Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Nifak Çeşitleri Nelerdir?

Sayfullah at-Turki Çevrimdışı

Sayfullah at-Turki

حَسْبُنَا ٱللَّهُ وَنِعْمَ ٱلْوَكِيل
İslam-TR Üyesi
Es selamu aleykum,

Ehli Sünnet'e göre amelî ve itikadî münafiklik diye bir ayrim var mi? Hadiste belirtilen 4 münafik özelligini de kendisinde bulundurana münafik diyebilir miyiz ve münafiksa dinden cikmis anlaminda mi kullanilir yoksa tüm münafiklarin özelligini kendisinde bulundurdugu icin münafiklara benzer imani zayif anlaminda mi kullanilir? Hz Ömer (ra) nifaktan korkarken dinden cikarmayan kücük nifaktan mi korktu yoksa dinden cikaran büyük nifaktan mi?
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Es selamu aleykum,

Ehli Sünnet'e göre amelî ve itikadî münafiklik diye bir ayrim var mi? Hadiste belirtilen 4 münafik özelligini de kendisinde bulundurana münafik diyebilir miyiz ve münafiksa dinden cikmis anlaminda mi kullanilir yoksa tüm münafiklarin özelligini kendisinde bulundurdugu icin münafiklara benzer imani zayif anlaminda mi kullanilir? Hz Ömer (ra) nifaktan korkarken dinden cikarmayan kücük nifaktan mi korktu yoksa dinden cikaran büyük nifaktan mi?
Âleykum selam we rahmetullah;

Nifak'ın istılah (terim) anlamı, bazı sebebler yüzünden İslam'a girib zahiren müslüman görünmek, içten içe ise kâfirliğini gizlemektir. Yani dıştan müslüman gözüküp içinden inanç ve düşünce olarak küfürde olmaktır. Bu tanım ve yargı, içinde gizlediği şey, iman esaslarına ait bir inkâr ve yalanlama olan, itikadî munafıklık içindir; bu kimse, hâlis munafıktır. Eğer içinde gizlediği şey, İslam inanç esaslarının inkârının dışında başka bir husus ise, yani sadece amelle ilgili nifak alâmetlerine sahib ise, o ancak, Allah'a karşı işlenmiş bir günah olur.


İman ve küfrün dereceleri, çeşitleri olduğu gibi, nifakın da kendine göre kısımları vardır. Bunlar, itikadî ve amelî olmak üzere iki ana grubda toplanır.

İtikadî (inançla ilgili) Nifak:
Mutlak anlamda nifak dendiği zaman bu kısım kastedilmiş olur. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de de munâfıklar ve onların vasıfları belirtilirken meselenin daima itikâdî yönüne işaret edilmiştir.
Bu duruma göre munâfık denince:
İslam toplumu içinde can ve mal emniyetini sağlamak; evlenme, boşanma, miras, ganimet gibi müslümanların sahib olduğu her türlü nimetlerden istifade edebilmek veya birtakım gizli yollar ve entrikalarla İslam toplumunu içten yıkmak için, asıl mahiyetini ustaca gizleyip kalben inanmadığı halde müslümanlara karşı kendisini inanmış gösteren kimse anlaşılmalıdır. Bu türlü nifak; doğrudan doğruya küfür olduğu için, sahibini ebedî azaba götürür. Hem de cehennemde en şiddetli azaba uğrayacak grup bunlardır.

Amelî (davranışlarla ilgili) Nifak:
İmana aykırı olmayarak, sadece amelle ilgili olan nifakın bu çeşidi, küfür değildir; fakat büyük günahtır. Bir kimsenin, müslüman olduğu halde, imanla ilgili olmamak şartıyla yalan, emanete hıyanetlik, sözde durmama, hile ve riya gibi bazı munâfık alametlerini üzerinde taşıdığı olur. Zira bu çeşit nifak alametlerinden tamamen sâlim olmak, hayli güçtür. O yüzden, bazen farkında olmadığı halde bir mûminde munâfıkların sıfatlarından bulunabilir. Çünkü bazı nifak alâmetlerinin İslam’la bir arada bulunması mümkündür.

Nifak, kalbde, inançta olursa küfür; amelde olursa suçtur, günahtır. Amelle ilgili nifak vasıfları insanı küfre götürmez. Bu bakımdan bir insanın, inanç yönünden nifakı apaçık olmadıkça; ihmal, tembellik ve ihtiras gibi birtakım nefsânî zaaflar yüzünden ortaya çıkan kusurları sebebiyle munâfıklığına hükmedilmez. Çünkü genel anlamda munâfık sözü, meselenin iman – küfür yönünü ifade eder.
Rasulullah (s.a.v.) : "Dört şey kimde bulunursa hâlis munâfık olur. Kimde bunlardan bir kısmı bulunursa, onu bırakıncaya kadar kendisinde munafıklıktan bir haslet kalmış olur. Bunlar: Kendisine bir şey emanet edildiği zaman hiyanet etmek, söz söylerken yalan söylemek, ahdettiğinde, söz verdiğinde sözünü tutmamak, husumet zamanında da haktan ayrılmaktır."
(S. Buhâri, Tecrid-i Sarih, 1, no: 32)

Hadis-i şerifte belirtilen (bazı rivayetlerde üç; bazı rivayetlerde dört) vasıf aynı anda bir kişide tümüyle bulunsa dahi, imanla ilgili olmadıkça, o kimseye münafık denmemelidir. Ama, bu vasıflara sahib isek, bunların büyük günahlar olduğunu aklımızdan çıkarmamalı, hemen bunlardan tevbe etmeli; çevremizde bu vasıflara tümüyle sahib insanlardan da kendimizi korumaya çalışmalıyız.

Müslümanlar için en tehlikeli olan grup munafıklardır. Çünkü onlar, bize benzer, bizim gibi görünür, bizim toplantılarımıza katılır, fikir beyan eder. Hacca gider, bazan namaz kılar, ama bizim gibi iman etmez. Sadece kendi basit çıkarlarını düşünür. Küfürlerine bir de hile ve alay karıştırdıkları için munâfıklar, kâfirlerin en âdi, en bayağı ve en alçaklardır. Munafıklar, kâfirlerin aksine, müslümanlarla iç içe yaşadıkları ve her an, insan ruhunun en aziz gıdası ve beşer hayatının vazgeçilmez unsuru olan imanın nice olumlu tecellilerine yakinen şâhid oldukları halde bile gerçek imana eremeyib daima zikzaklar içinde yaşamaları, onların ne kadar idrakten ve kalbî duyarlılıktan mahrum olduklarını gösterir.
Doğrusu munâfıklar, cehennemin en alt tabakasındadırlar. Onları (kurtarmaya) bir yardımcı da bulamayacaksın.” (Nisa, 145)

Ayrıca, nifak hastalığının tedavisi, küfür illetinden daha zordur. Çünkü munâfık, hasta olduğu halde doktorun önünde hastalığını gizleyen kimseye benzer. Kâfirin hastalığı meydanda olduğu için, birtakım yollarla kendisine yaklaşılıp tedavisi mümkün olabilir. Munâfık ise, kapısı penceresi belli olmayan yuvarlak, yamuk bir kişilik (kişiliksizlik) olduğundan kendisine nûfuz etme yolu bulunamaz. İslam davasına zararları açısından ise, munâfıkların kâfirlerden daha tehlikeli olduğu munâkaşa götürmez bir gerçektir. Vücudun zayıf ânını kollayan mikroplar gibi; İslam toplumu içinde dâima onların kritik anlarını fırsat telakki edip her türlü melâneti yapan munâfıklar; bizim davamızın baş düşmanlarıdır. Nerede, ne zaman ve nasıl karşımıza çıkacakları belli olmadığı için kendilerine karşı tedbir alma imkânı da olmamaktadır.


Ömer (r.anh)'in korkusu her iki şekilde de değerlendirilebilir.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt