Çevrimdışı
"Sana vahyedilen Kitab'ı oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekte namaz, hayasızlıklardan ve kötülüklerden alıkoyar." (Ankebut, 45)
Günün yorucu ikliminde asude bir hayat yaşamak, ruhen fani alemin kirlerine bulanmamak namazla mümkündür. İnsan ancak namaz ile bu dünyanın dağdağalı, çekici sevdalarından kurtulabilir ve yine ancak namaz ile kendini yaratan Yüce Yaratıcı'ya kulluk vazifesini yerine getirmiş olur. Çünkü o, rehber kitabımız Kur'an-ı Kerim'de "İnsanlar ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım." (Zariyat, 56) buyururken bize yaratılış gayemizi de hatırlatmaktadır.
İnsan namaz ibadetini yerine getirirken bu ayeti aklından hiç çıkarmamalı ve yaratılış gayesinin kulluk olduğunu unutmamalıdır. Yaratan Yüce Rabbimiz bizleri önce kendisine ibadet edelim diye yaratmıştır. Namaz da bu manada öyle bir ibadettir ki, o amel ile diğer mubah işlerimiz de bize ibadet sevabı kazandırır.
İbadetleri sadece Rabbimiz bizden istediği için yaparız.. ama onların dünyada ve ahirette pek çok faydası ile tanışırız. Bu vazifelerimiz ile hem dünyamız renklenir hem de ukbamız. Başta kıldığımız namaz, ruhumuza ve kalbimize gıda olur. Günün, zamanın sıkıntılarına bu ruhi kuvvetimiz vesilesi ile dayanabiliriz. Hem kabrimiz aklanır, aydınlanır, hem bizim için sıratta bir Burak hükmüne geçer, hem de inşaALLAH mahşerde bir berat ile karşımıza çıkar.
Kıldığımız namazlar günahlarımıza keffaret olur. Bu manadaki bir hadiseyi Ebu Ümame (r.a) şöyle aktarıyor: Biz Rasulullah (aleyhissalatü vesselam) ile beraber mescitte idik. O esnada bir adam geldi ve "Ey ALLAH'ın Rasulu! Ben bir suç işledim, bana cezasını tatbik eyle!" dedi. Rasulullah adama cevap vermeyince o talebini tekrar etti. Aleyhissalatü vesselam yine sükut buyurdu. Derken namaz vakti geldi ve namaz kılındı. Efendimiz namazdan çıkınca adam yine göründü. Ben de onu takip ettim. Efendimiz'in ona ne cevap vereceğini merak ediyordum. Aralarında şu konuşmalar geçti:
- Evinden çıkınca güzelce abdest almış mıydın?
- Evet ey ALLAH'ın Rasulü!
- Sonra da bizimle namaz kıldın mı?
- Evet ey ALLAH'ın Rasulü!
- Öyleyse ALLAH Teala Hazretleri günahını affetti.
(Buhari, Hudut, 27; Müslim, Tevbe, 44-45)
Bizi seven, sevdiği için yaratan Yüce Rabbimiz'in bizden istedikleri affımıza vesile olmaktadır. Kıldığımız her vakitte bizi kendimize getirmekte ve asıl vazifemizi, asıl yerimizi hatırlatmaktadır. Bu hatırlama vesilesi ile biz de acizliğimizi hatırlamakta ve Rahman ve Rahim olan Rabbimize sığınmaktayız.
Yaptığımız secdeler de bizi binlerce şeye boyun eğmeden kurtarmaktadır. Bununla ilgili Muhammed İkbal:
"Sana ağır gelen o secde var ya
Binlerce secdeden alıp kurtarır seni." der.
"Mü'min bir namaz kahramanıdır. Namazla beslenir, namazla coşar, namazla derinleşir, namazla kemiyet ve keyfiyet sınırları üstüne çıkıp sonsuzlaşır." (İbrahim Refik, Edep Ya Hu)
Namaz sancıma ilaç, yanık yerime merhem
Onsuz ebedi hayat benim olsa istemem.
_________________
ALLAH'ın Zikri Hariç Dünya ve İçindekilerin Hepsi Mel'undur. Sabahleyin Kılınan 2 Rekat namaz, Dünya ve içindeki Herşeyden Hayırlıdır
Günün yorucu ikliminde asude bir hayat yaşamak, ruhen fani alemin kirlerine bulanmamak namazla mümkündür. İnsan ancak namaz ile bu dünyanın dağdağalı, çekici sevdalarından kurtulabilir ve yine ancak namaz ile kendini yaratan Yüce Yaratıcı'ya kulluk vazifesini yerine getirmiş olur. Çünkü o, rehber kitabımız Kur'an-ı Kerim'de "İnsanlar ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım." (Zariyat, 56) buyururken bize yaratılış gayemizi de hatırlatmaktadır.
İnsan namaz ibadetini yerine getirirken bu ayeti aklından hiç çıkarmamalı ve yaratılış gayesinin kulluk olduğunu unutmamalıdır. Yaratan Yüce Rabbimiz bizleri önce kendisine ibadet edelim diye yaratmıştır. Namaz da bu manada öyle bir ibadettir ki, o amel ile diğer mubah işlerimiz de bize ibadet sevabı kazandırır.
İbadetleri sadece Rabbimiz bizden istediği için yaparız.. ama onların dünyada ve ahirette pek çok faydası ile tanışırız. Bu vazifelerimiz ile hem dünyamız renklenir hem de ukbamız. Başta kıldığımız namaz, ruhumuza ve kalbimize gıda olur. Günün, zamanın sıkıntılarına bu ruhi kuvvetimiz vesilesi ile dayanabiliriz. Hem kabrimiz aklanır, aydınlanır, hem bizim için sıratta bir Burak hükmüne geçer, hem de inşaALLAH mahşerde bir berat ile karşımıza çıkar.
Kıldığımız namazlar günahlarımıza keffaret olur. Bu manadaki bir hadiseyi Ebu Ümame (r.a) şöyle aktarıyor: Biz Rasulullah (aleyhissalatü vesselam) ile beraber mescitte idik. O esnada bir adam geldi ve "Ey ALLAH'ın Rasulu! Ben bir suç işledim, bana cezasını tatbik eyle!" dedi. Rasulullah adama cevap vermeyince o talebini tekrar etti. Aleyhissalatü vesselam yine sükut buyurdu. Derken namaz vakti geldi ve namaz kılındı. Efendimiz namazdan çıkınca adam yine göründü. Ben de onu takip ettim. Efendimiz'in ona ne cevap vereceğini merak ediyordum. Aralarında şu konuşmalar geçti:
- Evinden çıkınca güzelce abdest almış mıydın?
- Evet ey ALLAH'ın Rasulü!
- Sonra da bizimle namaz kıldın mı?
- Evet ey ALLAH'ın Rasulü!
- Öyleyse ALLAH Teala Hazretleri günahını affetti.
(Buhari, Hudut, 27; Müslim, Tevbe, 44-45)
Bizi seven, sevdiği için yaratan Yüce Rabbimiz'in bizden istedikleri affımıza vesile olmaktadır. Kıldığımız her vakitte bizi kendimize getirmekte ve asıl vazifemizi, asıl yerimizi hatırlatmaktadır. Bu hatırlama vesilesi ile biz de acizliğimizi hatırlamakta ve Rahman ve Rahim olan Rabbimize sığınmaktayız.
Yaptığımız secdeler de bizi binlerce şeye boyun eğmeden kurtarmaktadır. Bununla ilgili Muhammed İkbal:
"Sana ağır gelen o secde var ya
Binlerce secdeden alıp kurtarır seni." der.
"Mü'min bir namaz kahramanıdır. Namazla beslenir, namazla coşar, namazla derinleşir, namazla kemiyet ve keyfiyet sınırları üstüne çıkıp sonsuzlaşır." (İbrahim Refik, Edep Ya Hu)
Namaz sancıma ilaç, yanık yerime merhem
Onsuz ebedi hayat benim olsa istemem.
_________________
ALLAH'ın Zikri Hariç Dünya ve İçindekilerin Hepsi Mel'undur. Sabahleyin Kılınan 2 Rekat namaz, Dünya ve içindeki Herşeyden Hayırlıdır
