Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Sebe Bir Ülke mi, Yoksa Bir İnsan Adı mıdır?

B Çevrimdışı

_Beyyine_

Üye
İslam-TR Üyesi
Resulullah (as)'a sebe'nin bir ulke mi yoksa bir kadin mi oldugu soruldu.
Resulullah (asm);
"O ne bir yerdir,ne de bir kadindir.Fakat o,Araplardan on batin meydana getiren bir adamdir.Bunlarin altisi Yemen'e,dördü de şam'a(kuzey Arabistan'a) gitmistir.

(Ebû Davud,huruf,1)
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
"Andolsun ki Sebe'liler için kendi meskenlerinde bir ibret vardı. Sağ ve solda ikişer bahçe vardı. "Rabbinizin rızkından yeyin ve O'na şükredin! Hoş bir belde ve bağışlayıcı bir Rabb..." (sebe 15)

Nuzulu :
15. Sebe'liler için yurtlarında bir âyet vardı. Sağlı sollu iki bahçe. Rabbınızın rızkından yeyin ve O'na şükredin. Güzel bir belde ve bir Rabb-ı Gafur.
İbn Ebî Hâtim'in Ali ibn Rebâh'tan rivayetinde o şöyle anlatıyor:
Bana birisi anlattı ki Ferve ibn Museyk el-Gatafânî, Rasûlullah (s.a.v.)'a geldi ve: "Ey Allah'ın elçisi, Sebe'liler cahiliye devrinde izzet sahibi bir kavim idiler. Korkarım İslâm'dan dönerler. Eğer İslâm'dan dönerlerse onlarla savaşayım mı?" dedi.
Peygamber: "Henüz bu konuda bana bir emir gelmedi." buyurdu.
İşte bunun üzerine Allah Tealâ bu "Sebe'liler için yurtlarında bir âyet vardı..." âyetlerini indirdi.

(Suyûtî, Lubâbu'n-Nukul. 11,84. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nuzul, Çağrı Yayınları: 2/741.)


"Andolsun ki Sebe'liler için kendi meskenlerinde bir ibret vardı" buyruğunda geçen "Sebe"' kelimesini Nafî' ve başkaları bir kabile halkı adı olarak hem munsarıf hem de tenvinli okumuşlardır. Aslında bu bir adamın adıdır. Bu hususta Peygamber (s.a.v.)'dan rivayet gelmiştir. Tirmizî, kaydettiği rivayette şöyle demektedir:
Bize Ebu Kureyb ile Abd b. Humeyd anlattı, dediler ki: Bize Ebu Usame anlattı: O, el-Hasen b. el-Hakem en-Nehaî'den dedi ki:
Bize Ebu Sebre en-Nehaî anlattı, o Ferve b. Museyk el-Muradî'den dedi ki:
Peygamber (s.a.v.)'a gittim ve: Ey Allah'ın Rasûlu, dedim. Ben kavmimden bana doğru gelenleri yanına alarak kaçıp gidenlerle savaşayım mı?
Onlarla savaşmak hususunda bana izin verdi ve bana emretti. Ben onun huzurundan çıktığımda benim hakkımda: "Ğutayfh ne yaptı?" diye sordu.
Ona yola koyulmuş olduğuma dair haber verildi, bunun üzerine benim peşimden haberci göndererek geri dönmemi istedi. Ben de yanına vardım, o sırada ashabından birkaç kişi ile beraberdi.
Şöyle buyurdu: "Kavmini davet et. Onlardan İslâm'a giren olursa, İslâm'a girişini kabul et. İslâm'a girmeyen kimse olursa, ben sana yeni bir emir verinceye kadar acele etme."
(Ferve) dedi ki: Sebe'liler hakkında da indirilen buyruklar indirildi.
Bir adam: Ey Allah'ın Rasûlü, Sebe' nedir? Bir yer adı mıdır? Yoksa bir kadın mıdır? diye sordu.
Peygamber: "Ne bir yer adıdır, ne de bir kadın adıdır. O bir adamdır. On tane Arab çocuğu olmuştur. Bunların altısı Yemen'e, dördü de Şam tarafına gittiler. Şam tarafına gidenler Lahm, Cüzam, Gassan ve Amile adında idiler. Yemen tarafına gidenler ise Ezdliler, Eş'arîler, Himyer, Kinde, Mezhiç ve Enmar(lılar)dır."
Bir adam: Ey Allah'ın Rasûlu Enmar nedir? diye sorunca,
Peygamber: "Kendilerinden Has'am ve Becilelilerin geldiği kimselerdir" diye buyurdu.
Bu rivayet İbn Abbas'tan, o Peygamber (s.a.v.)'dan diye de gelmiştir ki, Ebu İsa (et-Tirmizî) şöyle demiştir: Bu hasen, garib bir hadistir. (Tirmizî, V. 361 ; Tirııizi, K. Tefsir el-Kıır'an, Sure: 3-1, hadis No: 3222)

İbn Kesir ile Ebu Amr munsarıf olmayarak: "Sebe'liler için" diye okumuş ve bunu bir kabile adı kabul etmiştir.
Ebu Ubeyd'in görüşü de budur.
Bunun kabile adı oluşuna da daha sonra gelen "meskenlerinde" diye buyurulmuş olmasını delil göstermiştir.

en-Nehhas dedi ki: Şayet durum onun dediği gibi olsaydı: "O kabilenin meskenlerinde" denilmesi gerekirdi.
Bu hususa dair daha geniş açıklamalar bundan önce en-Neml Sûresi'nde (27/20-28. âyetler, 7. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır.
Şair bu kelimeyi munsarıf kullanarak şöyle demiştir:
"Sebe'in zirvelerinde gelenler ile Teymlilerin boyunlarında iz bırakmıştır, camışların derileri."
Bir başka şair de gayr-ı munsarıf kullanarak şöyle demektedir:
"Me'rib'de hazır bulunan Sebe'den Onların selinin önünde Arimi (şeddi) bina ettiklerinden."

Kunbul, Ebu Hayve ve el-Cahderî hemzeyi sakin olarak; diye okumuşlardır. "Meskenlerinde" şeklindeki çoğul olarak okuyuş genel olarak kıraat alimlerinin okudukları şekildir. Ebu Ubeyd ile Ebu Hatim'in tercih ettiği kıraat de budur. Çünkü onların meskenleri bir değil, pek çoktu. Şu kadar var ki, İbrahim, Hamza ve Hafs tekil olarak: "Onların meskeninde" diye okumuşlar. Ancak "kef" harfini üstün okumuşlardır. Yahya, el-A'meş ve el-Kisaî de tekil okumakla birlikte "kef'i esreli okumuşlardır.
en-Nehhas dedi ki: Bu (Sebe') lafızın(ın) sakin okunuşu daha açıktır. Çünkü böylelikle hem lafız, hem manayı birarada ifade etmektedir.

(İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruç Yayınları: 14/245-248)

Peygamber efendimizin de beyan ettiği gibi, Sebe' aslında Yemen'de yaşayan insanlar ve oranın idarecileridir. Suleyman (a.s.)'ın, tahtıyla birlikte huzuruna getirttiği Seba Melikesi Belkıs da onlardan biriydi.
Bu kavim, memleketlerinde bol nimetler içerisinde yaşıyor ve geniş arazilere sahip bulunuyorlardı. Allahu Teala onlara Peygamberler göndermiş verdiği nimetlere karşı kendisine şükretmelerini istemiştir. Bunlar bu halleriyle Allahın dilediği kadar yaşamışlar sonra kendilerine emredilenlerden yüzçevirmişlerdir. Bunun üzerine Allah onlara Seller'i musallat ederek ülkelerini mahvetmiş ve onları çeşitli ülkelere dağıtmıştır. Bundan sonra gelen âyetler bu hususu açıklığa kavuşturmaktadır.
Allah teala bu âyet-i kerimede, Sebe' halkının yaşadığı ülkenin, Allahın varlığını ve kudretini gösteren bir alamet olduğunu, bu nimetleri kendilerine verenin ise ancak rableri okluğunu zikretmiş ve bu ülkenin sağında solumla bağ ve bahçelerin bulunduğunu bildirmiştir.

Katade diyor ki: "Sebe'lilerin memleketinde iki dağın arasında bağ ve bahçeler bulunuyordu. Öyle ki bir kadın başında taşıdığı sele ile bu bahçelerde yürüdüğünde elini sürmeden selesi meyvelerle doluyordu. Sebe' halkı azınca Allah onlara "Curz" denen bir hayvanı (köstebeği) musallat etti. Hayvan, dağlar arasındaki barajı deldi onlan su bastı. Sonunda onlara ılgın ve biraz da sedir ağacından başka bir şey kalmadı."

(Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, Hisar Yayınevi: 6/539-540)
 
Üst Ana Sayfa Alt