İbadet, Allah'ın insana vermiş olduğu vazifelerdir.
Mesela gözü vermiş, vazifesi görmektir ve göreceksin. Şimdi sen
sürekli bir halde gözünü kapalı tutsan ne olur? Çıldırırsın. Çünkü
vazifeni yapmıyorsun.
Kulağa demiş, sen işiteceksin.
Kulağını tıkasan o da insanın dengesini bozar.
Dile demiş, sen konuşacaksın. Konuşmasan ruhun bozulur.
Namaz da kalbimizin, ruhumuzun, bedenimizin temel bir ihtiyacıdır.
Bediüzzaman'ın tabiriyle fıtratın yani, yaratılışın bir borcudur.
Vaktim olmuyor diyenlere şunu söylemek istiyorum.
Her gün üç öğün yemek yemeye vaktin oluyor da, çünkü yemek senin
bedeninin ihtiyacıdır. Kalbinin ve ruhunun gıdası olan manevi ve
ruhi dengeni ayakta tutan namaz gibi güzel ve maddi-manevi
rahatlatıcı ve temizleyici bir ibadete niçin vaktiniz olmuyor?.
Her şeye vakit buluyorsun; gazeteye, televizyona, kavgaya,bılgısayara...
Fakat günde bir saat namaza niçin vakit bulamıyorsun.
Demek ki bu, insanın kendini yanıltmasıdır ve şeytanın etkisine
girmesidir. İnsan vazifedardır ve bu vazifenin de bel kemiği, can
damarı, göz bebeği namazdır.
Namazı bırakan insan, diğer vazifeleri de yapamaz, başarılı bir
öğrenci de olamaz, olsa da başka bir itilimle olmuştur, onun da
kıymeti yoktur veya ilerde sarhoşluğa müptela olur o insan, namaz
sayesinde huzur bulamayan bir insan gönül sıkıntılarını ancak
içkiyle, eroinle ve buna benzer şeylerle telafi edebilir. Bu ise çok
büyük bir beladır.
Kısacası namaz, hareketiyle, duasıyla, temizliğiyle vücudumuzun
yemek içmek gibi temel bir ihtiyacıdır.
Diğer ihtiyaçlara madem vakit ayırabiliyoruz, bir iki eksikle de
olsa (ki bunun telafisi vardır, çünkü kaza yapabiliyorsun)
fıtratımızın gereği olan namaza da günde bir saatimizi ayırmamız
gerekir.
Hiç vaktim yok demek insanın kendi kendini aldatmasıdır, bu da
aldatmaların en kötüsüdür. Çünkü kendini aldatmak; intihar etmek,
kendini öldürmek gibidir.
Misal aleminde de yirmi dört saat, yirmi dört altın gibi gözükür.
Hatta Türkçe'deki "vakit nakittir" sözü de bu manadadır.
Allah bize bu yirmi dört altını vermiştir, biz bunun yirmi üçünü
dünya için harcıyoruz. Bir saatini de sonsuz bir mutluluğa
erişebilmemiz için,ahiret için Allah kullanmamızı istiyor.
Namaz kılmaK istiyorum fakat vaktim yok.Zaten dinimiz çalışmak ibadettir demiyor mu?
Evet çalışmak ibadettir. Fakat bu çalışmanın ruhunun ruhu namazdır.
Bu şuna benzer; bir fabrika kurmuşsun ancak içine elektrik vermiyorsun.
Senin günlük iş hayatın, okulun, tuvalete gitmek dahil diğer eylemlerinin ibadet olması için bunlara bir elektrik bir ruh lazımdır.
Eğer biz bu ruhu günlük hayatımıza katmazsak diğer ibadetleri de kaybederiz hem de namazdan da mahrum oluruz.
Mesela gözü vermiş, vazifesi görmektir ve göreceksin. Şimdi sen
sürekli bir halde gözünü kapalı tutsan ne olur? Çıldırırsın. Çünkü
vazifeni yapmıyorsun.
Kulağa demiş, sen işiteceksin.
Kulağını tıkasan o da insanın dengesini bozar.
Dile demiş, sen konuşacaksın. Konuşmasan ruhun bozulur.
Namaz da kalbimizin, ruhumuzun, bedenimizin temel bir ihtiyacıdır.
Bediüzzaman'ın tabiriyle fıtratın yani, yaratılışın bir borcudur.
Vaktim olmuyor diyenlere şunu söylemek istiyorum.
Her gün üç öğün yemek yemeye vaktin oluyor da, çünkü yemek senin
bedeninin ihtiyacıdır. Kalbinin ve ruhunun gıdası olan manevi ve
ruhi dengeni ayakta tutan namaz gibi güzel ve maddi-manevi
rahatlatıcı ve temizleyici bir ibadete niçin vaktiniz olmuyor?.
Her şeye vakit buluyorsun; gazeteye, televizyona, kavgaya,bılgısayara...
Fakat günde bir saat namaza niçin vakit bulamıyorsun.
Demek ki bu, insanın kendini yanıltmasıdır ve şeytanın etkisine
girmesidir. İnsan vazifedardır ve bu vazifenin de bel kemiği, can
damarı, göz bebeği namazdır.
Namazı bırakan insan, diğer vazifeleri de yapamaz, başarılı bir
öğrenci de olamaz, olsa da başka bir itilimle olmuştur, onun da
kıymeti yoktur veya ilerde sarhoşluğa müptela olur o insan, namaz
sayesinde huzur bulamayan bir insan gönül sıkıntılarını ancak
içkiyle, eroinle ve buna benzer şeylerle telafi edebilir. Bu ise çok
büyük bir beladır.
Kısacası namaz, hareketiyle, duasıyla, temizliğiyle vücudumuzun
yemek içmek gibi temel bir ihtiyacıdır.
Diğer ihtiyaçlara madem vakit ayırabiliyoruz, bir iki eksikle de
olsa (ki bunun telafisi vardır, çünkü kaza yapabiliyorsun)
fıtratımızın gereği olan namaza da günde bir saatimizi ayırmamız
gerekir.
Hiç vaktim yok demek insanın kendi kendini aldatmasıdır, bu da
aldatmaların en kötüsüdür. Çünkü kendini aldatmak; intihar etmek,
kendini öldürmek gibidir.
Misal aleminde de yirmi dört saat, yirmi dört altın gibi gözükür.
Hatta Türkçe'deki "vakit nakittir" sözü de bu manadadır.
Allah bize bu yirmi dört altını vermiştir, biz bunun yirmi üçünü
dünya için harcıyoruz. Bir saatini de sonsuz bir mutluluğa
erişebilmemiz için,ahiret için Allah kullanmamızı istiyor.
Namaz kılmaK istiyorum fakat vaktim yok.Zaten dinimiz çalışmak ibadettir demiyor mu?
Evet çalışmak ibadettir. Fakat bu çalışmanın ruhunun ruhu namazdır.
Bu şuna benzer; bir fabrika kurmuşsun ancak içine elektrik vermiyorsun.
Senin günlük iş hayatın, okulun, tuvalete gitmek dahil diğer eylemlerinin ibadet olması için bunlara bir elektrik bir ruh lazımdır.
Eğer biz bu ruhu günlük hayatımıza katmazsak diğer ibadetleri de kaybederiz hem de namazdan da mahrum oluruz.