Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Islam'da Anarşi Tekfircilik

A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Yazar: Hakan Ergin Tarih: 22 Şubat 2010

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile. Alemlerin Rabbine hamd olsun. Salat ve selam aziz önder islam peygamberi Muhammed Mustafaya, ehl-i beytine, ashabına ve hidayete tabi olanlaradır.
“Kişi Müslüman kardeşini tekfir ettiğinde o küfür ikisinden birine geçer. Müslim’in bir rivayetinde ise: “Eğer adam dediği gibi ise kâfirdir, değilse küfür ona döner.” (Buhari-Ebu Davud)
11 eylül saldırılarıyla yükselen cihadi anlayışın güçlü fikri dinamiği olan selefilik – ki buna cihadi selefilik de denebilir- revaç bulmuş ve buna paralel olarak tekfircilik de yer yer taraftar toplamıştır. Yaptığımız paralellik tespiti selefiliğin ve tekfirciliğin aynı şey olduğu değil, tekfirciliğin selefilikten beslendiği anlamındadır. Selefiliği tekfircilikten tefrik ve tenzih ederiz. Tekfirciliğin neden selefilikten beslendiği hususu ve selefilikle tekfirciliğin ayırd edilemeyişindeki nedenler üzerinde durmayacağız. Çünkü bu müstakil olarak işlenmeye değer başka bir meseledir. Yine islamdaki tekfir ile hristiyanlıktaki afaroz olgusunun benzerliği ve ayırtları üzerinde de durmayacağız. Bu da müstakil olarak işlenmesi gereken ve bu yazıda söylemek istediklerimizle çok ilintili olmayan bir meseledir. İnşallah başka kardeşlerimiz yahut ağabeylerimiz bu iki mesele hakkında ayrı çalışmalar yaparlar diye umuyoruz.
Tekfirciliğin sakıncaları hususunu işlerken sık sık kendilerini nispet ettikleri selefi anlayıştan alıntılar yapmayı ve onların söylemleriyle onlara cevab vermeyi uygun bulduk. Böylece kısmen, tekfirciliğin kendilerini nispet ettikleri selefilik iddiasının da geçerli olmadığına dair bir şeyler söyleyebilmiş oluruz.
Tekfir, islamlık iddiasında bulunan kişinin müslümanlığına hükmetmek lazım gelirken belli bir “açık nedenden” dolayı kişinin küfrüne hükmetmektir. Tekfircilik ise tekfiri meslek edinmek ve kişilerin küfrüne hükmetmek için delil ve karine bulmak maharet ve sanatıdır. Böylece tekfire mevzu olan muayyen bir zattır ve müslümanlık iddiasında olmalıdır. Değilse müslüman olmayan bir kimsenin -örneğin bir ehl-i kitabın- küfrüne hükmetmek tekfir olmadığı gibi bir sözün veya fiilin küfür olduğunu söylemek de -muayyen- tekfir değildir.
Tekfir meselesini ele alan bütün selef/i alimler öncelikle işin çekincelerini ortaya koymuş ve bunun nasıl ağır bir mesele olduğu hakkında konuşmuşlardır. Yukarda alıntıladığımız hadislerden anlaşıldığı gibi eğer tekfirde isabet edilmezse bu çok büyük bir vebal ve tehlikeli sonuçlara gebedir. Çünkü müslüman olduğu halde bir kimseyi tekfir etmek: 1) bunu nefsinden dolayı yapmışsa kendi küfrüne hükmetmektir. 2) O müslümana islamın tanıdığı hürmet ve saygıyı tanımamak ve hürmetleri ihlal etmektir. 3) Bir müslümanı inandığından dolayı tekfir etmek eğer o kimse islam dairesinde ise islam akidesinin küfrüne hükmetmektir ki bu durum küfrün ve sapıklığın ta kendisidir.(Muasır Alimlerin Tekfir Meselesi)
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Dördüncü durumdan hareketle, beşinci olarak ilimden kaynaklı tevil veya red isabetli olmasa da küfrü gerektirmeyebilir. Çünkü tekfir hiçbir şüphe veya cerh barındımamalıdır. Örneğin bir vacibi inkar küfürdür. Bununla beraber bir mezhebin farz dediğine bir diğerinin farz demediği meselelerde küfür söz konusu değildir. Ancak tekfirci mutaassıptır ve kendi görüşünden başkasına ilmi müsamaha göstermez. Onlardan biraz fıkıh kitabı okuyanlar bile daha hoşgörülüdür.
Altıncı olarak tekfirciler “her küfür işleyenin kafir olmayacağı” kuralını ötelemektedirler. Şeyhü’l-islam Teymiye anlatıyor: “Bir adam içki içtiği için sık sık Resulullahın(s.) yanına getiriliyor ve kendisine had uygulanıyordu. Sahabelerden biri, adam için “Allah ona lanet etsin, ne de çok getiriliyor” dedi. Efendimiz(s.) “ona lanet etme, çünkü o Allah ve resulünü seviyor” dedi. Halbuki “Allah içikiyi içene, sunana…….. lanet etsin “ diyen yine Peygamberin kendisi idi. Peygamber bir fiili lanetlemiş ama o fiili işleyen muayyen bir zatı lanetlememiştir.” Teymiye bu meseleyi, tekfiri ele alırken “her küfür sözünün veya fiilinin o söz ve fiil sahibinin küfrünü gerektirmediği” hususuna delil olarak zikrediyor. Teymiyeye göre, Bu tür lafızlar -yani şunu yapan kafirdir veya lanetlenmiştir gibi lafızlar- “genel ibareler” olup o işi yapanların küfrünü veya lanetlenmesini kesin olarak gerektirmez. Ancak bazı insanlar bunu yanlış işletmiş ve o işi her yapan kimseyi küfür dairesine dahil etmiştir. Halbuki tekfir muayyen zatlarla ilintilidir. Şeyh Makdisi(r.) şöyle diyor: “Sonuç olarak muayyen tekfir ile mutlak tekfir arasındaki farkı göz önünde bulundurmamak, bazı kişilerin yuvarlandıkları bidat uçurumudur.Bu uçuruma yuvarlananlar …. dolayısıyla hem kendileri sapmış hem de başkalarını saptırmışlardır.” Tekfircilerin bu kuralı pas geçmeleri onların siyer, hadis ve fıkıhtaki cehaletlerini ifşa eder. Bırakın alimliklerinin talebe bile değillerdir.. Şeyh makdisi şöyle diyor: “ilim talebesi, şu küfürdür sözü ile şu kafirdir sözü arasındaki farkı bilir”
Yedinci olarak tekfirciler ‘küfrü kat’i olan kâfiri tekfir etmeyen kâfirdir’ kuralını çok kötü işletiyorlar. Şeyh Makdisi anlatıyor: “Pakistan’da iken tekfircilerden bir grup bu kuralla amel ediyorlardı. Bin Bazı tekfir ediyorlardı. Bin Bazı tekfir etmeyenleri tekfir ediyorlardı. Aynı şekilde silsileye devam ediyorlardı. Bana, Bin Bazın durumunu sordular dedim ki: “Bu gibi muayyenlerin kâfir olup olmama konusunu bırakıyorum. Allah Resulü (sav) şöyle buyurmaktadır: insanlar Muhammed, ashabını öldürüyor demesinler”(Buhari) Bugün insanlara tağutları, ordularını, askerlerini tekfir etmek ağır geliyor ve hazmedemiyorlar… Dolayısıyla bu aşamada onlarla meşgul olmamızın gerekli olduğunu düşünmüyorum… Bu sözümü beğenmeyip beni tekfir ettiler. Ben muvahhid bir gruba cuma namazı kıldırdım. Onları da beni tekfir etmiyorlar diye arkamda namaz kılan herkesi tekfir ettiler. Arkamda namaz kılanları tekfir etmeyenleri de tekfir ettiler…” Teymiye şöyle diyor: “ bunlar gele gele ana babalarını da tekfir ederler ve en sonunda müslüman olarak kendilerinden başka kimse kalmaz” Teymiye üçüncü şahıslar nedeniyle tekfiri kabul etmez. Delili şudur: “Ömer(r.), biri için bu adam münafıktır deyince, efendimiz(s.) “hayır o münafık değildir” demiştir. Bu durum gösteriyor ki üçüncü bir şahıs hakkında iki kişi farklı görüşlerde olabilir” Malesef bu kural -Makdisinin de belirttiği üzere- o kadar kötü işletildi ki tekfircilik neredeyse haricilik oldu. Çünkü bu kuralın bu şekilde işletilmesi, -İbn Teymiyenin belirttiği gibi- kendinden başka kimsenin islamlığını kabul etmemeye varır. Tıpkı haricilerin kendilerinden başka kimsenin islamlığını kabul etmemeleri gibi.
Son olarak tekfir, işlenen bir fiil veya sözden ziyade sahip olunan akideyle ilgilidir. Esas olan işlenen fiil ve sözdeki kasıttır. Mesela resulullah(s.) açık emir ve davetine rağmen
 
A Çevrimdışı

ahmet meydani

Üyeliği İptal Edildi
Banned
gazveye katılmayan Ka’b bin Malik’le konuşulmasını yasaklamış ama onu küfür yahut nifakla nitelememiştir. Yahut Mekke fethini haber vermek isteyen sahabenin yaptığına karşılık onun küfrüne veya nifağına hükmetmemiş ve ona bunun nedenini sormuş, o sahabe bu hareketinin akidesiyle ilgili olmadığını, ancak belki Mekke’deki akrabalarını korumak kasdıyla böyle yaptığını söyleyince ona itibar etmiştir. Teymiye göre küfrü gerektiren bir iş yapan kimseye neden böyle yaptığı ve dediği yani kastı sorulur. Keza kişi sahih akide üzere olduğu halde cehalet, tevil veya akideye taalluk etmeyen başka bir saikle söylemiş olabilir. Bediüzzaman Said(r.) şöyle diyor: “İman yakindendir. Küfür ise bazen şüpheden olabilir ve şüphe yakini izale etmez.” işte tekfircilik niyet sorgulayıcılığıdır. İnsanın zahiri halleri farklı farklı olduğu için tekfirci kendi kardeşleri hakkında devamlı şüphededir ve bu nedenle güvensizdir. Kendi kardeşleri de onun bu tavrı yüzünden ona karşı mütereddit ve mesafelidir. Böylece tekfir islam toplumunda güvensizliğin ithamın, şüphenin ve birçok manevi sıkıntı ve endişenin, bunalımın belki işkencenin nedenidir.
Sonuç olarak -elbette tekfir meselesi oldukça geniştir ve bunu her yönüyle ele almak beni aşan bir durumdur- tekfircilik, müslümanların kan ve mallarını helal saymak, onların ebedi cehennemine hükmetmektir. Bu ise anarşiyi doğurur. Şeyh Makdisi şöyle diyor: “ Bu boş laflar ancak cahillere geçer. Bunlardan dolayı kanlar dökülür namuslar helal kılınır. Mallar yağmalanır ve bütün ümmet cihadi hareketten nefret eder. Böyle bir durum ancak Allah düşmanlarını sevindirir…. hakkın ortaya çıkması konusunda bir şey veremezleri susamış kişinin su sandığı, ama yanına geldiğinde su değil, zehir olduğu hamasi sözlere ve genellemelere ihtiyacımız yoktur.” Topluma, insanlara kanları dökülmesi, malları alınması gereken kimseler olarak bakmak çok acı sonuçlar doğuracaktır. Böyle çetrefilli bir meselede, yetersiz bir ilimle vakit harcamak hem manevi ve dış dünyamızı kaosa ve sonu gelmez düşmanlıklara teslim etmek hem de ahiretimizi ucuza vermektir. Efendimiz(s.) şöyle buyuruyor: “bir müslümanı tekfir etmek onu öldürmek gibidir” Bu hadise masadak olan haricilik -çağdaş karşılığı tekfircilik- ve benzeri anlayışların pratizesinin ne olduğuna tarih şahittir. Gazalinin tespitiyle : “ haksız yere bir müslümanın kanını dökmektense hataen bir kafiri sağ bırakmak daha ehvendir” ve Bediüzzaman Saidin tespitiyle: “Bir masumu haksız yere öldürmek on caniyi affetmekten daha büyük bir şuçtur.”
En iyisini bilen Allahtır…
Wesselam…
 
M Çevrimdışı

Mutedeyyin

Guest
Onların çoğu ortak koşmadan Allah'a iman etmezler yusuf 106
"Andolsun ki, cin ve insanlardan bir çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalpleri vardır, onunla gerçeği anlamazlar, gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır ama onlarla işitmezler." (A'raf: 179)
"Ancak Rabbinin rahmetine nail olanlar müstesnadır. Zaten Rabbin onları bunun için (rahmet etmek için) yarattı. Rabbinin, "Andolsun ki cehennemi insanlar ve cinlerle dolduracağım." şeklindeki sözü yerini buldu." (Hud: 119
"Fakat: Cehennemi tamamen cin ve insanlarla dolduracağım, diye benden hak söz sadır olmuştur." (Secde: 13)
Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah'ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tabi olmaz, yalandan başka söz de söylemezler.

konunun açıklığa kavuşmasını çok isteyen biriyim. yukarıdaki ayetler ve benzerleri eşliğinde insanların çoğunun cehenneme doldurulacağı aşıkar. şimdi bu doğrultuda olaya bakarsak cehalet özürdür demek bana biraz tuhaf geliyor. sonrasında tevhidin ağırlığını hepimiz biliyoruz, tevhid ehli olmayanların nekadar çok olduğuda da ortada. hepimizin yaşadığı olaylar da ortada, kişilere tevhidi anlatmaya çalışıyorsun adam da sana kendi tarikatını yolunu teblih edip seni kurtarmaya çalışıyor. kişilerden ziyade benim kanaatim tuttukları yolun tekfir edilmesi daha uygun gibi mesela şia, tasavvuf,...... gibi





 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
Gazali, Feysalu’t-Tefrikada şöyle diyor: “tekfir malları helal kılan, kanları döken, cehennemde ebedi kalma hükmü veren şer’i bir hükümdür” Bu durumda “Tekfirin şartlarını ve manilerine bilmeyen avam veya âlimin, muayyenin tekfirine dalmasının imanın şartlarından olması mümkün olmadığı gibi, bu iş değil vacip, caiz dahi değildir.. “ İslam’da Anarşi: Tekfircilik Yazar: Hakan Ergin | Tarih: 22 Şubat 2010 ((Muasır Alimlerin Tekfir Meselesi)

Buraya yapıştırdığın kişinin yazısında; bu alıntıladığım gibi daha pek çok bölümde orjinalini ilmi munazaralar bölümüne bizim koyduğumuz yazıyı "yazan alimleri ve yazılarını parçalayarak birleştirilen" bize okutmaya çalışıyorsun? hayrola
07-23-2009
Gazali, Feysalut Tefrika'da şöyle diyor:
“Tekfirin her yerde kat’i bir şekilde idrak edilemeyeceği zannedilememelidir. Bilakis tekfir malları helal kılan, kanları döken, cehennemde ebedi kalma hükmü veren şer’i bir hükümdür ve o diğer şer’i hükümler gibidir. Bazen yakinle idrak edilir bazen zanni galiple, bazen tereddütle. Ancak bir türlü tereddüt oluştuğu zaman tekfirde durmak daha evladır.”

Ebu Seleme Eş-şami
Tekfirin şartlarını ve manilerine bilmeyen avam veya âlimin, muayyenin tekfirine dalmasının imanın şartlarından olması mümkün olmadığı gibi, bu iş değil vacip, caiz dahi değildir...


Not :Yazının tamamını iyi oku ki tekfiri mi reddediyor yoksa aşırı ve hatalı tekfiri mi görürsün. Bu arada sizin gibi çağdaş murcieliğe oturmuşları da reddetmeden duramamıştır!
https://www.islam-tr.org/islami-kitaplar-online-kitap-oku/15754-muasir-alimlerin-tekfir-meselesi-ve-muasir-meseleler-hakkinda-ki-ictihadleri.html

Bir kere konuya yaklaşım oldukça cahilce tekfiri reddeteyim diye metoda uyarak yapılan İslamdaki tevhidi de reddediyor, böylece murcielikte yolda seyru sefer eyliyorsun. İslamda tekfiri sanki selefiyim diyenlerde görülen yanlışlık ve Hırıstiyanlardaki aforroz sistemine benzeten , Rasulullah s.a.v. i de Haşa Papaza benzettiğinin farkında değildir. Ehli sunnetin muvahhid mucahid alimleri dururken dinlenmesi gerekn bediuzzaman diyen Bire cahil ; Hiç mi siyer okumadın, hiç mi musluman iken mürted olup ashabı öldüreni ; Rasulullah s.a.v. tekfir ederek onun öldürülmesini , hatta Mekkenin fethinde "Kabenin örtüsüne tutunmuş olarak görülse öldürülmesini emretmiştir. Tekfir yoktur diyerek yanlış yapanlara kimi eklemiş oluyorsun?
Evet tekfir vardır , aşırı ve hatalı tekfir yoktur, iman ettikten sonra insan kafir olmaz diyen sapıklık , murcielik de yoktur
 
Abdulmuizz Fida Çevrimdışı

Abdulmuizz Fida

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ
Admin
mutedyin sen de bir yerde sabit kal artık:friends_1_1:.
Tamam insan böyle murcieleşmişleri görünce öfkeden bir an için aşırı tekfirci olmayı isteyebilir. aynı şekilde aşırı şekilde metoda uymadan dümdüz gidip aşırı tekfirci olanı görüncede yine öfkeden belki bir an murcie olmak isteyebilir.
Tekfirde duygusallık hataya sebeb olmakta. Olmasını istediği şekilde fetva vermeye kendini zorlamaktadır. Aynen yukarıdaki şahsın bediuzzamanı dinlemek için İslamdaki tekfiri reddetmeye çalışması gibi..
Allaha emanet olasın:kanka
 
Üst Ana Sayfa Alt