Abdestsız Zikir Yapılması
Âlimler, abdestsiz, cünüb, hayız ve nifas halinde olanların hem dil ile, hem de kalb ile zikir yapmalarının cevazında ittifak etmişlerdir. Bu zikirler de, tesbîh (sübhânellah), tehlîl (lâilâhe illallah), tahmîd (Elhamdü lillâh), tekbîr (Allahu Ekber), Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e salât (Al-lahümme Salli Alâ Muhammed), dualar ve bunların benzerleridir. Ancak Kur'an okumak, cünüb olanlara, hayiz ve nifas halinde bulunan kadınlara haramdır. Bunlar, isterse az veya çok okusun, isterse âyetin bîr kısmını okusunlar, hüküm aynıdır. Bu kimselerin, telâffuz etmeksizin Kur'ân'i kalbden geçirmeleri caiz olduğu gibi, mushafa bakmak caizdir.
İmamlarımız şöyle demişlerdir.: Musibet ve felâket anlarında, cünüb ve hayız olanların
"înnâ lillâhi ve inna ileyhi râciûn
"Biz, Allah'dan geldik ve O'na döneceğiz."[9] demeleri ve vasıtaya binme zamanında:
"Sübhânellezî sahhara lenâ hazâ ve mâ künnâ lehû mukrinîn"
"Bu vasıtayı bizim hizmetimize veren, noksanlıklardan münezzehtir; biz buna güç yetirenler değiliz."[10] ve dua yerinde:
"Rabbena Âtinâ fiddünyâ haseneten ve fil-âhireti haseneten ve kmâ azâbennâr
Rabbimiz, bize dünyada iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru,"[11] demeleri caizdir; bu okuyuşlarla Kur'am kasdetme-dikleri takdirde... Yine cünüb ve hayız olanlar, Kur'am kasdetmedikleri zaman, "Bismillah" ve "Elhamdü lillah" diyebilirler; zikri kasdetseler de, hiç bir kasıdları olmasa da eşittir, Kur'ân'ı kasdetmedikçe günahkâr olmazlar. Okunuşu neshedilen (kaldırılan) âyeti okumaları caizdir. Meselâ: "Eşşeyhu veşşeyhatü izâ zeneyâ fercümûhümâ
Yaşlı erkek ve yaşlı kadın zina yaparsa, onları recmediniz." gibi...
Bunlar, Kur'am kasdetmiyerek bir insana: "Huzi'lkitâbe bikuvvetin"
Kitabı kuvvetle al."[12]
Yahud:
"Udhulûhâ biselâmin âminin''
Girin oraya selâmet ve güven içinde oiarak."[13] demeleri haram olmaz.
Cünüb ve hayız olanlar, su bulamadıkları zaman teyemmüm ederler ve böylece Kur'an okumaları caiz olur. Bu teyemmümden sonra abdesti bozan hal olursa, onların kur'an okumaları haram olmaz. Nitekim gusül yaptıktan sonra abdesti bozulan kimsenin Kur'an okuyabilmesi de böyledir. (Ancak bu durumlarda Kur'ana yapışılmaz. Kur'ana tutmak için taharet (abdestli) üzere bulunmak şarttır.) sonra, ister yolculuk halinde ve ister ikâmet halinde olsun, suyun yokluğundan dolayı teyemmüm olmasında bir fark yoktur; teyemmümden sonra (cünüb ve hayız) Kur'an okuyabi*lir, teyemmüm arkasından abdesti bozulsa bile...
İmamlarımızdan biri demiştir ki, (Cünüb veya hayız) eğer ikâmet ha*linde ise (seferi durumda değilse), bu teyemmümle namaz kılar ve ancak onunla namazda kur'an okuyabilir; namaz dışında Kur'an okuması caiz değildir. Fakat bunun doğrusu, yukarda söylediğimiz gibi her iki halde de Kur'an okumanın caiz olmasıdır; çünkü teyemmüm gusül yerindedir.
Eğer cünüb olan kimse teyemmüm etse ve sonra su görse, o suyu kullan*ması (onunla gusletmesi) gerekir. Çünkü gusletmedikçe ona Kur'an okuma haram olduğu gibi, cünub olana haram olan her şey buna da haram olur.
Eğer bu kimse teyemmüm edip namaz kılsa ve Kur'an okusa, sonra abdestsizlikten yahud başka bir farzdan dolayı yahud bunlardan başka bir iş için teyemmüm etse, Kur'an okumak ona haram olmaz.
Sahîh ve muhtar olan mezheb budur; fakat bir kısım âlimlerimizin bu*rada ayrı bir görüşü vardır ki, o da Kur'an okumasının haram oluşudur. Bu görüş zayıftır. Ancak bir cünüb su bulamadığı gibi, teyemmüm ede*cek toprak cinsi bulamazsa, bulunduğu hal üzere, vakte hürmet için na*maz kılar; fakat namaz dışında Kur'an okumak ona haram olur, namaz İçinde de, Fatiha sûresinden ziyade okuması da haramdır.
Bu durumda olan kimsenin Fatiha okumasının haram olup olmadığı hususunda iki görüş vardır. Bu iki görüşten sahîh olanı Fatiha sûresinin okunması haram değil, vacibdir. İkinci görüşe göre, Fatiha'yı okumak haramdır; ancak Kur'an okuyamayan bir kimsenin söyleyebildiği zikirler yapılır.
Konumla ilgili olduğu için bu fıkıh meselelerim burada Özet olarak anlattım; yoksa fıkıh kitablarında delillere dayalı daha bir çok tamamla*yıcı bilgiler vardır, daha iyisini Allah bilir.
Zikir Yapanın Takınacağı Tavır
Zikir yapanın en mükemmel vasıfları takınması gerekir: Bir yerde otu-ruyorsa, kıbleye yönelir. Başını eğerek sükûnet ve vakarla, huzur ve huşu ile oturur. Eğer bu hallere riayet etmeyerek zikir yapılırsa caizdir ve bunu yapan hakkında bir kerahet olmaz. Fakat özürsüz olarak böyle bir dav*ranışla en faziletli hal terk edilmiş olur. Bu hususta kerahet olmadığına delil, Allah Tealâ Hazretlerinin şu âyetidir:
"Gerçekten göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün değişip durmasında, akıl sahibleri için (Allah'ın kudret ve azametine delâlet eden büyük nişanlar ve) alâmetler vardır. Ayakta iken, otururken, yatarlar*ken Allah'ı zikredenler ve göklerle yerin yaratılışı üzerinde düşünen*ler.. .”[14]
8- Hazreti Aişe (Radıyallahu Anha) şöyle demiştir:
"Ben hayız halde iken, Resûlüllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kucağı*ma yaslanıp Kur'an okurdu."[15] Bir rivayette de: "Ben hayız iken, Pey*gamberin başı kucağımda idi." şeklindedir.[16]
Yine Hazreti Aîşe'den (Radıyallahu Anha) şöyle dediği nakledilmiştir: "Ben divan üzerine yaslanırken (yatarken) hizbimi [17]adet edindiğim ez-kârımi) okurum."
Zikir Yeri Nasıl Olmalıdır?
Zikir yapılan yerin, insanı meşgul edecek şeylerden boş olması ve te*miz bulunması gerekir. Çünkü bu, anılana (Allah'a) ve zikre hürmet ba*kımından daha büyük saygı, ifâde eder. Bunun için, mescidlerde ve şe*refli yerlerde zikir övülmüştür.
Büyük İmam Ebû Meysere'den (Radıyallahu Anh) nakledildiğine gö*re şöyle demiştir: "Allah Teâlâ, ancak pâk yerde zikredilir"
Zikir yapanın ağzının da temiz olması uygundur; eğer ağzında deği*şiklik varsa, onu misvak (fırça) ile temizler. Bedeninde veya ağzında pis sayılan bir şey varsa, onu su ile yıkayarak giderir. Böyle bir halde zikir yapmak mekruh ise de haram değildir.
Ağzında (İçki gibi) pislik varken Kur'an okumak mekruhtur. Haram olduğu hususunda iki görüş var; sahîh olanı haram olmayıştır.
Zikir Yapılmayan Yerler
Bil ki, zikir, şeriatın istisna ettiği haller dışında bütün ahvalde iyidir. Zikirlerin bablarında geleceklere bir işaret olmak üzere biz burada bir kıs*mını anlatacağız. Zikrin yapılmaması gereken yerler:
Büyük-küçük abdest bozarken, cinsî münâsebet halinde iken, hatibin sesini duyan kimse için hutbe okunurken, namaza durulduğu zaman an*cak Kur'anla meşgul olunur; meşru olan dualardan başkası namazlarda yapılmaz (yalnız rükû ve secdesi olmayan cenaze namazında yapılabilir), uyku bastırmışken zikir yapmak mekruhtur. Yolda ve hamamda mekruh olmaz. Daha doğrusunu Allah bilir...
Zikirden Maksad Kalbin Huzurudur
Zikirden maksad, kalbin huzurudur (kimin huzurunda ne yaptığını bil-mesidir). O halde zikir yapanın maksadı bu olmalı ve bunu elde etmeye düşkün bulunması gerekir. Zikir sözlerinin mânâ ve lafızları üzerinde dü*şünmeli ve mânâsını anlamalıdır. Kur'an okumakta mânâyi anlamak ge*rekli olduğu gibi, zikirde de bu gereklidir; çünkü ikisi de maksud olan ibâdet manasında müşterektirler. Bundan dolayı sahîh olan muhtar mez-hebde, zikir yapan kimsenin "Lâ İlahe İllallah "daki "Lâ" yi uzatması müstahab kabul edilmiştir; çünkü burada mânâyı düşünmek vardır. (Hayır, hayır, asla... Allah'dan başka ibâdet edilecek bir ilâh yoktur, şeklinde dü*şünülüp bilinmelidir.) Allah daha iyisini bilir.
Belirli Vakitlerde Yapılan Zikirler
Bir kimsenin gece yahud gündüz vaktinde yahud namaz sonunda ya hud herhangi bir halde zikirden bir vazifesi var da, onu yapmaya imkân bulamayıp kaçırmış olursa, onu ihmal etmeksizin imkân bulduğu zaman yerine getirmelidir. Çünkü o zikre devamı âdet edindiği zaman, onu ka*çırmak için bir sebeb çıkarmaz. Fakat onu kaza etmekte gevşeklik yapar*sa vaktinde de o zikri kaçırması kolaylaşmış olur.
9- Ömer İbni'l-Hattab (Radıyallahu Anh) Hazretlerinden rivayet edil*gine göre demiştir ki, Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle bu*yurmuştur:
"Kim okumasını âdet edindiği zikrini yahud ondan bir kısmını (gece*leyin yerine getirmeyip) uyur da sonra onu, sabah namazı ile öğle namazı arasında okursa, geceleyin onu okumuş gibi kendisine sevab yazılır."'[18]
Zikrin Arasına Giren İşler Ve Haller
Zikir yaparken ânz olan hallerde, bu haller sebebiyle kişinin zikrini kesmesi iyi olur. Sonra engel durum ortadan kalkınca zikrine devam eder. Ânz olan hallerden bir kısmı şunlardır:
Kendisine selâm verildiği zaman, selâma karşılık verir ve sonra zikre döner. Yanında bir kimse aksırıpta "Elhamdü Lillâh" dediği zaman ona cevab olarak "Yerhamukellah" der sonra zikre döner. Cuma hutbesinin okunduğunu işittiği zaman, zikrini kesip onu dinler. Müezzinin ezan ve ikâmetini işittiği zaman, ona icabet eder (müezzinin kelimelerini tekrar*lar), sonra zikre döner. Kötü bir şey gördüğü zaman onu giderir yahud iyi bir işe delâlet edip onu yapar yahud bir şey öğrenmek isteyene cevab verir, sonra zikre döner. Yine uyku bastırdığı zaman yahud buna benzer çeşitli durumlar olduğu zaman hepsinde aynı şekilde hareket eder.
Zikrin Kabul Edilmesinin Şartı
Namazda ve namazın dışında meşru olan zikirler, ister vacib olsun*lar, ister müstahab olsunlar, kendi nefsine duyuracak kadar bir sesle te*lâffuz edilmedikçe, bunlar sayılmaz ve hesab edilmezler; ancak zikrede*nin kulağı sağlam olup bir arızası bulunmamalıdır.
bak demeki onlarin deli gibi bagiran zikri bidaatir ve kabul olmamistir bi kere insan kendi zikir yapar yani ozel satlerde yuvarlak yaparak yada ayakta deli gibi yaparak degil