Yusuf (el Firyabi) dedi ki:

"Kim "Allah arsin uzerinde degildir" derse, iste o kafirdir. Kim de Allah'in Musa ile konusmadigini iddia ederse o da kafirdir."

(Buhari, Halku Efalil Ibad ver Reddu ala Cehmiyye ve Ashabi't Tatil; 36. Sy. Daru’l Mearif Bsk.)

Muhammed b. Salih b. Hani’den isittim dedi ki: Ebu Bekir Muhammed b. Ishak b. Huzeyme’den isittim dedi ki:

“Kim Alah’in Arsin uzerine istiva ettiğini, yedi semalarin uzerinde oldugunu ikrar etmezse o kimse Kafirdir. Tevbeye davet edilir, eger tevbe ederse ne alâ, aksi halde kafasi vurulur..”

(Hakim en Nisaburi, Marifetu Ulumu’l Hadis;1/84 Sy. Daru’l Kutubu’l Ilmiyye Bsk)

eşarileri de hem istiva anlayışı yüzünden tekfir ediyolar hem de herevi'nin sözü yüzünden tekfir ediyolar.

Şeyhülislam Herevi (doğum h:396) dediki:

Bilal bin Ebi Mansur el Muezzin'den isittim dedi ki: Omer bin İbrahim'den isittim dedi ki:

"Eşarilerin kestikleri yenmez. Onlar Müslüman değildirler. Ehli Kitap'ta değildirler. onlar yeryüzünde Allah'ın kitabını tastik etmeyen kimselerdir."

(İmam Ebu İsmail el Herevi; Zemmu'l Kelam ve Ehlihi; 4/413. Sayfa 1318 Nolu Rivayet)
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Âleykum selam we rahmetullâhi we berakâtuh;

Mutlak tekfir ile muayyen tekfiri birbirinden ayıran bütün -selef veya halef- İslam alimlerinin ismini vermek mümkün değildir.

Mutlak tekfir ile muayyen tekfir kavramı, küfrün mutlak veya muayyen olmasıyla ilişkilidir.

Mutlak küfür; İslam Literatüründe küfür olarak kabul edilen bir vasfın tahakkukuna dayanır. Bu, küfrün bizzat kendi mahiyetiyle ilgili bir değerlendirmedir.
Misâlen, güneşin batmasından ötürü çöken karanlık bir zaman dilimine “gece” denildiği gibi, iman güneşinin batmasından ötürü çöken itikadi karanlık yönüne de küfür denir.

Muayyen küfür ise; belli şahıslarda düşünce, söz veya eylem olarak kendini gösteren küfürdür. Buna göre, İslam’ın kesin olarak küfür kabul ettiği bir şeye küfür demek, tekfir-i mutlak veya tekfir-i umum denir.

Allah'ın haram kıldığı veya farz / emrettiği bir konuya; misâlen namazın farz olmadığını, içkinin, faizin haram olmadığını söylemek -bu bakımdan- bir küfürdür ve bu sözün küfür olduğunu söylemek de tekfir-i mutlaktır. Çünkü, burada belli bir şahıstan ziyâde genel bir kural olarak:
“Kim namazın farz olmadığını, içkinin haram olmadığını söylerse kâfir olur.” demek belli şahısları değil, küfrün kendisini tanımlar.
Buna mukabil, “Falanca adam, namazın farz olmadığını söylediği için kâfirdir.” demek, tekfir-i muayyen kısmına girer. İşte bu iki küfrün farklılığı, sahabeden beri bütün ummetin kabul ettiği bir gerçektir.

Nitekim, eskiden beri İslam alimleri, bazı vasıflara küfür dediği halde, o vasıfları taşıyan her insanı tekfir etmemişlerdir. Bütün Fıkıh kitaplarında geçtiği üzere, karibu’l-ahd denilen yeni Müslüman olmuş kimselerin bazı farzları inkâr etmeleri veya bazı haramları hatalı da olsa (fâsid) teville câiz görmelerinden ötürü, onları tekfir etmemişler. Mesela sahabeler, bu gerekçeyle Kudame b. Mazun’u tekfir etmemişler. (İbn Teymiye, Mecmuu’l-Fetava, 7/610)
Burada kâide şudur:
Her küfür vasfını gösteren kâfir değildir. Her fâsıklık eden fâsık değildir. Har dalâlet vasfını taşıyan ehl-i dalalet değildir. (İbn Teymiye, Mecmuu’l-Fetava, 12/180) Çünkü bu küfür sözü veya eyleminin menşei esastır. Menşei cehalet veya başka bir neden ise tekfir edilmez.


Bu iki tekfir çeşidinin farklılığını bildiren alimlerden biri de İbn Hazm (el-Muhalla, 13/151) ve İbn Kudame’dir. (el-Muğni, 2/329)

Furuatla ilgili olmakla beraber, İbn Kudame’nin verdiği şu bilgiyi aktarmamızın faydası olacaktır:
“Ömer, Osman ve Ali (r.anhum ecmâin) başta olmak üzere bütün âlimlere göre, Zina eden insan, yeni Müslüman olmuş veya (ilimden uzak) bedevi / kırsal kesimde yaşamış bir kimse ise,
“Zinanın haram olduğunu bilmiyorum” derse bu iddiası kabul edilir ve zina haddi tatbik edilmez. (İbn Kudame el-Hanbeli, el-Muğni, 9/58)

Şaffi alimlerinden İmam Maverdi de şu bilgiyi vermektedir:
“Eğer bir insan zekâta tabi olan malını devletten (zekâtı kaçırmak için) gizlerse bakılır, eğer
“Yeni Müslüman olduğunu bunu gizlemenin haram olduğunu bilmediğini” iddia eder ve bunu isbat ederse, sözü kabul edilir ve kendisine herhangi bir tazir cezası uygulanmaz…” (Ebu'l-Hasen el-Maverdi, el-Hâvi'l-Kebîr fi Fıkhı Mezhebi'l- mamı'ş-Şâfiî, 3/134)
Şunu da belirtelim ki, bu farkı, bütün İslam alimleri fark etmiş ve tefrik etmişlerdir.
Dört mezhebin bütün fıkıh kitaplarında -
mutlak - muayyen tabirini kullanmasalar bile- mutlak tekfir ile muayyen tekfir arasındaki farkı fark ettiklerini gösteren ifadeler bulmak mümkündür.

Bizim kanaatimize göre, selef alimlerinin bu ifadeleri onların mutlak ve muayyen küfür veya tekfiri ayırmadıklarını göstermez. Bilakis, onların -bu verilen misallerde olduğu gibi- bazı yerlerde mutlak tekfir ile muayyen tekfir şartlarının örtüştüğü, bir araya geldiğini gördüklerini gösterir. Bunu şöyle izah edebiliriz:

Tekfir-i mutlak; İslam itikadına göre küfür olan bir fiil veya sözden dolayı o işi yapmanın veya o sözü söylemenin genel olarak küfür olduğunu bildirmektir.

Tekfir-i muayyen ise; İslam itikadına göre küfür olan bir fiilin veya bir sözün sahibi olan belli bir şahsın tekfir edilmesidir.
Ancak, bu iki tekfirin de doğru olabilmesi için, söz konusu edilen küfür vasfının İslam itikadına göre açık küfür olması, hadisin ifadesiyle “Kufr-u Bevah” (tevile kâbil olmayan açık - seçik küfür) olması gerekir. Eğer tevile kabil ise, açık-seçik küfür olmadığı için ne tekfir-i mutlak ne de tekfir-i muayyen konusu yapılmaz.
Bazen bir fiil veya bir söz, tekfir-i mutlak şartlarına haiz olduğu halde, tekfir-i muayyen şartlarına haiz olmayabilir. Bu gerçeğe göre, denilebilir ki;
“Şartlarına hâiz olan her Tekfir-i muayyen aynı zamanda bir Tekfir-i mutlaktır. Fakat, her Tekfir-i mutlak bir tekfir-i muayyen değildir.”
Misal olarak, “faizin haram olmadığını” söylemek küfürdür ve Tekfir-i mutlak konusuna girer. Fakat bu sözü söyleyen herkes tekfir edilemez. Çünkü, yeni müslüman olmuş veya İslam’ın öğretildiği yerlerden uzak bir kesimde yaşamış bir kimsenin bunu 'bilmediğini' söylemesi onun hakkında küfür hükmünü düşürür.
Bununla beraber, bazen her iki tekfir de bir araya gelebilir. İşte, İmam Ahmed, İmam Malik ve daha başka âlimlerin Tekfir-i muayyen yaptıkları yerde, iki tekfirin de şartları tahakkuk ettiğini düşündükleri konularla alakalıdır.
Örnek olarak, İmam Ahmed’e (veya ehl-i sünnet alimlerine göre) “Kur’an mahluktur.” sözü, küfürdür. Bunu ısrarla söyleyenler de açık-seçik küfre götüren bir söz söyledikleri için kâfir olurlar. Yani burada mutlak tekfir gibi, muayyen tekfirin şartları da tahakkuk etmiştir. Yoksa, İslam’ın titizlikle üzerinde durduğu ve rastgele damga vurulmasını yasakladığı Tekfir-i muayyen konusunda, bu büyük imamların titizlik göstermemeleri, dolayısıyla iki tekfir arasında fark gözetmemeleri mümkün değildir.

Onların mealini vereceğimiz şu sahih hadiste ifade edilen hususa dikkat etmemeleri düşünülemez.

Ubade b. Samit’in bildirdiği şu hadis-i şerifte “Tekfir-i muayyen" konusunda çok dikkatli olmamız emredilmiştir.
“...İktidar sahibine karşı onda, Allah'tan (Kur’an ve Sünnette) gelmiş bulunan bir delil sebebiyle te'vil götürmeyen açık bir küfür (kufr-u bevah) görülmedikçe iktidar kavgası yapmamak üzere biat ettik.”
(Buhârî, Fiten, Bab 2, Hadis no: 7 ; Muslim, İmare, Bab 42, Hadis no: 668, 670)
Hadiste yer alan “kufr-u bevah” İslam itikadına göre tevil götürmez küfür demektir. Bu demek oluyor
ki, tevil götüren küfür de vardır. Ve bu küfürle tekfir-i muayyen yapılamaz.


Şeyh Suleyman Nasır el Ulvan:
Ehli Sünnet Muayyen Tekfir Eder mi?


Tekfir Hususunda Fetva Sahibinin Taklit Edilebilmesi Gereken Şartlar Nelerdir?



Şeyh Abdullah el Gunayman



İlgili Konular:

Tekfirde Kasıt Şartı


Necd Alimlerin Tekfir Hakkındaki Fetvaları Ve Cumhur-u Ulema'nın Fetvaları Arasındaki Fark?

TEKFİRİN ŞARTLARI, ENGELLERİ VE SEBEPLERİ

İslam'da Tekfirin Yeri Var mı? Kimler Tekfir Edilir? Her Küfür İşleyen Tekfir Edilir mi?


Muayyen Tekfir Nedir?

Kur'an Mahluktur Diyen Kimsenin Hukmu Nedir?
 
Üst Ana Sayfa Alt