Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü Namazda Tekbir Alırken Ellerin Durumu ve Mezhebe Uymamak?

Ömer2 Çevrimdışı

Ömer2

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Selamun aleykum ve rahmetullahı ve berekatuhu
hocam Hanefi mezhebindeyim ve biz ellerimizi kulak hızasına kadar kaldırıyoruz tekbir alırken.Cevremdeki insanlar kulağına degdırıyorlar ben ıse degdırmıyorum ve onu yapanlara bıdattır dıyorum. ve ellerımı gogus hızasında bağlıyorum ve bu ınsanların tepkısını cekıp bana laf soylemelerını sebeb oluyor hal böyle oluncada soranlara Rasulallahın böyle yaptığını sahih hadislerle sabit olduğunu soyluyorum.
Bana verdıklerı cevap bız oyle gormedık sen yanlış yoldasın hıc üslubumu bozmuyorum.Siz kımden gordunuz dedıgımde bunu Atalar devreye gırıyor.
Anlatmak ıstedıgım su bız ıbadetlerımızı yaparken mezhebe gore mı yoksa sahıh hadıslerle rasulallaha gore mı kılmalıyız.bilmedigim için bu konuda yardım ıstıyorum
rasulallahın bıze gostermıs olduklarına bırsey ekleyip yada çıkarmak korktuğum en buyuk seylerden bırtanesıdir.
Sonucta mezhepler ve 4 buyuk ımam allah onlardan razı olsun. kuran an ve rasulallahın sahıh hadıslerını ve sunnetlerını kategorize etmıs güzel bir sistemdir.Ve kendı donemlerındekı onlara ulasan sahıh hadısler ve sünnetlerle bu sıstemı oluşturup insanlara faydalı olmuşlardır.
Gunumuzde ıse doğru bılgılere doğru ınsanlara ulaşmak cok kolay.
velhasıl hocam .Ben ıbadetımı nasıl yapmalıyım.Neye gore yapmalıyım.Bu yolda nasıl devam etmelıyım.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Aleykum selam we rahmetullahi we berakatuh;

Genelde Türkiye'de veya Türk/Kürt bir musluman genelde babasının mezhebini taklid ederek ergenliğe ulaşır. Bir muddet sonra kendi yapısına göre eğer okuyub, araştırmayı seven öğrenici ve öğrendiklerini amele döken bir karaktere sahib ise, atalar anlayışındaki taklid edilen tabulara; (Kur'an ve sunnete aykırı olanlara) delille muhalefet etmekten haz alacaktır.
Yahud körü körüne sorgulamadan yanlış da olsa kendisi için uygun görüldüğünü düşündüğü anlayışta mukalid hayat sürecektir.

İlimsiz, araştırmayı bilmeyen, delillere ulaşamayıb sıhhat durumlarını sorgulayamayan muslumanların mezheblerinin mukallidi olmaları uygun olabilir. Fakat delilleri, mezheblerin fetvalarını, sahih ve zayıf olanlarını delilleriyle görüb araştırabilenlerin zayıf veya delili olmayan konularda sahih olan delillerle diğer muctehidlerin fetvalarıyla amel edebilirler.


İftitah Tekbirinin Farz Oluş Delili:

Müslümanlar, namazı Allah'ın adıyla başlatmanın zorunlu olduğu hususunda icmâ' etmişlerdir. Allah'ın adı anılmaksızın başlatılan namaz sahîh olmaz. Bu icmâ'ı destekleyen birçok sahîh hadisler mevcûddur. Misal olarak Ebû Dâvûd, Tirmîzî ve İbn Mâce'nin rivayet etmiş oldukları şu hadisi zikredebiliriz ki bu konudaki en sahîh ve en vecîz olan hadîs budur:
Namazın anahtarı temizleyici şeydir. Tahrîmi (başka işleri yapmaktan men edeni) tekbirdir. Tahlili (başka işleri yapmayı helâl kılanı) ise selâm vermektir.
(Ebû Davud, Taharet, Bâb: 31; İbn Mâce, Taharet, Bâb: 54)

Bazıları iftitah tekbirinin farzlığına şu âyeti delîl olarak ileri sürmüşlerdir:
Rabbini tekbir et (yücelt).” (Muddesir 3)

Bu âyet-ı kerîme'den şu şekilde delî! çıkarılmaktadır: “Tekbir et” sözü bir emirdir. Her emir de vucûbu, yine delîl zorunluluğu ifade eder. Tekbir getirmek, müslümanların icmâ'ına göre sadece namazda farzdır. Bu da iftitah tekbirinin farzlığına delâlet etmektedir. Her halukârda İslâm âlimlerinden hiçbiri, iftitah tekbirinin namaz için gerekli olduğuna aykırı bir görüş ileri sürmemiştir. Bu tekbir ister farz olsun, ister şart olsun alınmadığı takdirde kılınan namaz sahîh olmaz.




Mezheblere Göre iftitah Tekbirinde Ellerin Durumu

Namaza başlamak için iftitah tekbiri alırken elleri kaldırmanın mustahab olduğu hususunda ilim adamları arasında her hangi bir ihtilâf yoktur. Malikîler ile Şâfiîlere göre, omuz hizasına kadar;
Hanbelîlere göre kulak yumuşağı ile omuz hizasına kaldırmak arasında serbesttir.
Hanefîlere göre, kişi baş parmaklarını kulak hizasına kadar kaldırır, kadınlar ise sadece omuz hizasına kadar kaldırırlar. Çünkü bu durum kadınların daha çok örtülü olmalarına sebebdir. İbni Kudame'ye göre bunun manası şudur:
Namaz kılan kişi parmaklarının ucunu o yere ulaştırmalıdır. Nevevi'ye göre, bunun manası parmaklarının ucunu kulakları üzerine, baş parmaklarını kulak yumuşakları üzerine, avuç içlerini omuzları hizasına getirmektir. Malikîler bu şekle itibar etmişlerdir. Fakîhler buna şunu ilâve etmişlerdir: Parmakların uçlarını, şerefi sebebiyle kıbleye doğru yöneltmek sünnettir.


Hanefî'lerin dayandıkları delil :
Vail b. Hucr'un hadisidir:
"Peygamber (a.s.) namaza girdiği zaman ellerini kaldırdı, tekbir aldı ve kulakları hizasında tuttu "
(Bu hadisi Muslim rivayet etmiştir. Zeylai, Nasbu'r-Râye 1/310)

Delillerinden biri de Bera b. Âzib'in hadisidir:
"Peygamber (a.s.) namaz kılınca baş parmakları kulakları hizasına gelecek şekilde ellerini kaldırdı."
(Ahmed ile İshak b. Raheveyh ve Dârakutni, Tahavi rivayet etmişlerdir. Zeylai, Nasbu'r-Râye, 1,311)

Enes'in hadisinde ise şöyle denilmektedir:
"Rasulullah (a.s.)'in tekbir aldığını ve baş parmaklarını iki kulağının hizasında kaldırdığını gördüm. "
(Hakim ile Dârakutni rivayet etmişlerdir. Zeylâi, Nasbu'r-Râye, I, 311)

Elleri Kaldırma Zamanı:

Hanefi'lerde esah olan görüşe göre, elleri kaldırmanın zamanı tekbirden öncedir. Yani önce elleri kaldırıb sonra tekbir getirmektir. Çünkü bunu yapmakta, Allah'tan başkasında büyüklük olmadığı ifadesi bulunmaktadır.

Parmakların Durumu:
Hanefî göre, parmakların arası açık olduğu hâlde tekbir alınmalıdır, birbirine sıkıca bitiştirilmemelidir. Bunun gibi, bütünü ile de ayrılmamalıdır. Belki araları açık vaziyette kendi hâllerine bırakılmalıdırlar. Yani parmakların arası vasat bir şekilde ayrılmış olmalıdır. Çünkü, "Peygamber (a.s.) tekbir aldığı zaman iki elini kaldırır, parmaklarının arasını açardı."
(Tirmizî, Ebu Hurayra'dan şu lafızla rivayet etmiştir:
"Peygamber (s.a.v.) namaz için tekbîr aldığında parmaklarını orta bîr vaziyette açardı." Zeylâi, Neylul-Evtâr, II.)


Şâfıi'ler ve Maliki'lerin dayandıkları delil:
îbni Ömer'in hadisidir:
"Peygamber (a.s.) namaza başlayınca ellerini iki omuzunun hizasına kaldırırdı"
(Buhari ve Muslim rivayet etmiştir)

Elleri Kaldırma Zamanı:
Şafiî'lere göre, kişi ellerini iftitah tekbiri ile birlikte kaldırır, ellerin kaldırılmasının sona ermesi, tekbirin sona ermesi ile beraber olur. Bunlardan biri diğerini geçmemelidir. Tekbir bitince kişi elleri aşağı indirir. Elleri kaldırmayı unutup da tekbir bitinceye kadar kaldırmayan kişi, ellerini kaldırmaz. Çünkü bu sünnetin yeri geçmiştir. Eğer tekbir esnasında hatırlarsa o takdirde ellerini kaldırır, çünkü elleri kaldırmanın yeri henüz geçmemiştir. Eğer ellerini omuzlar hizasına kaldırmak mümkün olmazsa, mümkün olduğu kadar kaldırır. Eğer iki elinden birini kaldırıb diğerini kaldırma imkânı bulunmazsa imkân bulduğunu kaldırır. Çünkü Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur:
"Size bir şeyi emrettiğim zaman gücünüzün yettiği ölçüde onu yapın."
Eğer iki elinin sünnet vechinden fazla bir şekilde ancak kaldırması mümkün olursa bu şekilde kaldırır. Çünkü böylelikle sünneti de yerine getirmektedir.

Malikî'lere göre, iki elin üst kısmı göğe, iç kısmı yere doğru, korku içinde bulunan kimsenin durumuna benzer şekilde kaldırılır. Bu durum sadece iftitah tekbiri alınırken yapılır diğer zamanlarda yapılmaz.

İftitah tekbiri esnasında elleri omuz hizâsına kadar kaldırmak mendubdur. Bundan başka yerlerdeyse mekruhtur. İftitah tekbiri esnasında eller kaldırılırken açık tutulmalı, sırtları göğe, iç tarafları da yere bakmalıdır. Mâlikîlerin meşhur görüşü budur.

Parmakların Durumu:

Malikî ve Şâfıîlere göre, parmakların arası açık olduğu hâlde tekbir alınmalıdır, birbirine sıkıca bitiştirilmemelidir. Bunun gibi, bütünü ile de ayrılmamalıdır. Belki araları açık vaziyette kendi hâllerine bırakılmalıdırlar. Yani parmakların arası vasat bir şekilde ayrılmış olmalıdır. Çünkü, "Peygamber (a.s.) tekbir aldığı zaman iki elini kaldırır, parmaklarının arasını açardı."
(Tirmizî, Ebu Hurayra'dan şu lafızla rivayet etmiştir:
"Peygamber (s.a.v.) namaz için tekbîr aldığında parmaklarını orta bîr vaziyette açardı." Zeylâi, Neylul-Evtâr, II.)



Hanbeli'lerin muhayyerlik hakındaki delilleri :
Her iki durum da Pey
gamber (a.s.)'den rivayet edilmiştir. İki omuz hizasına kadar ellerin kaldırılması Ebu Humayd, İbni Ömer, Ali ve Ebu Hurayra'dan rivayet edilmiştir. Kulakların hizasına kadar kaldırmak da Vail b. Hucr ile Malik b. Huveyris tarafından rivayet edilmiştir.
(Vail hadisini Muslim rivayet etmiştir. Malik hadisini ise Muslim ile Ahmed rivayet etmişlerdir. -Evtâr, II, 179-183)

Elleri Kaldırma Zamanı:
Hanbeli'lere göre, kişi ellerini iftitah tekbiri ile birlikte kaldırır, ellerin kaldırılmasının sona ermesi, tekbirin sona ermesi ile beraber olur. Bunlardan biri diğerini geçmemelidir. Tekbir bitince kişi elleri aşağı indirir. Elleri kaldırmayı unutub da tekbir bitinceye kadar kaldırmayan kişi, ellerini kaldırmaz. Çünkü bu sünnetin yeri geçmiştir. Eğer tekbir esnasında hatırlarsa o takdirde ellerini kaldırır, çünkü elleri kaldırmanın yeri henüz geçmemiştir. Eğer ellerini omuzlar hizasına kaldırmak mümkün olmazsa, mümkün olduğu kadar kaldırır. Eğer iki elinden birini kaldırıb diğerini kaldırma imkânı bulunmazsa imkân bulduğunu kaldırır. Çünkü Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur:
"Size bir şeyi emrettiğim zaman gücünüzün yettiği ölçüde onu yapın."
Eğer iki elinin sünnet vechinden fazla bir şekilde ancak kaldırması mümkün olursa bu şekilde kaldırır. Çünkü böylelikle sünneti de yerine getirmektedir.

Parmakların Durumu:
Hanbelîlere göre, kişinin ellerini kaldırma esnasında parmaklarım uzatması ve birbirine bitiştirmesi mustehabdır. Çünkü Ebu Hurayra'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
"Rasulullah (a.s.) namaza kalktığı zaman iki elini tam olarak uzatır ve bitiştirirdi."
(İbni Mace dışında beş hadis imamı rivayet etmiştir. Zeylâi, Neylu'l-Evtâr, II, 176)



İlgili Konular:

Mezheb - Mezheblerin Çıkış Sebebleri ve Hükmü
https://www.islam-tr.org/konu/mezheb-mezheblerin-cikis-sebebleri-ve-hukmu.21532/

Mezheblerin ve Taklidin Hak Oluşu ?
https://www.islam-tr.org/konu/mezheblerin-ve-taklidin-hak-olusu.42707/

Mezheb ve Mezhebcilik?
https://www.islam-tr.org/konu/mezheb-ve-mezhebcilik.21883/

Mezhebler - Mezheblerde Neden Farklı İbadet Şekilleri Var?
https://www.islam-tr.org/konu/mezhebler---mezheblerde-neden-farkli-ibadet-sekilleri-var_.2216/

Mezheb Taasubcuları Selefileri Neden Eleştirir?
https://www.islam-tr.org/konu/mezheb-taasubculari-selefileri-neden-elestirir_.29905/



 
Üst Ana Sayfa Alt