Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Oy Kullamanın Şirk Oldugunu Anlattığımız Halde, Oy Kullananların Hükmü?

T Çevrimdışı

Talha bin Asım et-Turkî

Sen neden korkuyorsun ölmek varken kaderde?!.
İslam-TR Üyesi
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته

Oy Kullanmak

SORU:

Selamun aleykum hocam, etrafımızdaki insanlara oy kullamanın şirk oldugunu anlattığımız halde, ayetleri tebliğ ettiğimiz halde bu insanlar müşrik durumuna düşermi yada müşrik midir? CezakeAllahuhayren.

CEVAP:

Ve aleykumusselam ve rahmetullah. Hamd Allah’a mahsustur.

Değerli kardeşim cevabını sorduğun mesele zamanımızın en önemli konularındandır. Aslında bu mesele daha ayrıntılı bir cevap istiyor ama zaten gecikmiş olan cevabı daha fazla geciktirmemek için ihtisar ederek ve Allah (celle ve âlâ)’ya sığınarak şöyle derim:

Oy kullanmanın hükmü dinin kaynakları olan Kuran, Sünnet ve Sahabe sözlerinde beyan edilmemiştir. Muasır bir mesele olması hasebiyle rabbani ulema içtihat ederek demokratik parlamenter sistemlerde oy kullanmanın şeri hükmünü beyan etmeye çalışmışlardır. Oy kullanmanın hükmünü özellikle şu ayeti kerimelerden istihraç etmişlerdir:

Bir:

أَمْ لَهُمْ شُرَكَاءُ شَرَعُوا لَهُمْ مِنَ الدِّينِ مَا لَمْ يَأْذَنْ بِهِ اللَّهُ

“Yoksa onların, Allah'ın dinde izin vermediği şeyi kendilerine meşru kılacak ortakları mı vardır?”

İki:

وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ

“Ve kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.”

Üç:

اتَّخَذُوا أَحْبَارَهُمْ وَرُهْبَانَهُمْ أَرْبَابًا مِنْ دُونِ اللَّهِ وَالْمَسِيحَ ابْنَ مَرْيَمَ وَمَا أُمِرُوا إِلَّا لِيَعْبُدُوا إِلَهًا وَاحِدًا لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ سُبْحَانَهُ عَمَّا يُشْرِكُونَ

“Onlar, Allah'tan başka bilginlerini (hahamlarını) ve rahiplerini kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden münezzehtir.”

Dört:


وَلَا يُشْرِكُ فِي حُكْمِهِ أَحَدًا

“O hükmüne hiç kimseyi ortak etmez”

Ve İmam ibni Âmir eş-Şami (rahimehullah)’ın kıraatinde:

وَلَا تُشْرِكْ فِي حُكْمِهِ أَحَدًا

“Ona hükümde hiç kimseyi ortak koşma”

Dört ayeti kerime de hüküm koyma yetkisini Allah (celle ve âlâ) için hasrediyor. Ondan başkasının hüküm koyma yetkisini kendisi için iddia etmesinin veya Ondan başkası için hüküm koyma yetkisinin iddia edilmesinin şirk ve küfür olduğunu ve failinin müşrik ve kâfir olduğunu haber veriyor.

Dolayısıyla Allah’tan başkası için hüküm koyma, teşri etme yetkisini kabul etmek ulemanın icmasıyla İslam’dan çıkaran büyük şirk ve küfürdür. Bu manada ulemanın sözleri çoktur. Mesela: İmam ibni Kesir (rahimehullah) şöyle der: “Kim enbiyanın sonuncusu olan Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e nazil olmuş olan şeriatı bırakıp ondan gayri mensuh şeriatlara tehakum olursa kâfirdir. Pekâlâ, Yesak’i şeriata tercih ederek tehakum olanın durumu nedir? Kim bunu yaparsa Müslümanların icmasıyla kâfir olur.”

Ebu Muhammed ibni Hazm (rahimehullah) şöyle der: “İncil’in hükmettiği ama İslam şeriatında vahyedilmemiş olan bir nass ile hükmedenin İslam dininden çıkmış kâfir ve müşrik olduğuna iki Müslüman arasında dahi ihtilaf olmaz.”

İmam ibni Kayyım (rahimehullah) şöyle der: “Şöyle dediler: “Kur’an’a göre ve sahih icmaya göre İslam dini kendinden evvel olan bütün dinleri neshetmiştir ve kim Kuran’ı bırakır ve Tevrat ve İncil’e uyarsa kâfirdir. Muhakkak ki Allah Tevrat, İncil ve bütün diğer dinlerdeki hükümleri iptal etmiştir ve cinlere ve insanlara İslam şeriatını gerekli görmüştür. Haram sadece İslam’ın haram kıldığıdır ve vacip sadece İslam’ın vacip kıldığıdır.”

Binaen aleyh değerli kardeşim Allah’tan gayrinin kanun vaaz etmesi veya kanun vaaz etme konumunda olduğunu kabul etmesi ulemanın icmasıyla İslam dininden çıkaran büyük şirktir.

Lakin oy kullanmak zorunlu olarak kanun koyma yetkisini Allah’tan başkasına vermek veya Allah’tan başkası için kabul etmek manasına mı gelir?

Hayır! Zorunlu olarak bu manaya gelmez. Zira oy kullanma eylemi ile kanun koyma yetkisini vermek arasında zorunlu irtibatı gerektiren şeri bir delil yoktur. Hareket kasıt ve kudretten müteşşekildir. Bazı ameller vardır doğrudan kastı temsil eder. Ve bazı ameller vardır muhtelif kasıtlardan türemesi muhtemeldir. Kasıt ile amel arasında zorunlu rabıtayı ancak kati nass kurabilir. Bunun için mesela namazı terk eden kâfirdir diyoruz. Böyle diyerek bu kişiyi Allah’ı inkâr ediyor diyoruz hâlbuki yaptığı bir amelin terkidir. Ama biz kalbine küfür ile hükmediyoruz. Pekâlâ, bu kişinin kalbinin kâfir olduğunu nasıl biliyoruz? Çünkü Allah (celle ve âlâ) Kuran’da ve Rasûlü Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) sahih sünnetinde namazı terk edenin kâfir olduğunu beyan ediyorlar.

Lakin kalp, yani kasıt ile amel arasında zorunlu rabıta nass tarafından beyan edilmemişse o zaman amele hüküm verirken kasta itibar edilmesi lazımdır. Bunun için demokratik seçimlerde oy kullananları kasıtları itibariyle taksim etmek gerekir.

Bir: Kanun koyma yetkisini Allah (celle ve âlâ)’dan başkası için kabul edenler. Bunlar Kuran nassıyla ve icmayla müşrik ve kâfirdirler. İster oy kullansınlar ister kullanmasınlar.

İki: Kanun koyma yetkisini Allah’tan başkası için kabul etmeyenler ama kabul edenlere tabii olanlar, onların yolunu tasvip edenler ve destekleyenler. Bunlarda müşrik ve kâfirdir. İster oy kullansınlar ister kullanmasınlar. Buna İmam et-Tirmizi (rahimehullah)’ın hasen dediği Adiy bin Hatim (radıyallahu anhu) hadisi delildir. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Adiy bin Hatim (radıyallahu anhu)’nun boynunda haççı görünce “Onlar, Allah'tan başka bilginlerini (hahamlarını) ve rahiplerini kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden münezzehtir” ayeti kerimesini okumuştur. Adiy (radıyallahu anhu) “Biz onlara ibadet etmezdik ki” deyince Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) “Onlar Allah’ın helal kıldığını haram kıldıklarında sizde onu haram görmez miydiniz? Ve Allah’ın haram kıldığını helal kıldıklarında sizde onu helal görmez miydiniz?” buyurmuştur. Adiy bin Hatim “Elbette” deyince “İşte bu onların ibadetleridir” demiştir. İmam et-Taberani (rahimehullah)’ın rivayetinde böyle gelmiştir. El-Beyhaki (rahimehullah)’ın rivayetinde “İşte bu onların onlara ibadetidir” olarak gelmiştir.

Üç: Kanun koyma yetkisini Allah’tan başkası için kabul etmeyenler, kabul edenlere de tabii olmayanlar, onları ve izledikleri yollarını inkâr edenler ama şeran makbul bir tevil ile veya dünyevi bir maslahat ile veya cehaletinden ötürü oy kullananlar. Bunlara şirk ve küfür hükmünü vermekte durulması lazım, İslam’larını idame etmek ve şüphelerini izale etmek lazımdır. Şüpheleri zail olup oy kullanmaya devam ederlerse kâfir olurlar.

Sonra değerli kardeşim, sorunda bahsettiğin etrafında oy kullanan kişilere gelince birinci ve ikinci kısımdan kişiler ise müşrik ve kâfirdirler. Üçüncü kısımdan kişiler ise onlara sadece belirli ayetleri ve ulema sözlerini vs. okumak kâfi değildir, bilakis oy kullanmasına sebep olmuş olan şüphesini gidermen gerekir. Şüphesini giderememendeki acizliğin delilleri hazır edemediğinden kaynaklanıyorsa o zaman delilleri hazır etmenle şüphesi zail olacaktır. Ama şüphesini izale etmendeki acizliğin senin ilmine itibar etmediğinden ise o zaman ilminde muteber bir âlimi veya ilim talebesini hazır etmenle şüphesi zail olacaktır. Oy kullanan kişinin şüphesini giderdikten sonra oy kullanmaya devam ederse kâfir olur. Lakin şüphesini gidermeden evvel onu tekfir etmen caiz olmaz. Allah-u Alem.
----------------------------------------
Nakil Kürsüsü'nden alıntıdır.
----------------------------------------

السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
 
Son düzenleme:
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Oy; demokratik sistemlerde, halkın kendi yöneticilerini seçmeleri için, daha açık bir ifadeyle Allah (c.c)’ın hükmü dışında hüküm verecek temsilcilerini seçmeleri için kullandıkları bir vasıtanın genel adıdır. Böylece bu vasıtayla en çok milletvekili çıkaran parti iktidarı ele geçirir, bu çoğunluğu sağlayamayan taraf ise muhalefet taraf olur. Böylece halk, seçtiği yöneticisine rıza göstererek yönetilir. Seçilenlerin aldığı kararların Allah (c.c)’ın hükümlerine uyup uymadığına, muhalefet edip etmediğine aldırış etmezler. Böylece kullandıkları oy, aslında onları küfre ve şirke götürmüştür de bunun farkında olmazlar.

Bir kişi oy kullandığı zaman açıkça bilmelidir ki Allah’ın hükümlerinden yüz çevirmiş olup kendi tasarladıkları kanunları onaylamıştır. Onun bu onaylaması onu açıkça küfre sürüklemektedir. Dine hizmet etmek bahanesiyle yapılan bu planlar şeytani hedefin bir parçasıdır.

Günümüzde Müslümanlar şuna dikkat etmelidir ki;

Müslümanlık tağuttan ve onun destekçilerinden beri olup yalnızca Allah’a iman ederek gerçekleşir. İşte Müslüman tağut çarkının dişlerinden olmamak için gayret sarfetmeli ve bu yolda elinden geleni yapmalıdır.

Seyid kutup şöyle der. Cahiliyede yaşayan bir kimse cahiliyenin dişlisinden bir dişli olmaması işin islamın güçlenmesi için çalışması gerekir işte o zaman dişliden sayılmaz. Yoksa cahili yenin çarkını döndürmüş olur. (İslamın Hareket Medtodu)

İşte seçimlerde oy kullanmak ve parti kurmak İslam’a zıd olmakla beraber İslam’ın kanun ve nizamını ayaklar altına almaktır. Bu yüzden seçimde oy kullanan kişinin Müslümanlığından söz edilemez.


--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Soru: oy asla verme, ama muhakkak vericem diyorsan, ozaman islam düşmanı olana değil, islamcı olanlara oyunu ver böylece zararın daha az olur demenin hükmü nedir.

Cevap: Bunu söyleyen de kafir olmuştur. Çünkü;

"Hüküm vermek yalnız Allah'a aittir. Allah, kendisinden başkasına değil yalnız O’na ibadet etmenizi emretmiştir. Dosdoğru din işte budur. Fakat insanların çoğu bilmezler." (Yusuf: 40)

Allah-u Teâlâ bu ayeti kerimede bize hüküm vermenin "yalnız kendisine ait" olduğunu ve yalnızca kendisinin hükmüne itaat edilmesi gerektiğini emrettikten sonra, "hükümlerine itaatin de bir ibadet olduğunu" bu nedenle kendisinden başkasının hükmüne itaat etmenin şirk olduğunu bildiriyor.

Ayetin devamında ise bunun- yani yalnız Allah’ın hükümlerine itaatin- ibadet olduğunu da insanların çoğunun bilmediğini belirtiyor. Allah katında geçerli olan dinin de ancak hükmün tamamen Allah-u Teâlâ'ya tanındığında mümkün olacağını"dosdoğru din budur" sözüyle ifade ediyor.

Hüküm ancak gerçek ilahlık sıfatına sahip olan Allah-u Teâlâ'ya aittir. Çünkü bu hak Allah’tan başkasına verildiğinde o kişiye ibadet edilmiş olunur. Halbuki Allah ayette yalnız kendisine ibadet edilmesini emrediyor.

"Yalnız O’na ibadet etmenizi emretti."

Allah’ın hakkı olan hüküm verme yetkisi; ister Allah’la beraber başka birisine, isterse sadece Allah’ın dışındaki birisine verilsin, bu hak her kime tanınırsa ona ilahlık sıfatı verilmiş olur. Velev ki ona: "Sen ilahımızsın" denmese bile. Çünkü bu hak her kime verilirse ona ibadet edilmiş olunur. İnsanların çoğu Allah’tan başka bir varlığa namaz kılındığında, onun için oruç tutulduğunda veya onun için haccedildiğinde bu varlığa ibadet edilmiş olunacağını kabul ediyorlar. Fakat bunlar gibi bir ibadet olan hüküm verme yetkisinin Allah’tan başkasına verilmesinin ona ibadet olduğunu anlamıyorlar.

Allah-u Teâlâ bu ayette işte bu gerçeğe işaret ediyor ve "İnsanların çoğu bilmezler." buyuruyor. Yani; insanların çoğu hüküm verme yetkisini tanıdığı kişi ya da kişilere ibadet ettiklerini bilmiyorlar. Fakat Allah-u Teâlâ onların dosdoğru din üzerinde olmadıklarını bildiriyor.

Dosdoğru din üzere olmak ise; ancak bütün hüküm verme yetkisinin yalnız Allah-u Teâlâ'ya verilmesiyle sağlanabilir. İşte ayette geçen "dosdoğru din"in manası budur.

Bazı kimseler yeryüzüne İslamı hakim kılmak için, küfür düzeninin dar’ün-nedveleri olan meclislerde parti kurup, bunu bir araç olarak kullanabileceklerini iddia ediyorlar. Bunu iddia edenler ya İslam’dan habersiz, ya hiç kafası çalışmayan kimseler, ya da Allah’ın istediği İslamı planlı bir şekilde ortadan kaldırmak için çalışan kimselerdir.

Zira parti kurarak iktidara adaylık koymak tağutluk talebinde bulunmaktan başka bir şey değildir. Çünkü Allah’ın hükümleri dışında hükümler koyan ve Allah’ın hükümlerinden başka hükümlerle hükmeden bir kişi veya meclis yalnız Allah’ın hakkı olan hüküm verme yetkisini kendi üzerine almış, haddini aşmış ve tağut olmuş olur.

Bu iş Allah’ın rızasını kazanmak ve onun dinini hakim kılmak amacıyla yapılsa dahi, her kim oylarıyla veya başka bir yolla bu partilere yardım eder ve onları desteklerse yalnız Allah-u Teâlâ'ya tanınması gereken hüküm verme yetkisini Allah’tan başka bir varlığa tanıdığı için ona ibadet etmis ve kafir olmuş olur.

İslam yalnız Allah-u Teâlâ'ya kulluğu emretmektedir. Yaratılana kulluğu değil. Yaratılana kul olunarak İslam hakim kılınamaz.

İnsanları önce yaratılana kulluk ettirip daha sonra Allah-u Teâlâ'ya kulluk ettirmekten daha sapık ve daha cahil bir düşünce olabilir mi?

Allah’ın haram kıldığı (yasak dediği) haram, helal kıldığı (serbest dediği) helaldir. Allah’ın helal kıldığı şeyi yasaklayan veya haram kıldığı şeyi serbest bırakan kişi ya da kişilere tabi olanlar ve itaat edenler, onlara ibadet etmiş olurlar.

A partisi yada B partisi arasında hiç bir fark yoktur ikisine oy vermek verilmesini istemek küfürdür.

İnsan hayatını düzenleyen, kurallar koyan, insanlara ceza ve mükafat veren her sistem, her ideoloji aynı zamanda bir dindir.

Yani “DİN” insan hayatını düzenleyen esasları koyan, otorite olan, insanlara ceza ve mükafat veren kurallar bütününe verilen isimdir. Bu kurallar, kimin tarafından belirlenip insan hayatına tatbik ediliyorsa, onun ismini alır. Yüce Allah tarafından insan hayatını düzenlemek üzere gönderilen kurallar bütününe İslam; Karl Marks tarafından konulan kurallar bütününe marksizim; Mike tarafından batıdan ithal edilen kurallar bütününe Kemalizm denilmektedir. Buna göre bir insan, hangi kurallara göre hayatını düzenliyor hangi kuralların savunuculuğunu yapıyorsa doğal olarak o dine (sisteme) tabidir.

Yüce Allah’a iman eden ve O’nun tarafından gönderilen kurallara teslim olup ona göre hayatını düzenleyen insanlara Müslüman adı verildiğini Kur’an-ı Kerim bildirmektedir. Bu kurallardan herhangi birini ne adına olursa olsun bırakan, bunun yerine başka bir dinin kurallarını alan kimselerin ise müşrik, münafık, fasık ve sapık olduklarını yine Kur’an’ı Kerimden öğrenmekteyiz.


Demokrasinin bir din olarak vasıflandırılmasına şaşılmasın. Allah (c.c)’ın kitabı, her uygulanan beşere ait anayasayı din olarak vasfetmiştir. Allah (c.c) bu konuyla ilgili olarak şöyle buyurmuştur:

“İşte biz Yusuf için böyle bir plan hazırladık.
(Aksi halde) kralın dinine (kanununa) göre kardeşini alıkoyamazdı.” (Yusuf: 76)

Bu ayette belirtilen kralın dininden kasıt; koymuş olduğu kanunlar ve vermiş olduğu hükümlerdir. (Taberi, Kurtubi, İbni Kesir ve başka tefsirlerde böyle geçer)

Yahudilik, hristiyanlık, hinduizm, mecusilik nasıl bir dinse, demokrasi, sosyalizm, komünizm, laisizm (laiklik) ve bunlar gibi sistemler de birer dindir. Allah (c.c) şöyle buyuruyor:

“Kim İslam’dan başka bir din kabul ederse o, ondan kabul edilmeyecektir. Ve o ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır.”
(Ali İmran: 85)


Demokrasi; hayat, insan ve varlık konusunda özel bir düşünceye sahip olan bir dindir ve devleti dinden ayıran laik düşünceyi sabit kılan insanlar tarafından ortaya çıkarılmış, kaynağı beşer olan bir yönetim düzenidir.

Demokrasi dinine göre;

Allah için yapılacak ibadetler ancak mescitler, kiliseler, zaviyeler ve mabedlere hastır. Hayatın özel veya genel meseleleriyle ilgili konular ise demokrasi dinine hastır. Kısacası demokrasi dininde yönetici olan kimsenin Allah’a ait olan yetkileri kendisinde bulundurma hakkı vardır.

Demokrasi dinine göre;

Halk kendi kendine hükmeder. Yani kanun koyan ve kendisine itaat edilen Allah değil insandır.

Demokrasi dinine göre;

Allah’ın dinine muhalif olsada onunla alay edilsede beşeri kanunlara muhalefet edilmediği müddetçe inanç hürriyeti vardır. Dileyen dilediği fuhşu yapar, zina edebilir ve her türlü ahlaksızlığı yapabilir. Zira bu din (sistem) için mukaddes hiçbir değer yoktur. Buna rağmen demokrasi dini (sistemi), demokratlar tarafından itiraz edilmeyen, hesap sorulmayan ve sorgulanamayan üstünlükte görülür.

Demokrasi dinine göre;

İslama zıt bile olsa çoğunluğun görüşü doğru ve geçerlidir.

Demokrasi dinine göre;

Değeri ve kudsiyeti ne olursa olsun –velev ki Allah’ın dini bile olsa- kişinin tercih hakkı vardır.

Demokrasi dinine göre;

Yöneticinin seçimi konusunda en basit ve cahil bir insanla en bilgili insanlar eşit tutulur.

Demokrasi dinine göre;

İnancı ve fikri ne olursa olsun, İslama aykırı bile olsa siyesi partilerin ve değişik grupların oluşumu serbesttir.


Bu anlatılanlara göre demokrasi dininde kendisine ibadet ve itaat edilen ilah insanın heva ve hevesidir. Bundan dolayıda demokrasi bir tağuttur ve Allah’tan başka ibadet edilen tağutların temelini oluşturur. Buna rağmen insanlar bu dine girmekte ve bu dinin gereklerini yerine getirmekten hiç çekinmezler. Bu dine muhakeme olurlar ve devamlı bu dini (sistemi) överler.

Bugün şöyle şaşırtıcı bir durum vardır. Kendilerinin Müslüman olduğunu iddia eden kimseler Yahudilik ve hristiyanlık dininin gereklerini yerine getirmekten çekinirler. Buna rağmen demokratik dinin gereklerini yerine getirmekten ve böylece demokratik dine girmekten hiç çekinmezler. Oysa nasıl yahudilik ve hristiyanlık birer din ise aynı şekilde demokrasi, kominizm, sosyalizm de birer dindir ve bu dinlerin hepsi batıldır. Aralarındaki tek fark ise hristiyanlık ve yahudilik semavi asıllıdır. Demokrasi, kominizm, sosyalizm semavi asıllı değil, insanların heva ve heveslerinin ürünüdür.


Müslüman yaptığı işin Allah'ın emrine uygun olup olmadığına dikkat etmelidir. Aksi takdirde bazen öyle işler yapar ki İslam'dan çıkar ama haberi bile olmaz. Oy vermekte imanı bozan tehlikeli işlerdendir.

Oy; demokratik sistemlerde, halkın kendi yöneticilerini seçmeleri için, daha açık bir ifadeyle Allah (c.c)’ın hükmü dışında hüküm verecek temsilcilerini seçmeleri için kullandıkları bir vasıtanın genel adıdır. Böylece bu vasıtayla en çok milletvekili çıkaran parti iktidarı ele geçirir, bu çoğunluğu sağlayamayan taraf ise muhalefet taraf olur. Böylece halk, seçtiği yöneticisine rıza göstererek yönetilir. Seçilenlerin aldığı kararların Allah (c.c)’ın hükümlerine uyup uymadığına, muhalefet edip etmediğine aldırış etmezler. Böylece kullandıkları oy, aslında onları küfre ve şirke götürmüştür de bunun farkında olmazlar.

Zaten Allah (c.c) da öyle buyurmuyor mu?

“Fakat insanların çoğu bilmezler.” (Yusuf: 40)

ŞİRK KANUNLARININ OLUŞTURDUĞU DEMOKRATİK SİSTEMDE bir parti kurarak meclise girmek, partilerine üye olmak, seçimlerde sandık başına gidip oy vererek onları desteklemek küfürdür.

Seçimlerde sandık başına gidip oy vermek, demokratik dine mensup olmanın bir gereğidir bu dinin olmazsa olmaz bir esasıdır. Oy kullanmak demokratik rejim için hayatiyet ifade eder. İnsan için kan ne kadar önemliyse ve insanın hayatını sürdürmesine neden oluyorsa, oy kullanmakta demokratik rejim için o kadar önemli ve rejimin hayatiyetini devam ettirebilmesi için gereklidir.

Seçmenler, demokratik dinlerinin hayatiyetini biraz daha sürdürebilmesi ve demokratik dine tabi olduklarının malum çevrelerce bilinebilmesi için sandık başına gidilerek ya da götürülerek oylarını kullanırlar. Oy kullanmak bir ülkede bulunmanın ve orada yaşamanın bir gereği değil, demokratik dine iman (inanmanın) etmenin ve ona kulluk yapabilmenin gereği ve kaçınılmaz bir sonucudur. Nasıl ki bir Müslüman, yüce Allah’a iman ettiğini yaptığı ibadetlerle gösterip kulluğunu ve bağlılığını yüce Allah’a takdim ediyorsa, aynı şekilde bir demokratta oy kullanarak demokratik dine kulluğunu ve bağlılığını takdim ediyor demektir.

Oy vermek laikliğe ve demokrasiye evet demektir. Çünkü seçilen bütün parti başkanları ve milletvekilleri laikliğe, demokrasiye ve atrün il ve inlarına bağlı kalacaklarına dair televizyonda halkın karşısında teker teker yemin ederler, and içerler. Oy verenler ise böyle bir yönetimi ve böyle yemin eden yöneticiyi desteklediklerinden Allah katında mesul olurlar. Çünkü İslam’da iyi bir işe yardım eden sevap alır, kötü bir işe yardım eden ise günah alır. Bunu Allahu Teala Kur'an’da şöyle bildirmiştir:

“Kim iyi bir işe aracılık ve yardım ederse, onunda o işten nasibi olur. Kim kötü bir işe aracılık ve yardım ederse onunda ondan bir payı olur. Allah herşeyin karşılığını vericidir.” (Nisa: 85)


Kur’anî esaslara iman eden ve bu esasları en üstün kabul edip onlara teslim olan müslümanların demokratik din için oy kullanması mümkün değildir. Bilakis böyle bir davranış şirk olarak isimlendirilecek sahibini ise mü’minlerin safından çıkarıp müşrik ve kafirlerin saflarına katacaktır. Çünkü oy kullanmak rububiyeti, insanları idare etme yetkisini demokratik sisteme vermektedir ki, işte bu Müslümanlar için şirktir; yani iki dine birden tabi olmaya kalkışmaktır. Müşrikler asla iflah olmazlar.

Belki Allah-u Teala'nın istediği yönetim şeklini kurmaya gücümüz yetmeyebilir ama, Allah'ın istemediği bir yönetim şeklini desteklememeye gücümüz yeter.

Unutmayalım bir partiye oy vermek laik ve demokrasi yönetimine evet demektir. Çünkü hangi parti başa gelirse gelsin laik ve demokrat şekilde idare edecektir.

Sistemin parti, dernek, vakıf gibi kurumlarını kabul eden, bunlardan birine üye olanların oy kullanmaları demokratik dinlerin gereğidir. Bunların namaz kılmaları, oruç tutmaları ve Müslüman olduklarını iddia etmeleri onları Müslüman yapmaz. O halde demokratlar gitsinler sandık başlarında dinlerinin (sistemlerinin) gereğini icra etsinler, dinlerini yaşatmaya çalışsınlar. Bu noktada da Müslüman bir bireye düşen ise kendi dininin gereklerine yapışması, demokratik dinin gereklerine asla iltimas etmemesidir.


Alemlerin Rabbine mahsus olan teşri; helal ve haram belirleme hakkını kendinde gören kimseler dilleriyle söylemeseler bile kendilerini ilahlaştırmışlardır.
Her kim sadece Allah'a mahsus olan helal ve haram belirleme hakkını oy vererek veya başka bir şekilde herhangi bir kişi ya da partiye verirse o kişi veya partiyi ilahlaştırmış ona ibadet etmiştir.

Allah (c.c) kitabında şirkin bu türüne bulaşanlar hakkında şöyle buyuruyor:

“Onlar Allah’ı bırakıp din adamlarını, rahipleri ve Meryem oğlu Mesih’i rabler edindiler. Halbuki tek olan Allah’a kulluk etmekten başka birşeyle emrolunmamışlardı. Ondan başka ibadete layık hiçbir ilah yoktur. O, onların koştukları ortaklardan münezzehtir.”
(Tevbe: 31)

Adiy b. Hatem (r.a) dedi ki:

“Boynumda altından bir haç takılı olduğu halde Rasulullah (s.a.v)’in huzuruna girdim. Rasulullah (s.a.v) beni görünce dedi ki:

“Ey Adiy! Boynunda takılı olan şu putu at!” Ben hemen onu attım ve sonra yanına geldim. O:

“Onlar, hahamlarını, rahiblerini ve Meryem oğlu Mesih’i Allah’tan başka rabler edindiler...”
(Tevbe: 31) ayetini okuyordu. Bu ayeti okumayı bitirince ona şöyle dedim:

“Ey Allah'ın Rasulü! Biz onlara ibadet etmedik” dedim. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Hayır, dediğin gibi değil. Allah'ın haram kıldığını helal, helal kıldığını haram kıldıklarında siz de bunlara itaat etmiyor muydunuz?”
Ben:

“Evet” dedim. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.s) şöyle dedi:

“İşte bu, onlara ibadet etmektir.” (Yani işte onlara ibadet böyledir demiştir Allah'ın Rasulü (s.a.v)(Ahmed Müsnedinde, - Begavi Tefsiri c: 3 s: 285, - Tirmizi Tefsir: 3094, - İbni Cerir et-Taberi: 14/210, - Suyuti ed-Dürrü'l-Mensur: 3/230 - İbni Kesir Tevbe 31 ayetin tefsiri bknz.)

İnsanların itaat ettikleri kişileri Allah'tan başka Rabler edinmeleri; Allah (c.c)’ın haramını helal, helalini haram yaptıklarında onlara itaat etmeleriyle olmaktadır.

İşte bu ayet ve hadisten apaçık anlaşılacağı üzere, hükümde Allah'a şirk koşmakta insanı Allah'tan başkasını rab ilah edinmiş durumuna getirir. İnsanları bu şekilde ilahlaştırmak demokratik ve laik rejimlerin değişmez illeridir.

Bu ayete göre her kim Allah (c.c)’ın izin vermediği bir meselede insanlar için bir hüküm verirse, kendisini Allah (c.c)’a eş koşmuş ve Allah (c.c)’tan başka rab ilan etmiş demektir. Her kim de bu kimseye itaat eder ve ona tabi olursa, onu Allah (c.c)’a şirk koşmuş ve itaat ettiği kişiyi rab edinmiş olur.


Her kim demokrasi ve laiklik dinine girerse artık onun İslam’la bir alakası yoktur.

Bu rejimler kendilerini ilahlaştırmakla beraber küfürde ileri giderek Allah'ın indirdikleri ile hüküm vermeyi gerekli görmezler ve Allah'ın diniyle alay eden basın yayınını da serbest bırakırlar. Bu rejimleri ancak onlar gibi kafir olan Allah'ın dininin ayaklar altına alınmasından memnun olan kimseler destekler. Bu rejimlerde Allah'ın hükümleriyle hükmedilmez. Hangi parti iktidara gelirse gelsin sonuç değişmez yine Allah'ın kanunları değil insanların heva ve hevesleriyle uydurdukları kanunlar uygulanır. İçki, fuhuş, faiz vb. haramlar serbesttir. Allah'ın helalleri haram, haramları helaldir. Halbuki Allah kitabı insanlar arasında hükmedilsin diye indirmiştir.

Allah (c.) şöyle buyuruyor:

“Hiç şüphesiz biz Kitab'ı sana, insanlar arasında Allah'ın gösterdiği şekilde hükmetmen için hak ile gönderdik. Sakın hainleri müdafaa eden olma.”
(Nisa: 105)

“Onların aralarında Allah'ın indirdiği ile hüküm ver. onların arzularına uyma ve Allah'ın indirdiği hükümlerin bir kısmından seni şaşırtırlar diye de kendilerinden sakın. Eğer onlar (senin vereceğin hükümden) yüz çevirirlerse, bilesin ki Allah bir takım günahları sebebiyle onları cezalandırmak istemektedir. Zaten insanların çoğu fasıktır. (Yoksa) onlar cahiliyenin hükmünü mü istiyorlar? Yakinen bilen bir kavim için Allah’tan daha güzel hüküm veren kim vardır?” (Maide: 49-50)

“Kim Allah’ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar kafirlerin ta kendileridir.”
(Maide: 44)


Şu bir hakikatır ki, bir müslümanın İslami hareket adına bu şartlarda particilik yapması küfür olduğu gibi, onları oylarıyla destekleyen halk da aynı hükmü alır. Küfre rıza göstermenin küfür olduğu meşhur bir hakikattir. Harama rıza göstermenin ve yol vermenin haram olduğu da meşhur bir hakikattir. Nasıl ki bir müslümanın meyhaneye gidip şarap içmesi için ona yardım etmemiz haram ise “bende müslümanlardanım” diyen bir kimsenin tağuthanelere gidip orada küfür işler yapmasına destek veya oy vermekte aynı suretle küfürdür.


Laiklik hakkında, Osmanlı devletinin son şeyhulislamlarından Mustafa Sabri efendinin bir fetvası vardır ve şöyledir:

“Aslında din ile devlet işlerini birbirinden ayırmak, dini ortadan kaldırmak planından başka birşey değildir. batıdan gelen ve batı bağlılarının ortaya attıkları bidatlerin hepsi İslamı yıkmak ve müslümanları islamdan uzaklaştırmak içindir. Fakat bu amaçla ortaya çıkarmış oldukları şeylerin en korkuncu din ile devlet işlerini birbirinden ayırmak anlamına gelen laikliktir. Laiklik devlet tarafından halkın dinine indirlmiş bir darbedir. Laiklik ilsini kabul eden bir siyasi rejim islam hükümlerine baş kaldırmış demektir. Dolayısıyla Öncelikle bu devlet irtidad etmiş(dinden dönmüş) sonrada buna itaat edenler(oy kullananlar) mürted olmuştur. Böyle bir siyasi idarede görev alanlar tek tek mürted hükmünü aldıkları gibi bu hükümete itaat eden kitleler de irtidada düşmüş olurlar. böylece kestirmeden küfre toplu küfre giriş kadar korkunç bir olay tasavvur edilemez. Birimiz, fert olarak İslamın herhangi bir hükmünü kabul etmediğimiz, dinin sultasını redettiğimiz, helal-haramdan, emir ve nehiyden birini inkar ettiğimiz takdirde küfre girmiş oluruz. Peki, toptan Allahın sultasını, emir ve nehiylerini , helal ve harama ilişkin ölçülerini reddeden dolayısıyla mürted olduğu şüphe götürmeyen bir devletin üyeleri hakkındaki hükmünüz ne olacaktır??

Cevap: Yanlızca mürted olmak mı?”(Mevkif el akl vel ilm vel alem min c:4 s: 282)
 
T Çevrimdışı

Talha bin Asım et-Turkî

Sen neden korkuyorsun ölmek varken kaderde?!.
İslam-TR Üyesi
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته

@hamza01 Bu paylaşımlarını mesaj olarak değilde konu olarak paylaşırsan daha iyi olur İnşeallah. Alah Razı olsun.

السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
aleykum selam tam inş.


"Ey Rabbimiz! Bizi onlardan kıl, bizi onlardan kıl, bizi onlardan kıl!



"Biz Allah'a tevekkül etmişizdir. Rabbimiz! Bizimle kavmimimiz arasında hak ile hükmet! Sen, hükmedenlerin en hayırlısısın!" (Araf: 89)

Ey Rabbimiz!

Beşeri kanunların şirkinden, onlara bağlı olanlardan ve şirkin her çeşidinden beri olduğumuza Seni, meleklerini ve bütün kullarını şahit tutuyoruz.

Ey Rabbimiz şahid ol! Şahid ol! Şahid ol!

Son duamız:

"Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun!"
 
T Çevrimdışı

Talha bin Asım et-Turkî

Sen neden korkuyorsun ölmek varken kaderde?!.
İslam-TR Üyesi
aleykum selam tam inş.


"Ey Rabbimiz! Bizi onlardan kıl, bizi onlardan kıl, bizi onlardan kıl!



"Biz Allah'a tevekkül etmişizdir. Rabbimiz! Bizimle kavmimimiz arasında hak ile hükmet! Sen, hükmedenlerin en hayırlısısın!" (Araf: 89)

Ey Rabbimiz!

Beşeri kanunların şirkinden, onlara bağlı olanlardan ve şirkin her çeşidinden beri olduğumuza Seni, meleklerini ve bütün kullarını şahit tutuyoruz.

Ey Rabbimiz şahid ol! Şahid ol! Şahid ol!

Son duamız:

"Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun!"

السلام عليكم ورحمة الله وبركاته

Doğrusu Allah bizi ondan kurtardıktan sonra tekrar sizin dininize dönersek Allah’a karşı yalan uydurmuş oluruz. Rabbimiz Allah dilemiş başka, yoksa ona geri dönmemiz bizim için olacak şey değildir. Rabbimizin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Biz sadece Allah’a dayanırız. Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında adaletle hükmet! Sen hükmedenlerin en hayırlısısın. (A’raf Suresi, 89)

Alıntılarında Ayet ve Hadis metinlerinin tam olduğundan emin ol İnşeallah.

السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
 
hamza01 Çevrimdışı

hamza01

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
"Ey Rabbimiz! Bizi onlardan kıl, bizi onlardan kıl, bizi onlardan kıl! bunu dua diye yazdım aret veya hadisdiye değil:)
 
ENSAR Çevrimdışı

ENSAR

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
السلام عليكم ورحمة الله وبركاته

Oy Kullanmak

SORU:

Selamun aleykum hocam, etrafımızdaki insanlara oy kullamanın şirk oldugunu anlattığımız halde, ayetleri tebliğ ettiğimiz halde bu insanlar müşrik durumuna düşermi yada müşrik midir? CezakeAllahuhayren.

CEVAP:

Ve aleykumusselam ve rahmetullah. Hamd Allah’a mahsustur.

Değerli kardeşim cevabını sorduğun mesele zamanımızın en önemli konularındandır. Aslında bu mesele daha ayrıntılı bir cevap istiyor ama zaten gecikmiş olan cevabı daha fazla geciktirmemek için ihtisar ederek ve Allah (celle ve âlâ)’ya sığınarak şöyle derim:

Oy kullanmanın hükmü dinin kaynakları olan Kuran, Sünnet ve Sahabe sözlerinde beyan edilmemiştir. Muasır bir mesele olması hasebiyle rabbani ulema içtihat ederek demokratik parlamenter sistemlerde oy kullanmanın şeri hükmünü beyan etmeye çalışmışlardır. Oy kullanmanın hükmünü özellikle şu ayeti kerimelerden istihraç etmişlerdir:

Bir:

أَمْ لَهُمْ شُرَكَاءُ شَرَعُوا لَهُمْ مِنَ الدِّينِ مَا لَمْ يَأْذَنْ بِهِ اللَّهُ

“Yoksa onların, Allah'ın dinde izin vermediği şeyi kendilerine meşru kılacak ortakları mı vardır?”

İki:

وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَئِكَ هُمُ الْكَافِرُونَ

“Ve kim Allah'ın indirdiğiyle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.”

Üç:

اتَّخَذُوا أَحْبَارَهُمْ وَرُهْبَانَهُمْ أَرْبَابًا مِنْ دُونِ اللَّهِ وَالْمَسِيحَ ابْنَ مَرْيَمَ وَمَا أُمِرُوا إِلَّا لِيَعْبُدُوا إِلَهًا وَاحِدًا لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ سُبْحَانَهُ عَمَّا يُشْرِكُونَ

“Onlar, Allah'tan başka bilginlerini (hahamlarını) ve rahiplerini kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden münezzehtir.”

Dört:


وَلَا يُشْرِكُ فِي حُكْمِهِ أَحَدًا

“O hükmüne hiç kimseyi ortak etmez”

Ve İmam ibni Âmir eş-Şami (rahimehullah)’ın kıraatinde:

وَلَا تُشْرِكْ فِي حُكْمِهِ أَحَدًا

“Ona hükümde hiç kimseyi ortak koşma”

Dört ayeti kerime de hüküm koyma yetkisini Allah (celle ve âlâ) için hasrediyor. Ondan başkasının hüküm koyma yetkisini kendisi için iddia etmesinin veya Ondan başkası için hüküm koyma yetkisinin iddia edilmesinin şirk ve küfür olduğunu ve failinin müşrik ve kâfir olduğunu haber veriyor.

Dolayısıyla Allah’tan başkası için hüküm koyma, teşri etme yetkisini kabul etmek ulemanın icmasıyla İslam’dan çıkaran büyük şirk ve küfürdür. Bu manada ulemanın sözleri çoktur. Mesela: İmam ibni Kesir (rahimehullah) şöyle der: “Kim enbiyanın sonuncusu olan Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e nazil olmuş olan şeriatı bırakıp ondan gayri mensuh şeriatlara tehakum olursa kâfirdir. Pekâlâ, Yesak’i şeriata tercih ederek tehakum olanın durumu nedir? Kim bunu yaparsa Müslümanların icmasıyla kâfir olur.”

Ebu Muhammed ibni Hazm (rahimehullah) şöyle der: “İncil’in hükmettiği ama İslam şeriatında vahyedilmemiş olan bir nass ile hükmedenin İslam dininden çıkmış kâfir ve müşrik olduğuna iki Müslüman arasında dahi ihtilaf olmaz.”

İmam ibni Kayyım (rahimehullah) şöyle der: “Şöyle dediler: “Kur’an’a göre ve sahih icmaya göre İslam dini kendinden evvel olan bütün dinleri neshetmiştir ve kim Kuran’ı bırakır ve Tevrat ve İncil’e uyarsa kâfirdir. Muhakkak ki Allah Tevrat, İncil ve bütün diğer dinlerdeki hükümleri iptal etmiştir ve cinlere ve insanlara İslam şeriatını gerekli görmüştür. Haram sadece İslam’ın haram kıldığıdır ve vacip sadece İslam’ın vacip kıldığıdır.”

Binaen aleyh değerli kardeşim Allah’tan gayrinin kanun vaaz etmesi veya kanun vaaz etme konumunda olduğunu kabul etmesi ulemanın icmasıyla İslam dininden çıkaran büyük şirktir.

Lakin oy kullanmak zorunlu olarak kanun koyma yetkisini Allah’tan başkasına vermek veya Allah’tan başkası için kabul etmek manasına mı gelir?

Hayır! Zorunlu olarak bu manaya gelmez. Zira oy kullanma eylemi ile kanun koyma yetkisini vermek arasında zorunlu irtibatı gerektiren şeri bir delil yoktur. Hareket kasıt ve kudretten müteşşekildir. Bazı ameller vardır doğrudan kastı temsil eder. Ve bazı ameller vardır muhtelif kasıtlardan türemesi muhtemeldir. Kasıt ile amel arasında zorunlu rabıtayı ancak kati nass kurabilir. Bunun için mesela namazı terk eden kâfirdir diyoruz. Böyle diyerek bu kişiyi Allah’ı inkâr ediyor diyoruz hâlbuki yaptığı bir amelin terkidir. Ama biz kalbine küfür ile hükmediyoruz. Pekâlâ, bu kişinin kalbinin kâfir olduğunu nasıl biliyoruz? Çünkü Allah (celle ve âlâ) Kuran’da ve Rasûlü Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) sahih sünnetinde namazı terk edenin kâfir olduğunu beyan ediyorlar.

Lakin kalp, yani kasıt ile amel arasında zorunlu rabıta nass tarafından beyan edilmemişse o zaman amele hüküm verirken kasta itibar edilmesi lazımdır. Bunun için demokratik seçimlerde oy kullananları kasıtları itibariyle taksim etmek gerekir.

Bir: Kanun koyma yetkisini Allah (celle ve âlâ)’dan başkası için kabul edenler. Bunlar Kuran nassıyla ve icmayla müşrik ve kâfirdirler. İster oy kullansınlar ister kullanmasınlar.

İki: Kanun koyma yetkisini Allah’tan başkası için kabul etmeyenler ama kabul edenlere tabii olanlar, onların yolunu tasvip edenler ve destekleyenler. Bunlarda müşrik ve kâfirdir. İster oy kullansınlar ister kullanmasınlar. Buna İmam et-Tirmizi (rahimehullah)’ın hasen dediği Adiy bin Hatim (radıyallahu anhu) hadisi delildir. Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Adiy bin Hatim (radıyallahu anhu)’nun boynunda haççı görünce “Onlar, Allah'tan başka bilginlerini (hahamlarını) ve rahiplerini kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur. O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden münezzehtir” ayeti kerimesini okumuştur. Adiy (radıyallahu anhu) “Biz onlara ibadet etmezdik ki” deyince Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) “Onlar Allah’ın helal kıldığını haram kıldıklarında sizde onu haram görmez miydiniz? Ve Allah’ın haram kıldığını helal kıldıklarında sizde onu helal görmez miydiniz?” buyurmuştur. Adiy bin Hatim “Elbette” deyince “İşte bu onların ibadetleridir” demiştir. İmam et-Taberani (rahimehullah)’ın rivayetinde böyle gelmiştir. El-Beyhaki (rahimehullah)’ın rivayetinde “İşte bu onların onlara ibadetidir” olarak gelmiştir.

Üç: Kanun koyma yetkisini Allah’tan başkası için kabul etmeyenler, kabul edenlere de tabii olmayanlar, onları ve izledikleri yollarını inkâr edenler ama şeran makbul bir tevil ile veya dünyevi bir maslahat ile veya cehaletinden ötürü oy kullananlar. Bunlara şirk ve küfür hükmünü vermekte durulması lazım, İslam’larını idame etmek ve şüphelerini izale etmek lazımdır. Şüpheleri zail olup oy kullanmaya devam ederlerse kâfir olurlar.

Sonra değerli kardeşim, sorunda bahsettiğin etrafında oy kullanan kişilere gelince birinci ve ikinci kısımdan kişiler ise müşrik ve kâfirdirler. Üçüncü kısımdan kişiler ise onlara sadece belirli ayetleri ve ulema sözlerini vs. okumak kâfi değildir, bilakis oy kullanmasına sebep olmuş olan şüphesini gidermen gerekir. Şüphesini giderememendeki acizliğin delilleri hazır edemediğinden kaynaklanıyorsa o zaman delilleri hazır etmenle şüphesi zail olacaktır. Ama şüphesini izale etmendeki acizliğin senin ilmine itibar etmediğinden ise o zaman ilminde muteber bir âlimi veya ilim talebesini hazır etmenle şüphesi zail olacaktır. Oy kullanan kişinin şüphesini giderdikten sonra oy kullanmaya devam ederse kâfir olur. Lakin şüphesini gidermeden evvel onu tekfir etmen caiz olmaz. Allah-u Alem.

السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
akhi bu yazı kime aittir?
 
T Çevrimdışı

Talha bin Asım et-Turkî

Sen neden korkuyorsun ölmek varken kaderde?!.
İslam-TR Üyesi
T Çevrimdışı

Talha bin Asım et-Turkî

Sen neden korkuyorsun ölmek varken kaderde?!.
İslam-TR Üyesi
Akhi bu forumda yazdığın yazıların tamamı sana mı ait?

السلام عليكم ورحمة الله وبركاته

Tabii ki de hayır. Ama güvenilir kaynaklardan seçme konular olduğunu çok rahat bir şekilde söyleyebilirim.

السلام عليكم ورحمة الله وبركاته
 
W Çevrimdışı

wchild

Üye
İslam-TR Üyesi
Selamunaleyküm, ilmi bilgimin sıfıra yakın olduğunu belirterek bir konuya değinmek istiyorum, aydınlatırsanız sevinirim. üzerinde çokca tartıştığımız bir konuydu bu. Banada bu konuda uyarıda bulunan bir arkadaşım vardı fakat kafama takılan şu ki bugün oy kullanmayıp islamla ilgisi olmayan insanlara ortamı bırakmanın sonucu da türkçe ezan ve camilerin ahıra çevrilmesi hatta ehli sünnete uygun yaşam tarzı olan insanların ikinci sınıf muamele gördüğüde geçmişte tecrübeyle sabit. Geçmişte olduğu gibi bunlara karşı çıkanların sesi kısılacaktır yine. Arkadaşıma söylediğimde sistemi değiştirmek için başkaldıran varsa yanlarında olurum. Ama sistemi değiştirmeye gücümüz yetmiyorsa en azından mevcut durumu korumak adına oy kullandım. Forumun genel bir görüşü yada bir gruba bağlılığı varmı bilmiyorum ama ismailağa cemaatinin seçimlerde mevcut hükümete destek verdiğide ortada. Bu adamlar ülkemizde ehli sünnet adına söz sahibi, yanılıyor, yanıltıyorlarmı? Tekrar belirteyim, Bilgim sıfıra yakın.
 
A Çevrimdışı

akıncıbir

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Selamunaleyküm, ilmi bilgimin sıfıra yakın olduğunu belirterek bir konuya değinmek istiyorum, aydınlatırsanız sevinirim. üzerinde çokca tartıştığımız bir konuydu bu. Banada bu konuda uyarıda bulunan bir arkadaşım vardı fakat kafama takılan şu ki bugün oy kullanmayıp islamla ilgisi olmayan insanlara ortamı bırakmanın sonucu da türkçe ezan ve camilerin ahıra çevrilmesi hatta ehli sünnete uygun yaşam tarzı olan insanların ikinci sınıf muamele gördüğüde geçmişte tecrübeyle sabit. Geçmişte olduğu gibi bunlara karşı çıkanların sesi kısılacaktır yine. Arkadaşıma söylediğimde sistemi değiştirmek için başkaldıran varsa yanlarında olurum. Ama sistemi değiştirmeye gücümüz yetmiyorsa en azından mevcut durumu korumak adına oy kullandım. Forumun genel bir görüşü yada bir gruba bağlılığı varmı bilmiyorum ama ismailağa cemaatinin seçimlerde mevcut hükümete destek verdiğide ortada. Bu adamlar ülkemizde ehli sünnet adına söz sahibi, yanılıyor, yanıltıyorlarmı? Tekrar belirteyim, Bilgim sıfıra yakın.

İsmailağa cemaati dediğin iki guruba ayrılmış.Fatih de olanlar dergahı AKP ilçe merkezine çevirmişler.Diğer gurub ise İsmailağanın şeyhinin ikamet ettiği yerde hizmet edenler siyasete bulaşmayanlar.Siyasete bulaşmayı red eden ve bunun sonucu inşaat halindeki medreseleri, kuran kursları yıkılan Marifet derneği.Geçmişle bugünü kıyaslamak zor.Ne o dönemlerdeki şartlar bugün var.Nede bugün olan şartlar o dönemde yoktu.Günümüzde yaşayan Müslümanların tek sıkıntısı idrak ve anlayışta.Vatanı koruyorum diyerek rejimi koruduğunun farkında değil.Bugün AKP'yi savundıukları gibi İslamı savunursalar o dediklerinin hiçbiri olmaz.Türkçe ezan yada camyi ahıra çevirdiklerinde buna karşı çıkabilecek misin çıkmayacak mısın.Mesele o.Teslim olmakla direnmek arasındaki fark da burada.Türkiye deki Tarikatlara ve diğer cemaatlere baktığımızda batı medyası Peygambere hakaret ettiğinde hiçbiri kurum kendi adıyla tavır koyarak meydana çıkmadı.Neden.Bugün camiler dolumu.Ümmet o hale geldi ki birbirini boğazlayacak bir yapıya ulaştı.Şia propagandası almış başını gidiyor iktidarın desteği ile.Yozlaşma dönüşme batı hayat tarzı tüm bu cemaat,tarikat ve devletin imamhatip ve ilahiyat okullarına sızmış.Toplum şekilden ibaret değil, eğer o ruh ve mana kaybolduysa bu sevinilecek birşey değil bilakis üzülecek bir şey.Senin İslam adına mücadele etmeye niyetin yok ezanlar Türkçe olursa korkusu kaplamış.Türkçe olursa bu savaş ilanıdır Müslümana.Bunun gereğini yaparsın.Demokrasi için tankın önüne yatıyorsan İslam için Ezan için Mücadele etmez misin.
 
W Çevrimdışı

wchild

Üye
İslam-TR Üyesi
İsmailağa cemaati dediğin iki guruba ayrılmış.Fatih de olanlar dergahı AKP ilçe merkezine çevirmişler.Diğer gurub ise İsmailağanın şeyhinin ikamet ettiği yerde hizmet edenler siyasete bulaşmayanlar.Siyasete bulaşmayı red eden ve bunun sonucu inşaat halindeki medreseleri, kuran kursları yıkılan Marifet derneği.Geçmişle bugünü kıyaslamak zor.Ne o dönemlerdeki şartlar bugün var.Nede bugün olan şartlar o dönemde yoktu.Günümüzde yaşayan Müslümanların tek sıkıntısı idrak ve anlayışta.Vatanı koruyorum diyerek rejimi koruduğunun farkında değil.Bugün AKP'yi savundıukları gibi İslamı savunursalar o dediklerinin hiçbiri olmaz.Türkçe ezan yada camyi ahıra çevirdiklerinde buna karşı çıkabilecek misin çıkmayacak mısın.Mesele o.Teslim olmakla direnmek arasındaki fark da burada.Türkiye deki Tarikatlara ve diğer cemaatlere baktığımızda batı medyası Peygambere hakaret ettiğinde hiçbiri kurum kendi adıyla tavır koyarak meydana çıkmadı.Neden.Bugün camiler dolumu.Ümmet o hale geldi ki birbirini boğazlayacak bir yapıya ulaştı.Şia propagandası almış başını gidiyor iktidarın desteği ile.Yozlaşma dönüşme batı hayat tarzı tüm bu cemaat,tarikat ve devletin imamhatip ve ilahiyat okullarına sızmış.Toplum şekilden ibaret değil, eğer o ruh ve mana kaybolduysa bu sevinilecek birşey değil bilakis üzülecek bir şey.Senin İslam adına mücadele etmeye niyetin yok ezanlar Türkçe olursa korkusu kaplamış.Türkçe olursa bu savaş ilanıdır Müslümana.Bunun gereğini yaparsın.Demokrasi için tankın önüne yatıyorsan İslam için Ezan için Mücadele etmez misin.

İsmailağanın iç yüzünüde çok bilmiyorum, fakat şeyhin bulunduğu cemaat dediğin gibi diğerlerinin akp ilçe merkezi olmasına tepki göstermiyorsa şeyhin olduğu bölümdekiler demekki bu durumdan çokta rahatsız değiller. Peygambere hakarete tepki koymayandan, ezanın türkçe olmasındada ne kadar başkaldıracağı tartışılır. Dediğin teslimiyetteki insan sayısı çok fazla değil, yani sistemi değiştirecek kadar değil, tek çatı altında değil. Bende kendimce en azından mevcut duruma sahip çıktığımı düşünüyorum. Son olaylarda demokrasi nöbeti, şehidi ve gazisi tabirinden rahatsızlık duyuyorum. Ben kendi adıma ezan minareden susmasın diye çıktım. Dediğim gibi niyetim halis fakat yaptıklarım bilgiye dayalı değil. Yanlış olduğuna hem fikir olduğum sistemi değiştiremiyorsak (en azından şuan için) yanlış insanlara bırakarak daha büyük felaketlere yol açmamak mantıken daha doğru geliyor. Fakat daha mantıklı bir açıklaması varsa elbetteki bu yolda boynumuz kıldan ince.
 
Ebu Hayseme Çevrimdışı

Ebu Hayseme

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
İsmailağanın iç yüzünüde çok bilmiyorum, fakat şeyhin bulunduğu cemaat dediğin gibi diğerlerinin akp ilçe merkezi olmasına tepki göstermiyorsa şeyhin olduğu bölümdekiler demekki bu durumdan çokta rahatsız değiller. Peygambere hakarete tepki koymayandan, ezanın türkçe olmasındada ne kadar başkaldıracağı tartışılır. Dediğin teslimiyetteki insan sayısı çok fazla değil, yani sistemi değiştirecek kadar değil, tek çatı altında değil. Bende kendimce en azından mevcut duruma sahip çıktığımı düşünüyorum. Son olaylarda demokrasi nöbeti, şehidi ve gazisi tabirinden rahatsızlık duyuyorum. Ben kendi adıma ezan minareden susmasın diye çıktım. Dediğim gibi niyetim halis fakat yaptıklarım bilgiye dayalı değil. Yanlış olduğuna hem fikir olduğum sistemi değiştiremiyorsak (en azından şuan için) yanlış insanlara bırakarak daha büyük felaketlere yol açmamak mantıken daha doğru geliyor. Fakat daha mantıklı bir açıklaması varsa elbetteki bu yolda boynumuz kıldan ince.

Selamun Aleykum kardeşim. Eğer İslam'ın beş farzını, Namaz kılmayı, Abdest almayı vs. biliyorsanız size tavsiyem Faruk Furkan'ın "La
İlahe İllallah Ne Demek Biliyor Musunuz?" isimli kitabını okumanız. Gerek bu konuda gerek bu konu haricinde Tevhid'i güzel anlatmış, delillendirmiş.
 
W Çevrimdışı

wchild

Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun Aleykum kardeşim. Eğer İslam'ın beş farzını, Namaz kılmayı, Abdest almayı vs. biliyorsanız size tavsiyem Faruk Furkan'ın "La
İlahe İllallah Ne Demek Biliyor Musunuz?" isimli kitabını okumanız. Gerek bu konuda gerek bu konu haricinde Tevhid'i güzel anlatmış, delillendirmiş.
Ve aleykümselam, elhamdülillah o kadarına vakıfım. Hemen bakayım kitaba, Allah razı olsun ilgi ve tavsiyen için.
 
Cundullah el-Kürdî Çevrimdışı

Cundullah el-Kürdî

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
kafama takılan şu ki bugün oy kullanmayıp islamla ilgisi olmayan insanlara ortamı bırakmanın sonucu da türkçe ezan ve camilerin ahıra çevrilmesi hatta ehli sünnete uygun yaşam tarzı olan insanların ikinci sınıf muamele gördüğüde geçmişte tecrübeyle sabit. Geçmişte olduğu gibi bunlara karşı çıkanların sesi kısılacaktır yine. Arkadaşıma söylediğimde sistemi değiştirmek için başkaldıran varsa yanlarında olurum. Ama sistemi değiştirmeye gücümüz yetmiyorsa en azından mevcut durumu korumak adına oy kullandım.
mevcut durum islami açıdan uygun değil bunda hefikiriz zannımca. Şu an bizim bununla mesut olmamızın sebebi sağlıklıyken "ölümü görüp vebaya" rıza göstermeninkiyle aynıdır.
ismailağa cemaatinin seçimlerde mevcut hükümete destek verdiğide ortada. Bu adamlar ülkemizde ehli sünnet adına söz sahibi, yanılıyor, yanıltıyorlarmı?
azraili kovan (!) Ehli sünnet (!) Cemaat şeyhi ne kadar muteberdir insafınıza kalmış...
 
Üst Ana Sayfa Alt