Z
Çevrimdışı
بســـم الله الرحمن الرحيم
Kalbin Diri (Hayatı) ve Nurlanmış (Aydınlanmış) Olması; Kalbin Salih Olmasının (İyileşip, Düzelmesinin) Temeli, Bütün İyilik, Hayır ve Mutluluğun Kaynağıdır
Kalbin salih olmasının (iyileşip, düzelmesinin) temeli; hayatı (yaşaması) ve nurlanması (aydınlanması)dır.
Yüce Allah şöyle buyuruyor:
"Ölü iken kalbini diriltip, insanlar arasında yürürken önünü aydınlatacak bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, karanlıklarda kalıp çıkamayan kimsenin durumu gibi midir? Kafirlere de, işledikleri güzel gösterilmiştir." (6 Enam/122).
Onun için (bu öneminden dolayıdır ki) Allah, kalplerin hayatını, nurunu/aydınlığını, ölümünü ve zulmetini/karanlığını birçok yerde belirtmiştir.
Mesela şöyle buyurur:
"Biz ona şiir öğretmedik, zaten ona gerekmezdi. Bu, diri olan kimseyi uyarması ve kafirlerin cezayı hak etmesi için bir öğüt ve apaçık Kuran'dır." (36 Yasin/70)
"Ey iman edenler! Allah ve Peygamber'i sizi hayat veren şeye çağırdığında, icabet edin. Bilin ki Allah kişi ile kalbi arasına girer ve sonunda (dirilip) hepiniz O'nun huzurunda biraraya getirilip toplanacaksınız" (8 Enfal/24)
"Tohumu ve çekirdeği çatlatan Allah'tır. O ölüden diriyi ve diriden ölüyü çıkarır. İşte Allah budur. Nasıl olur da bu gerçeği görmezlikten geliyorsunuz?" (6 Enam/95)
"O ölüden diri çıkarır, diriden ölü çıkarır. Yeryüzünü ölümden sonra o canlandırır." (30 Rum/19)
Ölüden diriyi ve diriden ölüyü çıkarma şekillerinden biri de kafirden mümin ve müminden kafir çıkarmasıdır. Yani kişi kafir iken mümin ve mümin iken kafir olabiliyor.
Sahih hadiste şöyle denir:
"İçinde Allah'ın anıldığı ev ile içinde Allah'ın anılmadığı ev, ölü ve diriye benzer." (Müslim (1/539)
Yine:
"Namazlarınızın bir kısmını evlerinizde kılınız ve onları kabirlere çevirmeyiniz." (Buhârî (1/538), Müslim (1/538), Malik (1/168), Ahmed (2/16) denilmiştir.
Yüce Allah buyuruyor:
"Ayetlerimizi yalanlayan o kimseler karanlıklar içinde (kalmış) sağır ve dilsizdirler. Allah kimi dilerse onu saptırır, kimi de dilerse onu doğru yol üzerinde (ve sabit) kılar. " (6 Enam/39)
"Allah göklerin ve yerin Nurudur. O'nun nuru, içinde ışık bulunan bir kandil yuvasına benzer. O ışık bir cam içindedir, cam ise, sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır; bu ne yalnız doğuda ve ne de yalnız batıda bulunan bereketli zeytin ağacından yakılır. Ateş değmese bile, nerdeyse yağın kendisi aydınlatacak! Nur üstüne nurdur. Allah dilediğini nuruna kavuşturur. Allah insanlara misaller verir. O, her şeyi bilir." (24 Nur/35)
Bu, müminlerin kalplerindeki iman örneğidir.
"Kâfirlerin amelleri ise engin çöllerdeki serap gibidir. Susuz kimse onu su zanneder, fakat oraya varınca hiçbir şey bulamaz. Kâfir karşısında Allah'ı bulur. O da hesabını eksiksiz olarak görür. Zaten Allah'ın hesaplaşması çabuktur." (Nur: 24/40)
"Kâfirlerin amellerinin bir başka benzeri engin bir denizin karanlıklarıdır. Bu denizi üstüste binen dalgalar ve dalgaları da bulut örter. Orada karanlıklar üstüste binmiştir. Öyle ki insan elini uzatsa onu farkedemez bile. Allah'ın nur vermediği kimsenin nuru olamaz." (Nur: 24/41)
Geçen ayet-i kerimelerin:
Birincisi (Nur: 24/40) : Bozuk inançlar ve onların ürünü olan bozuk ameller örneğidir. Sahibi onları yararlı şeyler sanır (amelleri faydalı olarak kabul eder), ama yanına geldiğinde (yakın olarak gördüğünde ise) hiçbir şey olmadığını görür ve o inanç ve amellerden dolayı Allah onun cezasını verir.
İkincisi de (Nur: 24/41): İmansızlığın, ilimsizliğin / bilgisizliğin ve basit cehaletin örneğidir. Sahibi katmerli karanlıklar içinde (zulmet yığınları arasında) olup hiçbir şey görmez. Çünkü görmek (basiret), ancak ilim ve iman nuru ile olur.
Kalbin Diri (Hayatı) ve Nurlanmış (Aydınlanmış) Olması; Kalbin Salih Olmasının (İyileşip, Düzelmesinin) Temeli, Bütün İyilik, Hayır ve Mutluluğun Kaynağıdır
Kalbin salih olmasının (iyileşip, düzelmesinin) temeli; hayatı (yaşaması) ve nurlanması (aydınlanması)dır.
Yüce Allah şöyle buyuruyor:
"Ölü iken kalbini diriltip, insanlar arasında yürürken önünü aydınlatacak bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, karanlıklarda kalıp çıkamayan kimsenin durumu gibi midir? Kafirlere de, işledikleri güzel gösterilmiştir." (6 Enam/122).
Onun için (bu öneminden dolayıdır ki) Allah, kalplerin hayatını, nurunu/aydınlığını, ölümünü ve zulmetini/karanlığını birçok yerde belirtmiştir.
Mesela şöyle buyurur:
"Biz ona şiir öğretmedik, zaten ona gerekmezdi. Bu, diri olan kimseyi uyarması ve kafirlerin cezayı hak etmesi için bir öğüt ve apaçık Kuran'dır." (36 Yasin/70)
"Ey iman edenler! Allah ve Peygamber'i sizi hayat veren şeye çağırdığında, icabet edin. Bilin ki Allah kişi ile kalbi arasına girer ve sonunda (dirilip) hepiniz O'nun huzurunda biraraya getirilip toplanacaksınız" (8 Enfal/24)
"Tohumu ve çekirdeği çatlatan Allah'tır. O ölüden diriyi ve diriden ölüyü çıkarır. İşte Allah budur. Nasıl olur da bu gerçeği görmezlikten geliyorsunuz?" (6 Enam/95)
"O ölüden diri çıkarır, diriden ölü çıkarır. Yeryüzünü ölümden sonra o canlandırır." (30 Rum/19)
Ölüden diriyi ve diriden ölüyü çıkarma şekillerinden biri de kafirden mümin ve müminden kafir çıkarmasıdır. Yani kişi kafir iken mümin ve mümin iken kafir olabiliyor.
Sahih hadiste şöyle denir:
"İçinde Allah'ın anıldığı ev ile içinde Allah'ın anılmadığı ev, ölü ve diriye benzer." (Müslim (1/539)
Yine:
"Namazlarınızın bir kısmını evlerinizde kılınız ve onları kabirlere çevirmeyiniz." (Buhârî (1/538), Müslim (1/538), Malik (1/168), Ahmed (2/16) denilmiştir.
Yüce Allah buyuruyor:
"Ayetlerimizi yalanlayan o kimseler karanlıklar içinde (kalmış) sağır ve dilsizdirler. Allah kimi dilerse onu saptırır, kimi de dilerse onu doğru yol üzerinde (ve sabit) kılar. " (6 Enam/39)
"Allah göklerin ve yerin Nurudur. O'nun nuru, içinde ışık bulunan bir kandil yuvasına benzer. O ışık bir cam içindedir, cam ise, sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır; bu ne yalnız doğuda ve ne de yalnız batıda bulunan bereketli zeytin ağacından yakılır. Ateş değmese bile, nerdeyse yağın kendisi aydınlatacak! Nur üstüne nurdur. Allah dilediğini nuruna kavuşturur. Allah insanlara misaller verir. O, her şeyi bilir." (24 Nur/35)
Bu, müminlerin kalplerindeki iman örneğidir.
"Kâfirlerin amelleri ise engin çöllerdeki serap gibidir. Susuz kimse onu su zanneder, fakat oraya varınca hiçbir şey bulamaz. Kâfir karşısında Allah'ı bulur. O da hesabını eksiksiz olarak görür. Zaten Allah'ın hesaplaşması çabuktur." (Nur: 24/40)
"Kâfirlerin amellerinin bir başka benzeri engin bir denizin karanlıklarıdır. Bu denizi üstüste binen dalgalar ve dalgaları da bulut örter. Orada karanlıklar üstüste binmiştir. Öyle ki insan elini uzatsa onu farkedemez bile. Allah'ın nur vermediği kimsenin nuru olamaz." (Nur: 24/41)
Geçen ayet-i kerimelerin:
Birincisi (Nur: 24/40) : Bozuk inançlar ve onların ürünü olan bozuk ameller örneğidir. Sahibi onları yararlı şeyler sanır (amelleri faydalı olarak kabul eder), ama yanına geldiğinde (yakın olarak gördüğünde ise) hiçbir şey olmadığını görür ve o inanç ve amellerden dolayı Allah onun cezasını verir.
İkincisi de (Nur: 24/41): İmansızlığın, ilimsizliğin / bilgisizliğin ve basit cehaletin örneğidir. Sahibi katmerli karanlıklar içinde (zulmet yığınları arasında) olup hiçbir şey görmez. Çünkü görmek (basiret), ancak ilim ve iman nuru ile olur.
