Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

KUTLU DOĞUM HAFTASI???

bahakar Çevrimdışı

bahakar

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
KISA VE ÖZ
KUTLU DOĞUM HAFTASI= MODERN BİDAT= BEN RASULULLAHI SAHABEDEN ÇOK SEVİYORUM DEMEK= SAHABENİN TABİNUNUN VE 4 İMAMIN DÜŞÜNEMEDİĞİNİ BEN BİLİRİM DEMEK= PEYGAMBERLERİNİN DOĞUMGÜNÜNÜ KUTLAMAK KONUSUNDA HRİSTİYANLARA ÖZENMEK= POPULİST KÜLTÜRÜN ARASINDA ERİYİP GİDEN NEBEVİ HAREKET METODU...
 
ibnikayyim Çevrimdışı

ibnikayyim

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
tamamen katılıyorum birçıpumuzun duygularına tercüman oldunuz....cezeekAllahukhayran
 
E Çevrimdışı

enfal_musab

Üye
İslam-TR Üyesi
kutlu doğum ayı hatta ayları
kısa ve öz
islami şuur, sünnetin ihyası,muhammedi yaşam, bol bol salavat,islamın yükselişi,siyer sınavları

Siyer denilince aklınıza bir kitap gelmesin Siyer denilince aklınıza beşeriyeti vahye uydurma projesi gelsin
 
E Çevrimdışı

emirha_K

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
BEN RASULULLAHI SAHABEDEN ÇOK SEVİYORUM DEMEK ? Bu Kısmı Biraz daha açabilirmisiniz acaba !
 
E Çevrimdışı

enfal_musab

Üye
İslam-TR Üyesi
ya bir insan sahebeden daha fazla sevemezmi resullahı öyle bir kısıtlamamı var resulullah sonraki müslümanlara kardeşleri diyor onlar beni görmeden iman ettiler diyor sonra hiç görmedikleri resulullahı okadar seviyorlarki rüyalarında bile gören var
 
A Çevrimdışı

Abdullah Yusuf

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
evet kardeş sahabeden daha çok sevebılır !! o sahabe ki Peygamberin abdest aldığı suyunu üzerine serper ve bundan bereket ve hayır umarlardı , O sahabe sevgide zirveye ulaşamaz ama şu an yaşayanlar ulaşabilir , sahabeler düşünemediler ulaşamadılar
 
Çay-Şakird Çevrimdışı

Çay-Şakird

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
sevebilir,sevmeye uğraşmalıdır da zaten.bidat çıkartarak rasulullah'ı sevdiğini sanabilirsin ancak rasulullah bidatçileri sevmezdi.yılın belli günlerine sıkışmış sünnet anlayışı fayda getirmez.aksine sömürücülerin ekmeğine yağ sürer.
 
bahakar Çevrimdışı

bahakar

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
ya bir insan sahebeden daha fazla sevemezmi resullahı öyle bir kısıtlamamı var resulullah sonraki müslümanlara kardeşleri diyor onlar beni görmeden iman ettiler diyor sonra hiç görmedikleri resulullahı okadar seviyorlarki rüyalarında bile gören var

öncelikle sorunuza cevap; “Eğer, Ebu Bekr’in imanı, bütün halkın/insanların imanı ile muvazene edilse/karşılaştırılsa, Ebu Bekr’in imanı daha ağır gelecektir.”(Tuhfetu’l-Ahvezî, 7/298-Şamile), Kenzu’l-Ummal’da ( h. No: 35614) ise, “bütün halkın” yerine, “bütün yeryüzü sakinleri” tabiri kullanılmıştır. Sahavî, bu hadisin sahih olduğuna işaret etmiştir(bk. el-Mekasıdu’l-hasane, 1/555).

- “Eğer gökler ile yer küresi terazinin bir kefesine bırakılır, Ali'nin imanı da terazinin diğer kefesine bırakılsa, şüphesiz Ali'nin imanı daha ağır basar.” mealindeki hadisi, Deylemi, İbn Ömer’den rivayet etmiştir(bk. Kenzu’l-Ummal, h. No: 22993)

EBUBEKİR VE ALİ RA İMANLARININ GÜÇLERİNİ TEVHİDDEN (LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDEN RASULULLAH) ALIYORLARDI, DOLAYISIYLA İMANLARINI RASULULLAHIN BÖYLE ÖVMESİ TEVHİDİN YARISI OLAN "MUHAMMEDEN RASULULLAH" TAN GELİYORDU (ALLAHUA'LEM)... ONLAR RASULULLAHI KENDİ ZAMANINDAKİ HERKESTEN VE SONRA GELECEK HERKESTEN DAHA ÇOK SEVDİLER Kİ RASULULLAHIN BU MÜJDESİNE NAİL OLDULAR...BUNUN ÜZERİNE ÇIKIP BİRİLERİNİN HELE Kİ BU ZAMANDAKİ SÜNNETTEN UZAK KALMIŞ ÜMMETİN ONLARI DAHA ÇOK SEVDİĞİNİ SÖYLEMEK BÜYÜK VEBAL GEREKTİREN BİR SÖZ OLABİLİR.. BEN BU SÖZDEN ALLAHA SIĞINIRIM, ZİRA UCU RASULULLAHA SAV MUHALEFETE KADAR GİDER...
 
bahakar Çevrimdışı

bahakar

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
kutlu doğum ayı hatta ayları
kısa ve öz
islami şuur, sünnetin ihyası,muhammedi yaşam, bol bol salavat,islamın yükselişi,siyer sınavları

Siyer denilince aklınıza bir kitap gelmesin Siyer denilince aklınıza beşeriyeti vahye uydurma projesi gelsin
KARDEŞ BU İŞLERİ YAPMAK İÇİN İLLA HRİSTİYANLAR GİBİ PEYGAMBERİMİZİN DOĞUMGÜNÜ BAYRAMA DÖNÜŞTÜRMEK Mİ GEREK ACEP??? ZATEN ÖMRÜMÜZÜN TAMAMININ BU YOLDA HARCANMASI GEREKMEZ Mİ???
 
bahakar Çevrimdışı

bahakar

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Huzeyfe b. el-Yamân'ın rivâyet ettiği bir hadis-i şerifte:
"ALLAH bid'at sahibinin orucunu, namazını, sadakasını, haccını, umresini, cihadını, sarfını (maddi yardımını), şehadetini kabul etmez. O, kılın yağdan çıktığı gibi İslâm'dan çıkar. "
(İbn Mace, Mukaddime, 7/49). zaten bütün bidatlerde islamdan görünür ve kimse buna tövbe ihtiyacı hissetmez.. bu da insana günah işletmekten daha hoş gelir...


 
E Çevrimdışı

enfal_musab

Üye
İslam-TR Üyesi
öncelikle sorunuza cevap; “Eğer, Ebu Bekr’in imanı, bütün halkın/insanların imanı ile muvazene edilse/karşılaştırılsa, Ebu Bekr’in imanı daha ağır gelecektir.”(Tuhfetu’l-Ahvezî, 7/298-Şamile), Kenzu’l-Ummal’da ( h. No: 35614) ise, “bütün halkın” yerine, “bütün yeryüzü sakinleri” tabiri kullanılmıştır. Sahavî, bu hadisin sahih olduğuna işaret etmiştir(bk. el-Mekasıdu’l-hasane, 1/555).

- “Eğer gökler ile yer küresi terazinin bir kefesine bırakılır, Ali'nin imanı da terazinin diğer kefesine bırakılsa, şüphesiz Ali'nin imanı daha ağır basar.” mealindeki hadisi, Deylemi, İbn Ömer’den rivayet etmiştir(bk. Kenzu’l-Ummal, h. No: 22993)

EBUBEKİR VE ALİ RA İMANLARININ GÜÇLERİNİ TEVHİDDEN (LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDEN RASULULLAH) ALIYORLARDI, DOLAYISIYLA İMANLARINI RASULULLAHIN BÖYLE ÖVMESİ TEVHİDİN YARISI OLAN "MUHAMMEDEN RASULULLAH" TAN GELİYORDU (ALLAHUA'LEM)... ONLAR RASULULLAHI KENDİ ZAMANINDAKİ HERKESTEN VE SONRA GELECEK HERKESTEN DAHA ÇOK SEVDİLER Kİ RASULULLAHIN BU MÜJDESİNE NAİL OLDULAR...BUNUN ÜZERİNE ÇIKIP BİRİLERİNİN HELE Kİ BU ZAMANDAKİ SÜNNETTEN UZAK KALMIŞ ÜMMETİN ONLARI DAHA ÇOK SEVDİĞİNİ SÖYLEMEK BÜYÜK VEBAL GEREKTİREN BİR SÖZ OLABİLİR.. BEN BU SÖZDEN ALLAHA SIĞINIRIM, ZİRA UCU RASULULLAHA SAV MUHALEFETE KADAR GİDER...


sahabe derken dar değil geniş bir anlam kullanılmaktadır unutmayalımki

vahşide bir sahabedir


Siyer denilince aklınıza bir kitap gelmesin Siyer denilince aklınıza beşeriyeti vahye uydurma projesi gelsin

bu söz yeter herhalde
 
Muhammed Yusuf Çevrimdışı

Muhammed Yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
ne demek vahşi de bir sahabedir sanki askerlik arkadaşın ! sonra sen hz.vahşi(r.a) den daha mı üstünsün bunu mu demek istiyorsun ? biraz yavaş lütfen ...
 
yusuf Çevrimdışı

yusuf

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
sahabe derken dar değil geniş bir anlam kullanılmaktadır unutmayalımki

vahşide bir sahabedir


asil siz unutmayin,

hz vahsi'de ( allah swt'nin rahmeti uzerine olsun ) bir sahabedir ...
 
E Çevrimdışı

ENSARİ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Bir kıssada okudum ama nekadar dorudur bilemem ama aktarıyım.,
Resulullah dünyaya gelince, amcası Ebu Leheb’in cariyesi Süveybe, (Kardeşin Abdullah’ın oğlu oldu) diyerek kendisine müjde getirince, sevinmişti. (Ona süt vermek şartı ile, seni azat ettim) demişti. Bunun için, Ebu Leheb’in, her mevlid gecesinde, azabı biraz hafiflemektedir. Mevlid gecesi sevinen, o geceye kıymet veren müminlerin pek çok sevap kazanacağı buradan da anlaşılmaktadır. Hafız Muhammed ibni Cezeri Şafii diyor ki: (Ebu Leheb rüyada görülüp, ne halde olduğu sorulduğunda, çok azap çekiyorum. Ancak, her yıl, Rebiul-evvel ayının 12. geceleri, azabım hafifliyor. Resulullah dünyaya gelince, müjde veren cariyemi sevincimden azat etmiştim. Bunun için, bu gecelerde azabım hafifliyor) dedi. Ebu Leheb gibi azgın bir kâfirin azabı hafifleyince, O yüce Peygamberin ümmetinden olan bir mümin, Onun doğduğu gece sevinir, malını uygun yerlere dağıtır, ziyafet verir, böylece, Peygamberine olan sevgisini gösterirse, Allahü teâlâ onu Cennetine sokar.)
 
fisebililkahhar_ Çevrimdışı

fisebililkahhar_

!صبرا يا نفسي معنا الله
İslam-TR Üyesi
Allah swt Ebu Leheb hakkında apaçık ayet hatta sure indirmiştir...Alperenler bu yazdıgın yazının kaynagı nedir?
 
E Çevrimdışı

ENSARİ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Kaynak Kıyamet ve Ahiret(İmam-ı GAZALİ) Müslümana Nasihat kitabından alıntıdır...
 
E Çevrimdışı

ENSARİ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
Allah swt Ebu Leheb hakkında apaçık ayet hatta sure indirmiştir...Alperenler bu yazdıgın yazının kaynagı nedir?
akhi bu durum onun ebu lehebin ve ya aynı konumda ebu talibin cennete girmesiyle alakalı değil elbette onların cehennemde olduğudur ancak tabiki bu durumun onlara mahsus durumları ilede ilgili olabilir..o doğum gününe ait azapları hafifletilebilir ki,zira Resulullah(s.a.v.) doğumunda yeryüzünde dahi çok önemli değişimler aşikare görülmüştür..burada Resulullah(s.a.v.) doğumu bence bir şekilde ihya edilmelidir..
 
fisebililkahhar_ Çevrimdışı

fisebililkahhar_

!صبرا يا نفسي معنا الله
İslam-TR Üyesi
Kardeşim birincisi ebu talib ve ebu lehebi aynı kefeye koyamayız her ne kadar ikiside kafir olarak ölmüş isede aralarında bariz farklar vardır netekim birisi rasulullah s.a.w ı koruyup gözetmiş hayatı boyunca digeri ise islam a bilfiil düşmanlık etmiştir.Rasulullah s.a.w ın dogumunu ihya etmeye gelince ise bu yapılacaksa eger Rasulullah s.a.w ın bize ögrettiği şekilde yapılmalıdır ki bu konuda varid olmuş herhangi bir sahih hadis ve sahabenin uygulaması yoktur.Bilakis bunu sadece belirli bir güne sıgdırmak hristiyan gelenegidir.Ve yanlış hatırlamıyorsam ilk mevlid şii bir devlet olan Fatımiler zamanında kutlanmıştır ve Napolyon Mısır ı fethettiğinde bu uygulamaya ses cıkarmamıs hatta müslümanların bunu bir hristiyan geleneği gibi kutlamalarına sevinmiştir...Allah en iyi bilendir...
 
E Çevrimdışı

ENSARİ

İyi Bilinen Üye
İslam-TR Üyesi
kutlu doğumlar bidatmidir

Alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Resul-i Ekrem (s.a.v)’in mübarek veladetlerinin yıldönümü dolayısıyla Türkiye’de düzenlenen kutlu doğum etkinliklerinin “bidat” olduğuna dair ileri sürülen iddialar, “bidat” kavramının anlaşılması ve tanımlanması noktasında bir algı ve yaklaşım sorunu olduğunu göstermektedir.

Öncelikle “bidat” nedir ve niçin reddedilmiştir?

Bidat; İslam’ın akidesi, ibadetleri, ahkamı noktasında dinin tabiatına, sınırlarına müdahale ederek, ekleme, çıkarma, değiştirme yapmak, “Ed din” olan "İslam"ın yapısını bozmaktır.

Bunun dışında, Müslümanın yaşayışında, tebliğ ve irşad faaliyetlerinde, sosyal münasebetlerinde İslam’ın akaidi ve ahkamına aykırı düşmeyen, bilakis İslami faaliyetler için etkili bir yöntem olarak kullanılan her vesile mübah olduğu gibi, ahsendir.

Örneğin; Hz. Resulüllah (s.a.v) zamanında olmayan bir çok yöntem tarih boyunca Müslümanların geleneğinde yer almıştır; hayır cemiyetleri gibi, yardımlaşma ve dayanışma kurumları gibi. Bu gibi müesseseler Hz. Resulüllah (s.a.v) zamanında yoktu, Ne Resulüllah ne de ondan sonra ashab-ı kiram belli isimler altında dernek, vakıf ve cemiyet kurmamıştır. Ancak, ilahi emirlerin gereği günün şartlarına, imkanlara ve sosyal yapılara uygun olarak sosyal faaliyetler icra edilmiştir.

Hz. Resul-i Ekrem (s.a.v) bir rahmet peygamberi idi, Medine’de kurulan İslam Devleti’nin reisi, İslam ordularının başkomutanı idi. Tebliğ için dış devletlere elçi göndermişti. Ancak, günümüz örnekliğinde olduğu üzere, Medine İslam Devleti’nin organları, kurumları yoktu. İçişleri bakanlığı, dışişleri bakanlığı, eğitim bakanlığı vs. Hz. Resulüllah (s.a.v) ümmetin meselelerini ashabı ile istişare ediyordu; zira Kur’an’da müminlere emredildiği gibi, Hz. Resulüllah’a da istişare emredilmişti. Ancak Resulüllah istişaresini seçim sandıklarıyla, oy pusulalarıyla, danışma meclisleriyle yapmıyordu.

Şimdi kalkıp “Bizim kuracağımız İslam devletinde bakanlıklar, danışma meclisleri, seçim sandıkları olmayacak, zira bunlar Resulüllah zamanında yoktu” dersek, bu ne kadar tutarlı olur?

Okullar, üniversiteler, araştırma kurumları, akademiler peygamberimiz zamanında yoktu, asr-ı saadeti örnek alarak oluşturacağımız bir toplum ve nizamda bu kurumlara yer olmayacak mı?

Hz. Resulüllah (s.a.v) Hendek savaşı öncesinde ashabı ile istişare ederken, Selman-i Farisi’nin eski İran savaş geleneklerine dayalı olarak önerdiği, şehrin etrafına hendek kazma teklifini kabul etmiş ve uygulamıştı. Bu bir savunma stratejisi. Bunu ister Mecusiler uygulasın, ister yahudiler. Bu stratejiyi uygulamak ne onların dinine meyletmektir, ne de, “bir Müslüman, gayri Müslimlerin uygulamalarını kendine örnek alamaz” diyerek bir komplekse düşmektir. Önemli olan kullanılan araç ve yöntemlerin İslam akidesine, ahkamına, ubudiyet sınırlarına aykırı düşmemesidir.

Hz. Resulüllah (s.a.v)’i anmak İslam’ın hangi sınırlarını ihlal etmek anlamına geliyor? Diğer bir ifadeyle, Kur’an-ı Kerim’in ve Hz. Resul-i Ekrem’in hangi nehyine giriyor?

Hz. Resulüllah (s.a.v) Müslümanlar için sadece Kur’an’ı kendilerine ileten bir “elçi” değildir. Elçilik, Hz. Resulüllah’ın misyonundan sadece bir parçadır. Hz. Resulüllah (s.a.v) bir rahmet ve hidayet peygamberidir. Hz. Resulüllah (s.a.v) bir “Nur-u İlahi” bir “Sirac-i Münir”dir.

"ALLAH göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun örneği içinde çerağ bulunan bir kandil yuvası gibidir. Çerağ bir cam içindedir. Cam sanki inci gibi bir yıldızdır. O, doğuya da batıya da ait olmayan mübarek bir zeytin ağacından yakılır. Onun yağı neredeyse kendine ateş dokunmasa bile ışık verir. (Bu) nur üstüne nurdur. ALLAH dilediğini nuruna iletir. ALLAH insanlar için örnekler vermektedir. ALLAH her şeyi bilendir."(Nur 35)

"Ey Peygamber! Biz seni bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı; ALLAH’ın izniyle kendi yoluna çağıran bir davetçi ve aydınlatıcı bir kandil olarak gönderdik.

(Ahzab 46)

Bu iki ayeti birlikte düşündüğümüzde, Hz. Resulüllah'ı nasıl göreceğiz ve nasıl tanımlayacağız?

Müslüman ferd, Hz. Resulüllah (s.a.v) ile aydınlanandır; onun aydınlığı ile toplumu ve bütün dünyayı aydınlatmaya çalışandır. İslam toplumu, MUHAMMEDi nurun tesisi, ikamesi ve ihyasıdır. Zira Resulüllah (s.a.v) canlı Kur’andır. O, vahyin tecessum etmiş şekli ve ilahi kemalin veçhesidir. Vahyin yüzü, anahtarı ve kapısıdır. Sözü ve ameli hidayetin bizatihi kendisidir. Onun beyanı Kur'an, Kur'an'ın beyanı ise onun örnekliğidir...

Hz. Resulüllah (s.a.v) müminlerin kalbindeki sevgili, aşk ve muhabbetin kıblegahı, hidayete susayanların çeşmesidir.

Rabbimiz Kur’anda "(Resulüm! ) De ki: Eğer ALLAH'ı seviyorsanız bana uyunuz ki ALLAH da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. ALLAH son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir." Al-i İmran 31) buyuruyor.

Yani “muhabbetullah” Kur’an’da esastır; müminin vasfı “muhabbetullah” ile yoğrulmaktır. Muhabbetullah da “marifetullah” ile olur. ALLAH’ı tanımak, sadece alemlerin yarıtıcısı olarak ALLAH’ı bilmek değildir; bu zihinlerde oluşur. Ancak muhabbetullah kalplerde yeşerir. Rabbimiz de bizden “muhabbetullah” üzere olmamızı istiyor. ALLAH sevgisi de Hz. Resulüllah (s.a.v)’e ittiba etmekle olur. “Muhabbetullah” ve “İttiba-i Resul” tek bir varlığın iki veçhesidir. Birini diğerinden ayrı düşünmek batıldır, sapkınlıktır.

Rabbimiz Kur’an’da "Şüphesiz, ALLAH ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona selam verin." (Ahzab 56) buyuruyor.

Bu ayetin anlamı ve bu emrin gereği nedir?

Ey iman edenler! Hayatınız Peygambere sevgi ve muhabbetle dolsun! Onun ışığıyla aydınlanarak, "MUHAMMEDi nur"u her zaman canlı ve ayakta tutun! Toplumlar liderleriyle, başkanlarıyla, kralları ile övünürler; sizin övünüp tazim ve hürmet edeceğiniz lideriniz Resulüllah’tır; her zaman ve her koşul altında yücelteceğiniz en büyük değer odur.

Modern dünyanın tezvir ve aldatmacası bizleri Hz. Resulüllah (s.a.v)’ın nurundan kopardı; Hz. Resulüllah’a aşk ve muhabbet kalbimize giremedi. Ona tazim ve hürmet etmeyi unuttuk; onu yüceltemedik, kalbimizde onun sıcaklığını hissedemedik. Onun siret ve ahlakını hayatımıza yerleştiremedik…

Adına “kutlu doğum” densin, “Resulüllah’ı anma” programları densin, “mevlid” densin, her ne denirse densin, bütün bunlar bize bir parça olsun Resulüllah’ın siret ve ahlakını, aşk ve muhabbetini kazandıracaksa, faaliyetler bu yönde, bu amaçla gerçekleşecekse, bu yapılanları “bidat” olarak tanımlamak, doğru olmadığı gibi, insanların Resulüllah’a yönelimlerinin önüne çıkmak anlamına gelir ki, bu da İslami risalete bir çeşit darbe vurmak olur.

Kur’an’da "Peygamber dedi ki:"Ey Rabbim! Doğrusu kavmim şu Kur'an'ı terkedilmiş halde bıraktılar." (Furkan 30) ayeti var. Hz. Resulüllah’ın ALLAH'a şikayetidir bu.

“Kur’an’ı terk etmek” yani “mehcur bırakmak” ne anlama gelir? Eğer bir toplum Kur’an’ın ahkamından uzaklaşırsa, Kur’an’ın talim ve terbiyesinden uzaklaşırsa, Kur’an’ın nuru ve ruhundan uzaklaşırsa, ve bunların yerine başka ahkamlara, talim ve terbiyelere yönelirse, bu Kur’an’ı mehcur bırakmak demektir.

Kur’an’ı mehcur bırakmak, Resulüllah’ı mehcur bırakmaktır. Diğer bir ifadeyle, Resulüllah’ı terk etmek, Kur’an’ı yalnız bırakmak demektir. Kur’an’ın her bir sayfası, her bir süresi, her bir ayet, her bir kelime ve her bir işareti, “tecelli-i ilahi” olduğu gibi, bir "Nur-u MUHAMMEDi"dir.

O halde, bizler her zamankinden daha çok gündem ve faaliyetlerimizi Hz. Resulüllah (s.a.v)’ı selatla doldurmalıyız; yani onu anarak, onun ahlak ve siretini kavrayarak, ona olan sevgi ve muhabbetimizi yüreklerimize kazıyarak geçirmeli ve bunun için de makul yol ve yöntemler, araç ve vesilelerle bu noktaya yoğunlaşmalıyız.

“Kutlu doğum” adı altında Müslümanların salih amaçlarla düzenledikleri programların bu amaca hizmet ettiğini görüyoruz. Önemli olan bu amacın hasıl olması, çalışmaların toplumda MUHAMMEDi rüzgarlar estirmesidir. Bir çölün bir damla suya hasret olması gibi, bizler bu rüzgarlara hasretiz.

Keşke esen rüzgarlar kasırga olsa, fırtına olsa. Keşke bu rüzgarlar yılın her günü, her saati, her anı esse…

Selamlar olsun o büyük öndere...

Selamlar olsun, hidayet ve kurtuluş rehberine...

Selamlar olsun bir beşerin mutlak kemaline...

Selamlar olsun gül sevgiliye…
velfecr.com.
 

Benzer konular

Üst Ana Sayfa Alt