Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Makale Müminlere Ağır Soru (sibel Eraslan-vakit)

H Çevrimdışı

hümam

Üye
İslam-TR Üyesi
Sibel Eraslan'dan;

Konya’daki “Kur’an Kursu”nda yaşanan elim patlamadan sonra, artık ölülerimize bile ağlayamadığımızdan bahsetmiştim dünkü yazımda. İdeolojik kamplar üzerinden çoğalttığımız nefret duvarlarından…

Ölümün bile bizi yeterince üzemediğinden, ağlamalarımızın dahi artık sahiciliğini yitirdiğinden, ideolojik sürtüşmelere kurban gittiğinden yakınmıştım dünkü yazımda…

Yıkılan bina: Kur’an Kursu çıkmıştı…

Fransız Koleji çıksaydı, daha mı az üzülecektim?

Ölüm bu! Hele masuma ve çocuğa değince, ne kadar da keder vericidir! Ama bizlerin kafası öyle allak bullak ki; yaşayanları ayırdığımız “bizler” ve “onlar” şeklindeki mayın tarlasını öyle çok seviyoruz ve öyle çok alışmışız ki; zihinlerimizi o tarlada mütemadiyen sakatlamaya… Gene öyle oldu… “Sizin ölüler”le “bizim ölüler”e gitti iş… Üzülemedik, ağlayamadık bile… Yetişkinlere has vakar ve ibretle tutamadık cenazelerimizin ucundan… Ölmüş çocukların üzerinden tüten kaba-saba bir ideolojik kavganın içine yuvarlanmıştık.

Çocukların öldüğü bir dünyada, kazanan kimdir oysa?..

Dünkü yazımda “yıkılan binanın Kur’an Kursu çıkmış” olmasını fırsat bilerek milletin dinine, inancına laf uzatma fırsatı kollayan malûm çevreye isyan etmiştim… Ama sormuştum da; “Haa… Bizim hiç mi suçumuz yok?” diye…
Ölü yıkayıcı bir kadın olsaydım, hayretle sormaz mıydım mesela? Hep fakir ailelerin çocukları mı gider bu Kur’an Kurslarına diye? Zenginler mühendis, fakirler hafız mı çıkar bu ülkede hep diye? “Etme, eyleme” diyeceksiniz eminim… Kaderdir, kısmettir, amenna, hepsine inanır ve itaat ederim Allah’tan gelene… Gelin görün ki; kulun ettiği de vardır işin içinde…

Nasıl mı?

Telefon defterimdeki arkadaşlarımın en az dörtte üçünün aynı yaşlardaki çocuğu, şu anda California’da, Boston’da, Amsterdam’da, Viyana’da ya yaz kampında ya da kayıt olacakları lise-üniversite kapılarında… Hayır yanlış anlaşılmasın, Allah hiçbirinin acısını göstermesin… Hepsi sağ olsun, bahtı açık olsun…

Sonra, kaprisli isimler taşıyan şu bilumum otellerimiz… İşte oralar, duyduğumuza göre tıklım tıklımmış… Kur’an Kursu’nda ölen çocuklarla aynı yaşlardalar, oralarda tatil yapan evlatlarımız da… Oraların özenle ılıştırıldıktan sonra deniz suyu basılan havuzlarında oynuyorlar. Oynamasın demiyoruz, yanlış anlaşılmasın. Veya kız kıza dans ettikleri, “hanımlara mahsus” diskolarında eğlenenler de “bizim” çocuklarımız… Yani demek ki “biz” meselesi epey zorlu, karmaşık, kalabalık bir sosyolojidir memleketimizde. Ve ikiye ayrılır “biz”; birinci şıkka girenlerle ikinci şıkka girenler arasında dağlar kadar fark yatırarak ayrılır…

Geçenlerde gittiğim düğünlerden birisinde de aynı “biz”in değişik yüzleriyle yüz yüze geldim misal… Bir tarafı siyasetçi, diğeri iş dünyası olan dünürlere, Allah mesut etsin derim cânı gönülden… Derim de, devasa pastasının önünde patlayan havai fişekleri seyreden gelin hanımın sınıf arkadaşı kızlardan birisiydi masaya servis eden garsonlardan biri… Böyle lüks yerlerin yemek şefleri de bir alem oluyor, ellerinde bir kırbaçları eksik, garsonları Roma Arenası'ndaki gladyatörler gibi koşturuyorlar. Davetlilerle konuşmaları bile yasakmış, gözleriyle kısaca selam veriyor, yine de mutlu, zira hiç olmazsa sınıf arkadaşının düğününde de olsa iş bulabilmişti en nihayetinde…
Zenginlik ve fakirlik elbette kaderdir, kısmettir… Sorgulamıyorum. Maddi durumunuza göre tatil de yaparsınız, düğün de… Ama benim beynimi zonklatan şey; zenginliklerimizin bu kadar “kısa sürede” nasıl oluştuğudur. Kısa sürede oluşması da bir kaderdir derseniz, bu sefer de şunu sorabilirim müsadenizle; bu kadar sakil, bu kadar sonradan görme şekilde, göze soka soka, paçadan akıtırcasına, para budalası halinde sergilemek zorunda mıyız kendimizi?

“Allah yürü ya kulum demiş, sana ne” demesin kimse lütfen… Şu yürüyen kullar, bir gün de sormazlar mı vicdanlarına Maun Suresi, Bakara Suresi ne diyor diye?

Yetimi ve güçsüzü itip kakan, yetimin ve güçsüzün halini düzeltmek konusunda çaba sarfetmeyen kimselerin “dini yalanlayıcı”lardan olduğunu hiç okumadık mı?

Ya “diri diri toprağa gömülen kız çocuğunun” hakkını soracağına yemin eden Allah’ı hiç işitmedik mi?
Veya “komşusu açken tok yatan bizden değildir” diyen Rasûl’ü de (s.a.v) mi hiç işitmedik? Dikkat ediniz; namaz kılmak, oruç tutmak değil… Komşusu açken tok yatmamanın anlamı, kelime-i şehadet kadar büyüktür ki; “bizden” mi “değil mi” mihenginin kalbi atar o cümlede…

Sizi bilmem ama ben bu yazıyı yazıp, bu ibareleri hatırlarken bile korkudan tir tir titriyorum…

Biz bu çocukların hakkını nasıl ödeyeceğiz? Kendi çocuğumuz olsalardı hangi şartları sağlardık onlara? Haksızlık etmeyelim… O yöredeki kardeşlerimiz dişlerinden artırdıklarıyla ancak o kadarını yapabilmişler. Caddebostan’da da patladığında tüpler aynı tahribatı yapabilir. Bunlar doğru… Kaderdir, bu da doğru…

Kur'an-ı Kerim öğrencileriyle aynı tastan yemek yiyen Süleyman Hilmi Tunahan (k.s) ile kıyaslayalım kendimizi… “Suffe’dekiler açken ben tok olamam” diyerek üç günlük açlığı üstüne kendisine bir tabak yemek getiren Fatıma'sının elindekileri kapıda bekleşen talebelere ikram eden Efendimiz’e (s.a.v) bakalım… Sonra da tüm safiyetiyle “sabah namazı”ndan evvel uyanarak Rahmetin hepimizin üzerine olması için duaya kalkmış, büyük bir patlamayla hayatının baharında kavrulmuş o meleklere bakalım…

Biz bu fotoğrafın neresindeyiz dostlar?

09/08/2008
 
M Çevrimdışı

mucahit571

Üye
İslam-TR Üyesi
gerçekten güzel bir yazı bütün üyelerin baştan sonra okuması temennisi ile
 
A Çevrimdışı

ALPERHAN

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
hümam ' Alıntı:
Sibel Eraslan'dan;

Kur'an-ı Kerim öğrencileriyle aynı tastan yemek yiyen Süleyman Hilmi Tunahan (k.s) ile kıyaslayalım kendimizi… “Suffe’dekiler açken ben tok olamam” diyerek üç günlük açlığı üstüne kendisine bir tabak yemek getiren Fatıma'sının elindekileri kapıda bekleşen talebelere ikram eden Efendimiz’e (Selamun Aleykum.v) bakalım… Sonra da tüm safiyetiyle “sabah namazı”ndan evvel uyanarak Rahmetin hepimizin üzerine olması için duaya kalkmış, büyük bir patlamayla hayatının baharında kavrulmuş o meleklere bakalım…

Biz bu fotoğrafın neresindeyiz dostlar?

09/08/2008

SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN;

“Ey dersiamlar! Sizler bu memlekette, bugün için dinin teminatlarısınız. İkişer, üçer kişi oturup, onlara dini öğretirseniz asgari 50 sene bir-iki nesil boyu İslam’ın ömrünü uzatmış olacaksınız. Bunu yapmazsanız, huzur-u İlahide mesuliyetten yakanızı kurtaramazsınız.”

“Okutma imkanı yoktu fakat okuyan dahi bulamadım. Bir zaman geldi, mebus maaşı kadar para verip talebe okutmak istedim bulamadım. Parayı alıp kaçıyorlardı, çünkü korkuyorlardı. O zaman ümidim kırıldı. Bu ilimler yeryüzünden kaybolacak diye korkuyordum. Bunun üzerine kızlarımı okutmaya başladım. İleride torunlarım olursa onlara öğretirler ve böylece bu ilimler yeryüzünden kaybolmaz dedim. Fakat sonradan Cenaba-ı Hake sebepler halketti ve talebe okutma imkanı buldum. Yaşlılardan başladık, gençler daha sonra geldi. Ve şimdi yürüyor… Bütün bunlar, Cenaba-ı Hakk’ın bize lütfudur.”

“Evlatlarım! Görüyorsunuz dinin en garip olduğu bir devirde geldik. Ben sizi bunca zor şartlar altında okuttum. Sizden para istemiyorum. Sizden istediğim tek şey şudur: Siz de gidip Anadolu’nun her yerine kurslar, yurtlar açın ve ümmet-i Muhammed’in evlatlarına dininizi ve kitabınızı öğretin.”

NECİP FAZIL;

“Herkes pireler gibi deliklerine saklanır ve ortaya çıkmazken tam 33 yıl bu davanın çilesini çekmiş ve büyük meselenin nirengi noktalarını göstermiş biri olarak kaydedeyim ki; din öğreticiliği bahsinde Süleymancılar diye yaftalanan topluluğa dil uzatanlar ve onları köstekleyenler hakikatten uzak, sadece çekememe duygusuna bağlı, nefsine emin olmama uhdesinden gelen tepkilerden ibarettir. Bu da pek çoklarınca gayenin İslam değil, şahıs ve zümre hırsı olduğunun şaşmaz ifadesidir.

Şeker hastalığından iyce hatalığı ilerlemişti Kuran okuturken burnundan bir damla kan Kuranı kerimin üzerine damladı, Panikleyen öğrencisine şöyle demiştir ;

"Sen oku evladım zamanımız kalmadı"

ŞİMDİ BİZ BU FOTOĞRAFIN NERESİNDEMİYİZ,

BİZ BU TASAVVUF EHLİ İNSANLARI YARGILAYABİLECEYECEK KAPASİTEYE ERİŞTİK BİLE ÇOKTAN,

AFERİN BİZE...
 
Pulcet Çevrimdışı

Pulcet

Forumun Bekçisi
Site Emektarı
ALLAH Razı olsun..Galiba biz bu fotoğrafı hiç görmüyoruz.... :üzgünüm
 
deli Çevrimdışı

deli

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
eslemalper ' Alıntı:
hümam ' Alıntı:
Sibel Eraslan'dan;

Kur'an-ı Kerim öğrencileriyle aynı tastan yemek yiyen Süleyman Hilmi Tunahan (k.s) ile kıyaslayalım kendimizi… “Suffe’dekiler açken ben tok olamam” diyerek üç günlük açlığı üstüne kendisine bir tabak yemek getiren Fatıma'sının elindekileri kapıda bekleşen talebelere ikram eden Efendimiz’e (Selamun Aleykum.v) bakalım… Sonra da tüm safiyetiyle “sabah namazı”ndan evvel uyanarak Rahmetin hepimizin üzerine olması için duaya kalkmış, büyük bir patlamayla hayatının baharında kavrulmuş o meleklere bakalım…

Biz bu fotoğrafın neresindeyiz dostlar?

* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * ** 09/08/2008

SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN;

“Ey dersiamlar! Sizler bu memlekette, bugün için dinin teminatlarısınız. İkişer, üçer kişi oturup, onlara dini öğretirseniz asgari 50 sene bir-iki nesil boyu İslam’ın ömrünü uzatmış olacaksınız. Bunu yapmazsanız, huzur-u İlahide mesuliyetten yakanızı kurtaramazsınız.”

“Okutma imkanı yoktu fakat okuyan dahi bulamadım. Bir zaman geldi, mebus maaşı kadar para verip talebe okutmak istedim bulamadım. Parayı alıp kaçıyorlardı, çünkü korkuyorlardı. O zaman ümidim kırıldı. Bu ilimler yeryüzünden kaybolacak diye korkuyordum. Bunun üzerine kızlarımı okutmaya başladım. İleride torunlarım olursa onlara öğretirler ve böylece bu ilimler yeryüzünden kaybolmaz dedim. Fakat sonradan Cenaba-ı Hake sebepler halketti ve talebe okutma imkanı buldum. Yaşlılardan başladık, gençler daha sonra geldi. Ve şimdi yürüyor… Bütün bunlar, Cenaba-ı Hakk’ın bize lütfudur.”

“Evlatlarım! Görüyorsunuz dinin en garip olduğu bir devirde geldik. Ben sizi bunca zor şartlar altında okuttum. Sizden para istemiyorum. Sizden istediğim tek şey şudur: Siz de gidip Anadolu’nun her yerine kurslar, yurtlar açın ve ümmet-i Muhammed’in evlatlarına dininizi ve kitabınızı öğretin.”

NECİP FAZIL;

“Herkes pireler gibi deliklerine saklanır ve ortaya çıkmazken tam 33 yıl bu davanın çilesini çekmiş ve büyük meselenin nirengi noktalarını göstermiş biri olarak kaydedeyim ki; din öğreticiliği bahsinde Süleymancılar diye yaftalanan topluluğa dil uzatanlar ve onları köstekleyenler hakikatten uzak, sadece çekememe duygusuna bağlı, nefsine emin olmama uhdesinden gelen tepkilerden ibarettir. Bu da pek çoklarınca gayenin İslam değil, şahıs ve zümre hırsı olduğunun şaşmaz ifadesidir.

Şeker hastalığından iyce hatalığı ilerlemişti Kuran okuturken burnundan bir damla kan Kuranı kerimin üzerine damladı, Panikleyen öğrencisine şöyle demiştir ;

"Sen oku evladım zamanımız kalmadı"

ŞİMDİ BİZ BU FOTOĞRAFIN NERESİNDEMİYİZ,

BİZ BU TASAVVUF EHLİ İNSANLARI YARGILAYABİLECEYECEK KAPASİTEYE ERİŞTİK BİLE ÇOKTAN,

AFERİN BİZE...

onların seviyesine erişememiz onları eleştiremeyeceğimiz anlamına gelmez. değiştirelemez olan kaynak sadece ALLAHın kitabı ve rasulün sünnetidir. bunların dışındaki her şey hata ve yanlış payı barındırır. eğer hatasız biri olsaydı bu rasulullah olurduki, onunda ayeti kerime ile ufak bir hatadan dolayı azarlandığını biliyoruz. cemaatleri şucu yada bucu diye ayırmak site prensiplerimiz arasında yok. ümmet olmanın derdi içerisindeyiz. kuran kursunda ölen kardeşler için bizlerde üzüldük. cemaatlimiz olup olmadığı için değil, 1- müslüman, 2-masum oldukları için üzüldük. birileri bu tür olaylardan pay çıkarıpta tasavvufa bir yol açacak olursa, üzüntümüzü aptallıkla karıştırmayacak kadarda islami şuur sahibiyiz...
 
A Çevrimdışı

ALPERHAN

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
deli ' Alıntı:
birileri bu tür olaylardan pay çıkarıpta tasavvufa bir yol açacak olursa, üzüntümüzü aptallıkla karıştırmayacak kadarda islami şuur sahibiyiz...

''İslam daveti yolunda çalışanlar anlayışta, uslupta ve uygulamada bir olmalıdırlar.'' (Hasan El-Benna)
 
deli Çevrimdışı

deli

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
ALPERHAN ' Alıntı:
deli ' Alıntı:
birileri bu tür olaylardan pay çıkarıpta tasavvufa bir yol açacak olursa, üzüntümüzü aptallıkla karıştırmayacak kadarda islami şuur sahibiyiz...

''İslam daveti yolunda çalışanlar anlayışta, uslupta ve uygulamada bir olmalıdırlar.'' (Hasan El-Benna)

islami temellere dayalı olmayan itikadi sapıklıklar ayrılıkları beraberinde getirirki asıl ozaman ayrılık olmazsa tefrika başlar. insanlara tahrif edilmeye çalışılan bir islamı anlatma hususunda anlayış uslup ve uygulamada bir olan toplulukların imanlarından şüphe ederim. her bulduğunuz konu yada sözü işinize geldiği gibi yorumlama eğiliminiz karşısında saf takılarak meydanları boş bırakacağımız ve düşüncelerinize saygı duyacağımız gibi bir izlenime kapılmayın.
 
A Çevrimdışı

ALPERHAN

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
deli ' Alıntı:
her bulduğunuz konu yada sözü işinize geldiği gibi yorumlama eğiliminiz karşısında saf takılarak meydanları boş bırakacağımız ve düşüncelerinize saygı duyacağımız gibi bir izlenime kapılmayın.

Sizden düşüncelerime saygı duymanız gibi bir talebim yok , beklemiyorumda ...

Sizin islami tebliğ anlayışınız ve uslubunuz buna elverişli değil zaten,

Madem bu kadar enerjini ve dolusunuz bunu cephelerde cihad yaparak harcayın, meydanların boş kaldığı falan yok...



Bunuda, tebliğci olarak uslubunuzu düzeltmeniz için ekledim, benimle aynı fikirde olmanız yada ban taviz göstermeniz için değil.

''İslam daveti yolunda çalışanlar anlayışta, uslupta ve uygulamada bir olmalıdırlar.'' (Hasan El-Benna)
 
deli Çevrimdışı

deli

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
her şeyin belirli bir yeri ve zamanı var. bugün bu meydanlardayızdır, yarında zulüm altındaki cihad meydanlarında.... buna kim karışır. islami tebliğ anlayışımı ve uslubumu bilmeden böyle eleştirilerde bulunmakta sizin haddiniz değil. varsa doğru bildiğiniz bunu kaçamak, ince den laf sokmakla değil, doğrudan kuran ve sünnetten delil getirerek konu açmakla bizlere gösterin. hatalarımız varsa biz düzeltelim, hata sizdense siz düzeltin. ama böyle sinsi usluplarla konuları bulandırmayın...
 
A Çevrimdışı

ALPERHAN

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
Sinsi uslup falan yok...

Açık seçik sölüyorum kardeşim bu üslübunüz islam davetçisine yakışmıyor
Önce insanları kazanmasını öğrenin, sürekli aşağılamayın,
Sen cehennemliksin ben doğru yoldayım gibi bir yaklaşımla kaç kişiye doğru bildiğini anlatabilirsin...
 
deli Çevrimdışı

deli

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
sana cehennemlik olduğunu, ve benim doğru yolda olduğumu söyleyen kim. sinsiliğe resmen devam ediyorsun. daha az önce ''varsa doğru bildiğiniz bunu kaçamak, ince den laf sokmakla değil, doğrudan kuran ve sünnetten delil getirerek konu açmakla bizlere gösterin. hatalarımız varsa biz düzeltelim, hata sizdense siz düzeltin.'' demedimmi... bu doğru yolda olduğunu ve başkasını cehennemlik durumda gören birinin uslubumudur. Allahtan kork... maksadım aşşağılamak değil ama sinsi oyunlara kanacak kadarda saf takılmamı bekleme... islam davetçisinin tavırlarından biriside nabza göre şerbettir. her şeye eyvallah diyen, suratına tükürüldümü elhamdülillah diyen bir tebliğci değil, merhametli olduğu kadar gerektiğinde karşısındakine haddini bildirebilecek bir tebliğci... boş lafları bırakta varsa icraatın onları göster.
 
ikraislam Çevrimdışı

ikraislam

Aktif Üye
Site Emektarı
ALPERHAN ' Alıntı:
Sinsi uslup falan yok...

Açık seçik sölüyorum kardeşim bu üslübunüz islam davetçisine yakışmıyor
Önce insanları kazanmasını öğrenin, sürekli aşağılamayın,
Sen cehennemliksin ben doğru yoldayım gibi bir yaklaşımla kaç kişiye doğru bildiğini anlatabilirsin...

Kardeş kendin eleştiriyorsun ve demişsinki bu üslübunüz islam davetçisine yakışmıyor
ya senin yaptığın islam devetçiliğine yakışıyormu Süleyman Tunahan ile ilgili güzel bir yazı eklemişsin çok güzel ve takdir edilecek bir hayat ama bugün bu şekilde çalışan bir yurt gösterebilirmisin bize ?
şahit olduğum bir olayı size nakledeceğim. Bir arkadaşım istanbulda düğünü için yurdun düğün salonunu kiralamıştı yanında çok değerlibir hoca efendi getirmişti vaaz vermesi için ama yurd yönetiminin okadar kötü bir davranışı olmuştu bu hoca efendiye ve konuşmasına izin vermemişlerdi şimdi ALPERHAN kardeş sana sormak istiyorum bu uslup islam davetçisine yakışıyormu?

Kendin yazmışsın Süleyman Tunahan hazretleri okutacak talebe bulamıyor diye bugün yurdlar agzına kadar dolu ama içinde yetişen bir Süleyman Tunahan yok malesef......
 
A Çevrimdışı

ALPERHAN

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
deli ' Alıntı:
اِنَّ يَوْمًا عِنْدَ رَبِّكَ كَاَلْفِ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَ

Meali : Şüphesiz ki Rabbinin katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin sene gibidir.

Bediüzzaman Said Nursi, bu ayete bast-ı zaman ayeti demektedir.
Bu ayeti çokça okuyanın az zamanda çok işler yapacağını buyurmaktadır.



deli ' Alıntı:
onların seviyesine erişememiz onları eleştiremeyeceğimiz anlamına gelmez. değiştirelemez olan kaynak sadece ALLAHın kitabı ve rasulün sünnetidir. bunların dışındaki her şey hata ve yanlış payı barındırır. eğer hatasız biri olsaydı bu rasulullah olurduki, onunda ayeti kerime ile ufak bir hatadan dolayı azarlandığını biliyoruz. cemaatleri şucu yada bucu diye ayırmak site prensiplerimiz arasında yok. ümmet olmanın derdi içerisindeyiz. kuran kursunda ölen kardeşler için bizlerde üzüldük. cemaatlimiz olup olmadığı için değil, 1- müslüman, 2-masum oldukları için üzüldük. birileri bu tür olaylardan pay çıkarıpta tasavvufa bir yol açacak olursa, üzüntümüzü aptallıkla karıştırmayacak kadarda islami şuur sahibiyiz...


deli ' Alıntı:
.................


Agamemnon’un yaşadığı topraklarda doğmasına rağmen kanının son damlasına
kadar Türk olan ve kendisini Anadolulu hisseden Mustafa KEMAL’in Çanakkale
zaferi sonrası öldürülen Truva kahramanını “Hektor’un İntikamını Aldık”
diyerek unutmadığımızı ve Truvalıların bizim için ne anlama geldiğini en
güzel şekilde ifade ettiğini


..........................

Cumhuriyet kurulduktan çok sonra Mustafa KEMAL’in Edremit’i ziyareti
sırasında Seyit Onbaşıyı sorduğunu ve Kaymakam dahil kimsenin
bilmediğini Kaymakamın Seyit Onbaşı’yı Mustafa KEMAL’in huzuruna
çıkarmadan önce kılığını beğenmeyip, tıraş ettirip takım elbise
giydirdiğini, bu olayın Mustafa KEMAL’i derinden yaraladığını Kaymakam
dahil orada bulunan herkesi azarladığını Seyit Onbaşının ölene kadar ormancılık yaparak sefalet içinde perişan yaşadığını


..............................

Çanakkale savaşlarındaki en büyük askeri dehaların Mustafa KEMAL ve Esat
Paşa olduğunu, düşmanın her hamlesini doğru tahmin ettiklerini, yaptıkları
kritik hamleler ve aldıkları cesur kararlarla savaşın seyrini
değiştirdiklerini, gelişen olaylar neticesinde askerlerinin de yüksek
güvenini ve hayranlıklarını kazandıklarını, bir işaretleriyle
emrindekilerin hiç düşünmeden ölüme koştuklarını İngiliz ve Fransız
Kurmaylarının bu kadar zor şartlarda çarpışan Türk ordusunun bu kadar
akıllıca sevk ve idare edilebilmesine anlayamadıklarını, Zaten onların tüm
savaş boyunca olan biten hiçbir şeyi anlayamadıklarını


.......................


olayı kişisellerştirmek istemiyorum ama

deli kardeşim, bu yazılarda üç ayrı kişilik görüyorum bu konuya bi açıklık getirebilirmisin.
 
deli Çevrimdışı

deli

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
yorumsuz alıntı yapılan konularda 10 farklı kişilikte görebilirsin. herkes istediğini alır, istemediğini eler. üzerine alınma... bu lafım kamil akıl sahipleri için geçerli...
 
A Çevrimdışı

ALPERHAN

Yeni Üye
İslam-TR Üyesi
alıntıyı yapanda sensin, yan komşun yapmadı heralde, kamil akıl sahibi kardeşim
 
deli Çevrimdışı

deli

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
uzun konu alıntıdan ibaret ve kendi yorumularımdan uzaktır. o yazıyı benim görüşümmüş gibi göstermen saçma ve mantıksız. 1. ve 2. örnekte birbirine tezat bir mevzu yoktur. kuran ve sünnet ile yoğrulduğu sürece tüm alimlerin sözlerine saygı duyar, kuran ve sünnette aksi söylenmedikçede o sözleri benimseriz. çünkü bu laflarda islamdandır,ümmettendir. saidi nursi ilmi ve ameli bakımdan hoş alimlerden biridir. ama her söylediğinide şeksiz şüphesiz kabul edeceğiz diye bir şart yok. doğrularını alıp yanlışlarını elemekte fayda var... konularında bu bölümle bir alakası yoktur. yanlış yerlerde gereksiz polemikler oluşturmaya çalışıyorsun. müslümanlar arasında fitne çıkarmaya çalışıyorsun. atalar derya hani... biliyorsan konuşta ilham alsınlar, bilmiyorsan susta adam sansınlar diye. bildiğin varsa kuran ve sünnetle anlatta görelim. bilmiyorsan adam olmayı ve okuyup birşeyle kazanmayı öğren. böyle çirkefliklerle hiç bir yere varamazsın. anca böyle laflara muhatap kalırsın.
 
deli Çevrimdışı

deli

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
ve... imzanda yazdığına tezat bir tavrında var. senden kuran ve sünnet uslubunda hikmetli sözler göremedik. kişi bildiğinin alimi bilmediğinin cahili olmalıdır. sen hem bildiğinin hemde bilmediğinini cahili olmuşsunki bundan bile haberin yok.
 
Üst Ana Sayfa Alt