Peki, mutluluk nedir ?
Yoksa mutluluk, belge ve diplomalarda mıdır ? Bâzen öyle sanılır ki, mutluluk, en iyi derecede bir doktora yapmakta veya tıp doktoru olmaktadır.(!) –Nitekim bu, çocukların bile ağzındadır.Çocuğa sorarlar: ‘’ Sen büyüyünce ne olacaksın ? ‘’ diye.
Ben büyük bir güvenle diyorum ki: Hayır! Mutluluk, en iyi bir diplomaya sâhib olmakta değildir.
Şimdi bunu, açık ve net bir şekilde belgeleyecek olan bâzı olaylar ve bilgiler üzerinde biraz duralım! İşte muhterem okuyucular size, çiçeği burnunda tâze bir olay !
Bu olay, geçenlerde ‘’ el-Yemâme ‘’ gazetesinde şu başlık altında yayınlanmıştır.
‘’ Genç Bir Kadın Doktor Haykırıyor: Bütün Diplomalarımı Alın, Bana Bir Zevce Verin! ‘’
Bakın ve düşünün, bu kadın doktor, bir tıp doktoru olarak nasıl ve niçin böyle feryad ediyor! Halbuki pek çok kimseye göre böyle birisinin son derece mutlu olması lâzımdır.Niçin olmasın ki ? Bir kadın olarakçalışıp yüksek tahsilini yapmış, aynı zamandabir tıp doktoru olmuştur.
Bilindiği gibi, insanların büyük çoğunluğuna göre, tahsili yapılan ilimlerin en üstünü ve elde edilen diplomaların en kıymetlisi Tıp İlmi ve Diploması’dır... Fakat gerçekten de durum böyle midir ? İnsanların çoğu zanneder ki, kişi yüksek tahsilini yaptığı, hele bir tıp doktoru olduğu zaman mutluluğun tâ zirvesinde yaşar!.
Fakat bu, hatâlı bir düşüncedir.İşte, bu kadın doktorun olayı ve onun feryâdını içeren kendi kalemiyle ele aldığı yazısını dahî gerçeğin ne olduğunun bir belgesi niteliğindedir.Siz de bunu, ibret ve dikkatle okuyunuz.Şöyle ki:
‘’ Ah, ne kadar bahtsızım !... Her gün sabahın yedisi, en çok huzursuz olduğum bir zaman bölümü ! Bu saâtte ben, evimden çıkar, şoförün arkasına biner, hasta kabul yerim olan kliniğe ulaşmak üzere yola koyulurum.Burası ise, benim için sanki bir kabir veya bir zindan.Bu son durağıma vardığım zaman kadınların, beklemekte olduklarını görürüm.Zavallılar beni görünce hepsi birden sırtımdaki beyaz üniformama öylesine bir dikkat kesilerek bakarlar ki, sanki üzerimdeki gömlek, sıradan bir gömlek, sıradan bir gömlek değil de İran atlasından veya Çin ipeğinden yapılmış benzersiz bir kıyâfet gibi gelir onlara!.. Halbuki ben, o doktor gömleği üzerimde bir demirci elbisesi gibi taşımaktayım !
“ Sonra son derece huzursuz bir şekilde hasta muayene odama girer, kulaklığımı takarım.Boynuma beni boğacak olan bir idâm kemerini geçirmiş gibi gelir bana... Otuz yaşına vardığım şu anda, uğursuzluk ve kötülüklerin üzerime çullanmak için nöbetleştikleri hissini yaşarım o anda...
‘’ Neymiş efendim ! Ben doktormuşum ! Pekiyi derece ile tıbbı bitirmişim, başarılı bir hekim olarak çeşitli plaketler almışım, iyi para kazanarak zengin olmuşum !.. vesaire !..
‘’ Hayır, hayır !.. Ben, bunların hiçbirisini istemiyorum !.. Alınız, bu diploma ve plaketlerim sizin olsun ! Alınız, bana mutluluk vereceği sanılan herşeyim, bütün kazandıklarım sizin olsun !.. Sizler bana, bir bebeğin ‘ Mama ! ‘ sesini işittirin yeter !.. Ben, sâdece şu sesi duymak istiyorum.Ben, şâirin şu mısrâlarını mırıldanmayı arzu ediyorum :
‘’ Ben, hep bana; ‘ doktor hanım ! ‘ denilmesini istedim,
Böyle denilmesi için, hayli gayret de gösterdim !..
Sonunda gerçekten bana ; ‘ Doktor ! ‘ denildi, velâkin ;
Kalbim, hâlâ olamıyor nedense huzurlu, sâkin.
Benim gibi olmaya özenen genç kızlara söyle !..
İşte o özendiğin doktor hanım, acınacak halde...
Her çocuk, içinde bir takım arzular taşır ammâ,
Sırf madde ile ona ulaşmak mümkün degildir, aslâ !.. ‘’
S.A.G. Riyad
- Hayal ile Gerçek Arasında Mutluluk -
Prof. Dr. Nâsır el-Umer
Saife / 43-49
Yoksa mutluluk, belge ve diplomalarda mıdır ? Bâzen öyle sanılır ki, mutluluk, en iyi derecede bir doktora yapmakta veya tıp doktoru olmaktadır.(!) –Nitekim bu, çocukların bile ağzındadır.Çocuğa sorarlar: ‘’ Sen büyüyünce ne olacaksın ? ‘’ diye.
Ben büyük bir güvenle diyorum ki: Hayır! Mutluluk, en iyi bir diplomaya sâhib olmakta değildir.
Şimdi bunu, açık ve net bir şekilde belgeleyecek olan bâzı olaylar ve bilgiler üzerinde biraz duralım! İşte muhterem okuyucular size, çiçeği burnunda tâze bir olay !
Bu olay, geçenlerde ‘’ el-Yemâme ‘’ gazetesinde şu başlık altında yayınlanmıştır.
‘’ Genç Bir Kadın Doktor Haykırıyor: Bütün Diplomalarımı Alın, Bana Bir Zevce Verin! ‘’
Bakın ve düşünün, bu kadın doktor, bir tıp doktoru olarak nasıl ve niçin böyle feryad ediyor! Halbuki pek çok kimseye göre böyle birisinin son derece mutlu olması lâzımdır.Niçin olmasın ki ? Bir kadın olarakçalışıp yüksek tahsilini yapmış, aynı zamandabir tıp doktoru olmuştur.
Bilindiği gibi, insanların büyük çoğunluğuna göre, tahsili yapılan ilimlerin en üstünü ve elde edilen diplomaların en kıymetlisi Tıp İlmi ve Diploması’dır... Fakat gerçekten de durum böyle midir ? İnsanların çoğu zanneder ki, kişi yüksek tahsilini yaptığı, hele bir tıp doktoru olduğu zaman mutluluğun tâ zirvesinde yaşar!.
Fakat bu, hatâlı bir düşüncedir.İşte, bu kadın doktorun olayı ve onun feryâdını içeren kendi kalemiyle ele aldığı yazısını dahî gerçeğin ne olduğunun bir belgesi niteliğindedir.Siz de bunu, ibret ve dikkatle okuyunuz.Şöyle ki:
‘’ Ah, ne kadar bahtsızım !... Her gün sabahın yedisi, en çok huzursuz olduğum bir zaman bölümü ! Bu saâtte ben, evimden çıkar, şoförün arkasına biner, hasta kabul yerim olan kliniğe ulaşmak üzere yola koyulurum.Burası ise, benim için sanki bir kabir veya bir zindan.Bu son durağıma vardığım zaman kadınların, beklemekte olduklarını görürüm.Zavallılar beni görünce hepsi birden sırtımdaki beyaz üniformama öylesine bir dikkat kesilerek bakarlar ki, sanki üzerimdeki gömlek, sıradan bir gömlek, sıradan bir gömlek değil de İran atlasından veya Çin ipeğinden yapılmış benzersiz bir kıyâfet gibi gelir onlara!.. Halbuki ben, o doktor gömleği üzerimde bir demirci elbisesi gibi taşımaktayım !
“ Sonra son derece huzursuz bir şekilde hasta muayene odama girer, kulaklığımı takarım.Boynuma beni boğacak olan bir idâm kemerini geçirmiş gibi gelir bana... Otuz yaşına vardığım şu anda, uğursuzluk ve kötülüklerin üzerime çullanmak için nöbetleştikleri hissini yaşarım o anda...
‘’ Neymiş efendim ! Ben doktormuşum ! Pekiyi derece ile tıbbı bitirmişim, başarılı bir hekim olarak çeşitli plaketler almışım, iyi para kazanarak zengin olmuşum !.. vesaire !..
‘’ Hayır, hayır !.. Ben, bunların hiçbirisini istemiyorum !.. Alınız, bu diploma ve plaketlerim sizin olsun ! Alınız, bana mutluluk vereceği sanılan herşeyim, bütün kazandıklarım sizin olsun !.. Sizler bana, bir bebeğin ‘ Mama ! ‘ sesini işittirin yeter !.. Ben, sâdece şu sesi duymak istiyorum.Ben, şâirin şu mısrâlarını mırıldanmayı arzu ediyorum :
‘’ Ben, hep bana; ‘ doktor hanım ! ‘ denilmesini istedim,
Böyle denilmesi için, hayli gayret de gösterdim !..
Sonunda gerçekten bana ; ‘ Doktor ! ‘ denildi, velâkin ;
Kalbim, hâlâ olamıyor nedense huzurlu, sâkin.
Benim gibi olmaya özenen genç kızlara söyle !..
İşte o özendiğin doktor hanım, acınacak halde...
Her çocuk, içinde bir takım arzular taşır ammâ,
Sırf madde ile ona ulaşmak mümkün degildir, aslâ !.. ‘’
S.A.G. Riyad
- Hayal ile Gerçek Arasında Mutluluk -
Prof. Dr. Nâsır el-Umer
Saife / 43-49