Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Çözüldü "Kur’an Okuyacaklar, Ancak Köprücük Kemiklerinden Aşağı Geçmeyecek" Hadisin Kaynağı Nedir?

zamane genci Çevrimdışı

zamane genci

Üye
İslam-TR Üyesi
Ebu Said ve Enes ra anlatiyorlar:Rasulullah [sas] buyurdular ki: Ümmetimde ihtilaf ve ayriliklar meydana gelecek, (Onlardan) bir grup lafziyla güzel, ameliyle kötü olacak. Bunlar Kur’an okuyacaklar,ancak köprücük kemiklerinden asagi geçmeyecek.Bunlar, dinden tipki okun avi delip geçmesi gibi çikarlar. Onlar, ok kirisine dönmedikçe bir daha dine geri gelmezler.Bunlar mahlukatin en serridir. Onlari öldürene ne mutlu! Onlar insanlari kitabullah’a çagirirlar, fakat kitaptan zerre kadar nasipleri yoktur.Yaninda bulunan ashab:Ey Allah’in Rasulü dediler. Onlarin alameti nedir? Diye sordular da:‘’Tras olmak!’’ buyurdular. Diger rivayette ‘’Yüzleri kadin yüzü gibi parlaktir.’

Aradım pek kesin bilgi bulamadım hakkında
Bir kere sordum silinmiş inşaallah bunu cevaplarsınız çok merak ettim.
 
Abdulmuizz Fida Çevrimiçi

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Ebu said el Hudrî'den; demiştir ki;
Ali, Peygamber (s.a.v.)'e toprağı ile karışık halde olan bir altın parçası göndermişti. (Peygamber de) onu dört kişi arasında (yani önce) Hanzala kabilesinden iken sonra el Mecâşi' kabilesine nisbet edilen, el-Akra' İbn Habis ile Uyeyne İbn Bedr el-Fezarî ve (önce) et-Tay kabilesinden, sonra Nebhan oğullarından biri olan Zeydu'l-Hayl ve (önce) Âmir oğullarından sonra Kilab oğullarından biri olan Alkame İbn Ulase arasında paylaştırdı da bu yüzden Kurayş ve ensar (dan bazı kimseler) kızdılar ve:
"Necd halkının ileri gelenlerine veriyor da bizi bırakıyor" dediler.
Bunun üzerine Peygamber söz alıp; "(Ben bu külçeyi onlara vermekle kalblerini İslama) ısındırmak istiyorum" buyurdu.
Ebu Said el-Hudri (rivayetine devam ederek) şöyle dedi: "Defken (Harkus İbn Zuheyr Zulhuvaysıra isimli) çukur gözlü, elmacıkları çıkık, çıkık alınlı, sık sakallı (ve başı) tıraş edilmiş bir adam (ayağa) kalktı (ve): "Ey Muhammed Allah'dan kork!" dedi.
Peygamber de: "Ben isyan edersem Allah'a kim itaat eder? Allah bana yeryüzünde yaşayan insanlar hakkında güvenirken siz nasıl olur da bana güvenmezsiniz?" buyurdu.
Halid İbn Velid olduğunu zannettiğim bir adam onu öldürmek için izin istedi. Rasûlullah (s.a.v.) izin vermedi. O adam dönüp gidince Peygamber efendimiz şöyle buyurdu: "Bu adamın soyundan bir kavim türeyecektir ki: (O kavim) Kur'an-ı okurlar da (okudukları Kur'an) gırtlaklarından aşağıya geçmez. İslamiyetten okun avı delip geçtiği gibi çıkarlar. (Onlar) putperestleri bırakırlar da müslümanları öldürmeğe çalışırlar. Ben onlara yetişmiş olsam kesinlikle kendilerini Ad kavminin tepelendiği gibi tepelerim."
(Buhari, enbiya 6; menakıb 25; meğazi 61; Fedailu’l-Kur’an, 36 edeb 95; tevhid 23 57; istitabe 95; Muslim zekat 142, 144, 147, 148, 154, 156, 159; Tirmizî, fiten 24; Nesai, zdeai 79; tahrim 26; İbn Mâce, mukaddime 12; Dârimi, mukaddime 21; Muvatta, messu’l-Kur'an 10; Ahmed b Hanbel, 1, 88, 92; 131, 137; 151, 156, 160, 256, 404; III, 5, 15, 33, 52, 56, 60, 64, 65, 68, 73, 159, 183, 189, 224, 353, 355, 486; IV, 145, 422, 425: V, 42; 176; Ebu Davud, sunnet, bab 27 - 28, Hadis no: 4764)

Bu hadis, İslam tarihinde tekfir mekanizmasını ilk defa harekete geçirdikten sonra putperestleri bırakıp ehl-i kıbleyle mucadeleye tutuşan, Osman ve Ali (r.anhuma) gibi haklarında cennetlik olduklarına dair Peygamberin şehadeti bulunan kimseleri bile tekfirden çekinmeyen Haricilerin, bu hareketleriyle din dairesinden çıktıklarına ve kanlarının heder olduğuna delâlet etmektedir.
Bu mevzuda Bezi yazarı Şeyh Halil Ahmed şöyle diyor: "Bu hadis-i şerifle bazıları, Haricilerin dinden çıktıklarına hükmetmişlerse de bize göre Peygamberin onları öldürmek istemesi onların dinden çıktıklarını göstermez. Gerçekte onlar dinden çıkmamışlardır. Peygamberin onları tepelemek istemesi devlet başkanına isyan edeceklerini bilmesindendir."
Her ne kadar Subkî ve Kurtubî gibi bazı ilim adamları bu ve benzeri hadis-i şeriflere dayanarak Haricilerin kâfir olduğunu söylemişlerse de fıkıhçıların ve hadisçilerin cumhuruna göre, kafir değillerdir. Kendileriyle savaşmaya teşvik edilmesinin sebebi kafir olmaları değil, devlet başkanına haksız olarak isyan edib ayaklanmalarıdır. (İbn Abidin, Reddu'l-Muhtar, III, 309; Beyrut, Lübnan)

Ebu Said el-Hudri ile Enes İbn Mâlik'den (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.v.): "İleride ummetim içerisinde anlaşmazlıklar ve bölünmeler olacaktır. (Bu bölünmeler neticesinde ortaya çıkacak olan) bir cemaat güzel laf edecek ama işleri bozuk olacak, Kur'ân okuyacaklar da (okudukları Kur'ân) gırtlaklarını geçmeyecek. (Onlar) İslâmiyetten okun avı delip geçtiği gibi çıkarlar, (atılan ok yay üzerindeki) yerine gerisin geri dönmedikçe (onlar da dinlerine) dönmezler. (Onlar) müslümanların ve yaratıkların en şerlileridir. Onları öldüren veya onlar tarafından öldürülen kimselere müjdeler olsun. (Sözü geçen bu şerli kimseler öyle kimselerdir ki, insanları) Allah'ın kitabına çağırırlarsa da o kitaptan (yanlarında bilgi adına hatırı sayılır) bir şey yoktur. (Ya da o kitapla pek ilgileri yoktur.) Onlarla savaşan kimse Allah'a onlardan daha yakın olur." buyurdu. (Bunun üzerine orada bulunanlar): "Ey Allah'ın Rasulu (onların) alâmetleri nedir?" diye sordular da;
"Saçlarını kökten tıraş etmeleridir" buyurdu.
(Ebu Davud, sunnet, bab 27 - 28, Hadis no: 4765; Muslim, Zekat 149; Ahmed b. Hanbel, II, 197;
Benzer bir rivayeti Ebu Saidi'l-Hudri'den Sahiheyn kaydetmiştir. Buhari, Fezailu'l-Kur'an 36, Menakıb 25, Edeb 95, İstitabe 6, 7; Muslim, Zekat 143-148, (1064); Muvatta, Kur'ân 10, (1, 204, 205); Nesai, Zekat 79, (5, 87), Tahrim 26, (7, 119)

Enes, Rasûlullah (s.a.v.)'dan (bir önceki hadisin) bir benzerini daha (rivayet etmiştir). Enes'in bu rivayetine göre Peygamber bu hadisin sonunda: "Onların alameti saçlarını kökten tıraş etmeleri ve saçlarını yıkamayı terk etmeleridir. Gördüğünüz zaman onları öldürünüz" buyurmuştur.
(Ebu Davud, sunnet, bab 27 - 28, Hadis no: 4766;

Mevzûmuzu teşkil eden bu iki hadis-i şerifte, vasıflan belirtilen kimseler Haricîlerdir. Nitekim Muslim'in bir rivayetinde, bu kavmin, bu hadislerde belirtilen sıfatları sayıldıktan sonra: "Bunlar, insanlar tefrikaya düştükleri zaman ortaya çıkarlar." buyurulması da bu fırkanın Hariciler olduğunu açıkça isbat eder.
Çünkü Hâriciler , Ali ile Muaviye arasında çıkan tartışmalar sonunda zuhur etmiştir.

Bazı Hükümler
1-
Haricîler ve bâeîlerle harbetmek farzdır.Bu hususta ittifak vardır.
Kadı Iyad (rahimehulah)'ın açıklamasına göre, Hariciler veya diğer bid'at fırkaları, müslümanların devlet başkanlarına haksız yere karşı çıkarlar ve cumhurun re'yine muhalefette bulunurlarsa önce kendileri tehdid edildik'ten sonra söz dinlemedikleri takdirde kendileriyle harb etmenin vacib olduğunda bütün ulemâ ittifak halindedir.
Lakin yaralılarına dokunulmaz, bozulan orduları takib olunmaz, esirleri öldürülmez, malları da yağma edilmez. Böyleleri taatten çıkmadıkça ve fiilen harbe girmedikçe kendilerine harb açılmaz vâ'z-u nasihatta bulunulur.
Fakat bütün bu izahat, bâğîlerin bid'at sebebiyle dinden çıkmamış olanlarına göredir. Bid'atleri sebebiyle dinden çıkarlarsa murted hükmü icra olunur.
2- Murted hükmünde olan Haricîleri öldürenler sevab kazanırlar. Çünkü Haricîler, müslümanları farz olan cihaddan alıkoyar, İslam birliğini yıkmak için fitne ve fesat peşinde koşarlar.
3- Haricîler yaratıkların en kötüsüdürler.
4- Başın tümünü tıraş ettirmek Haricîlerin alâmetlerindendir. Bu mevzuda İmam-ı Nevevi şöyle diyor.
"Her ne kadar bazıları başın tümünü tıraş ettirmenin Hâricilerin alâmeti olması noktasından hareket ederek böyle tıraş olmanın mekruh olduğunu söylernişlerse de aslında bu söz doğru değildir.
Çünkü alâmetlerin bazısı haram, bazısı da helal olur. Haricilerin bu alameti helal olan alametlerdendir.
Nitekim Rasulu Zişan efendimiz başının bir kısmı tıraş edilip de bir kısmı bırakılan bir çocuk görmüş te; "Bunun ya tamamını tıraş ediniz ya da tümü bırakınız." buyurmuş. (Muslim, zekat, 148)
Ulemânın açıklamasına göre, başın tümünü tıraş ettirmek her halukârda caiz olmakla beraber, kendisine saç bakımı zorlaşan kimsenin saçının tümünü tıraş ettirmesi mustehabdır. (el-Azimâbadi, Aynu'l-Ma'bud, XIII, 112)


Ebu Said ve Enes radıyallahu anhuma anlatıyorlar:
"Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki:
"Ummetimde ihtilaf ve ayrılıklar meydana gelecek, (Onlardan) bir grup lafıyla güzel, ameliyle kötü olacak. Bunlar Kur'ân'ı okuyacaklar, ancak köprücük kemiklerinden aşağı geçmeyecek. Bunlar, dinden tıpkı okun avı delip geçmesi gibi çıkarlar. Onlar, ok kirişine dönmedikçe bir daha dine geri gelmezler. Bunlar mahlukatın en şeriridir. Onları öldürene ve onlar tarafından öldürülene ne mutlu! Onlar insanları Kitabullah'a çağırırlar, fakat kitabdan zerre kadar nasibleri yoktur."
Yanında bulunan Ashab: "Ey Allah'ın Rasûlu Onların alameti nedir?" diye sordular da:
"Tıraş olmak!" buyurdular."
(Ebu Davud, Sünnet 31, (4765).
Benzer bir rivayeti Ebu Saidi'l-Hudri'den Sahiheyn kaydetmiştir. Buhari, Fezailu'l-Kur'an 36, Menakıb 25, Edeb
95, İstitabe 6, 7; Muslim, Zekat 143-148, (1064); Muvatta, Kur'ân 10, (1, 204, 205); Nesai, Zekat 79, (5, 87), Tahrim 26, (7, 119)
 
Üst Ana Sayfa Alt