Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Iftira, Çarpitma Ve Çamur Atma Furyasi / Said Gabari

I Çevrimdışı

inan01

Üye
İslam-TR Üyesi
İFTİRA, ÇARPITMA VE ÇAMUR ATMA FURYASI / SAİD GABARİ

2000 yılına kadar Hizbullah ile rejim güçleri arasında derinden verilen çetin mücadele, ikibin yılı ocak ayındaki Beykoz operasyonuyla başka bir boyut kazandı. İkibin öncesi süreçte derinden verilen çetin mücadelede yaşanılanları bu sitemizde yazı dizileri şeklinde somut ve müşahhas olarak yazdık. Rejim güçlerinin başvurduğu taktik ve yöntemleri ayrıntılı bir şekilde ele aldık. Bunları bir propaganda amacı gütmeden vakiiyeti ortaya koymak maksadıyla yazdık.


Halkımızın bu süreci ve rejimin başvurduğu taktik ve yöntemleri bilme hakkı vardır.
Rejim güçleri, İkibin sonrası süreçte özellikle medya alanında Hizbullah’a karşı verdiği mücadelede en çok fesat medya grubunu kullanmaktadır. Bu güruhun mensupları, ikibin öncesi süreçte de yine bu mücadelede aktif olarak görev alıyorlardı. Polis operasyonlarında yakaladıkları Müslümanlara; “siz nasıl Allah rızası için hizmet ettiyseniz, biz de size Allah rızası için işkence edeceğiz” diyerek işkence ediyorlardı.


Ergenekon operasyonlarının bir hedefi de; bu operasyonlar yapılıyor iken bundan istifade ederek bir de Hizbullah’ın halk arasındaki prestijini kırmak ve zan altında bırakmaktır. İkibin öncesi bunlar ajan, muhbir ve işbirlikçiler vasıtasıyla yapılıyorken ikibinden sonra bunlara medya ayağı da eklendi. Fesat grubu ise bunun başını çekmektedir.
Ergenekon iddianamelerinde Hizbullah ile ilgili ithamlar ve iddiaların hiçbir delil ve gerçeklikleri olmadığı için kale almaya bile değmez. Ancak fesat medya grubunun sürekli işlediği Şırnak bölgesindeki gelişmelere değinmek gerektiğine inanıyorum. Çünkü fesat medyası birbirleriyle alakasız, bu bölgede yüzlerce müslümanı mağdur eden olayları tersyüz ederek iftira ve karalamalarda bulunmakta, “çamur at tutmazsa izi kalır” mantığıyla gerçekleri çarpıtmakta ve saptırma yoluna gitmektedir. Dava dosyalarıyla ilgili oldukları için avukatların tüm ısrarlara rağmen mahkeme heyetlerinden alamadıkları bilgi ve belgeleri rahatlıkla elde edebilen fesat medya grubunun çarpıttığı olayların aslı ise şöyledir.


1- Öncelikle bilinmelidir ki, 15 Kasım 2000 de Cizre’de yapılan operasyon ve bu operasyonda ele geçirildiği iddia edilen silahlarla Ocak 2001’de yine Jandarma tarafında Şırnak il genelinde mütedeyyin Müslümanlara yönelik yapılan operasyon ve bu operasyonda ele geçirildiği iddia edilen silahlar tamamen ayrıdırlar. Cizre’deki operasyon Polis tarafından, Şırnak il genelindeki operasyon ise Jandarma tarafından ve Meşhur general Levent Ersöz’ün emriyle yapılmıştır. Her iki operasyonda ele geçirildiği iddia edilen silahlar tamamen ayrıdırlar.


2- Ocak 2001’de Levent Ersöz’ün emriyle jandarma envanterinde kayıtlı bulunan silahlar bu tarihte yapılan Jandarma operasyonunda bizatihi jandarma tarafından operasyona maruz bırakılan mütedeyyin insanların evlerine atılmıştır. Bu gerçek, operasyonda yakalanan insanların mahkeme sürecinde ortaya çıkmış, jandarma tarafından mağdur edildikleri ispatlanmış, mağdurların açtıkları tazminat davası kazanılmıştır. Olay mağdurlarının basına yaptıkları açıklamalar da ortadadır. Bu olay bu kadar açık iken fesat medyasının ısrarla “… Hizbullah’ta çıkan silahlar Jandarma envanterine kayıtlı çıktı, Levent ersöz silahları geri aldı olay kapandı” ifadesini kullanması ve olayı tersyüz etmesi alçaklıktan başka bir şey değildir.


3- Gösterilen Ekspertiz Raporları Cizre’de ele geçirildiği iddia edilen silahlara aitmiş. Burada bir durumu açıklığa kavuşturmak gerekir. PKK 1991’den 94’ün sonlarına kadar amansız bir savaşı Hizbullahi Müslümanlara dayattı. Bu savaşta Müslümanların köylerine, mahallelerine, ev ve işyerlerine yüzlerce saldırı yapıldı. Kendilerini savunmak zorunda kalan Müslümanlar da bu saldırılar karşısında kendilerini müdafaa ettiler. Çıkan çatışmalarda her iki taraftan kayıpların yanında çatışmalarda her iki tarafın silahları da birbirlerinin eline geçmiştir. Nitekim, bu çatışmalı süreçte PKK’nın çok sayıda silah ve mühimmatı cemaatin eline geçmiştir. Hatta bölgenin muhtelif yerlerinde PKK’ya ait silah depoları ve bölgesel arşivleri dahi zaman zaman cemaatin eline geçmiştir.

Bunun gizlenecek ve saklanacak bir tarafı yoktur. Bu sürece yakından tanıklık eden Müslüman halkımız bunu bilmektedir. Dolayısıyla PKK’dan alınan silahların kriminal incelemelerde sabıkalarının ortaya çıkması ve kullanıldıkları olayların tespit edilmesi gayet normaldir. Nitekim ekspertiz raporlarında geçen olayların bir kısmı mütedeyyin Müslümanlara karşı yapılan PKK eylemleridir.


Her iki operasyonun iç yüzü budur. Hiç kimse bunu aksini ortaya koyamaz. Hal böyle iken fesat medya grubunun ve onun uzantılarının, ocak 2001’deki jandarma operasyonunda bizatihi jandarma tarafından envanterlerine kayıtlı silahları kendi elleriyle mütedeyyin insanların evlerine atarak onları mağdur etmesi olayında sanki silahlar bu mağdur edilen Müslümanlara aitmiş ve silahları Ergenekon onlara vermiş intibaı yaratılıyor.

Bu yetmiyormuş gibi Kasım 2000’de Cizre’de ele geçirildiği iddia edilen silahlar da sanki güvenlik güçlerinin envanterlerine kayıtlıymış gibi gösterilerek ekspertiz raporlarında PKK’nın kullandığı ortaya konuluyor ve böylece kafalar karıştırılıyor. Halbuki ekspertiz raporlarıyla PKK’nın kullandığı iddia edilen silahların envanter kayıtları yoktur ve izahatı bir önceki paragrafta yaptığım gibidir. Envantere kayıtlı silahlar ise bizatihi jandarma tarafından mütedeyyin Müslümanların evlerine atılmış, bilahare bu gerçek mahkemelerce tespit edilmiştir.


Biz biliyoruz ki, fesatların işi fesat çıkarmaktır.
fesad.jpg
Ancak bu güne kadar fesatların muvaffak oldukları çok az görülmüştür. Onlar ne kadar fısk ve fesat çıkarsalar da sonuç itibariyle bir “hiç”tirler. Bu güne kadar varını yoğunu Allah yoluna adayan Hizbullahi Müslümanlara sataşan, onlara düşmanlık yapan hiç kimse fayda görmemiş ve iflah olmamıştır. İster rejim ve onun tüm derin uzantıları olan çete ve yapılar, ister mülhidler, ister münafıklar ve isterse fesatçılar olsun fark etmez.
Selam ve dua ile…

Said GABARİ
 
KavlulFasl Çevrimdışı

KavlulFasl

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Sapık ''Şİİ'' ve Hizbullah' Liderlerinden ,
İşte korkunç katliam fetvaları

Bilindiği gibi Şii din adamı olan Mukteda Sadr ve kendisine bağlı Mehdi Ordusu adlı terör örgütünün İRAN ANALİZ SİTESİ tarafından ilk defa yayımlanan onlarca resmi döküman, belge, fetva ve video görüntülerinde Ehli Sünnet kesimlerin kafir ilan edilmesi, katledilmesi, Sünni camilerin yıkılması, saldırıya uğraması ve işgal edilmesi gibi bilgiler mevcut. İşte korkunç katliam fetvaları ve ilk defa yayımlanan vesikalar:

1-Navasıb (Bu terim Şii literatüründe Sünnilerin kast edildiği; ancak ustalıkla gizlemeye çalıştıkları iki ucu keskin bir terimdir

2-Katil Mukteda Sadr’ın Sünni Müslümanların katledilmesi yönündeki fetvası

3-Sünni imam Şeyh Davud Zevbai’nin sokak ortasında Mehdi Ordusu teröristlerince katledilme vidyosu
4- Terörist Mehdi Ordusu militanların tıpkı diğer yüzlerce Sünni camisine yaptıkları gibi Hz. Hatice (ra) camisine saldırmaları videosu

5- Terörist Mehdi Ordusu militanlarının Irak’ta işgalcilere karşı cihad eden Sünni direnişçileri şehit edip bunu video görüntüsü olarak yayımladıkları çirkin ihanet için

Tabi bunun dışında herhangi bir video hizmeti veren sitede Mahdi Army, Muqtada Sadr vs yazıldığında değerli okuyucuların karşısına onlarca saldırı, katliam vesair görüntü çıkacaktır.

Tüm dünyada ismi nefretle anılan eli kanlı bir katilin ziyaretini “Direniş Lideri Türkiye’de!” diye reklam edercesine veren sitelerin ve şahısların gerçek yüzlerini, ilişkilerini, site yönetici şahsın Şii terör örgütleriyle ilgili haberlerini, Sünni direniş temsilcisi kanatlara karşı olan düşmanlığını, HAMAS kadrosu ile ikircikli tavrını, HAMAS’ın bu grupla ilgili göndermiş olduğu bilgileri, mezkur şahsın İran ile ilişkilerini ortaya koyan çok önemli bilgileri ve fotoğrafları İRAN ANALİZ sitesinde yayımlayacağız..

Hatırlanacağı gibi Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti işgal altındaki Irak’ta mevcut Cumhurbaşkanı yardımcılığını yürüten Tarık Haşimi gibi Sünni kesimlerin çok az bir kesimini temsil eden Irak İslam Partisi üzerinden bir politika takip ediyor. Ancak Irak’ın büyük kesiminde hakimiyeti kontrolü altında bulunduran ve mevcut siyasi süreci reddeden Sünni kesimlerin bir araya geldiği birçok çatı oluşum mevcut.

Son olarak T.C Hükümetinin bu kesimlerle de dirsek temasına geçtiği, mezhepçi ve bölücü politika güden Maliki hükümeti ve siyasi yapılanmaların geleceğinin olmadığını gördüğü yönünde söylentiler mevcut.

SAPIK ŞİA lara Bağlı Bütün Çukurlardan Pislik çıkacaktır...
 
Üst Ana Sayfa Alt