Neler yeni
İslami Forum, Dini Forum, islami site, islami sohbet, radyo, islami bilgiler

İslam-tr.org'a hoş geldiniz! Hemen üye olun ve kendi konularınızı, düşüncelerinizi paylaşarak bu platforma katılın. Oturum açtıktan sonra, İslam dini, tarih ve güncel konularla ilgili paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

HZ ALİ' NİN MUAVİYE' YE YOLLADIĞI MEKTUPLARIN GERÇEK YÜZÜ

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
S Çevrimdışı

suskun-

Üyeliği İptal Edildi
Banned
Muaviye'ye yazdığı mektup
Şüphesiz Ebubekr'e, Ömer'e, Osman'a biat edenler, onlara biat ettikleri şekilde bana da biat ettiler. Orada bulunanların (başkasını) seçme hakkı olmadığı gibi, bulunmayanın da reddetme hakkı yoktur. Şura, ancak Muhacirler'e ve Ensar'a aittir; onlar, toplanıp birisine uyar ve imam olarak nitelendirirse, bu Allah'ın da hoşnut olduğu bir iştir. Kim, onların hükmüne razı olmayıp kınayarak veya bidate uyarak onların işlerini terk ederse, onu geri çevirirler. Kabul etmezse, mü’minlerin yoluna tabi olmadığı için onunla savaşırlar ve döndüğü şeyin vebalini de Allah, onun boynuna yükler.
Ey Muaviye, Ömrüme yemin olsun, eğer heva ve hevesine uymadan aklınla düşünürsen, beni Osman'ın kanına girenlerden en uzak (ve tertemiz) bulursun. Sen çok iyi biliyorsun ki ben, bu işin dışındaydım. Ama yok bu işi benim üzerime yıkmak istiyorsan ve bildiğini (gerçekleri) gizliyorsan o başka... ve's-Selam

Muaviye'ye yazdığı mektup
"...Kendi tarafından göndermiş olduğun gösterişli, sapıklığınla bezediğin, süslenmiş, malum öğütlerinin tekrarlandığı mektubun bana geldi. Doğru yola sevk edecek basireti, gerçeğe götürecek kılavuzu olmayan birinin mektubu. Heva ve hevesi onu çağırmış, o da uymuş; sapıklık onu gütmüş, o da kendisine tabi olmuş; anlaşılmaz hezeyanlar savurur, çarpar ve sapıtır.
...Çünkü biat birdir, ikinci kez bakılmaz. Bir daha seçim yapılmaz. Onu kabul etmeyip kaçınan kınanır,şüphe eden de ikiyüzlüdür

Muaviye ile konuşması için, Cerir b, Abdullah'a gönderdiği mektup. İmam Ali Cerir'i Muaviye'den biat alması için yanına gönderdi, Muaviye ise altı ay onun Şam'dan çıkmasına engel oldu ve bu müddet içerisinde savaş için hazırlık yaptı.
"Mektubum sana ulaştıktan sonra, açık hükmünü sana bildirmesi ve bu konudaki görüşünü tam olarak açıklaması için Muaviye'yi zorla. Sonra ondan "ya vatanından sürüp çıkaran savaşı, ya da zillete düşüren barışı" seçmesini iste. Savaşı seçerse, kabul et, barışı seçerse biatini al. ve's-Selam."

Muaviye'ye yazdığı mektup
"Kavmimiz (Kureyş), Peygamberimizi öldürmeyi, kökümüzü kurutmayı arzulayarak aleyhimize komplolar kurmuş, başımıza alçakça işler açmıştı. Bizden huzuru alıp yerine korkuyu bırakmış, sarp dağ (Ebu Talib vadisinde) yamaçlarında yaşamaya mecbur etmiş, aleyhimize savaş ateşini yakmıştı. O halde Allah, dininin etrafından kötülüğü kovmamızı, kimseye onun hürmetini çiğneme fırsatı vermememizi irade etti. Müminimiz, bununla ecir kazanmak istiyor; kâfirimiz ise soyunu koruyordu. Kureyş'ten İslam’ı kabul edenler, diğer kabilelerle yapmış oldukları anlaşmadan, ya da kendi aşiretinin himaye etmesinden dolayı, bizim karşılaştığımız zorluklardan ve öldürülme tehlikesinden güvende idiler.
Savaş kızışıp insanlar hücum edince Resulullah (s.a.a), ashabını Ehl-i Beyt'iyle korur; kılıçların ve mızrakların karşısına onları sürerdi. Böylece Ubeyde İbn-i Haris (Rasulullah'ın amcası oğlu), Bedir'de; Hamza, Uhud'da; Cafer, Mute'de öldürüldü. Birisi de -ki isteseydim ismini söylerdim- onlar gibi şehit olmak istedi; fakat onun eceli ertelenmiş, onlarınki gelmişti.
Şu yaşadığım çağa ne kadar da şaşıyorum! Allah'ın dinini savunmayan ve benim gibi bir geçmişi olmayan birisi (Muaviye) benimle aynı seviyede tutuluyor! Oysa değil o, hiç kimse bu seviyeye ulaşmamıştır. O seviyede olduğunu iddia eden birisini ben tanımıyorum ve Allah'ın tanıyacağını zannetmiyorum. Her halükarda hamd Allah'a mahsustur.
Osman'ın katillerini teslim etmemi istemene gelince; ben bu işi inceleyip, düşündüm. Onları sana veya bir başkasına vermem mümkün değil. Ömrüme yemin olsun ki azgınlığından, ayrılıkçılığından vazgeçmezsen, yakında onların seni istediğini öğreneceksin. Onların seni istemesi, seni de karada, denizde, dağda ve ovada onları arama zahmetinden kurtaracaktır. Belki bu isteğin seni gamlara gömecek ve sana mutluluk vermeyecektir. Selam, ehil olanın üzerine olsun."


Muaviye'ye yazdığı mektup
"Ey Muaviye! Örtündüğün bu ziynetleriyle süslenmiş, lezzetleriyle aldatan dünyanın perdeleri önünden kalkınca ne olacak haline? Seni çağırmış, sen de kabul etmişsin; seni yönetmiş, sen de uymuşsun; emretmiş, itaat etmişsin. Yakında önün alındığında bir kurtarıcı da bulamayacaksın. Bu işi bırak da hesap gününü düşünmeye bak. Önüne gelen tehlikelere karşı tedbirini al ve azgınların sözüne uyma. Eğer bu sözlerime uymazsan, sana gaflete düştüğün şeyleri bildireceğim. Çünkü sen içinde bulunduğun nimetlere aklanmışsın, şeytan boğazına sarılmış, seninle emeline ulaşıp, canına ve kanına girmiştir.
Ey Muaviye! Geçmişte bir hizmetin ve üstünlüğün olmadığı halde, nasıl halkın idaresini üstlenir, ümmetin hâkimiyetini ele geçirsin! Kötülüğe, isyana sevk eden hallerden Allah'a sığınırız. Arzularının aldatıcılığına kapılıp gitmekten, içinin ve dışının bir olmayışından seni sakındırırım.
Savaşa çağırdın; öyleyse halkı bir yana bırakıp tek başına karşıma çık. Böylece, iki tararı da savaş meşakkatinden kurtar. Hangimizin basireti körelmiş, hangimizin kalbi kararmış belli olsun. Ben Ebu'l Hasan'ın; Bedir'de atanın (Utbe b. Rabia'nın), dayının (Velid b. Utbe'nin), kardeşinin (Hanzele'nin) başlarını yararak öldüren benim; işte o kılıç hala yanımda ve yine aynı yürekle düşmanımla karşılaşırım. Ben ne dinimi değiştirdim, ne de yeni bir Peygamber uydurdum. Ben sizin isteyerek terk ettiğiniz, zorla ve istemeyerek girdiğiniz yol üzerindeyim.
Zannınca Osman'ın kanının alınmasının peşindesin. Halbuki sen Osman'ın kanının nerede döküldüğünü biliyorsun. İstiyorsan git oradan iste.
Isırıldığını anlayınca, savaş korkusuyla ağır yükler altındaki develer gibi bağırdığını ve kendi ordunla pes peşe yiyeceğiniz darbelerden, başınıza gelen musibetlerden, sürekli kayıp vermenizden sızlanarak beni Allah'ın kitabına davet ettiğinizi görür gibiyim. Hâlbuki o ordu, (Allah'ın kitabını inkâr eden) inatçı kâfirler veya biatinden el çeken hainlerdir."

Muaviye'ye yazdığı mektup
"Elinde olan şeylerden dolayı Allah'tan kork. Allah'ın senin üzerindeki hakkına bak. Hakkındaki bilgisizliğinin senin için özür kabul edilmeyeceği şeyleri tanımaya dön. Çünkü, itaat için belirli alametler, aydınlık yollar, apaçık deliller ve arzu edilen bir sonuç vardır; akilli olanlar o yoldan gider, kötü kişilerse ona muhalefet ederler. Kim o yoldan saparsa, haktan ayrılır ve şaşkınlığa düşer. Allah da onun nimetini elinden alır, ona azabını ulaştırır. Kendini kurtar, kendini! Allah sana doğru yolunu açıklamış, işinin nasıl sonuçlanacağını bildirmiştir; sen işlerini hüsranla sonuçlandırıp küfür mahalline ulaştırmışsın. Çünkü senin nefsin seni şerre sokup, sapıklık ve helake sürüklemekte, bozguna uğratmakta ve yolunu gitgide zorlaştırmaktadır.

Kitab-u Sıffin, s.29, Nasr bin Mezahim; el-İmame ve's-Siyase, c.l, s.93, İbn-i Kuteybe; el-İkd'ııl-Ferid, c.2, s.284, ve c.4, s.322, İbn-i Abdurabbih; et-Tarih c.5, s.235, Taberi; Tarih-i Dimeşk, İbn-i Asakir; Bihar'ul-Envar, Kitab'ul-Fiten ve'l-Mihen, Meclisi; Tezkiret'ul-Havas, s.82, İbn-i Cevzi

el-Futuh c.2, s.431, A'sem'ul Kufi; el-Kamil c.l. s.193, Muberred; Kitab-u Sıffın, s.64, Nasr bin Mezahim; el-İkd'ul-Ferid c.2, s.284, İbn-ı Abdurabbih; Uyun'ul-Ahbar, c.l, s.267, İbn-i Kuteybe; Cemheret-u Resail'il-Arab, c.l, Ahmed Zeki Safvet; el-İmame ve's-Siyaset, c.l, s.87, İbn-i Kuteybe; et-Tezkire, s.84, İbn-i Cevzi
Kitab-u Sıffın, s.55, Nasr bin Mezahim; el-İkd'ul-Ferid, c.2, s.232, İbn-i Ebdurrabbeh; el-İmame ve's-Siyase c.l, s.95, İbn-i Kuteybe; Bihar'ul-Envar; c.8, s.470 Meclisi
Kitab-u Sıffın, s.85, Nasr bin Mezahim; el-İkd'ul-Ferid, c.4, s.335, İbn-i Abdurabbih; Ensab'ul-Eşraf, s.282, Belazuri; el-Uyun ve'l-Mehasin, c.2, s.76, Şeyh Mufıd; el-Menakıb, s. 176, Hatip Harezmi; Bihar'ul-Envar, c.8, s.547, Meclisi; el-Ehbar 'ut-Tival, s. 145, Dinveri
Kitab-u Sıffın, Nasr bin Mezahim; Tarih-i Dimeşk, İbn-i Asakir; Ensab'ul-Eşraf, s.279, Belazuri; el-İkd'ul-Ferid, s.2, s.33, İbn-i Abdurrabbih
Cemheret-ıı Resail'il-Arab, c.l, s.422; et-Taraz, c.2, s. 123, Seyyid el-Yemani; Bihar'ul-Envar, c.8, s.540,
 
E Çevrimdışı

Ehli_Hadis

Aktif Üye
İslam-TR Üyesi
Kitab-u Sıffin, s.29, Nasr bin Mezahim; el-İmame ve's-Siyase, c.l, s.93, İbn-i Kuteybe; el-İkd'ııl-Ferid, c.2, s.284, ve c.4, s.322, İbn-i Abdurabbih; et-Tarih c.5, s.235, Taberi; Tarih-i Dimeşk, İbn-i Asakir; Bihar'ul-Envar, Kitab'ul-Fiten ve'l-Mihen, Meclisi; Tezkiret'ul-Havas, s.82, İbn-i Cevzi

el-Futuh c.2, s.431, A'sem'ul Kufi; el-Kamil c.l. s.193, Muberred; Kitab-u Sıffın, s.64, Nasr bin Mezahim; el-İkd'ul-Ferid c.2, s.284, İbn-ı Abdurabbih; Uyun'ul-Ahbar, c.l, s.267, İbn-i Kuteybe; Cemheret-u Resail'il-Arab, c.l, Ahmed Zeki Safvet; el-İmame ve's-Siyaset, c.l, s.87, İbn-i Kuteybe; et-Tezkire, s.84, İbn-i Cevzi
Kitab-u Sıffın, s.55, Nasr bin Mezahim; el-İkd'ul-Ferid, c.2, s.232, İbn-i Ebdurrabbeh; el-İmame ve's-Siyase c.l, s.95, İbn-i Kuteybe; Bihar'ul-Envar; c.8, s.470 Meclisi
Kitab-u Sıffın, s.85, Nasr bin Mezahim; el-İkd'ul-Ferid, c.4, s.335, İbn-i Abdurabbih; Ensab'ul-Eşraf, s.282, Belazuri; el-Uyun ve'l-Mehasin, c.2, s.76, Şeyh Mufıd; el-Menakıb, s. 176, Hatip Harezmi; Bihar'ul-Envar, c.8, s.547, Meclisi; el-Ehbar 'ut-Tival, s. 145, Dinveri
Kitab-u Sıffın, Nasr bin Mezahim; Tarih-i Dimeşk,İbn-i Asakir; Ensab'ul-Eşraf, s.279, Belazuri; el-İkd'ul-Ferid, s.2,s.33, İbn-i Abdurrabbih
Cemheret-ıı Resail'il-Arab, c.l, s.422; et-Taraz, c.2, s. 123, Seyyid el-Yemani; Bihar'ul-Envar, c.8, s.540,

Bu verdiğin Kaynaklar Tarih Kitapları Şimdi de Bu rivayetlerin Sahih senedle bize Nakledildiğini Ispatla Her kaynakta nakledilen rivayetin bizler nakledilmesi ile Sahih olduğuan kail olsa idik uydurma aslı astarı olmayan rivayetleri kabul etmek zorunda kalırdık Cerh ve Tadil ilminin de bir önemi kalmazdı ....
 
DAVA Çevrimdışı

DAVA

İyi Bilinen Üye
Site Emektarı
Aradan Kac asir gecmis olan bir olayimi tartismak istiyorsunuz ?

Onlar gelip geçmiş bir ümmettir. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorumlu tutulacak değilsiniz. ( Bakara 134 )

Beyler yapilmasi daha önemli olan icraatlar var, kendimize gelelim insaALLAH !

Konu suan icin tarafimdan kilitlenmistir, Fitneye kavga ve kargasaya yol acacak Konu ve paylasimlardan sakinalim...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst Ana Sayfa Alt